Ahmet Şerif İzgören'in "Küçük Beyaz Uğur Böceği" adlı kitabı 6 bölümden oluşuyor. Kitabın bazı sayfalarında hikayelerle alakalı ilgi çekici resimler bulunuyor. Ahmet Şerif İzgören, hikayelerin sonunda okurdan o hikayenin konusuyla ilgili bilgi toplamasını ve güzel davranışlar yapmasını istiyor. Hikayeler çok uzun olmadığı için kısa sürede kitap bitiyor. Okura ise hikayeler üzerinde düşünüp ders çıkarmak ve yazarın isteklerini yerine getirmeye çalışmak düşüyor.
Film Başlıyor!
Uzun yıllar önce Kütahya'nın bir köyünde üç yakın arkadaş vardı. Bir gün bu arkadaşların köyüne sinema geldi. Bütün köy halkıyla birlikte bu üç arkadaş da filmi izlediler. Filmden en çok Ahmet etkilendi. Hatta film hakkında elinden geldiğince bilgi toplamaya çalıştı. Daha sonra arkadaşlarıyla bir film çekmeye karar verip arkadaşlarını ikna etti. Önce bir sinemaya gittiler, film izlediler. Oradaki makinist Ahmet'in ilgisini görünce eski filmlerden artan kesilmiş kısımları Ahmet'e verdi. Ahmet ve arkadaşları bir de kitap alıp film makinesi yaptılar. Sonunda her şey hazır olunca filmlerini tüm köy halkına duyurup izlettiler. Herkes filmi çok beğendi, Ahmet ve arkadaşlarını takdir ettiler. Yıllar sonra Ahmet evlendi. Evini geçindirmek için çiftçilik yapıyordu ama mutlu değildi. Bunu fark eden eşi ona destek olarak Ahmet'in bir film çekmesini sağladı. Ahmet tüm imkansızlıklara rağmen filmini çekti ve yurtdışındaki bir film festivaline gönderdi. Ahmet bu filmiyle San Sebastian Film Festivali'nde En İyi Film Ödülü'nü ülkesine kazandırdı.
Heykeli Dikilen Eşek
Kazanmak mı, Yardım Etmek mi?
Hilal o gün çok heyecanlıydı. Çünkü o gün koşu için seçmelere katılacaktı. Okula gitti, sabırsızlıkla beden eğitimi dersini bekledi. Nihayet beden eğitimi dersi için hazırlandılar ve seçmeler başladı. Hilal ve en yakın arkadaşı Nisan seçildiler. İkisi de çok mutlu oldular. Hilal eve döndüğünde bu güzel haberi ailesiyle paylaştı. Ailesi çok sevinip Hilal'i tebrik ettiler. Nihayet yarış günü geldi. Hilal, Nisan ve geçen yılın birincisi Naz başlangıç çizgisinde yan yana geldiler. Yarış başladıktan bir süre sonra Hilal ve Naz diğerlerinden epey uzaklaştılar. Etrafta onlardan başka kimse kalmayacak kadar uzaklaştıklarında Naz düştü. Bunu gören Hilal önde olmasına rağmen geri dönüp arkadaşına yardım etti. Naz'ın bütün ısrarlarına rağmen yarışa devam etmedi bu yüzden sonuncu oldu. Eve döndüğünde ailesi yarışın sonucunu sordu. Hilal sonuncu olduğunu söyleyince şaşırdılar. Fakat Hilal olanları anlatınca Hilal'le gurur duydular.
Boş Bir Kümes, Birkaç Dolu Kalp
Yıllar önce Almanya'da bir firma Christoph Grosser'a Türkiye'de bir iş teklifi yaptı. Christoph bu teklife cevap vermeden önce eşiyle Türkiye'ye gitti. Bir araba kiralayıp Türkiye'yi gezdiler. Gece olduğunda tenha bir yerde arabaları bozuldu. Christoph arabayı tamir etmek istedi ama sorunu bulamadı. Başka çareleri olmadığı için yakınlardaki bir evin kapısını çaldılar. Kapı açıldı, bu iki misafirin durumunu anlayan aile onları evlerine davet etti. Sofra kurup oturdular, aynı dili konuşmasalar da gülüşüp anlaştılar. Sabah olduğunda Christoph eşini yanında göremedi. Endişeyle kalkıp dışarı çıktı. Eşi gözleri yaşlı bir şekilde boş kümesin yanında duruyordu. Christoph bu ailenin son tavuklarını kesip onlara ikram ettiğini fark edince Türkler'in ne kadar misafirperver ve hoşgörülü olduklarını anladı. Christoph otuz yıl Türkiye'de çalıştı. Ve emekli olacağı gün basın toplantısında bu olayı anlattı.
Tahtadan Kılıç
Zafer ve ailesi Bozcaada'ya taşınır. Bu yüzden Zafer okulundan ve arkadaşlarından ayrılır. Yeni okulda arkadaşlarıyla samimi olamadığı için yalnız kalır. Zaten öğretmeni de eski öğretmeni gibi değildir. Sinirlidir, Zafer'e ve arkadaşlarına küçücük yanlışlarında bile kızar. Zafer artık okula isteksizce gider. Bir gün teneffüste tek başına otururken hizmetli amca Zafer'in yanına gelir. Ona tahta kılıcını gösterir. Tahta kılıç Zafer'in çok hoşuna gider ve okul çıkışında Recep Amca'yla birlikte tahta kılıç yaparlar. Zafer okul çıkışlarında Recep Amca'yla vakit geçirir. Birlikte bir şeyler yapıp ders çalışırlar. Zafer'in dersleri düzelir. Hatta Recep Amca'yla yaptıkları oyuncaklardan hediye ederek birkaç arkadaş bile edinir. Okulu yeniden sevmeye başlar. Zafer artık mutludur.