Canan Tan 1951 tarihinde Adana'da doğmuştur. Üniversiteyi Ankara Eczalık fakültesinde okuyarak bitirmiştir. İzmir Gazetesinde köşe yazarlığı yapmıştır. Değişik edebiyat türlerindeki yarışmalarda ödül kazanan yazarın eserleri günümüzde beğenilip okunmakta.
Kitabı elimize aldığımızda ilk olarak arka kapağındaki '' onunla bir ömür değil, onun için bir ömürdür sevda'' cümlesi dikkatimizi çekiyor. Adından da anlaşıldığı gibi başıbozuk sevdaların Şiir'in hayatında nasıl yer etki ettiğini göreceğiz. İlk bölümünde Şiir'in hayatında, Ezel karakteri karşımıza çıkıyor. Şiir, minyon tipli, uzun sarı saçlara sahip üniversite öğrencisidir. Edebiyat öğretmeni olan babası ona bu ismi vermiştir. Şiir henüz on dört yaşında iken annesi ve babası ayrılma kararı vermiştir. Bu ayrılığın nedeni ile Şiir anneannesinin yanında kalmaya başlar. Anneannesine pamuk annem diye seslenir. Hem annesi hem de babasının yeni bir hayatı vardır artık. Şiir, Eda ile İstanbul Üniversitesi Turizm İşletmeciliği Bölümü' ne başladığı gün tanışırlar. Eda, Hakan adında bir genç ile nişanlıdır. Şiir ve Eda çok yakın iki dost olurlar. Bir öğrenci evi tutmaya karar verirler.
Şiir her şeyden çok annneannesi ile ayrılacağına üzülür. İki arkadaş, Turizm İşletmeciliği Bölümü'nde okudukları için bir tatil Köyünde yaklaşık iki ay staj yapma zorunluğu ile hayatlarına yön verirler. Tam da bu noktada Şiir'in hayatı değişmeye başlar. Bu tatil köyündeki stajyerlik ile her şey değişecektir. İlk günler ikisi içinde yorucu geçse de git gide alışmaya başlarlar. Tatil köyünde yapılan bir eğlenceye müzisyen olarak Ezel isimli genç gelir. Konserin bitimine doğru Şiir Ezel ile tanışır. Ezel bir diğer konserinde Şiir' e ithafen '' kimseyi görmedim ben senden daha güzel'' şarkısını seslendirir.
Bu şarkıdan sonra Ezel'den git gide etkilenmeye başlayan Şiir, artık onunla birlikte çok mutlu olmaya başlar. Ezel Şiir'le buluşmak için bir özel mekanda buluşmak ister. Şiir buluşmayı kabul ederek mekana gider. Ezel bütün hayatını anlatmaya başlamıştır. Ezel'in hem annesi hem de babası o çok küçük yaştayken ayrılmışlardır. İkisi de çok zengin insanlardır. Ve hayatlarına başka bir insan ile devam etmişlerdir. Ezel'de mecburen babaannesi ile birlikte kalmaya başlar. Şiir bu sözleri Ezel'den duyunca çok şaşırır. Gerçekten de babaanneler ve anneanneler olmasa ne yapardık biz diye düşünür. Ezel daha sonra anne ve babasının desteği olmadan üniversite okumaya Amerika'ya gitmiştir. Amerika'da kaldığı pansiyonun sahibi Aria ismindeki kadından da bahseder. Bu kadın 35 'li yaşlarında bir Amerika'lıdır. Ezel ile olan benzerlikleri birbirlerine yakın olmalarını sağlamıştır. Ezel'in hayatı aynı Şiir'in hayatına benzemektedir.
Aria Ezel'e Amerikan vatandaşı olabilmesi için formaliteden evlenme kararı sunmuş ancak Ezel kabul etmemiştir. Yazar, Aria'yı Ahmet Muhip Dıranas'ın gençlik yıllarında sevdalanıp komşusu için yazdığı Fahriye Abla şiirindeki Fahriye' ye benzetir. Her gencin ilk gençlik yıllarında aşık olduğu bir Fahriye ablası vardır diye tanımlar. Ezel tüm bu anlattıklarına rağmen artık Türkiye'de kalacak ve geri dönmeyecektir. Kısa bir süre sonra Şiir, Ezel'i pamuk annesi ile tanıştırır. Pamuk annesinin evinde nişan yüzüklerini takarlar. Birkaç gün sonra Şiir telefon eden komşusu tarafından pamuk annesinin vefat ettiğini öğrenir. Hayatının üzüntüsünü yaşamıştır. Cenaze evinde annesi ve babası ile karşılaşır. Babası Ezel ile nişanlı olmasını fazla büyütmezken annesi pek olumlu karşılamaz. Ancak Şiir, pamuk annesinin her şeyi bildiğini ve nişan yüzüklerinin onun taktığını söylerler. Pamuk annesi ölmeden önce evininin Şiir'in olmasını ister. Artık Şiir'in olan bu ev ona anneannesinin bir hediyesidir.
Ezel ve Şiir artık kendi ayakları üzerinde durma kararı alırlar. Evlenip geçimini bir şekilde idare ettireceklerdir. Şiir her defasında Ezel'i çok sever. Her şey yolunda giderken Şiir Ezel'den hamile kaldığını öğrenir. Bu duruma çok sevinir. Ancak arkadaşının tepkisi pek sevindirici olmaz. Eda Şiir'e çok kızar. Şiir tüm heyecanı ile gidip Ezel ile konuşur. Ezel duydukları karşısında şok geçirir ve hemen bebeği aldırmasını ister. Şiir bu duruma itiraz eder. O her şeye rağmen bebeğini hayata getirecektir. Hatta bebeğine bir isim bile düşünmüştür. İsmini Mısra koyacaktır. Şiir Mısra'dan ayrılabilir mi? Mısra'sız Şiir olur mu hiç? Ezel ile tartışan Şiir pamuk annesinin evine döner. Kısa bir süre sonra Ezel'in oda arkadaşından Ezel'in Amerika'ya Aria için gittiğini öğrenir. Ezel gitmiş ve yüzü tutmadığı için arkasından sadece Şiir için not bırakabilmiştir. Notunda tüm yaşananlarda ikisinin de yarı yarıya suçu olduğunu söyler. Şiir istemese de arkadaşı Edanın yardımı ve desteği ile bebeğini aldırma kararı alır. Kürtaj olacağı doktordan bebeğinin çöpe gidecek parçalarını ister. Doktor tarafından onay görünce bebeğinin parçalarını evindeki saksının içine gömer. Artık Mısra her zaman onun yanındadır. Ezel hikayesi tamamen son bulur. Başıbozuk bir sevdayı sonlandırır. Artık hayatında daha dikkatli olacaktır.
Kitabın ikinci bölümünde ise karşımıza bir başıbozuk sevda daha çıkacaktır. Hakan ve Eda mutluluklarını resmiyete dökerek evlenmişlerdir. Hakan Şiir'e bir iş buldu. Şiir artık seyahat danışmanı ve satış bölümü sorumlusu olarak işe başladı. Hakan, Eda ve Şiir Bizim Mekan adlı bir ortama giderler. Hakan buradan çok memnun kaldığı için hep burayı tercih ederler. Mekana girer girmez mekanın sahibi Baran Bey ile Şiir tanışır. Hakan, Baran Bey'i daha önceden tanıyordur. Baran Bey 42 yaşında bir yetişkindir. Yürürken ayağının aksadığını fark eden Şiir, Eda'ya bir sorunu olup olmadığını sorar. Eda ise Baran'ın aslında çok sevilen bir emniyet amiri olduğunu, bir çatışmada ağır yaralanıp geçirdiği yoğun bakımdan sonra bu hale geldiğini anlattı. Bunu duyan Şiir çok üzülüp Baranın çarpıtıcı hikayesinden etkilendi. Artık daha fazla Baran ile görüşmeye başlamıştı. Ama hala ilk yaşadığı o kötü olayların etkisindeydi.
Şiir, Baran'la buluştuğu bir günde aslında onun evli olduğunu öğrendi. Bu adam hem evliydi hem de Şiir'den yaşlı idi. Ve üstelik bir de Şiir'e ilan-ı aşk etmişti. Bu adamın amacı neydi gerçekten. Şiir yuva yıkan kadın olmak istemiyordu. Her şeye rağmen Baran'ı sonuna kadar dinledi. Evliliği artık ilerlemiyordu ve iki kızı vardı. Kısa süre içerisinde karısından boşanacağını söyledi. Zaten birlikte yaşamıyorlardı. Kısa bir süre sonra bu düşünceler Şiir'in beynini kemirirken birden kapısı çalar. Açtığında Baran'ın eşi ile karşılaşır. Yanında iki kızını da getirmiştir. Onları içeri davet eder. Gelen kadın Şiir'e çocuklarının babalarını çok özlediğini ve onlarsız yapamadıklarını anlatır. Baran'ın geçirdiği kaza ve onların yaşadığı psikolojik sorunlarda hayatın getirdiği zorluklardan birisidir. Yavrularımı babasız koymanı istemiyorum diyerek Şiir'in evinden ayrılır. Şiir artık verdiği kararını Baran'a bildirir. Bu iş çok uzamıştır. Baran ona göre biri değildir. Onunla da görüşmesini keser. Bir başıboş sevda daha son bulur.
Üçüncü bölümde ise Recep ile karşılaşıyoruz. Recep, Baran'ın amcasının oğludur. Psikolojik sorunları olan bir gençtir. Recep. Baran ile eşinin barışmasına vesile olan Şiir'e teşekkür etmek için yanına geldiğinde ikisinin aralarında bir arkadaşlık oluşur. Recep daha önce psikolojik rahatsızlıklar görüp hastanede yatmıştır. Şiir ile Recep buluşma kararı alır. Recep yaşadığı tüm sorunlarını o gün Şiir'e anlatır. Küçükken çok sevdiği bir teyzesi olduğunu bu teyzesinin sessiz sedasız bir adamla kaçması üzerine büyük çöküntüler yaşadığından bahsetti. Şiir'i teyzesine benzetiyordu. Daha sonra Suzan isminde bir oyuncu kadına aşık olduğunu anlattı. Recep. Suzan ile olan birlikteliğinin sonunda onun hamile olduğunu öğrendiğinde çok sevinmişti. Fakat Suzan, Recep'e söylemeden bebeğini aldırmış ve bebeğin aslında ondan değil bir başkasından olduğunu söyler. Duydukları karşısında yıkılan Recep aslında Suzan'ın adının Remziye olduğunu öğrenir. Doğru ya Suzan isminde oyunculuk yapıyordur. Hiç Remziye adında oyuncu mu olur? Terasın yanında bulunarak konuştuğu Suzan, Recep'in elinin dokunmasıyla dengesini kaybederek düşer. Recep istemeden sevdiğini öldürmüştür. Ve bu nedenden dolayı hastanede yatıp tedavi görmüştür.
Şiir duydukları karşısında dona kalır. Recep'i evine davet etme kararı alır. Tüm yaşadıklarını ona anlatacaktır. Recep'in Şiir'in evine gideceğini öğrenen Baran telaşlanır. Hemen Şiir'i arayarak dikkatli olmasını ister. Fakat Şiir onu pek dinlemez. Recep'i çağırmasına Eda' da büyük tepki verir. Recep geldiğinde ise oturup bir güzel yemek yerler. Daha sonra Şiir her şeyi anlatmaya başlar. Annesinin ve babasının ayrılığından tutup Mısra'ya kadar. Bebeğini aldırdığını söylediği anda deliye dönen Recep sinirlenerek Şiir' e bir tokat atar. Şiir hemen telefonuna sarılarak Baran' a haber verir. Baran onu oyalamasını ister. Sinirden deliye dönen Recep hemen kağıt kalem çıkartarak Şiir'e intihar mektubu yazdırır. Baran'ın gelmesini beklerken, Recep'in tüm dediklerini yapan Şiir çok korkuyordur. Recep Şiir'i Mısra ile birlikte balkona çıkarır. Sen bebeğinle buradan aşağıya atlayacaksın. Senin yüzünden tekrardan o hastanede yatmayacağım der. Tam bu sırada Baran kapıyı kırarak Şiir'i kurtarır. Yaklaşık altı ay sonra üçü de internet üzerinden Şiir'e mesaj atar. Ezel Aria'dan boşandığını ve kabul ederse ona gelmek istediğini yazmış, Baran ise eşi ile boşandığını yazmıştı. Sıra Recep'e gelince de o ise tüm tedavilerini bitirmiş ve Şiir'den yeni bir şans istemekteydi. Üçünün de mesajına cevap vermeyen Şiir, artık kendine yeni bir hayat kurmuştu. Başıbozuk sevdalara hayatında yer yoktu artık.
Eserde Şiir'in hayatına giren üç erkeğin öyküsünü görüyoruz. Hayatının bazı noktalarında bilinçsizce hareket eden Şiir, her seferinde mutsuz olmuş ve ilişkilerini başıbozuk sevdalar olarak adlandırmıştır. Bana göre romandaki tek masum karakter Baran'dı. Onun gerçekten Şiir'i sevdiğine inanarak kitabı bitirdim. Sadece yaşı Şiir'den büyük ve evli olması sorundu. Ama o en başından beri aşkın yaşı olmaz görüşünü savunmuştu. Son sahnede Şiir'i kurtaran Baran'dı ve bu bölüm beni derinden etkiledi. Sahiden ne için gelmiştik biz dünyaya? Diğer yarımızı bulmak için değil mi? O halde neden hep Şiir gibi yanlış insanlarla karşılaştık? Bizlerinde başıbozuk sevdalardan kendimize bir pay biçmemiz için, eseri bütün Canan Tan okuyucularına tavsiye ediyorum.
Başıbozuk Sevdalar Konusu
Usta kalem Canan Tan Başıbozuk Sevdalar romanı ile okurlara şiir gibi sevda dolu bir kitap sunuyor.
Canan Tan’ın yeni romanı olan Başıbozuk Sevdalar Şiir adındaki bir kızın hayatından bir aşk hikayesi sunuyor. Alışıla gelmiş aşk üçgeni yerine Canan Tan üç kişinin aşık olduğu bir kızın hikayesini anlatıyor.
Bir tarafta şiir tutkunu olan ve Şiir’i okuduğu tüm şiirlerden daha güzel bulan Ezel, bir tarafta aşkta yaş sınırına ve mantığa inanmayan Baran ve son olarak her şeyden çok sevmekle nefret arasında gidip gelen Recep.
Şiir’in bu üçlü aşkında yanında her zaman yer alan ve kardeşi gibi gördüğü Eda da hikayenin bir parçası oluyor.
Başıbozuk Sevdalar kitabı okurlara hem mükemmel bir roman hem de güzel şiirler sunuyor.
Başıbozuk Sevdalar Soruları ve Cevapları
Başıbozuk Sevdalar kimin eseri?
Canan Tan
Başıbozuk Sevdalar türü nedir?
Yerli Romanlar
Başıbozuk Sevdalar kaç sayfa?
336
Başıbozuk Sevdalar Yorumları
merakla okumayi bekliyorum son kitabi cok kotuydu umarim ona benzemiyordur
güzel yazılmış akıcı bir roman. kolayca bırakamadım elimden
24-09-2017 15:48
siz canan tan hayransanız ve yüregim seni çok sevdi okuyup onada hayransanız duydumki canan hanıma mesajlar gidiyormuş ikinci kitabını yaz aslıyı murat kavuşup mutlu sona ersinler diye sende destek ourmusun arkadaşlarına duyurup milyonları aşarsak hiç bir yazar kayıtsız kalmaz hem ikinci kitap yazılısa muradın eşi ölür aslı ve murat daha rahat kavuşur
25-09-2017 20:35
çok güzel bi kitap
16-12-2017 11:43
basibozuk sevdalar canan tanin en guzel kitaplarindan bir tanesi benim cok hosuma giden bir kitap oldu
17-12-2019 19:52
bir canan tan hayranı olarak bu kitabı hiç beğenmedim