Ahmet Yılmaz Boyunağa'nın yazdığı "Macera Adası" altı çocuğun, bir geminin batması sonucunda kaybolan babalarını aramak üzere çıktıkları deniz yolculuğunu ve bu yolculuğun ardından gerçekleşen ada hayatını konu alıyor. Babalarını aramak üzere yolculuğa çıkan Mehmet, Recep, Altan, Cengiz, Turgut ve Muammer adlı çocuklara Mehmet'in babasının eski bir dostu olan Salim Amca da eşlik ediyor. Ayrıca gemi mürettebatından olan Hans ve Piyero da romanın önemli karakterleri arasında yer alıyor. Kitap, Uğur Köse'nin çizdiği siyah beyaz resimlerle süsleniyor. Editörlüğünü Şebnem Kanoğlu'nun üstlendiği kitabın kapak resmini Derya Işık Özbay, kapak tasarımını ise Sefer Koçan yapıyor. 10 yaş ve üzeri okurlara hitap eden kitap, 96 sayfa ve 30 bölümden oluşuyor. Her biri birkaç sayfadan oluşan bölümlerin başlıkları ise şöyle:
● Fırtına
● Gemi Batıyor
● Kaptan ve Tayfalar Gemiyi Terk Ediyor
● Dalgalar Arasında
● Hangi Yöne Gideceğimizi Kararlaştırıyoruz
● Umulmadık Bir Olay
● Kara Görünüyor
● Issız Bir Adadayız
● Tuz ve Şekerimiz Oluyor
● Adada Geçen Günlerimiz
● Taşınıyoruz
● Salim Amca, Hans ve Piyero'nun Anlattıkları
● Yeni Evimizi Yapıyoruz
● Yeni Keşiflerimizle Zenginleşiyoruz
● Bir Kümes Sahibi Oluyoruz
● Umulmadık Bir Olay
● İlk Tehlike
● Çalışmalar Başlıyor
● Savaş Kayıkları
● Korkunç Çarpışma
● Tekrar Saldırıyorlar
● Üzüntü
● Yerlileri Kovalıyoruz
● Acı Kayıp
● Korkunç Gerçek
● Yelkenimiz Bitmek Üzere
● Yine Görünüyorlar
● Hasan'ın Anlattıkları
● Gece Çalışması
● Kurtuluşa Doğru
Macera Adası Özeti
Mehmet, Recep, Altan, Cengiz, Turgut, Muammer, Salim Amca ve gemi mürettebatının yaptığı yolculuk sırasında denizde bir fırtına çıkıyor. Salim Amca ile çocuklar, fırtınanın şiddetlendiğini görünce can yeleklerini giymek, güverteye çıkmak ve bir arada kalmak gibi önlemler alıyorlar. O sırada kaptan ve tayfalardan birkaçı, denize indirdikleri bir sandalla geridekileri umarsamadan uzaklaşmaya çalışıyorlar. Ancak kocaman dalgaların etkisiyle şilebe çarpan sandal, içindekilerin çığlıkları arasında paramparça oluyor. Şilepte kalan çocuklar, Salim Amca ve gemi mürettebatından iki kişi; bu korkunç manzaraya şahit olduktan biraz sonra başka bir sandalı denize indiriyorlar. Biraz korku, biraz da umutla fırtınalı denizde sandalla yol almaya başlıyorlar. Bir süre aç ve susuz yol aldıktan sonra uzakta bir karaltı fark ediyorlar. Karaltıya yaklaştıkları zaman bunun kendi gemilerinden indirilip erzak ve eşyalarının yüklendiği bir sandal olduğunu görüyorlar. Hiç ummadıkları bu olay karşısında epey şaşırıyorlar ve bu sandalı dalgalar arasında kaybolan gemi mürettebatının hazırlamış olduğunu anlıyorlar. Erzak ve eşyaları sevinçle alıp susuzluklarını ve açlıklarını gideriyorlar. Bir süre daha yol aldıktan sonra bir adaya ulaşıyorlar.
Adaya ayak basınca görev dağılımı yapıp etrafı keşfe çıkıyorlar. Gruptan bazıları Hindistan cevizi bulup topluyor. Diğerleri ise sazlıkta buldukları şeker kamışlarından şeker, denizin etrafındaki kayalardan da tuz elde ediyorlar. Buldukları şeyleri bir araya getirip sevinçle şükrettikten sonra avcılık, balıkçılık, marangozluk ve tarım işçiliği gibi alanlarda iş bölümü yapıyorlar. Vakit geç olunca da yapraklardan yaptıkları yataklarda uyuyarak o geceyi geçiriyorlar. Sabah olunca herkes işinin başına geçiyor. Cengiz büyük bir balık tutuyor, Mehmet bir yaban kazı avlıyor. Balığı ve kazı pişirip afiyetle yedikten sonra adanın daha güvenli bir bölümüne taşınmaları gerektiği hakkında konuşuyorlar. Ertesi sabah Salim Amca, Hans ve Piyero keşfe çıkıp oldukça korunaklı ve güzel bir yer buluyorlar. Böylece o yere taşınmaya karar veriyorlar ve orada el birliğiyle ahşap bir ev inşa ediyorlar. Evin inşaatı bittikten sonra bir de yelkenli yapmaya başlıyorlar. Evlerine yerleşip yelkenlinin yapımına devam ederken yabani koyun ve tavuk gibi hayvanları evcilleştirip süt ve yumurta elde ediyorlar. Ayrıca keten bulup ip elde ediyor; bu iplerle kendileri için kıyafet, yelkenlileri için yelken üretiyorlar.
Uzun süre birlikte yaşamalarının etkisiyle Hans ve Piyero Müslüman olmaya karar veriyor. Hem Salim Amca hem çocuklar bu karara çok seviniyorlar. Hans, adını Hasan olarak değiştiriyor. Piyero ise Ömer oluyor. Adadaki üçüncü senelerinin sonunda ise ilk tehlikeyle karşılaşıyorlar. Yakınlardaki başka bir adada yaşayan yerlilerin adalarına geldiğini görüp gizleniyorlar. Ama yerlilerin kayığı bir süre sonra geldiği yere geri dönüyor. Yine de artık daha dikkatli olmaya ve olası bir saldırıya karşı önlem almaya karar veriyorlar. Böylece evlerinde yiyecek ve su stokluyor, yelkenlinin yapımını hızlandırıyorlar. Bir süre sonra bekledikleri olay gerçekleşiyor ve yerliler tarafından saldırıya uğruyorlar. Ellerinden geldiğince kendilerini savunuyorlar ama bu çarpışma sonucunda Salim Amca'yı kaybediyorlar. Yaralanan iki yerliyi ise evlerine alıp iyileşene kadar onlarla ilgileniyorlar. Ayrıca öldürdükleri yerlilerin üzerinde babalarına ait künye ve saat gibi eşyalar buluyorlar. Böylece babalarının yerliler tarafından öldürüldüğünü anlayıp geri dönmek üzere yelkenli yapımını iyice hızlandırıyorlar. Çarpışma sırasında yaralanan iki yerli iyileşince adalarına dönmüyorlar. Yelkenliyi bitirmelerine yardım edip diğer yerlilere karşı çocuklara yardım ediyorlar. Bu sayede Hasan, Ömer ve çocuklar yerlilerin büyük bir grup halinde kendilerine saldıracağını öğreniyorlar. Bunun üzerine iki yerlinin de yardımıyla yelkenlilerine binip adadan uzaklaşıyorlar.