Muzaffer İzgü’nün yazdığı Ekmek Parası, yokluk içinde büyüyen Kemal adlı bir çocuğun hayatını konu alır. 9 yaş ve üzeri okurlara hitap eden eser, yazarın çocukluğundan izler taşır. Kitabın başkahramanı Kemal; annesi Hava, babası Ahmet ve abisi Ali ile derme çatma bir barakada yaşar. Ailesi çok yoksul olduğu için küçüklüğünden itibaren ekmek parası kazanmak için çalışmak zorunda kalır. Kitap boyunca da yokluk içinde geçen çocukluğuna dair acı tatlı pek çok anıyı okurlarla paylaşır. İlk kez Kültür Bakanlığı tarafından 1979 yılında yayımlanan kitap, yıllar içinde farklı yayınevleri tarafından da basılır. Kitabın Bilgi Yayınevinden çıkan baskısı, 167 sayfadan oluşur ve Mustafa Delioğlu’nun çizdiği siyah beyaz resimlerle süslenir.
Ekmek Parası Özeti
Hikâye, Kemal’in babasının her yıl ufak tefek değişikliklikler yaparak onardığı derme çatma barakalarını anlatmasıyla başlar. Bu baraka, “Tarzan Ormanlar Kralı”nın afişiyle kaplı çinko bir tavan ve çamurla sıvanmış eski ambalaj sandıklarından oluşan duvarlardan ibarettir. Kemal ile ailesinin yakacağı ise bir fabrikanın kazan dairesinden topladıkları kömür tozlarından oluşturdukları kalıplardır. Kış gelince bu kalıpları, babalarının teneke ve çamurla yaptığı sobada yakarak ısınırlar.
Her yıl kira zamanı gelince avludaki ağaçtan topladıkları narların en iyilerini bir sepete doldurup barakalarının bulunduğu avlunun sahibi Münevver Hanım’a giderler ve kendilerini acındırırlar. Çok zengin olan Münevver Hanım da her seferinde yetersiz bulduğu kira bedelini çocukların hatırına kabul eder ve yanındaki besleme kıza çocukların karnını doyurmasını söyler. Böylece çocuklar yılda bir kez de olsa çeşit çeşit yiyeceklerle bayram ederler.
Kemal, rengârenk balonları çok sever ve bu yüzden de baloncuyu takip ederek balonları izler. Kendisine kırmızı balonu seçer ve bir çocuk gelip de kırmızı balonu alacak diye içten içe korkar. Bir gün Kemal’in takip ettiği baloncunun balonları bir ağaca takılır. Baloncu, Kemal’i çağırarak balonları ağaçtan indirmeyi başarırsa ona bir balon vereceğini söyler. Kemal, yüksekliğine aldırmadan ağaca tırmanır ve kırmızı balon hariç tüm balonları patlatmadan indirir. Küçük çocuk kırmızı balon olmazsa sarı balon olur diyerek kendini avuturken baloncunun onun hakkının ağaçtaki balon olduğunu söylemesiyle hayal kırıklığı yaşar. Yine de ağaçta da olsa bir balonu olduğu için mutluluk duyar.
Kemal ile abisi Ali biraz büyüyünce babalarına destek olmak için çalışmaya başlarlar. İlk olarak iki kardeş sokak sokak dolaşıp şeker satarlar. Bu sırada bir adam evinden çıkıp çocuklara kızar ve şekerlerini yerlere atar. İkisi de adamdan çok korksalar da Kemal, şekerlerin parasını mutlaka almak ister ve adamın komşusu sayesinde paralarını alabilirler. Şekercilikten sonra Kemal, darıcılığa başlar. Her gün annesiyle darı alıp kaynatır ve bunları bir kovaya doldurup satar. Sıcak darı kovası Kemal’in her yanını yaksa da küçük çocuk sabırla bu zorlu işe devam eder.
Bir gün yine darı alıp eve döndükleri sırada Kemal’in annesi hastalanır ve sokaktaki insanlar tarafından hastaneye kaldırılır. Annesi uzunca bir süre hastanede kaldığı için Kemal darı işini teki başına üstlenir ve çok özlediği annesinin hastaneden çıkmasını dört gözle bekler. Annesi iyileşip hayatları normale döndükten bir süre sonra Kemal, arkadaşı Seyit sayesinde sinemada çalışmaya başlar. Sinemada gazoz satar, sandalyeleri düzeltir, etrafı temizlerler. Böylece hem para kazanır hem bedava film izlerler. İki arkadaş günlerinin büyük kısmını beraber geçirir, zor zamanlarında birbirlerine destek olurlar.
O kış, hava çok yağmurlu geçer. Dinmek bilmeyen yağmurlar, sonunda Kemallerin evini yıkar. Böylece Kemaller evsiz kalır ve yeni bir ev yapana kadar Seyitlere taşınırlar. Havalar düzelince yeni bir ev yapıp eskisi gibi hayatlarına devam ederler. Kemal’in babası garson olarak çalışmaya başlar, Kemal de Hüseyin Emmi’nin yanında limonata ve ayran satar. Daha sonra da Seyitle kamyona karpuz yükleme işinde çalışır. Böylece ailesine destek olur ve yeterli parayı biriktirdiklerinde de Münevver Hanım’ın avlusunu bırakıp farklı bir yerde kendilerine güzelce bir ev yaparlar. Hikâye mutlu bir şekilde sona erer.