Ayşe Balkar lise son sınıfta okuyan, çalışkan, hırslı, çıktığı kabuğu beğenmeyen, sınıf atlama kaygısında olan bir genç kızdır. Okulun düzenlediği bir hikâye yarışması için yazdığı “Sigarayı Bırakan Baba” hikâyesiyle kökü çok eskiye dayanan, zengin fakat bunu hiç açığa çıkarmayan edebiyat öğretmeni Ali Beyin dikkatini çeker. Ali Bey, iki binler denilen milyonerlerin arasına girmek isteyen Ayşe’ye, Mimar Süleyman Bolluk’un Dame de Sion’a giden kızlarına özel ders verme işi ayarlar. Bolluklar, içinde bulundukları sosyal sınıfın aksine oldukça mütevazıdırlar. Ali Beyin önerisiyle Ayşe’yi, hikâyelerine ilham vermesi için tüm sosyetenin gittiği Şaş-Bak Pavyonuna götürürler. Ayşe oradaki her karakteri inceleme fırsatı bulur, Haykır Gazetesinde köşe yazarı olan Firuzan Tıngır ile tanışır. Sonraki günlerde Dış İşleri Bakanlığında çalışan Nihat Sertman’ın alt sınıftan gelen eşi Safinaz’ı görmek için yine hep beraber Taksim Gazinosuna giderler. Gazinoda Borsa Kralı Samet Şaşırtmaç ile Safinaz’ın olaylı dansı akşamın büyük bir gerginlikle bitmesine neden olur.
Ali Beyin Ayşe’ye bir diğer yardımı da arkadaşı Uzman Safitürk’ün direktörlüğünü yaptığı Tramara Şirketinde sekreterlik işi bulmasıdır. Ancak Safitürk’ün şartları vardır: Ayşe okulu bırakacak ve kızlarından başka kimseye de özel ders vermeyecektir. Ayşe 250 lira maaş ve Ayazpaşa’da kaloriferli bir apartmanda oturma imkânını duyunca hiç duraksamadan kabul eder. Başka kimseye ders vermeme kuralı Bollukların kızları ve Samet Şaşırtmaç’ın içine kapanık kızı Zeynep için geçerli değildir. Zeynep’in özel dersleri aileler arasında bir nevi rekabet haline gelmiştir.
Ayşe’nin ve ailesinin yeni evlerine taşınmalarına Bolluklar, Şaşırtmaçlar ve Ali Bey yardım eder. Ayşe ve daha önce Safitürklerin davetinde tanıştığı yeğeni Burhan Körbalta bu taşınmayla daha da yakınlaşır. Bu yakınlaşma evlenme kararıyla sonuçlanır. Bu sırada Şaşırtmaç’ın işleri bozulmuş, onun kirli işlerini yapan Nihat Sertman’ın babası tutuklanmış, önceki yıllarda birikimini Nihat Sertman’ın babasına kaptıran Safinaz’ın babası Sıtkı Bey de afyon zehirlenmesinden vefat etmiştir. Safinaz bunları içinde bulunduğu mutsuz evlilikten kurtulmanın bir yolu olarak düşünür. Fakat Ayşe gibi kendi ayakları üzerinde duracak gücü kendinde bulamadığından bu kurtuluşu Ali Beyle evlenmekte görür ve Ali Beye düşündüklerini açık açık söyler. Ali Bey her ne kadar Safinaz’dan etkilense de onu reddeder. Ali Bey artık tüm dikkatini Burhan, Firuzan Tıngır ve Bolluklarla ortak açacağı, mali işleriyle Ayşe’nin babası Saffet Balkır’ın ilgileneceği basın şirketine yöneltmiştir. Ne yapacağını şaşıran Safinaz, Ayşe ve Burhan’ın nişan töreni öncesi Şaşırtmaçlara gittiğinde Samet Şaşırtmaç’ın delirdiği için deli gömleği giydirilerek Bakırköy’e götürülmekte olduğunu görür. İçinde bulunduğu duygusal durumun da etkisiyle baygınlık geçirir. Ayıldığında hamile olduğunu öğrenmiştir.
Sonsuz Panayır’da 1945’lerin İstanbul’undaki farklı sınıflara ait insanların günlük yaşamı, bu yaşam üzerinde siyasetin etkisi, dönemin moda ve eğlence anlayışı, doğu-batı ikilemi, kadınların toplum ve iş hayatındaki konumları, basının durumu, spiritüalizm gibi genel hatlar üzerinden insan ve şehir panoraması sunulur. Bu çeşitliliğin arasında gündemi meşgul eden durum ve olaylar karşısında farklı aydın gruplarının düşüncelerine de yer verilir. Kitaba ismin veren Sonsuz Panayır bitmeyecek, ebedi bir kısır döngüye işaret eder. Halide Edib’in yazdığı bu on beşinci roman ilk olarak 1946’da Cumhuriyet Gazetesinde tefrika edilmiş, yine aynı yıl dört baskı birden yapmıştır. 1987’den 2016’ya dek de yeniden basımı yapılmamıştır. Dönemin dil anlayışını taşıması, eserin sadeleştirilmemiş tam metni olmasına rağmen kitabın arkasında yer alan sözlüğün de yardımıyla okuması ve anlaşılması kolaydır.