Roman, Ayşe Kulin'in sol kalça ameliyatından ilk çıkışıyla başlar. Rüyasında kendisini kanadı kırık kuş olarak gören Ayşe Kulin uyandığında sağ kolunun ağrıdığını söyler ancak kimse inanmaz. Bu duruma alınan Ayşe Kulin bir daha kolunun ağrıdığını söylemez ancak sonraki sabah kolunda şişlik olunca haklı olduğu ortaya çıkar. Ayşe Kulin, hastane de kalırken, yürümeye çalışırken eskilere dalar. 2008 Frankfurt Fuarında "Türk Yılı" seçilir bu fuara ilk çağırıldığını ancak gidemeyeceğini bir gazeteden öğrendiğinde çok üzüldüğünü, menajeri olan Barbaros'un Frankfurt'a gidişi için çabalayışını anımsar. Sonradan gittiğinde ise Bir Gün isimli eserini çevirisi için yayınevleri ile anlaşır.
Nefes nefese kitabı ile Almanya'da büyük ün yapar. Amazonda satışa çıkan ilk Türk yazar olan Ayşe Kulin satışa çıkan ilk gün çok satanlar da birinci sırayı kapmayı başarır. Ve bir çok konuşma yapar. Konuşma yaptığı salonlar ise hınca hınç doludur. Hastaneden çıkana kadar bunları hatırlayan Ayşe Kulin çıktıktan sonra yazma ve okuma isteğini kaybettiğini fark eder, çok sıkılmaya başlar. Ve bir felaketin başlangıcı sayar.
Gezi olaylarından bahseder. Hak - Hukuk - Adalet diye bağırışlarını o olay esnasında yaşanan kötü hadiselerle birlikte var olan dayanışmayı anlatır. Gezi olaylarının son günlerinde başka bir ülkede fuarı olduğu için katılamayan Ayşe Kulin, sonradan duymuş olduğu terörist yaftalamalarına inanmayarak gerçeğin farklı olduğunu düşünür. Bir yerde hükümeti, yanlış tutumları da eleştirmektedir.
Korona günlerinden bahseder. 65+ yaşa gelen sokağa çıkma kısıtlamalarında eşi Engin Bey ile yaşadığı zorlukları anlatır. Ameliyatının 5. Haftasına denk geldiği için yavaş yavaş bastonsuz yürümeye başlamış, ev işlerinde eşine yardım edebilecek duruma gelmiştir. Virüs sürecinde eve yardımcı alamayacakları ortadadır. Bir yandan virüs varken diğer yandan yazma alışkanlığını yitirdiğini düşünen Ayşe Kulin çok zorluk yaşar ve eski anıları aklına geldikçe onları yazmaya başlar. Gezdiği şehirler, tanıştığı yazarlar, gittiği fuarlar, yaptığı konuşmalar, imza günleri gibi birçok konudan bahseder.
Eşi ile birlikte Urla'ya gittikten sonra Robert kolejinden tanıştığı yakın dostlarının vefat haberini aldıktan sonra umutsuzlaşan Ayşe Kulin, kendisini daha da yaşlı hissetmeye başlar. Yollarda isimli otobüs kütüphane projesinden bahseder. O otobüsteki anılarını anlatır. Korona virüs sürecinde 2 tane PPP sürecinden geçtiğinden bahseder. Kendisi hakkında doktora tezi yazmak isteyen 2 öğrenciyi evinde ağırlamıştır. Bu öğrencilerden biriyle hala görüşürken diğerinin vefatı bugün bile anlatırken onu hala derinden üzmektedir. Hayatta en çok korktuğu şey birinin kalbini kırmaktır. Sunay isimli bir hanımı çok yorulduğu ve tansiyonu düştüğü için hatırlayamadığı ancak Sunay hanımın hediyesi kendisine ulaştığından onun hediyesini de kitabına koymuş tekrar teşekkür ve özür dilemektedir.
Hazan kitabını yazmakta çok zorlanan yazar menajeri Barbaros'un hayatını yazmaya devam et demesi üzerine hoşuna giden bu fikirle kitabına başlar. Ve gelecek nesillere kendi hayatını, imza günlerini geçirdiği güzel günleri anlatır. Eserini bitirmek için İse mutlu bir haber gelmesini bekler ancak o haber bir türlü gelmez. Ülkede olan durumlar her gün daha da karanlıktır. Bir gün bir arkadaşının yolladığı Oya Baydar'ın son eserinden aldığı umut üzerine bir alıntıyla eserini sonlandırmaya karar verir.
Değerlendirme:
Akıcı dili ile kendine bağlayan kitap bir çırpıda okunup bitirilebilecek bir seviyede. Okurken Ayşe Kulin ile dostmuşum hissini verdi, mutlu etti. Ayşe Kulin'in sevdiğim eserleri arasındaki yerini aldı. Yazarların kendi hayatlarını kendi kalemlerinden okumanın çok ayrı bir zevki var bende. Ayşe Kulin'in bu eserinde de bu zevki fazlasıyla tattım.
Yazan: Senanur KARAKUZULU
Hazan Kitap Özeti
Ayşe Kulin’in Veda, Umut, Hayat, Hüzün ve Hayal adlarındaki otobiyografik roman / anı serisinin son kitabı olan Hazan, ünlü yazarın 2019 - 2021 yıllarını kaonu almakta ise de hatıralar bu süreyi 2000’lerin ortalarına dek götürür. Covid-19 salgınına dair bir kitap yazmak isteyen Ayşe Kulin bunu bir türlü başaramaz çünkü salgın hastalık, yaşlılık ve Türkiye’nin içinde bulunduğu zor durum dolayısıyla bir türlü ilham bulamamaktadır. Ayşe Kulin’in menajeri Barbaros Almanya’dan onu arar ve bir edebi eser ortaya koymak zorunda olmadığını, hatıra serisinin devamını getirmesinin bile yeterli olacağını çünkü en son otobiyografik romanın yayımlanmasının üzerinden yedi yıl geçtiğini söyler. Ayşe Kulin ise hatıra kitaplarına devam etmek istemez. Bunun üzerine Barbaros, Ayşe Kulin’in eserleri üzerinde araştırma yapacak olanlar için geriye bir başvuru kaynağı, kaynak eser bırakmanın iyi olacağından bahseder. Ayrıca okuyuculara sevdikleri bir yazar tarafından hatıralar bırakmak da yabana atılacak bir hediye değildir. Sonunda Ayşe Kulin ikna olur. Ne var ki Covid-19 günleri ile ilgili olarak yazmaya başladığı eserini silmiştir. Ayşe Kulin’in eşi Engin ise bu çalışmayı yedeklediğini söyler ve Ayşe Kulin’e verir. Böylece Hazan kitabının serüveni başlar.
2020 yılında yazılmaya başlanan Hazan, Ayşe Kulin’in yurtdışına yaptığı seyahatleri, katıldığı konferansları ve edebiyat etkinliklerini, Türkiye’nin güncel siyasetini, Covid-19 salgınının bıraktığı etkileri ve yazarın ailesiyle ve yakın çevresiyle ilişkilerini konu alır. Eser dağınık bir görünüme sahip olsa da 79 yaşına gelmiş ünlü bir yazarın hayat ve edebiyata dair tecrübelerini okumak oldukça keyiflidir. Eser, fotoğraflarla desteklenmiştir.
Bir hastanede kalça ameliyatı ile başlayan eser, Ayşe Kulin’in sık sık hatıralarına dalması ile devam eder. Bu hatıralar onun çocukluğuna dek gider. Oldukça cılız bir kız olan Ayşe Kulin’in kilo alması için anneannesi ona zorla süt içirip yemekler yedirirken bir de bakmışsınız o küçük kız Robert Kolej’den mezun oluyor. Üstelik mezuniyet törenine annesi ve babasının yanında nişanlısı, onun anne ve babası da vardır. Ayşe Kulin mezuniyet sonrası evlenir, İngiltere’ye gider ve orada üniversiteye başlar. Ne yazık ki bu evliliğe üç buçuk sene katlanabilir. Eğitimini yarıda bırakır ve baba evine döner. Kucağında iki de çocuk vardır.
Çeşitli işlerde çalışan Ayşe Kulin’in hayali yazar olmaktır. Bunun için işinden ayrılır ve daima yazar. Bıkmadan, usanmadan… 1958’de yazmaya başlayan Ayşe Kulin, ilk kitabını 1996’da bastırmayı başarır. Bu eser Adı Aylin’dir.
Üretken bir yazar olan Ayşe Kulin neredeyse her yıl bir kitap çıkarır. Hikâye, roman, anı ve deneme türlerinde eserler veren yazar Türkiye’de en çok satan üç yazardan birisi olur. Onun popülerliği yurtdışında da oldukça dikkat çekicidir. Barbaros’un çabaları sayesinde Nefes Nefese romanının yayım hakları Amazon’a verilince bu roman Last TrainTo Istanbul adıyla İngilizce’ye çevrilir ve bir süre Amazon’da en çok satan roman olur.
Yurtiçinde ve yurtdışında pek çok etkinliğe davet edilse de Ayşe Kulin 2008 yılında Frankfurt’taki kitap fuarına davet edilmez. Üstelik bu yıl Türk Yılı olarak kutlanacaktır. Açılış konuşmalarını Orhan Pamuk ile Yaşar Kemal’in yapacağı bu fuara Ayşe Kulin’i Everest Yayınları’nın sahibi gönderir. Yine de Ayşe Kulin davetiye sahibi olmadığı için etkinliğe alınmaz. Bu durum onu çok üzer.
65 yaş üzerinde olan Ayşe Kulin, Covid-19 tedbirleri kapsamında konan yasaklardan çok etkilenmiştir. Bunu çeşitli vesilelerle dile getiren yazarı en çok üzen şeylerden birisi de Türkiye’nin geldiği siyasi durum ve problemlerdir.
Ayşe Kulin’in bu eseri, bu önemli ve popüler yazarın hayatını merak edenlerden öte onun üzerine çalışma yapacaklar için bir kaynak mahiyetindedir. Ayşe Kulin’in romanlarını nasıl kaleme aldığı, nelerden etkilendiği ya da nelere önem verdiği, daha da ötesi nasıl bir insan olduğu bu kitabın satır aralarında gizlidir. Ayrıca 79 yaşına gelmiş bir insanın hayata dair tecrübeleri de okunması bir hayli keyifli olan bir durumdur.