Eser, Reşat Nuri Güntekin’in kısa öyküsüdür. Mizahla anlatılan hikayede olayların bir anda nasıl büyüdüğünü, siyasetteki entrikaları ve psikolojik tahlilleri görüyoruz. Dili biraz ağır olsa da anlaşılmayacak kadar değildi fakat bazı okuyucular eski Türkçe kelimelere aşina olmadığı için çabuk sıkılabilir. Bence üslup okuyucuya yönelikti. Yazar bilinmesi gereken her detayı vermiş gereksiz betimlemelerle okuyucuyu sıkmamıştı. Çocukluğundan itibaren Anadolu’yu gezen Reşat Nuri, halkı da onların sorunlarını da bildiğini eserinde kanıtlamış. Mizahla aktarılmış öyküde dönemin Osmanlı’sına değinilmiş, olaylar silsilesiyle tek solukta okunabilecek bir eser. Bir şans verilmeli.
ÖZET
Sarıpınar Kaymakamı Halil Hilmi Efendi, Ömer Bey’in evinde eğlencedeyken malmüdürünün zelzele oluyor demesiyle telaşlanır. Kimse hissetmemiştir ancak ikinci kez zelzele olduğunda herkes telaşla kaçışır. Oluşan izdiham merdiveni çökerttiğinde Halil Hilmi Efendi ve birkaç kişi yaralanır. Bu olay Halil Hilmi Efendi hasta yatağında yatarken dallanıp budaklanır ve sanki büyük bir zelzele olmuşta Sarıpınar yok olmuş gibi anlatılır. Gazeteler olayı abarttıkça abartır Mutasarrıf Hamit Bey hasta kaymakamın yerine bir vekil göndertir. Halil Hilmi Efendi’nin ise birkaç kırığı dışında hiçbir şeyi yoktur. Olup bitenleri öğrendiğinde gelen vekilin yerini alacağını ve kovulacağını düşünür. Vekil Eşref adında genç bir adamdır. Her lafında orada olmak istemediğini söyler. Halkın dedikodusuna göre Mutasarrıf kızını ona vererek aileden olmasını sağlamak ve kaymakamı yerine geçirmek niyetindedir. Halil Hilmi Efendi gerçeğini öğrenene kadar Eşref’ten korkar ancak Mutasarrıfın kızı bile yoktur. Eşref halkın sevgisini kazansa da Ömer Bey’in evinde eğlencedeyken Bulgar kızını kıskandığından kavga çıkartır. Adı çokta iyi anılmıyordur artık. Bulgar kızı vaktinde Halil Hilmi Efendi’nin de dikkatini çeken biridir. Zelzele günü Bulgar kızı önünde dans etmiş kaymakam bundan etkilenmişti. Hasta yatağındayken yanına bile çağırtmış onu düzgün bir kadın olması için uyarmıştı. Karşılığında Bulgar kızının ağlayışından başka bir cevap alamamıştı.
Sarıpınar’daki zelzele o kadar yayılır ki Avrupa devletleri bile yardım gönderir. Komisyon kurulur yardım heyeti gönderilir ancak Sarıpınar’da yardım edilecek hiçbir şey yoktur. Gönderilen paralar zelzeleden mağdur olan halka dağıtılmak istenir fakat herkes parayı almak için türlü bahaneler uydurur. Zelzelenin sebep olmadığı olaylar öyleymiş gibi gösterilir. İşler iyice çıkmaza girer. Vali derhal Mutasarrıfın Sarıpınar’a gitmesini emreder. Hamit Bey ilçeye geldiğinde onu Belediye Reisi Reşit Bey misafir eder. Birkaç gün ilçeyi gezen mutasarrıf olayın abartıldığı kadar olmadığını görür. Artık o da çıkmazdadır. Bütün suçu kaymakama yükleyerek meseleyi halletmek ister fakat bu kez de vali ilçeye gelir. Meselenin çok büyüdüğünü şehzadenin ve İngiliz muhabirlerin Sarıpınar’a geleceğini söyler. Herkes kara kara ne yapacağını düşünür. Çareyi bulan mühendis Deli Kazım olur. Kazım, ilçede pek sevilmeyen bir adamdır ancak vali onun fikrini beğenir. Validen aldığı güçle Şehzade gelmeden önce görünür yerdeki birkaç binayı yıktırır. Bazı evlere oturulamaz raporu yazdırıp içinde yaşayanlara evin önünde kamp kurmalarını söyler. Nihayet şehzade ve komite ilçeye geldiğinde şehzade gerçekten de bir zelzele olduğuna inanır. Halkın haline ve ilçenin durumuna çok üzülür. Halil Hilmi Efendi onu sürgün edeceklerini düşünürken şehzade ona kahramanlığından dolayı Osmani nişanı verir. Toplanılan paralarla sağlam yeni binalar yapılır. İlçe eskisinden çok daha güzeldir. Zelzele olayı kimse koltuğundan olmadan kapanır.