Acımak

Acımak
Kitabın Yazarı:Reşat Nuri Güntekin Kitap Türü:Öykü/Hikaye Yayınevi:İnkılap Kitapevi Yayınlandığı Yıl:1928 Sayfa Sayısı:160 ISBN:9789751026569 Kitap Puanı:8.2 / 10 | Yorum: 27

Fiyat Listesi / Satın Al

YazarOkur:bedava al D&R:184,00 TL e-kitap,pdf,epub: *

8.2
Berbat Sıkıcı Ehh işte Güzel Harika
Güzel
Giriş Yap Üye Ol

Acımak - Reşat Nuri Güntekin

Kitap Türü:Öykü/Hikaye

Puan Tablosu

Arka Kapak Bilgisi

Acımak Özet

Anadolu’daki bir okulda baş muallim olan Zehra, oldukça disiplinli bir öğretmendir. Geçmişte yaşadığı olaylar onu oldukça sert birisine dönüştürmüştür. Acıma duygusunu kaybetmiş, en ufak bir yanlış ve zayıflığa tahammül edemez olmuştur. Maarif müdürü ara sıra bu tutumundan dolayı onu uyarsa da davranışlarında bir değişiklik görülmez. Son derece başarılı ve idealist bir öğretmen olduğu için maarif müdürü ona karşı derin bir saygı beslemekte ve bu davranışından dolayı ona herhangi bir ceza vermemektedir. Bir gün maarif müdürünün okul arkadaşı olan vekil Şerif Bey, Zehra’nın yaşadığı yere gelir ve İstanbul’dan acil kodlu bir telgraf aldığını maarif müdürüne bildirir. Telgrafta Zehra’nın babası Mürşit Efendi’nin ölüm döşeğinde olduğu ve Zehra’nın İstanbul’a gelmesi gerektiği belirtilmiştir. Ancak Zehra babasının olmadığını ısrarla söyler. Daha sonra dayanamaz ve kendisine bir baba merhameti ile yaklaşan maarif müdürüne yaşadıklarını anlatır ve Mürşit Efendi’nin kendisi üzerindeki tüm babalık haklarını kaybeden aciz bir mahluk olduğunu dile getirir. İlk başta gönlü olmasa da daha sonra İstanbul’a gitmeye ikna olur. Yolculuk esnasında çocukluğunda başından geçen acı olayları bir bir gözünde canlandırır. Ona göre yaşadığı tüm kötü şeylerin tek sorumlusu vardır: Babası Mürşit Efendi. Kız kardeşinin ölmesi, annesinin acılar içinde bir hayat sürmesi, ninesinin hastane köşelerinde uzun süre boyunca eziyet içerisinde kalması ona göre hep babası yüzündendir.

İstanbul’a vardığında telgrafta yazılı adrese gider ve babasının ölmüş olduğunu öğrenir. Babası için bir evde taziye merasimi tertip edilmiştir. Babasının cansız bedeni bir odada kızının görmesi için bekletilmektedir. Ancak Zehra onu görmek istemediğini dile getirir. Babasının komşuları bu durum karşısında hayrete düşse bile yapacakları bir şey yoktur. Eski komşuları olan Vehbi Bey, Zehra’ya bir sandık getirir ve bunun kendisine babasından kaldığını söyler. Ancak Zehra sandığı kabul etmek istemez. Daha sonra bir şekilde razı olur ve sandığı açar. Sandığın dibinde küçük bir hatıra defteri görür ve hızlı bir şekilde onu okumaya başlar. Defterde babasının başından geçen olaylar ilk gençlik yıllarından itibaren titiz bir şekilde anlatılmıştır. Buna göre kimsesiz büyüyen babası, binbir zorluk ile eğitim hayatını tamamlar. Ve Anadolu’da birçok farklı yerde, farklı kademlerde devlet memurluğu yapar. Son derece idealist bir insandır. Her kurumda olumsuz olaylar yaşamakta ancak buna rağmen idealistliğinde ödün vermemeye çalışmaktadır. Her ne kadar ilkelerine bağlı bir insan olsa da memuriyet hayatında tanıdığı insanların yozlaşmışlığı onu da etkilemeye başlamıştır. Bu duruma karşı ısrarla dirense de Mürşit Efendi’nin kontrol altına alamadığı olaylar onu da kötü anlamda etkilemiştir. Daha sonra Diyarbakır’daki memuriyeti sırasında hayalini kurduğu yuva sıcaklığına kavuşmak için kendi dairesinde çalışan ve kendi dizinde can veren bir memurun kızı ile evlenir. Kızın dul anasını da yanlarına alır. Bir türlü memnun olmayan ana kız, Mürşit Efendi’nin başına çeşitli işler açmaya başlarlar. Önce onu ilkelerinden uzaklaştırmış daha sonra bitmek bilmeyen istekleri ile onu borç batağına sürüklemişlerdir. En sonunda da İstanbul’a tayin istemesi için onu zorlamışlardır. Mürşit Efendi tüm bunlara rağmen karısı ve kaynanasına toz kondurmaz ve onları bir melek gibi görür. Ancak yaşadığı semtin hatırı sayılır insanlarından birisi gözünü açması için onu uyarır. Tayin gerçekleşir ve Mürşit Efendi ailesi ile İstanbul’a gider. Kaynanası ve karısı başına nice işler açmaya devam etmekte ve etrafına karşı onun zalim bir insan olduğu düşüncesini uyandırmaktadırlar. Hatta Zehra da bu yüzden babasından nefret eder. Hatıra defterini sonuna kadar okuyan Zehra, babasının ne kadar masum olduğunu öğrenir ve babasının cansız bedeni üzerine kapanarak ağlar.

Dönemin memuriyet ve aile hayatındaki yozlaşmışlığı net bir şekilde göz önüne seren Reşat Nuri Güntekin’in Acımak isimli romanı keyifle okunabilecek bir eserdir.

Yazan: Şahin Yıldız

Acımak Kitap Özeti

Zehra, kasabada öğretmenlik yapan azimli ve idealist bir öğretmendir. Görevini öyle büyük bir aşkla yapmaktadır ki bütün yöre halkı tarafından çokça sevilmektedir. Maarif Müdürü Tevfik Bey de Zehra’yı kızı gibi sevmektedir. Zehra’nın hayatta en önem verdiği şey güzel ahlaktır. Yalana, kötü huya ve hatta üst baş kirliliğine bile tahammülü yoktur. Maarif Müdürü Tevfik Bey, onun bu huyuna anlam verememekte ve biraz daha yumuşak olması gerektiği konusunda uyarsa da Zehra bildiği doğrudan vazgeçmemektedir. Hatta Vekil Şerif Hayri Bey de Zehra’nın bu inadından gazabını almıştır. Yaptıkları uzun tartışmaya ve Vekil Şerif Hayri Bey’in çeşitli tezlerine rağmen Zehra acıma duygusunu yitirmiş gibi katı bir tavırla fikrini savunmaya devam eder.

Vekil Şerif Hayri Bey’in kasabaya yolunun düşmesinin sebebi Zehra’nın babasının ölüm döşeğinde olması ve son günlerinde kızını görmek istemesidir. Zehra, bir babası olmadığını söyler ve öfkeyle oradan ayrılır. Az zaman sonra yine bir telgraf gelir ve telgrafta adamın durumunun ağırlaştığı belirtilmiştir. Maarif Müdürü Tevfik Bey, Zehra’yı odasına çağırır ve durumu açıklar. Zehra’nın yüzünde tek bir üzüntü belirtisi olmaz. Tevfik Bey bu acımasızlık karşısında şaşırır kalır. Zehra’ya öğütler verir ama Zehra çok kararlıdır. Babasının nasıl bir adam olduğundan bahseder ve onu görmek istemediğini söyleyerek oradan ayrılır. Birkaç saat sonra elinde bir bavulla çıkagelir.

Zehra’nın çocukluğu berbat bir şekilde geçmiş, daha küçük yaşta ailesinden koparılıp yatılı okula verilmiştir. Ablası, annesi ve çok sevdiği anneannesi babasının kötü huyları yüzünden türlü acılar çekmiş ve daha fazla dayanamadıklarından genç yaşta ölmüşlerdir. Zehra da mezun olduktan sonra babasına izini kaybettirmiştir. Babasını alkolik, geçimsiz, eve para getirmeyen bir adam olarak bilmektedir, Zehra. Doğrudan olmasa da dolaylı olarak sevdiklerinin ölümünden de sorumlu tuttuğundan ona karşı en küçük bir sevgi, bir merhamet beslememektedir.

Zehra’yı babasının eski arkadaşı Vehbi Bey karşılar. Zehra’nın geç kaldığını babasının son nefesine kadar “Zehra Zehra” diye sayıklayarak öldüğünü söyler. Zehra’nın sakinliği, Vehbi Bey’i ve cenazenin bulunduğu evdekileri dehşete düşürmektedir. Merhumu görmek isteyip istemediği sorulduğunda ise Zehra lüzumu yok demiştir. Vehbi Bey, babasına ait bir kutu olduğunu söylemiş Zehra’ya kutuyu vermiştir. Zehra kendine bile hayrı olmayan böylesine kötü bir adamın ne biriktirebileceği merakına yenik düşerek kutuyu açmıştır.

Kutu içinde birkaç parça anı ve bir de defter çıkmıştır. Zehra defteri eline aldığında bunun baba Mürşit Efendiye ait bir anı defteri olduğunu görmüştür. İlk sayfalarda babası, memuriyete başladığı zamanları anlatmaktadır. Babasının ne kadar azimli, dürüst ve terbiyeli bir insan olduğu apaçık ortadadır. Çalışkanlığı yüzünden çok ezilmiş ve dürüstlüğü yüzünden pek dışlanmıştır. Onun muhlis hali etrafındakilere cesaret vermiş ve iftiralara çeşitli haksızlıklara uğramıştır. Zavallı adamın çalışma azmini, topluma katkı sağlamak için yanıp tutuşan gönlünü kırmışlardır. Zehra okurken babasının tıpkı kendisi gibi kötü huya tahammül edemediğini görmüştür. “Demek ki bu huyumu babamdan almışım.” diye düşünmüştür.
Mürşit Efendi işten güçten elini çekip kendi halinde huzur içinde yaşayabileceği bir taşraya görevlendirme istemiştir. Artık besbelli evlenip kendisini aile saadetine adamak istediğini ve bir aile sıcaklığı içinde ömrünü geçirmenin hayalini kurduğunu yazmıştır.

Bir gün bir kaza tesadüfü Zehra’nın annesi olan Meveddet’i görür ve onu annesi Makbule Hanım’dan ister. Meveddet ve Mürşit evlenip anneleri Makbule’yi de yanına alarak mutlu mesut yaşamaya başlarlar. Tabi Mürşit Efendi gözüne inen perde aralanana kadar mutlu olduklarını sanar. Kaynana Makbule Hanım tatlı diliyle Mürşit’in varını yoğunu sömürmüş, Meveddet ise bir günden bir güne huzur vermeyerek Mürşit’in ruhunu çürütmüştür. Mürşit’i hayata bağlayan biricik kızlarıdır. Ne var ki bu kızlar anneyle anneannenin elinde büyüdüğünden türlü oyun ve hikâyelerle kendine düşman edilmiştir. Mürşit’in yaşadıklarını unutacak kadar içmesi de bu duruma tuz biber ekmektedir.

Büyük kızın aklını türlü türlü işleyerek onu yoldan çıkarmaya başladıklarını fark edince Mürşit Bey kızını korumak için evden çıkmayı yasaklamıştır. Karısı Meveddet ise komşularıyla yasak aşk yaşamaktadır. Mürşit Bey aşk mektuplarından durumu öğrenir fakat Meveddet’i boşamaz çünkü zaten ayyaş ve geçimsiz bir babanın kızları olarak bilinen biricik çocuklarının bir de ahlaksız bir annenin çocukları olarak adının çıkmasına katlanamaz.

Büyük kız Feriha veremden öldüğünde Mürşit Bey biricik kızı Zehra’nın bu iki canavarın elinde solup gitmesine izin vermemek için eski bir ahbabından Zehra’yı bir yatıla okula yerleştirmesini ister. Kızını uzaktan da olsa izleyip onu arkadaşlarının yanında utandırmaktan korkan Mürşit Bey, bir zaman sonra kızının izini kaybeder.

Zehra babasının naşının yanına giderek ayaklarına kapanır ve zavallı babası için müthiş bir acıma duygusu hissederek hıçkırıklara boğulur.

Türk filmi tadında oldukça acıklı ama bir o kadar da sürükleyici bu muhteşem eseri okumanızı öneriyorum.

Editör: Ceren Kozalıoğlu

Acımak Konusu

Türk Edebiyatının en önemli isimlerinden biri olan Reşat Nuri Güntekin’in birçok eseri dizi ve filmlerine de konu olmuştur. Akıcı romanları ve hayatın içinden karakterleriyle bir çok kişinin aklında yer etmiştir. Acımak romanı ise oldukça iç burkan bir baba ve kızın hikayesi. Konusu ise şöyle;

Müşrit Bey’in sadece yaşlı bir annesi vardı. Çok fakirdiler. Annesi oğlunu okutabilmek ve düzgün bir işe sokabilmek için sayısız iş yapmıştı. Fakat oğlunun maarif diploması aldığını göremeden ölmüştü. Müşrit değerlerine bağlı ve çok çalışkan biriydi. Hemen bir işe başlayıp para kazanmak ve bir yuva kurmak istiyordu. Yüksek yerlerde gözü de yoktu. Bu nedenle Sivas’a yapılan atamayı memnuniyetle kabul etti. Kendine bir sürü söz verdi ama dünya bambaşkaydı. Buradaki insanlar çok çalışmak yerine daha rahat yaşamayı amaç ediniyorlardı. İçiyorlar, birbirleri ardından dedikodular yapıyorlardı. Müşrit de ilk başta çok sevilmiş fakat onun çok çalışıp kısa zamanda yükselmesi diğerlerini rahatsız etmişti. Hep arkasından konuştular. En sonunda başka bir yere kaymakam olarak atandı. Burayı da ilk başta çok sevmişti. Şehrin temiz su sorunu vardı yetkili yerlere yazılar yazmıştı ama dönen olmuyordu. O da kendi başına halletmek istedi fakat bu yaptığı suç sayıldı. Daha sonra Diyarbakır’a atandı. Burada her şey yolundaydı. Bir gün selamlaştığı birine rastladı adam nefes almakta güçlük çekiyordu. Evine kadar geldiklerinde adam kollarında ölmüştü. Bu ölüm ona bir yuva kurma fırsatı sağlayacaktı. Adamın kızı olan Meveddet ile tanışmışlar ve annesinin de rızasıyla evlenmişlerdi.

Her şey çok farklıydı. Kızın annesi melek gibi bir kadındı. İstekleri çok azdı. Fakat giderek kaynanası bazı şeyler söylüyordu. ”Komşunun kızına kocası yüzük almış”, ”Bu yaşımdan sonra yemek yapmak zor keşke bir hizmetçi olsaydı”. Müşrit bunları hemen yerine getiriyor ve ailesi için her şeyi yapmaya çalışıyordu. Çok borçlanmıştı ve artık parasını yettiremiyordu. Bir gün karısı hastalandı ve kaynanası bunun sebebinin İstanbul’ gitmek istemesi olduğunu söylüyordu. Oraya gitmek demek işini bırakması ve yoksullukta yaşamak demekti yine de karısı ve annesi mutlu olsun diye gitmeye karar verdi. Gitmeden önce tüm borçlarını kapatmak istedi ve bir hesap yaptığında şaşkınlığa uğradı. Çok büyük borçları vardı. Çok zengin bir mebustan borç istedi ve adam ona her şeyi anlatmak zorunda kaldı. Karısı ve annesi çok kötü insanlardı ve herkesi kandırıyorlardı. Şimdi de Müşrit Bey’i yerinden edecekler ve elindeki her şeyi alacaklardı. Müşrit bunları umursamadı ve karısı, iki kızı ve kaynanası İstanbul’a yerleştiler. Her şey çok kötüye gitti. En sonunda adam hırsızlık yapmaya başladı. Annesi torunlarının beynini öyle yıkıyordu ki iki kız da babalarından nefret ediyordu. Bu kızlardan biri de Zehra’ydı.

Zehra babasının zoruyla kaldığı yatılı okulu bitirmişti ve Anadolu’nun bir köyünde öğretmenlik yapıyordu. Köyde çok ünlüydü. Kısa zamanda başöğretmen olmuştu. Bir gün okula bir yazı geldi. Babasının ölüm döşeğinde olduğu söylendi. Fakat Zehra bir babasının olmadığını söyleyerek gitmeyi reddetti. Fakat sonra gitmeye karar verdi. Gittiğinde babasının ölüsünü bile görmek istememişti. Ondan nefret ediyordu. Fakat eşyalarının arasından küçük bir günlük çıktı. Bunu okumaya başladığında inanamamıştı. Babası ona anlatılanların tam zıttı biriydi. Babasının ne kadar iyi bir insan olduğunu, yaşadığı zorlukları, annesinin ve anneannesinin ne kötü insanlar olduğunu anladı ve koşup babasının ölü bedenine sarıldı. Artık her şey için çok geçti. Ama bu olay ve babasının yaşadıkları Zehra’nın tek eksik duygusunu kapatmaya yetmişti: Acımak duygusunu.

Acımak Soruları ve Cevapları

Acımak kimin eseri?

Reşat Nuri Güntekin

Acımak türü nedir?

Öykü/Hikaye

Acımak kaç sayfa?

160

Acımak Yorumları

çok etkileyici bir kitap konusu oldukça iyi

11-05-2016 23:05

reşat nuri güntekinin kitapları hep güzel çalıkuşu kitabını da okuyun çok beğeneceksiiz

21-05-2016 22:14

acımak kitap özeti için çok teşekkür ederim okumak için aldım ama okuyamadım başı çok sıkıcıydı konusunu da anlamadım burada kısa özeti bulunca çok sevindim tekrardan teşekkür ederim

23-05-2016 02:49

kitabını henüz okumadım ama trt de dizisini izlemiştim; çok etkiyeyiciydi. insanın hırslarının kaç hayatı mahvedebileceğinin çok güzel bir özeti vardı.

31-05-2016 16:59

acımak romanı çok güzeldi ben bir kerede okumuştum çok beğenmiştim konusu ve kitaptaki karakterler çok başarılı

28-11-2016 09:03

çalıkuşu kitabı çok hoşuma gitmişti acımak kitabını da beğendim

18-12-2016 12:06

çok güzel bir eser bir kerede okudum

17-02-2017 21:09

kısa kitap okudum anlamadım ana fikri ne acaba

19-03-2017 20:27

iste
arkadaşlar bu kitap bir efsane inanılmaz ben edebiyatıı bu kitapla sevdim. bence okumaya değer .

26-04-2017 17:42

bende kitabı çok beğendim.herkese tavsiye ederim.dostlar 🙈

03-05-2017 20:36

muazam bir kitab😊

29-05-2017 09:22

kitaptaki geçen yerler çok acil

26-04-2018 20:16

kıtabın vermek istediği mesaj güzel zaten kısa hemen okuyup bitiriyorsunuz o yüzden okuyun derim tam bir klask olmuş neden okullarda okutulduğunu daha iyi anlıyorsunuz kolaya kaçmayın okuyun lütfen

03-02-2019 18:33

googleda acımak özet diye arattım ve burası çıktı özet güzel olmuş kısa ve tadında bu siteyi de yeni buldum tüm özetler var görünüyor güzel site yapmışsınız tebrikler

28-07-2019 10:41

çok özel çok güzel bir eser olduğunu düşünüyorum. reşat nuri güntekin çok güzel bir dille yazmış bu kitabı. kitap, hem kitabın bir karakteri olan zehra'ya hem de biz okuyuculara acıma duygusunu en iyi şekilde öğretiyor. duyduklarımız hatta gördüklerimiz her zaman doğru olmayabilir. kitap bunu da çok güzel bir şekilde anlatmış. duygu dolu bir kitap. kesinlikle okumanız gerekiyor.

KitapOkur • 27-12-2019 00:14

kitabın başkahramanı olan zehra, mesleğini çok seven, öğrencilerine en iyiyi vermeye çalışan mektebin başmuallimidir. öğrencileriyle birebir ilgilenir, lakin öğrencilerin yaptıkları hataları asla affetmez. zehra içinde acıma duygusu hiç hissetmez.hissetmek istemez.maarif müdürüde zehra'nın bu tavrından çok müteessirdir.çogu zaman zehrayı uyarmış olmasına rağmen zehra da hiçbir değişiklik farkedememiştir. maarif müdürü tevfik hayri ile vekil şerif halil bey bir gün zehra'nın okuluna ziyarete giderler.vekil şerif halil bey zehraya babası mürşit efendi'nin ölüm döşeğinde olduğunu,kendisinin yola koyulup istanbul'daki hasta babasını görmesini ister. zehra babasının olmadığını söyler durumu umursamazdan gelir. birkaç gün sonra maarif müdürü tevfik hayri bey'e bur telgraf gelir. telgrafta zehra'nın babası mürşit efendi'nin ölmek üzere olduğu,zehra hanımın hemen yola çıkması gerektiği bildirilir. maarif müdürü zehrayı çağırıp olayı anlatır fakat zehra yine öyle bir babasının olmadığını söyleyerek karşı gelir. müdür de fazla üstelemez. biraz sonra hazırlanmış bir şekilde elinde valiziyle zehra görünür ve gitmeye karar verdiğini,o kişinin babası olduğunu söyler. zehra trenle istanbul'a giderken yolda babası mürşit efendi'nin ailesine yaptıklarını,annesini,anneannesini ve ablasını nasıl öldürdüğünü düşünür. istanbul'a vardığında zehrayı eski komşularından olan vehbi bey karşılar. zehraya neden daha önce gelmediğini, babasının "zehra,zehra..."diyerek can verdiğini söyler. eve vardıklarında babasının başında birkaç kadın vardır. vehbi bey zehraya babasının eşyalarının bulunduğu sandığın anahtarını verir. zehra başta bunu istemez ama daha sonra sandığı açar. sandığın içinde babasının günlüğünü bulur ve okumaya başlar. günlükte babasının iş hayatından,annesiyle evlendiği yıllardan,anneannesinin davranışlarından bahsedilmektedir. zehra günlüğü okudukça daha önceden bildiği her şeyin bir yalan olduğunu,olan biten bütün bu olaylarda asıl suçlunun annesi ve anneannesi olduğunu anlar. bunları anladıktan sonra zehra'nın içinde bir acıma duygusu oluşur. zehra hemen babasının yanına giderek ayaklarını öper. sonraki günlerde zehra okuluna geri döner. artık hiçbir eksiği kalmamıştır. zehra acımayı öğrenmiştir.

kitabın ana fikri: insanlar olan biten şeyler hakkında araştırıp sormadan hükümlere varıp kimseyi haksız yere suçlamamalıdır.
bende bu kitabı okurken ilk önce zehra gibi olan biten olaylarda babası mürşit efendiyi suçlu bulmuştum. okudukça anladım ki suçlu annesi ve anneannesi. yani bu kitap insanlara acıma duygusunu anlatıyor.

22-02-2022 14:24

reşat nuri güntekinin acımak adlı bu kitabında sert kuralları olan zehra öğretmenden bahsedilmektedir. zehra öğretmen bir gün bir telgraf gelir, telgrafta babasının öldüğü yazılıdır. bunun üzerine köye gider. ancak bir takım olaylardan dolayı babasını suçlu bulduğundan cenazesine katılmak istemez. babasından miras olarak bir sandık kalmıştır. vehbi bey sandığı zehra'ya getirir ancak zehra bu sandığı almayı kabul etmez.

27-04-2022 16:36

bu kitaptaki her şeyden nefret ettim desem yeridir. mürşitin mektuplarını zehra okudukça kafamı duvarlara atıp durdum bir insanın gözünün böylesine kör oluşu korkunç tabii en başta zehra'nın gitmemek için bu kadar direnmesi sinirime gitse de en sonunda babasının mektubunu okumayı bitirdiğinde yaşadığı üzüntüyü aynen ben de yaşadım maalesef her kitap mutlu sonla bitmiyor özellikle de reşat nurininkiler...

straosh • 15-05-2022 19:17

kitabın ana kahramanları kimler

22-09-2022 19:24

öğretmen okumamız için kitap veriyor kitaptan sınav yapıyor sözde kitap okumayı sevmemiz lazım gidiyor sınavda kitap kaç sayfa diye soruyor sayfa sayısı ile kitap okumanın ilgisini biri bana açıklasın hep öğrencileri suçlayacağınıza bu öğretmenlere de bir bakın

03-12-2022 22:16

iki tane özet eklemişsiniz biri kısa biri uzun olsaydı daha faydalı olurdu bazı öğretmenler kısacık özet istiyor kendileri de okumaya üşeniyor

03-03-2023 21:41

kimin eseri ise acımamış zorla okutuluyor zaten çok saçma hikayeler var

31-05-2023 23:18

okumuştum tekrar zevkle okudum okurlara tavsiyem özetide çok güzel ama kitabını okumalısınız...

09-06-2023 12:29

kitabın hikayesi çok güzel ele alınmış çok başarılı buldum

17-09-2023 19:04

özeti pdf olarak çıkartamıyoruz seçenek ekleseniz

19-12-2023 19:37

özet çıkartmamız için hocalar ödev veriyor ama okulun kütüphanesinde yok bu kitaplar çok pahalı nasıl alıp okuyalım

29-03-2024 17:41

sayfaya üç tane özet eklemişsin bari kısa uzun normal diye yapsaydınız

03-07-2024 12:28

Leyla İle Mecnun Değirmen Tanrı Misafiri Sönmüş Yıldızlar Gizli El Anadolu Notları Damga Acımak Eski Ahbap Ateş Gecesi Dudaktan Kalbe Kızılcık Dalları Kavak Yelleri Harabelerin Çiçeği Miskinler Tekkesi Eski Hastalık Bir Kadın Düşmanı Son Sığınak Akşam Güneşi Kan Davası Yeşil Gece Yaprak Dökümü Çalıkuşu Gökyüzü en iyi kitaplar yeni çıkan kitaplar en çok satan kitaplar okunması gereken kitaplar en çok okunan kitaplar 100 temel eser bedava kitap editör ol kitap bağışı Gün Olur Asra Bedel Tutunamayanlar Acımak Camdaki Kız 1984 Hayvan Çiftliği Sokrates'in Savunması Uzun Hikaye Alice Harikalar Diyarında Haritada Kaybolmak Kraliçeyi Kurtarmak İçimdeki Müzik Çalıkuşu Çocuk Kalbi Küçük Kara Balık İntibah Bülbülü Öldürmek Beyaz Zambaklar Ülkesinde Don Kişot Sineklerin Tanrısı Toprak Ana İnce Memed Satranç İki Şehrin Hikayesi Vadideki Zambak İçimizdeki Şeytan Sergüzeşt Beyaz Gemi Araba Sevdası Yaban İnsan Ne İle Yaşar Küçük Prens Dönüşüm Beyaz Diş Saatleri Ayarlama Enstitüsü Fareler ve İnsanlar Sol Ayağım Suç ve Ceza Sefiller Simyacı Şeker Portakalı Kürk Mantolu Madonna Pembe İncili Kaftan Esir Şehrin İnsanları Üç Anadolu Efsanesi Köroğlu, Karacaoğlan, Alageyik Martin Eden Yeraltından Notlar Sait Faik Seçme Hikayeler Rüzgarı Dizginleyen Çocuk Sabahattin Ali Bütün Öyküleri Ahmet Ümit Ahmet Batman Ayşe Kulin İskender Pala Canan Tan Dostoyevski Elif Şafak Jojo Moyes Kahraman Tazeoğlu Memduh Şevket Esendal Orhan Kemal Peyami Safa Sabahattin Ali Sarah Jio Tarık Buğra Victor Hugo Zülfü Livaneli Erotik Kitaplar Çocuk Kitapları Romantik Aşk Kitapları Yerli Romanlar Öykü Hikaye Kitapları Yabancı Romanlar Fantastik Kitaplar Polisiye Kitaplar Tarihi Kitaplar Macera Kitapları Komik Kitaplar Korku Kitapları Kişisel Gelişim Kitapları Deneme Kitapları Kadın Erkek İlişkisi Bilim Kurgu Kitapları Biyografi Kitapları Gerilim Kitapları Psikoloji Kitapları Felsefe Kitapları Gizem Kitapları Din / Tasavvuf Kitapları Günlük Anı Kitapları Politik Kitaplar Tiyatro & Oyun Kitapları Beslenme Diyet Kitapları Şiir Kitapları