Ölüm yeterince soğuk bir kelimeydi. Özellikle kar küresini andıran bu şehirde ölümü düşünmek dahi üşümek için yeterli bir sebepti. Mehmet işte böyle bir günde öldürülmüştü. Sırtında demir bir çubukla yerde öylece uzanıyordu. Öğretmeni Leonid fark etmişti onu. Yanına ulaştığında her şey için artık çok geçti. Eğitim almak için ülkesini bırakıp Moskova'ya gelmişti Mehmet. Geleceği parlak bir komünistti. Ölümü herkesi şaşkına çevirmişti. Sovyet polisinin emriyle bu ölüm sadece Türk komünistlerin ve Leonid'in arasında kalacaktı. İçlerinde bir köstebek vardı, bunu öğrenmişlerdi ama kim olduğunu öğrenememişlerdi.
Ellerindeki kanıtlar bir demir çubuk, bir kalem ve jambondan oluşuyordu. Herkes teker teker sorgulanmaya başlanacaktı. Sorgulamayı Viktor ve Nikolay yapacaktı. Leonid çevirmen olarak bulunacaktı. Asaf da Merkez Komitesi tarafından görevlendirilmişti.
Sorgu Beşir ile başladı. Dikkat çekici tek nokta odasına dönerken bir gölge gördüğünü söylemesi oldu. Kim olduğunu anlayamamıştı ama birini gördüğüne emindi. Hatta sonrasında Şerif'le karşılaşmıştı ve o da gölgeyi gördüğünü söylemişti. İkisi de gölgenin tam olarak kime ait olduğunu ne yazık ki bilmiyordu.
Sorgu devam ederken Mehmet'in cesedinin yanında bulunan kalemin Asaf'a ait olduğu ortaya çıktı. Asaf, orada dolaşırken düşürmüş olabileceğini söyledi. Sonuçta orası ortak alandı, isteyen istediği gibi dolaşabilirdi. Viktor ve Nikolay onu sorgudan atmak istedi. Çünkü artık o da şüphelilerin arasında yerini almalıydı. Üstlerinden gelen emir sonucunda ona katlanmak zorunda olduklarını fark ettiler.
Beşir'den sonra Şerif girecekti sorguya. Kapıda beklediği sırada Kerem yanına geldi. Kendisinden sonra sorguya girmek istediğini söyledi. Polislerle anlatması gereken şeyler vardı ve Cemil'in sorgusundan önce anlatmalıydı. Şerif, sebebini sorsa da bir cevap alamadı. Bu istediğini polislere ileteceğini söyleyip sorgu odasına girdi.
Sorgu dün gece dışarıda gezen gölge hakkındaki sorularla başladı. Şerif, bir şey gizleme ihtiyacı duymadan bildiği her şeyi anlattı. Beşir gibi o da birini görmüştü ama kim olduğunu anlayamamıştı. Sorgunun sonlarına doğru Şerif, Kerem'in Cemil'den önce sorgulanmak istediğini söyledi. Sonrasında Viktor ve Nikolay, Şerif'in sorgusunu bitirip gelen bir emir sonucu merkezde toplantıya gittiler. Kerem'in ve diğerlerinin sorgusu ertesi güne kalmıştı. Kerem, bu habere çok üzüldü. Yarın çok geç olacağını söyleyerek odasına gitti.
Sabah olunca Beşir'i uyandırmak için onun odasına gitti Şerif. Horultular eşliğinde uyuduğunu duyunca bakışları Kerem'in kapısına kaydı. Sonra onun yanına gitmeye karar verdi. Kapının önüne bir şeyin dökülmüş olduğunu fark etti ama koridor karanlık olduğu için ne olduğunu anlayamadı. İçeri girip de Kerem'in bembeyaz yüzünü ve kan damlayan elini gördü. Beyninde Kerem'in "Yarın çok geç olabilir." sözü yankılandı. Bunu gidip birine söylemeliydi ama kime? Aklına ilk olarak en yakın arkadaşı Cemil geldi. Kerem'in onun hakkında söylediklerini hatırlayınca bundan vazgeçti. En mantıklısı sekreterlik yapan Hikmet'e söylemekti.
Yaklaşık kırk beş dakika sonra yetkililer gelmiş ve odada inceleme yapmaya başlamıştı. Yanlarında da Leonid ve Asaf vardı. Odada bir mektup bulmuşlardı. Kerem tarafından yazılmıştı. Mehmet'in bir köstebek olduğunu ve bu yüzden onu öldürdüğünü, şimdi de kendini öldüreceğini yazmıştı. Polislerse bunun bir intihar değil cinayet olduğunu düşünüyordu. Hatta onlara kalırsa katili bile bulmuşlardı. O kişi elbette Cemil'di. Üstelik Kerem'in yazdıklarının aksine köstebeğin de Cemil olduğunu düşünüyorlardı.
Köstebek konusuyla ilgili Cemil üzerinde türlü denemeler yaptılar ama bir sonuç alamadılar. Sorgular gittikçe şiddete meyilli bir hâl alınca Leonid buna karşı çıktı. Sorgu odasını terk edip Türk öğrencilerin kaldığı binaya geldi. Amacı yüksek makamdakilerden yardım istemekti. Onlardan bir sonuç alamayacağını anlayınca Türk öğrencileri ayağa kaldırmanın en mantıklı seçenek olduğuna karar verdi. Cemil'i kurtarmak için ellerindeki tek seçenek kanıt bulmaktı. Bunu bir şekilde yapmak zorundaydılar.
İlk önce köstebeğin Cemil olmadığını kanıtlamak için bir kitabın bulunması gerekiyordu. Köstebek, emirleri o kitabın şifrelenmesiyle alıyordu. Nejat'a kitabı bulma görevi verildi. Kısa sürede bu işi halletmeyi başardı. Diğerleri de tesadüf eseri bir tanık bulmuşlardı. Anlattıklarını elde edilen kanıtlarla birleştirdiklerinde Kerem'in mektubunun doğru olduğunu öğrendiler. Hızlıca sorgunun yapıldığı yere gittiler. Cemil'i fena hâlde hırpalamışlardı ama şanslıydı ki Leonid'in ona olan güveni sayesinde suçsuzluğu kanıtlanmıştı. Türk öğrencilerde; bir arkadaşlarının köstebek, bir arkadaşlarının katil olması büyük bir etki bıraksa da hepsi vatanı için savaşmaya devam etmeye kararlıydı.