Atatürkü Gördüm

Atatürkü Gördüm - Muzaffer İzgü

Puan Tablosu

YazarOkur'lar (6.5)	Editör (6)
Kitapevi	Sosyal Medya

Arka Kapak Bilgisi

Atatürkü Gördüm Özet

Muzaffer İzgü’nün çocukluk anılarını anlattığı Atatürk’ü Gördüm, 96 sayfadan oluşan bir öykü kitabı. Her biri gerçek anılara dayanan öyküler, yazarın zorluklarla geçen çocukluk yıllarını okurlarına yansıtması ve hayattaki tüm zorluklara rağmen çok çalışarak başarıya ulaşmanın mümkün olduğunu göstermesi bakımından önem taşır. Bilgi Yayınevi tarafından yayımlanan kitapta 6 öykü bulunur. Siyah beyaz resimlerle süslenen ve yayınevinin Ben Çocukken adlı serisinde yer alan kitap, 7 yaş ve üzeri okurlara hitap eder.

Atatürk’ü Gördüm

Ailesiyle memleketi Adana’da yaşayan Küçük Muzaffer, bir gün Atatürk’ün Adana’ya geleceğini ve Adanalılara bir konuşma yapacağını öğrenir. Atatürk’ün Adanaya geleceği günü büyük bir heyecanla bekler ve o gün geldiğinde babası ve abisiyle konuşmanın yapılacağı alana gider. Yaşı çok küçük olduğu için bu konuşmadan pek bir şey anlayamaz. Ama yine de Atatürk’ü gördüğü için çok sevinir. Konuşmadan aklında kalanlar ise Atatürk’ün Hatay’dan bahsetmesi ve konuşmanın sonundaki “Çok çalışmalıyız!” öğüdü olur. Akşam olunca da o gün bir eve çamaşır yıkamaya gittiği için Atatürk’ün konuşmasını dinleyemeyen annesine abisiyle Atatürk’ü gördüklerini anlatırlar.

Halkevi ve İlk Kitap

Fakir bir ailenin çocuğu olan Muzaffer, henüz 8 yaşındayken okuldan çıkıp eve gittiği sırada yağmur yüzünden çok ıslanır. Onun bu hâlini gören bir arkadaşı, evlerinde kömür olmadığını bildiği için ona içinde kocaman bir soba bulunan halkevine gitmesini söyler. Muzaffer bu öneriyi başta çekinceyle karşılar ama evde ısınamayacağını bildiğinden bir şansını denemek ister. Böylece halkevine gidip sobanın yandığı okuma salonuna girer. Yardımsever kütüphane görevlileri sayesinde hem ısınır hem hayatında ilk kez kitap okur. O günden sonra halkevinin müdavimi olur. Hatta kütüphane görevlisi Zihni Amca’yla birlikte yemek yiyecek samimiyette bir dostluk kurar. Ayrıca kitapların yanı sıra tiyatroyla da halkevinde tanışır.

Yaprak

Muzaffer ile arkadaşları 4. sınıftayken öğretmenlerinin verdiği konular hakkında yazılar yazarlar. Hem okumaya hem yazmaya büyük ilgi duyan Muzaffer de tüm arkadaşları gibi yazılarından birinin okulun duvar gazetesi “Sesimiz”de yayınlanmasını düşler. Ancak Muzaffer’in yazıları değil okulun duvar gazetesinde yayınlanmak sınıf birincisi bile olamaz. Bu duruma çok üzülen Muzaffer, bir gün öğretmeninin serbest konuda yazmalarını söylemesi üzerine pencereden gördüğü dut yaprağı hakkında bir yazı yazar. Öğretmeni, Muzaffer’in “Yaprak” adlı yazısını çok beğenir ve böylece bu yazı okulun duvar gazetesinde yayınlanır. Muzaffer bu duruma hem çok şaşırır hem çok sevinir. Başöğretmene, diğer sınıfların öğretmenlerine hatta okulun yakınlarındaki kırtasiyeciyle simitçiye bile yazısını okutur. Son olarak ise eve gidip annesiyle babasını çağırır. Muzaffer’in yazısını okuyan anne babası da çok sevinip Muzaffer’le gurur duyarlar.

Nisa Ablam Güzeldi

Küçük Muzaffer, komşuları Nisa Ablayı çok sever. Herkes Nisa Ablanın kötü bir kadın olduğunu söylese de o buna aldırmaz. Nisa Ablasının evine gidip onla vakit geçirmeye devam eder. Gün gelip Nisa Ablası taşındığında ise Muzaffer çok üzülür.

Bana Mektup Var mı?

Muzaffer, komşuları Münevver Teyze’nin postacıya her gün “Bana mektup var mı?” diye sorup olumsuz cevap almasına çok üzülür. Mektup yazacak kimsesi olmadığını öğrenince de kolları sıvayıp Münevver Teyze için gizlice bir mektup yazar. Postacının mektubu getireceği gün ise Münevver Teyze’nin sevincini görmek için onunla birlikte heyecan içinde pencerede bekler. Nihayet postacı gelir, Münevver Teyze de her zamanki sorusunu yineler. Ancak bu kez postacının cevabı olumlu olur. Münevver Teyze kendisine mektup geldiğini duyunca sevinçten çılgına döner ve komşunun oğlu Muzaffer’i çağırarak mektubunu ona okutur. Büyük bir sevinçle aldığı mektubu yine büyük bir mutlulukla dinler ve ölene dek koynunda saklar.

Hamlet

Bir gün Muzaffer, babasının çalıştığı içkili lokantanın saz bölümünde Hamlet’i izler. Tiyatroyu zaten çok seven küçük çocuk, bu oyundan da çok etkilenir. Hatta annesine pamuktan beyaz bir top yaptırıp kendi kendine Hamlet oynar. Babasının lokantada nöbetçi garson olduğu bir akşam ise oyuncularla tanışma fırsatı bulur. Hamlet’i oynayan tiyatrocuyla konuşur ve adamın ona “Sen oyuncu olma, Shakespeare ol” demesi üzerine oyuncu olmaktan vazgeçip yazar olmaya karar verir.

Editör: Firdevs AÇAR

Atatürkü Gördüm Soruları ve Cevapları

Atatürkü Gördüm Yorumları