Şiddetli bir fırtınanın olduğu gün balıkçılar kıyıya vurmuş bir kadın cesedi bulurlar. Yüzü açlıktan, sefaletten, yara bereden berbat bir haldedir. Her şeye rağmen o çökmüş artık cansız olan yüzde, yaşadığı zamanlara ait gözden kaçmayacak bir asalet mevcuttur. Kadının cılız bedenini ilginç kılan bir diğer ayrıntı ise; hırpane kıyafetlerinin üzerinde oldukça sıradan ince parmağında takılı benzersiz taşlarla süslü karanlıkta ışıl ışıl parlayan pırlanta bir yüzüktür. İşte; seneler boyunca elden ele dolaşan lanetli yüzük her şeyin başlangıcıdır.
Teyzesi ile beraber yaşayan küçük Nazan anasız babasız kimsesiz bir kızdır. Hayattan çok küçük yaşlarda tokat yemiş, teyze yanında sığıntı gibi yaşayan, içine kapanık, oldukça saf bir kızdır. Ta ki bir gün karşı apartman dairesinde kalan hukuk fakültesi öğrencisi Mazhar’ ın dikkatini çekene kadar. Topuklara kadar uzanan sapsarı saçlı, güzel gözlü, sessiz Nazan’ ı zaman içinde kandırmayı başaran Mazhar kızı evliliğe ikna eder. Zaten başka yolu da yoktur çünkü; teyzesi münasibetlerini öğrendiği için Nazan’ a etmediğini bırakmaz, evden dışarı atar. İşte böylelikle Nazan’ ın hikayesi başlamış olur.
Teyzesinin yanındaki sığıntılığı kocasının yani kendisinin evinde de devam eder. Ele avuca sığmaz, şeytana pabucunu ters giydiren, bütün gün fitne ile uğraşan, yaşına hiç yakışmayacak makyajlar yapıp bütün sokaklarda dolaşıp oğlunun eve gelmesine yarım saat kala evde olan bir kayınvalidesi vardır. Kayınvalidesi Hacer, gençliğinde büyük konaklarda hizmetçilik yapan, zengin hayata özenen bir kadındır. Hemen hemen bütün konak beyleri ile gizli gönül ilişkileri olmuş, daha sonra başkaları ile evlendirilmesine rağmen bunları aynı çatı altında devam ettirmeyi başarmış fettan birisidir. Daha sonra her iki gönül ilişkisini de bırakıp oğlu Mazhar’ ın babası olacak bir subay ile uzaklara kaçarak evlenmiştir. Kayınvalidesini evden attırdıktan bir süre sonra kocası şehit düşer. Gerisin geri kucağında oğlu ile beraber eski kocasının yanına geri döner ve kabul edilir. O günden sonra içindeki arzuları bastırmaya çalışarak her şeyi olan oğlu Mazhar’ a sıkı sıkıya sarılır onu büyütüp okutur.
Oğlunun paşa kızlarına layık olduğunu düşünen Hacer gelinine yapmadığını bırakmaz. Küçük torunu Haldun’ u da ondan uzak tutmak için her şeyi yapar. Gece torununu yanında yatırır, gezmeye onu da yanında götürür. Nazan bütün gün ev işleri ile alakadar olur. Tahta yerleri siler, çamaşır yıkar, yemek yapar… Kayınvalidesinin aksine makyaj yapmak, giyinmek, kokular sürünmek, saçlarını yapmak nedir bilmez. Tüm bunlardan dolayı Hacer kendisine ‘hizmetçi kılıklı, çorabı düşük’ diye hitaplarda bulunur. Bununla da kalmaz onu asla yanında gezmeye götürmezdi, gittiği yerlerde de sürekli gelininin dedikodusunu yapar onu rezil ederdi. Tek derdi onun oğluna yakışmaması idi. Torunun yanında onun annesinden böyle bahsedilmesi küçük çocuğun psikolojisini alt üst ediyordu. Hacer’ in tek derdi pasaklı saydığı Nazan’ ı evden göndermekti. Böylece oğlu ve torunu kendisine kalacaktı.
Mazhar annesinin huyunu çok iyi biliyordu. Onun canına da tak etmişti. Yaşına uygun olmayan şekilde giyinip süslenmesi, yüzüne sürdüğü onca boya. Evde kıskançlık krizlerine girip çıkarttığı kavgalar. Nazan’ ı seviyordu, belki de ona acıyordu. Ah Nazan bir soğuk olmasa kendisine karşı. İşten gelince boynuna atılıp öpse hatta annesini şikayet etse. O bunları yapsa annesini çoktan başka bir eve yerleştirirdi ama Nazan şikayet etmek bir yana, kocasına sizli bizli konuşması bir yana, soğukluğu bir yana… Halbuki Mazhar’ ın bilmediği şeyler vardı. Nazan tüm bunları aynen böyle yapması için gündüzleri Hacer tarafından büyük bir baskı altındaydı. Hele bir Mazhar diye hitap etsin, kıyametler kopardı.
Uzun zamandır Mazhar’ın gözüne vitrindeki güzel yüzük çarpıyordu. Sultanlar kaçarken bu yüzüğü satmışlar zaman içinde de bu kuyumcuya gelmişti. Birkaç hafta sonra bir Fransız gelip yüzüğü almak istiyordu. Mazhar elini çabuk tuttu yüzüğü satın aldı. Bin bir hevesle eve geldi. Belki karısı bunu görünce boynuna atlar sevinir kendisini öperdi. Yüzüğü gören Nazan çok şaşırdı ama kuru bir teşekkür etti sadece. Ona öyle öğretilmişti çünkü; erkek milletine sırnaşılması ayıptı, kocası bile olsa.
Artık Nazan’ dan umudunu kesen Mazhar yüzüğü kutusu ile birlikte sandığında saklamasını ister. Annesinin çıkarttığı krizlerden bıkmıştır artık. Yüzükten bahsetmemesini ve asla kimseye göstermemesini tembih eder. Nazan usulca bohçalarının bulunduğu sandığa koyar ve kapağı kapatır.
Evde olmadıkları bir gün gizlice onların odasına giren Hacer yüzüğü de kutuyu da bulur. Kendisine alınmadığı için sinir krizleri geçirir. Bu olayda gelinini suçlar. Artık ondan kurtulma vakti gelmiştir.
Evden artık kopan Mazhar barda tanıştığı, tamda istediği gibi olan bir kadına gönlünü kaptırır. Her şeye rağmen onunla evlenmek ister. Annesinin de dolduruşu ile kendisine büyü yaptığını söyleyerek Nazan’ ı boşar. Oğlu Haldun’ u ona vermez ama yüzüğü avucuna sıkıştırıp teyzesinin evine yollar. Hacer’ in kandırmalarına inanan Nazan kocasının öfkesi geçince en geç 3 ay içinde evine döneceğine inanır.
Fakat hayat hiçbirine istediğini vermez.
Nazan koca İstanbul’ da neredeyse kimsesiz kalır. Olmadık insanlar onun saflığının farkına varır ve hayatı beklenmedik yönde değişir.
Mazhar barda tanıştığı kadınla evlenir. Nazan’ ın tam tersi olan bu kadın bütün hayatlarını değiştirir.
Hacer sonunda geçmişi kötü de olsa artık güzellik açısından oğlunun yanına yakışan bir kadın bulmuştur. Fakat eski gelini ile bir tane bile benzer özelliği olmayan bu kadın ile öyle bir hayat savaşına gireceklerdir ki, dünya tamamen ters dönecektir.
Haldun… Bir zaman annesiz, bir zaman sonra da babasız kalan çocuk… Bu hikayenin belki de tek masumu. Yıllar sonra başarılı bir doktor olur. Bir gece ansızın bir kadın cesedi yüzünden işe çağırılır.
El Kızı, işte tek kelime ile bir Orhan Kemal romanı. Muhteşem bir yazım şekli, sanki yanımızda yaşanıyormuş gibi bir anlatım tarzı. Kişi tasvirleri harika, hepsini sayfalarda görebiliyorsunuz. Eski Türkiye’nin 1950li yıllarını o kadar güzel betimlemiş ki.
El Kızı romanında olay örgüsü muazzam. Karakterleri tek tek sevip, nefret edebiliyorsunuz. Kadın ve erkek dünyası anlatımı oldukça açık.
400 sayfalık bir roman 2 günde bitti. Olayların içine çekiş ve okurda merak uyandırması gayet güzel. Ben hikayenin sadece başlangıcını özetledim. Sizler bu romanı mutlaka alıp okuyun, inanın ki yazamadıklarım yazdıklarımdan çok daha etkileyici. Kitap oldukça samimi. Sayfalar arasında bu kitap bir dizi olmalı diyorsunuz.
Yazan: Betül PALACI
El Kızı Soruları ve Cevapları
El Kızı kimin eseri?
Orhan Kemal
El Kızı türü nedir?
Yerli Romanlar
El Kızı kaç sayfa?
400
El Kızı Yorumları
orhan kemal çok uzatmış para kazanabilmek için tabii ama hikayeleri daha iyi
23-02-2018 01:18
tam yeşilçam filmi
28-02-2018 01:53
merhaba, bende sizinle aynı fikirdeyim tam yeşilçam filmi tadında. hatta o yüzden dizisi çekilse millet olarak gayet samimi bulabiliriz :)
kitabı bugün bitirdim ve orhan kemal'i yine çok başarılı buldum. kesinlikle okunulası, ders çıkarılası bir kitap. ayrıca bana gözyaşı döktüren nadir kitaplardan.
11-07-2018 16:40
el kızı güzel bir roman tavsiye ederim 10 numara kitap olmuş yazana helal olsun
12-01-2020 21:50
konusu şahane daha filmini yapmadılar mı türk sinemasına uygun ben bayıldım