Hayal dünyamızın yaratıcısıydı masallar. Ve elbet herkes Alice Harikalar Diyarında kitabını duymuştur hatta bazıları da okumuştur. Hayvanların hüküm sürdüğü bu dünyanın kapısını haydi hep beraber aralayalım.
Alice bir gün ablasıyla beraber gölün kenarında uzanıp konuşurlarken, Alice’in dikkatini konuşan, saati olan ve koşturan bir tavşan çeker. Bu tavşanın peşine takılan Alice ise uzun uğraşlar sonucu tam tavşanı yakaladım derken çok derin bir kuyuya düşer. Ama kuyu o kadar derin ki; bir ara Alice düşmekten sıkılmıştı.
Kendi kendine konuşmaya bayılan Alice, kuyunun derinliklerinde keşiflere çıkarak herhangi birine rastlamayı umsa da karşılaştığı tek şey cam sehpa ve küçük başka diyarları açılan kapı olur. Alice’nin o kapıdan geçebilmesi içinde boyunun çok küçük olması gerekir. Sehpanın üzerinde bulunduğu içeceği içerek boyu kısalan Alice, bu sefer anahtara uzanamadığında da boyunun uzaması gerekir. Lakin bu seferde boyu çok aşırı uzayan Alice, kendi gözyaşlarının yarattığı bir gölün içinde tekrar eski haline dönüp, yüzmeye çalışırken; Bay Fare ile tanışır. Daha sonra da o gölün içine düşen düğer hayvanlarla…
Onlara anlaşmaya çalışan Alice, bir süre sonra onlarla aynı dili daha doğrusu ortak bir konu bulamayacağından bir şekilde o küçük kapıdan geçme imkanı bulur.
Alice, farklı bir dünyanın eşiğine açılan bu kapıdan geçtiğinde ise peşine takıldığı beyaz tavşan ile karşılaşır. Lakin tavşan ona emirler yağdırıp, yelpaze ve eldivenlerini istediğinde, aramaya koyulan Alice küçük bir evin içinde tavşanın istediklerini bulmuş ve tam eşyaları götürecekken tekrardan büyümeye başlar. Bir odanın içinde boylu boyluna hapis olmuşken, tek istediği bu amansız boy uzama ve kısalmalarının durmasıydı. Ama ne mümkün!
Hayvanlardan oluşan halk evin önüne gelip pencereye kek fırlattıklarında, Alice onlardan bir tanesini yiyerek çok daha küçülmüştü. Ve halktan kaçması da bir o kadar da zorlaşmıştı.
Ormanın derinliklerine dalan Alice, bir mantarın üstüne konmuş nargile içine bir tırtıla derdini anlatırken, tek istediği bir an önce eski boyu ve yaşamına dönmesiydi. Tırtıl ise Alice sadece, mantarı gösterip bir tarafının boyunu uzattığını diğer tarafında boyunu kısalttığını söyleyip, çekip gitmişti.
Alice ceplerinde mantar ile dolaşırken girdiği bir evde; anormal bir bebek, anormal bir düşeş ve anormal bir aşçıyla karşılaşmıştı. Kaosun hakim olduğu bu evden bebeği alıp giden Alice, aslında bebeğin bir domuz olduğunu gördüğünde onu ormanın derinliklerine salmıştı.
Birde ormanda karşılaştığı gülümsemesi iki kulağına yaklaşan kedi vardı. Bedenini bir anda ortadan kaybetmek gibi de özelliği vardı. Kendisini Şapkacı ve Mart tavşanının yanına yolladıktan sonra Kraliçe’ye yönlendiren kedi…
Kraliçe sadece ‘Kafasını Uçurun!” sözünü tekrarlamaktan bir işe yaramasa da kocası Kral Bey biraz daha merhametliydi. Yaşanan bir olayın ardına kurulan mahkeme de şahitler ve suçlu kişiler bir bir boy gösterirken, aynı zamanda da Alice’nin tekrardan boyu uzamaya başlarken çok şaşırtıcı olan bir olay oldu. Şahitler aynı zamanda suçlu olarak nitelendiriliyordu ve ikinci şahitte Alice olmuştu.
Alice mahkeme salonun ortasına boyu uzayıp asker ve kraliçeye hakaret edip, saygılı olmasını söylemişken, idamına karar verilmesiyle Alice derin uykusundan uyanmıştı. Uyandığında da rüyasına birebir gördüklerini ablasına anlattığında da ablasını derin düşünceler arasında bırakıp eve gitmişti.
Alice Harikalar Diyarında masalı için eleştirisel bir yanı yok. Sonuçta bir masal ve masallara da kargaşa ve olağanüstülük hakimdi. Her masalda olduğu gibi… Hayvanlardan oluşan bir ve işlevsel faaliyette bulunan bu dünyada çocuklarının hayal gücünün gelişmesinde epeyce katkısı bulunuyor.
Alice Harikalar Diyarında Kitap Özeti
Bir yaz günü, ırmağın kıyısında kitap okuyan ablasının yanında otururken sıkıntıdan ne yapacağını düşünen Alice, yanından yeleğinin cebinden çıkardığı saate bakarak “Eyvah! Eyvah! Çok geç kalacağım!” diye mırıldanarak geçen beyaz bir tavşan görür. Tavşanın peşine takılarak bahçe çitinin altındaki kocaman tavşan deliğinden aşağı atlayan küçük kız, uzun bir düşüşün ardından kendini kuru bir yaprak yığının üzerinde bulur. Geç kalma kaygısını yoğun bir şekilde yaşayan beyaz tavşanı karşısına çıkan uzun geçitte yeniden kaybeden Alice, tepeden sarkan bir dizi lambanın olduğu bir odaya geçiş yaptığını fark eder. Ancak ilginçtir ki odanın tüm kapıları kilitlidir ve üç ayaklı masanın üstünde yer alan küçük altın anahtar sadece alçak bir perdenin arkasında yer alan, yarım metre boyundaki kapıyı açmaktadır. Diz çöküp baktığında kapının sevimli bir bahçeye açıldığını fark eden çocuğun, bir dürbün gibi uzayıp kısalma hayali, masanın üzerinde “BENİ İÇ” yazan şişeyi başına dikmesiyle gerçekleşir. 25 santimlik yeni boyuyla pırıl pırıl çiçek yataklarının, serin pınarların arasında dolaşmaya hevesli bir şekilde kapıdan çıkmaya hazırlanırken küçük altın anahtarı masanın üzerinde unuttuğunu hatırlar ancak masa, artık onun yanında o kadar büyük kalmıştır ki anahtarı almak konusunda bir türlü muvaffak olamaz. Ağlamanın çare olmadığını düşünürken gözüne masanın altında yer alan cam kutunun içinde yer alan ve üzerinde “BENİ YE” yazan kek ilişir. Olağanüstü şeylerin beklentisiyle yediği kek, boyunu bu sefer de üç metreden uzun hale getirmiştir. Çaresiz çocuk, çevresini bir karış yüksekliğinde bir gözyaşı gölcüğü sarana kadar kovalarca gözyaşı döker. Bir süre sonra yanında beliren beyaz tavşandan yardım ister fakat kaygılı ve düşüncelere dalmış tavşan, sesi duyunca irkilir ve elindeki beyaz eldivenleri ve yelpazesini düşürerek oradan kaçarcasına uzaklaşır. Dalgınlıkla eldivenlerden birini eline geçiren Alice aniden 60 santime düştüğünü fark edince hemen bahçeye çıkmaya karar verir ancak bunu yapması imkansızdır çünkü altın anahtar masada kalkmıştır. İyice kapana kısılan çocuk, döktüğü gözyaşı gölcüğünde sürüklenirken kendisiyle aynı kaderi paylaşan fare, ördek, dodo kuşu, saksağan, kanarya, kırmızı papağan, kartal yavrusu, yengeç ve birkaç tuhaf yaratık görür. Hepsi de bir an önce kıyıya varmanın telaşındadır. Kıyıya ulaştıklarında dodo kuşunun önerisiyle bir an önce kurumak için bir koşu yarışı yaparlar. Hayvanlarla iyice kaynaşan küçük kız, onlara çok sevdiği kedisi Dinah’tan bahsedince hepsi çil yavrusu gibi dağılır. Yeniden yalnız kalan Alice yelpazesini ve eldivenleri aramak için geri dönen beyaz tavşanla karşılaşır. Beyaz tavşan, Alice’yi hizmetçisi Mary Ann zannedince Alice, bu yanlışı düzeltmeden tavşanın gösterdiği “B. TAVŞAN” yazılı küçük eve yönelir. Masanın üzerinde yer alan eldivenlerden bir çiftini ve bir yelpazeyi alıp evden çıkmak üzereyken gözüne takılan şişeyi merakla başına diker. Bu merak onu evden taşacak kadar büyütünce geri dönen tavşan, yardımcısı Pat ve Kertenkele Bill bu “korkunç canlıyı” oradan çıkarmak için seferber olur. Pencereden içeri atılan çakıl taşlarının küçük keklere dönüştüğünü keşfeden Alice, onları yiyip kapıdan geçmesine yetecek kadar küçülünce (7,5 santime inmiştir) evden kaçarcasına uzaklaşarak ormana ulaşır. Bundan sonrasında yapması gereken iki şey vardır: Uzayıp yeniden gerçek boyuna dönmek ve o sevimli bahçeye girmenin bir yolunu bulmak. Ama bunun için önce bir şeyler yemesi gerekmektedir. Yiyecek bir şeyler bulmak amacıyla etrafı kolaçan ederken kendi boyundaki bir mantarın üzerinde kollarını kavuşturmuş oturarak sessiz sedasız nargilesini tüttüren kocaman, mavi bir tırtıla rastlar. Tırtılla aralarında geçen kafa karıştırıcı bir sohbetin ardından mavi tırtıl, Alice’ye boy konusunda yardımcı olmak amacıyla üzerinden indiği mantarın bir yanının boyu büyüttüğünü, bir yanının ise küçülttüğünü söyleyerek oradan ayrılır. Alice kollarını açabildiği kadar açarak mantarı sarar ve önce sağ elinle kopardığı parçayı ısırır. Daha da küçüldüğünü fark edince de aceleyle sol elindeki parçayı ağzına atar. Boynu nedeniyle bir güvercin tarafından yılan zannedilince ellerindeki mantar parçalarını gelişigüzel yiyip bir uzar bir kısalır, sonunda da kendi boyunu bulmayı başarır. Ancak karşısında çıkan 1 metre yüksekliğindeki küçük eve girerken orada oturanları korkutmamak için sağ elindeki mantardan bir ısırık alıp 22,5 santime kadar kısalmak durumundadır. Ev, çirkinliğiyle dikkat çeken Düşes’in bebek yerine koyduğu domuz yavrusu, aşçı ve Chestire kedisiyle yaşadığı tuhaf bir yerdir. Düşes, Kraliçe’nin kriket davetine iştirak etmek üzere hazırlanmaya gidince Alice de ormana yönelir ancak nereye gideceğini bilmemektedir. Chestire kedisinden öğrendiğine göre yolun sağ tarafında Şapkacı, sol tarafında ise Mart Tavşanı oturmaktadır. Alice daha önce Mart Tavşanı görmediğinden oraya gitmeye karar verir. Ev büyük olduğundan sol elindeki mantar parçasından yiyip 1 metre kadar uzar. Eve ulaştığında bahçede Tavşanın Şapkacıyla çay partisi verdiğini görür. Aralarına katılır ancak yapılan sohbeti bir türlü anlayamaz. Duruma öfkelenerek ormana geri döner. Kendi kendine söylenirken ağaçlardan birinin içeriye doğru açılan bir kapısı olduğunu fark eder. Kapıdan girdiğinde kendini yine tepeden sarkan bir dizi lambanın olduğu odada bulur. Sağ elindeki mantar sayesinde 30 santime kadar kısalarak geçitten geçer ve Kupa Kraliçe’sinin kriket partisine katılır. Kraliçe, kızdıkça “Tiz vurun kellesini!” nidasıyla oyuncuları sık sık celladına göndermektedir. Oyun sonunda Kral, Kraliçe ve Alice dışında kalan herkes idama mahkûm olup askerlere teslim edilmiştir. Ancak yufka yürekli Kral hepsini affeder. Kraliçe de Yalancı Kaplumbağayı görmemiş olan Alice’yi güneşin altında uyuyan bir Griffon’a teslim eder. Griffon, Alice’ye bir kayanın küçük çıkıntısına oturan kaplumbağa hikayesini anlatır. Hikâye tam bittiğinde uzaktan “Duruşma başlıyor!” diye bir çığlık duyulur. Alice, Griffon’un peşine takılarak mahkeme salonuna gider. Mahkemede Kupa Valesi, Kupa Kraliçesi’nin yaptığı çörekleri çalıp kaçtığı için yargılanmaktadır. Mübaşir Beyaz Tavşan tanıkları çağırır: Şapkacı, Düşes’in Aşçısı ve Alice. Alice’nin ismini duyunca şaşkınlığı ikiye katlanmıştır çünkü mahkeme salonuna girdiği andan beri de boyu yavaş yavaş uzamaktadır. Kraliçe’nin karardan önce idam hükmünün yerine getirilmesini talep etmesi üzerine öfkeye kapılan Alice, Kraliçe’ye “Sana kim aldırır ki? Siz bir deste iskambil kağıdından başka bir şey değilsiniz!” diye haykırır. Bunun üzerine bütün kağıtlar Alice’nin üstüne doğru uçmaya başlarlar. Alice onları dehşetle savuşturmaya çalışırken kendini ırmağın kıyısında yatar halde bulur. Ablasına gördüğü tüm rüyayı heyecanla anlatınca ablası da batan güneşi seyrederken Alice’nin rüyasına benzer bir rüya görür.
Oxford’lu 24 yaşındaki matematikçi Charles Dodgson’un (Lewis Carroll), 1862 yılının bir yaz günü Christ Church Koleji dekanının 10 yaşındaki kızı Alice Lidell ve kardeşleri Edith ve Lorina ile yaptığı nehir gezintisi sırasında üç kız kardeşi eğlendirmek için uydurduğu Alice Harikalar Diyarında, Alice’nin ısrarıyla yazıya dökülerek ilk olarak 26 Kasım 1865’te okurlarıyla buluşmuş, o günden bu yana sinemadan edebiyata, fotoğrafçılıktan plastik sanatlara, müzikten modaya hayatın her alanında ilham olmaya devam etmiş ve etmektedir.
Çocuk Kitapları, Yabancı Romanlar, Macera, Fantastik
Alice Harikalar Diyarında kaç sayfa?
152
Alice Harikalar Diyarında Yorumları
filmlerinin hepsini izledim çok beğeniyorum hayal gücünü genişletiyor
24-03-2017 18:43
mükemmel bir eser ilham verici çocukların okuması gerek
14-04-2017 19:15
çok uzun ama çok güzel
05-10-2017 16:18
biraz daha kısa olsa daha güzel olurmuş ama şimdide çok güzel
31-10-2017 22:15
mühteşem diğer sitelerden dahada güzel
20-11-2017 15:38
çok eğlenceli hayal gücünü geliştiren bir kitap ve ben hepsini okudum çok eğlendim
20-11-2017 15:45
çok kısa
çok uzun diyecektim pardon
12-12-2017 20:12
bana çok yardımcı oldu
çok teşekkürler
17-12-2017 22:34
aliceyi okuyan herkes beğenir
bence okumayanlar da okusun
20-12-2017 17:42
çoook güzel kitabbbbbbb
21-01-2018 22:00
çokk uzun ama güzel
04-02-2018 18:40
çok güzel tşkelr
08-02-2018 18:01
mersi yardımınız dokundu . seviliyosunuz ☺
12-03-2018 22:41
aslında yetişkinlerin okuması gereken bi kitap yönetim üzerine yazılmış bir ders dökümanıdır alice harikâlar diyarı felsefik ve sosyolojik açıdan okunmalı bence :)
21-03-2018 00:30
bence çok saçma bir kitap.bir tavşan çocuğun maceraya atılmasını sağlıyor.hıh
harika bir site . artik sozler yazamiyorum . bir sozle harikaaaaaaaa !
03-08-2020 10:23
alice harikalar diyarında kitabının yazarı kimdir
30-03-2022 19:09
çocukken bunu okusam acaba nasıl hissederdim demekten kendimi bir türlü alamadığım bir eser alice her küçüldüğünde ya da her büyüdüğünde benim de içimdeki heyecan büyüdü keşke ben de böyle gezseydim onunla dedim sadece en sonda kraliyetin olduğu ortamda kart oynadığı kısmı pek anlayamadım filmi de var diye hevesle izlemeye gittim ama daha başından hüsran şaşırmak gerek...
bu kadar mükemmel bir çocuk kitabına uygun bir çocuk filmi yapamadılar arkadaş kızıma izletmek istedim karakterlerden korktu çocuk kitabına yetişkin filmi yapmışlar
17-12-2022 23:12
özet kısaca yazılması gereken birşey siz çok uzatıyorsunuz bu kadar uzun özet olmaz hocalar da okumaya üşeniyor o yüzden mümkün olduğu kadar kısa özetler istiyorlar
18-03-2023 22:51
özet kısalsa daha iyi
30-03-2023 16:44
ingilizcesi daha iyi ceviriyi becerememişler
30-06-2023 22:03
alisin maceraları çok güzel ben çok seviyorum
01-10-2023 20:56
kitabı okumaya gerek yok bir sürü filmi var izleyip özet yazarsınız
01-01-2024 17:28
bu masalların gerçek yüzü çok farklı araştırın öyle okuyun
30-03-2024 17:38
iş bankası yayınları dışındaki çeviriler çok kötü zaten tam kitabı bulmak mümkün değil herkes kafasına göre çeviri yapıp hikayeyi değiştirmiş