Malazgirt’in Üç Atlısı, Ahmet Yılmaz Boyunağa’nın yazdığı tarihi bir roman. Romanın başkahramanı Aksungur adlı bir bahadır. Romandaki diğer önemli karakterler ise Aksungur’un babası Cafer Bey, dedesi Numan Bey, kız kardeşi Çiçek, dostu Halit Ağa, at uşakları Altar ve İlteber, Emir Afşin, Hasan Sabbah, İrini (Zeynep), Eleni, Apostol (Karabay-Abdullah), Markos (Ömer) ve Selçuklu Sultanı Alparslan. Romandaki bazı karakterler başlangıçta farklı dinlere inanmalarına rağmen sonradan Müslüman oluyorlar ve isimlerini değiştiriyorlar. Bu nedenle bu karakterlerin birden fazla ismi bulunuyor. Kahramanlık ve dostluk temalarının yoğun olarak işlendiği roman 1070-1071 yılları arasında geçiyor. 10 yaş ve üzeri okurlara hitap eden kitap, Genç Timaş Yayınlarının Doludizgin Romanlar dizisinde yer alıyor. Baştan sona macerayla dolu olduğu için gerçekten de bu dizide olmayı hak ediyor. 203 sayfadan oluşan roman 16 bölüme ayrılıyor. Romandaki bölüm başlıkları şu şekilde:
1. Aksungur
2. Numan Dedem
3. Emir Afşin
4. Yuvadan Ayrılış
5. İlahi Işık
6. Kasırga
7. Masallar Şehri Bağdat
8. Ahlaksız Teklif
9. Hodri Meydan
10. Prenses Süreyya
11. Kaçış Yok
12. Fırtına
13. Aşkım Milletime Feda Olsun
14. Şeref Meydanı Malazgirt
15. Neançes
16. Kılıçların Gölgesindeki Aşk
Malazgirt’in Üç Atlısı Özeti
Roman, başkahraman Aksungur’un dostu Halit Ağa ve at uşakları Altar ve İlteber’le birlikte yolculuk yaparken çocukluğunu hatırlamasıyla başlıyor. Hem babası hem dedesi önemli bahadırlardan olan Aksungur, babası şehit olduktan sonra dedesinin terbiyesinde büyüyor. Dedesi Numan Bey, Aksungur’un da tıpkı kendileri gibi bir bahadır olması için çok çaba sarf ediyor. Böylece dedesinin denetiminde sürekli talim yapan Aksungur ok atmada ve at binmede daima akranlarından önde oluyor.
Aksungur on bir yaşına geldiği zaman babasının ve dedesinin çeşitli savaşlarda kullandıkları birbirinden değerli kılıç, mızrak, gürz ve kalkanları görüyor. Dedesi biraz daha büyüyüp bu aletleri kullanabilecek yaşa geldiği zaman hepsinin kendisine kalacağını söylüyor. Böylece Aksungur içlerinde babasından yadigar pek çok parçanın bulunduğu savaş aletleriyle gazaya katılıp gerçek bir bahadır olmak için sabırsızlanıyor.
Nihayet 16 yaşında geldiğinde artık yeterince güçlendiğini hem dedesine hem babasının arkadaşları olan Afşin Bey, Davut Bey, Porsuk Bey, Hasan Bey ve Çağrı Bey’e ispatlıyor. Böylece Emir Afşin’in kuvvetleri arasına katılıyor. Emir Afşin’in kuvvetleriyle birlikte pek çok gazaya katıldıktan sonra Halit Ağa’yla birlikte özel bir görevi yerine getirmek üzere yola çıkıyorlar.
Kendilerine verilen görevi yerine getirmek için Bağdat’a doğru giderken yolda eşkıyalardan kaçan bir kıza rastlıyorlar. Eleni adındaki kız, yakın arkadaşı olan Prenses İrini'nin eşkıyalar tarafından kaçırıldığını söylüyor ve Aksungur ile dostlarından onu kurtarmalarını istiyor. Böylece Aksungur, Prenses İrini’yi kurtarıyor. Daha sonra ise o zamanki adı Antiochia olan Antakya’ya gitmek üzere Bizans askerleriyle yola çıkıp yalnız kalan bu iki kızı da yanlarına alarak yeniden yola koyuluyorlar. Bu sırada İrini Müslüman oluyor ve Zeynep adını alıyor.
Yolda başka Bizans askerleriyle karşılaşıyorlar ve bu askerlerin başında bulunan Apostol, Aksungur ile çarpışmak istiyor. Aksungur bu teklifi kabul ediyor ve yenilenin yenene iki yıl köle olması koşuluyla çarpışıyorlar. Çarpışmayı Aksungur kazanıyor ve Apostol’a serbest olduğunu söylüyor. Aslında bir Türk olan Apostol ise sözünden dönmeyeceğini söyleyip Aksungur ile arkadaşlarının arasına katılıyor ve eski adı olan Karabay’ı kullanmaya başlıyor. Prenses İrini ve Eleni ise diğer Bizans askerleriyle yollarına devam ediyor.
Bir süre sonra Aksungur ile dostları Bağdat’a ulaşıyorlar ve getirdikleri kitapları Ebu Hasan’a teslim ediyorlar. Ancak Bağdat’ta Yusuf adında bir adamla karşılaşıyorlar ve Yusuf’tan Aksungur’un kardeşi Çiçek’in Kahire'de esir olduğunu öğreniyorlar. Böylece Aksungur ile arkadaşları Çiçek’i kurtarmak için Kahire’ye gidiyorlar. Hep birlikte Çiçek’i kurtarıyorlar ama Hasan Sabbah'ın askerleri peşlerine düşünce Halit Ağa, Ömer ve İlteber Çiçek'i alıp yollarına devam ederken Aksungur, Karabay ve Altar askerlerle çarpışmak zorunda kalıyor. Sonunda ise Aksungur ve Karabay, Hasan Sabbah’ın askerleri tarafından Bağdat’a geri götürülüp zindana atılıyor.
Aksungur ve Karabay zindanda epey işkence çekiyor ama Altar çölde askerlerle çarpıştıkları sırada ölü taklidi yapıp kurtulduğu için Prenses Süreyya'dan yardım isteyip arkadaşlarının kurtulmasını sağlıyor. Böylece üç arkadaş gemiyle yola çıkıyorlar. Gemi yolculuğunun başında Karabay Müslüman olup Abdullah adını alıyor. Ancak üç arkadaşın gemi seyahati umulmadık bir şekilde sona eriyor.
Üç arkadaş o zamanki adı Konstantiniyye olan İstanbul’da yeniden buluşuyor. Hep birlikte Malazgirt Savaşı’na katılıyor ve savaştan zaferle dönüyorlar. Ama Konstantiniyye’ye döndüklerinde Zeynep’in mağlup imparatorun üvey oğlu tarafından köşke hapsedildiğini öğreniyorlar. Epey zor olsa da Zeynep’i kurtarıp yeniden bir gemiyle yolculuğa çıkıyorlar ve roman böylece sona eriyor.