Aşkın Sanal Halleri

Aşkın Sanal Halleri
Kitabın Yazarı:Canan Tan Kitap Türü:Öykü/Hikaye Yayınevi:Doğan Kitapçılık Yayınlandığı Yıl:2016 Sayfa Sayısı:208 ISBN:9786050932355 Kitap Puanı:6.5 / 10 | Yorum: 3

Fiyat Listesi / Satın Al

YazarOkur:bedava al KitapYurdu:86,63 TL D&R:110,00 TL e-kitap,pdf,epub: *

6.5
Berbat Sıkıcı Ehh işte Güzel Harika
Ehh işte
Giriş Yap Üye Ol

Aşkın Sanal Halleri - Canan Tan

Kitap Türü:Öykü/Hikaye

Puan Tablosu

Arka Kapak Bilgisi

Aşkın Sanal Halleri Özet

Eser sekiz öyküden oluşmaktadır.

Dokunuş

Nazlı ve Demir’in on iki yıldır evlidirler. Çok mutlu bir evlilikleri vardır. Bu evlilikteki tek eksikleri çocuklarının olmamasıydı. Fakat bu bir sorun değildir. Onlar birbirlerinin her şeyi olmuşlardır. Zamansız bir ayrılık yaşanır ve Demir 42 yaşında kalp krizi geçirerek vefat eder. Cenaze ve cenazeden sonrası eksiksiz bir şekilde tüm adetlere uyularak yerine getirilir. Demir’in toprağa verilişinin üçüncü gününde yönetim kurulu üyelerinden Nihat Bey Demir’in bilgisayarında bir proje olduğunun fakat şifreyi bilmediklerini Nazlı’ya söyler. Nazlıda şifreyi bilmemektedir, bilgisayarında evden çıkartılmasını istememektedir. Ertesi gün bir yazılımcı getirirler ve şifreyi kırarlar. Bilgisayarın içinde bazı dosyalar vardır. Nihat Bey bunları alır, bazı dosyaları siler ve evden çıkarlar. Nazlı bilgisayarın karşısında kalır. Sol üst köşede Nazlım diye kaydettiği klasöre girer. Burada bir sürü fotoğraf, ona yazdığı şiirler vardır. Onlara bakarken göz yaşlarını tutamaz. Ekranın sağ alt köşesinde yanıp sönen bir kutucuk belirir. Kutunun üstünde kullanıcı adı kısmında Asu yazıyordur. Kutunun üzerine dokunmasıyla ‘‘Hoş geldin hayatım, nerelerdesin’’ yazısıyla karşılaşır. Nazlı yaşadığı şokla ne yapacağını bilemez, mesajlar ise gelmeye devam eder. Bu ilişkiyi de fazlasıyla merak etmeye başlar. Bilgisayarı iyice kurcalar ve A harfinde bir klasör bulur. Bu klasörde Demir ve Asu’nun yazışmalarını bulur, okumaya başlar. İlişkinin gel geç bir ilişki olmadığını, bir yılı aşkın bir süredir var olduğunu anlar. Demir bu yazışmalarda Nazlı’yı veya evliliğini kötüleyecek hiçbir şey yazmamıştır. Asu ise evliliğinden mutsuzdur, beş yaşında bir kızı vardır. Bu ilişki yüz yüze değildir, olmamıştır. Tamamen sanal bir ilişkidir bu. Fakat Nazlı Demir’i affedemez. Asu’yla konuşmayı sürdürmeyi düşünür önce. Daha sonra bunun doğru olmadığını hatta Asu’ya bir teşekkür borçlu olduğunu anlar. Onu bu gaflet uykusundan çekip çıkardığı için. Msn kısmını açar, Asu’ya ‘‘Demir öldü, yasını tutabilirsin. Benim taziyem buraya kadar…’’ yazar ve bilgisayarı bir daha açmamak üzere kapatır.

Alev Alev

Türkiye’nin en iyi senaristlerinden biri olan Leyla Hanım ve doktor olan eşi Fuat Bey Leyla Hanım’ın ısrarları sonucunda Şile’den bir ev alırlar. Leyla Hanım günlerini burada geçirmeye başlar. Fuat Bey ise önceleri sık sık gelse de Şile’ye daha sonra yoğunluklarından dolayı bu gelmeler yerini 2-3 güne bırakır. Leyla Hanım günlerini huzurla geçirir, yürüyüşler yapar, denize girer. İş gereği bilgisayar başındadır çoğu zamanda. Oyun sitelerinde çevrimiçi okey ve tavla oynar. Önceleri sadece yabancı sitelerde oyun oynar. Çünkü yabancılar fazla muhabbet etmez. Daha sonra yerli sitelerinde oynamaya başlar. Burada kullandığı nick name Alev’dir. Bu ismi senaryoya yeni başladığında almıştır. Alev hikâyenin kahramanıdır. Bir gün okey odasındayken özel sohbet penceresi açılır ve Hero adlı kullanıcıdan bir mesaj gelir. Kısaca sohbet ederler. İsmi Alpay’dır ve Almanya’da yaşıyordur. Daha önce beraber oyun oynamışlardır. Alpay’ın o zamanlardaki nick name’i Alevimsin’dir. Site yönetimi bu ismi sakıncalı bulduğu için kaldırmıştır. Bu ismin hikayesi ise Alpay’ın daha önceki kız arkadaşının adı Alev’dir. Leyla kendisiyle ilgili bilgi vermez, medyada çalıştığını söyler. Konuşmaları ilerledikçe bazı şeyler açıklık kazanır. Leyla’nın senarist olduğunu öğrenir. Alpay 33 yaşındadır. Leyla ise ondan çok büyüktür. Aralarındaki konuşma gittikçe duygusallığa bağlanır. Alpay duygularını açıkça belli eder. Almanya’daki kız arkadaşından ayrılır. Artık msn üzerinden konuşurlar. Alpay Leyla’ya iki tanede fotoğraf gönderir. Kısa saçlı, uzun boylu yakışıklı biridir. Her fırsatta Leyla’ya onu çok sevdiğini, oyun odasına veya msn e girmediği günlerde onu çok özlediğini açıkça dile getirir. Leyla Hanım en sonunda mutlu bir evliliğinin olduğunu açıklar. Arkadaşlıklarını bitirme kararı alır. Daha sonra içini bir huzursuzluk kaplar ve telefonla Alpay’ı aramaya karar verir. Ona gerçek kimliğini açıklar. Alpay pes etmez, daha çok bağlanır. Şiirler yazar, aşk sözleri söyler sıkça. Bir gün Altın Koza Film Festivali için Adana’ya gitmesi gerekir Leyla’nın. Alpay’da Adana’dadır. Gittiğinde her şeyi bitirme kararı da alır. Adana’ya geleceğinin haberini Alpay’a verince çok sevinir. Uçaktan indiğinde Alpay’ı arar. Kahve içmek için sözleşirler. Leyla 1 saat bekler, Alpay ise gelmez. Aradan iki ay geçer görüşmezler. Doğum gününde bir mail alır sadece. Yılbaşını günlere bölerek kutlarlar. Bunlardan bir tanesi filmciler derneği ile Abant'ta beş yıldızlı bir otelde iki gün kutlamadır. Burada Leyla Hanım Kerem isimli bir oyuncuyla tanışır. Bu oyuncu ona hiç yabancı gelmez. Kerem, Alpay’ın gönderdiği fotoğrafların ta kendisidir. Yılbaşı gecesi son konuşmalarını yaparlar. Alpay daha sonrasında aramasını bekler. Leyla ise aramaz ve bir daha da konuşmazlar.

Geçmiş Zaman Olur ki

Nurullah Kadızade eskiden oturduğu köşkün yanında oturan Ahter Kalenderoğlunu yıllar sonra cenazede görür ve ondan çok etkilenir. Ona eski Türkçe ile bir mektup yazar ve ablası aracılığıyla bu mektubu gönderir. Bir hafta aradan sonra cevap alamayınca bir mektup daha yazar, iki satırda olsa cevap almak ister. Ahter’den bunun hastalıklı olduğunu düşünür, üçüncü mektubun yolunu kesmek için cevap yazar. Mektup aşkının geçmişte kaldığından, bu ağdalı dilin demode olduğundan söz eder. Nurullah cevap aldığından dolayı mutludur. Tekrar mektup yazar bu sefer daha yalın bir dil kullanır ve mektup yazmayı sevdiğinden bahseder. Ahter’de cevap verir. Bu mektuplarda Abdülhak Hamit Tarhan’dan Nazım Hikmet’ten bahsedilir. Ahter mail adresini de ekler mektuba. Nurullah hemen e-posta atar. Burada kendisini büyük bir yükün altından kurtardığından, başka bir kimlikle karşısına çıktığından bahseder. Aslında Ahter’in soyunun Osmanlıya dayanmasından ve onu böyle etkileyebileceğini düşünmesiyle o mektupları yazdığını itiraf eder. Kendini güzelce açıklar ve sohbetin devamının gelmesini isterse burada olduğunu söyleyerek iletiyi sonlandırır.

Alışma Bana

Unisex isme sahip bir kadın olan Ayhan, sohbet odasında kendini erkek olarak gösterdiği bir hesap açar. Amacı değişiklik, bir eğlence arayışıdır. Diğer kadınlar gibi sohbet etme, birileriyle tanışma merakı yoktur. Evlidir ve çok mutludur. Eşinden de bir şey saklamaz. Bu fikride onunla paylaşır. Nursel ise profesördür. İşinin dışında bilgisayar başına geçmezken artık bilgisayar başında sabahlıyordur. Evlidir. Eşi Selçuk’la üniversite yıllarında tanışmışlardır. Aynı üniversitede çalışmaktadırlar. Fakat kopmuş bir evlilikleri vardır. Konuşup dertleşmek için sohbet odasına üye olmuştur. Burada kendini eğitimci olarak tanıtır. Ayhan önceleri birkaç kişiyle sohbet eder fakat aradığını bulamaz. Daha sonra Nursel’le sohbete başlarlar. Nursel gençliğinden şimdiye kadar her şeyi anlatır. Öğretim üyesi olduğunu da söyler. Ayhan ilk başlarda böyle bir insanla keşke gerçek kimliğimle konuşabilsek diye düşünür, fakat bu mümkün değildir. Sohbetleri ilerledikçe msn üzerinden konuşmaya başlarlar. Nursel çok mutludur çünkü karşısındakiyle her konudan, her şeyden sohbet edebilmektedir. Nursel Ayhan’a âşık olur. Buluşmak ister. Ayhan bu durumlardan dolayı artık bitirme kararı almıştır. Buluşmak için Taksim’de sözleşirler. Ayhan önceden gidip bir masaya oturur. Daha sonra Nursel gelir. Ayhan Nursel’e bir mesaj atar. Buluşmaya gelemediği için özür diler karısıyla tekrar denemek istediğinden bahseder. Nursel bu davranışa kızmaz. Aksine bir teşekkür borçludur. Değişime uğradığı için.

Dolunay

Berna nöbet gecesi hastanenin çalışanlarına dolunay günlerinin takvimini mail yoluyla gönderir. Fakat bu ileti başka birinin e-posta adresine daha gider yanlışlıkla. Eray önce sinirlenir bu duruma ve sinirini belli eden bir mail atar. Daha sonra arkadaşı Bora sayesinde Berna’nın tıp fakültesini birincilikle bitirmiş bir doktor olduğunu öğrenir, ona karşı saygısızlık ettiğini anlar. Özür maksatlı bir mail gönderir ve ikilinin arasında konuşmalar başlar. Üç ay kadar devamlı konuşurlar. Seviyeli, keyifli bir arkadaşlıkları olur. Bora konuştuklarını öğrendiğinde onlara bir teklif sunar. Eşi Defne’yle evlilik yıl dönümlerini kutlayacaklardır. Berna ve Eray’ıda davet ederler. Buluşma gerçekleşir. O gece hem evlilik yıl dönümü kutlanır hem de Eray’ın Berna’ya evlilik teklifi etmesi.

Kimsin Sen?

Oktay nişanlısından yeni ayrılmıştır. Göztepe’de bir oto galerisi vardır. Bir arkadaşlık sitesine vakit geçirmek için üye olur. Bir gün bilgisayarı tam kapatacakken İstanbul Göztepe’de yaşayan Merve isimli birisinden bir mesaj alır. Kendini tanıtır kısaca fakat işlerinin yoğunluğundan bilgisayarı kapatır. Ertesi gün Merve’den yine mesaj gelir. Oktay yine kısa kesmek ister fakat Merve kendini tanıtır. Karadenizli ünlü bir armatör aile olan Kalyoncuların kızıdır. Konuşma ilerler, Oktay önce kamera açmak ister fakat Merve ailesini bahane edip yasak olduğunu söyler. İkimizde aynı yerde yaşıyoruz birbirimizi görmeden sürdürecek değiliz diye düşünür. Ama sürdürürler. İki ayın sonunda Merve kontörlü bir telefondan arar. Artık sık sık telefondan görüşürler. Oktay kendini iyice kaptırır ve arada sitemlerde eder. Merve’yse ailesini bahane eder. Bir gün Oktay dayanamaz, ‘‘Kimsin sen?’’ diye sorar. Merve ise ‘‘bilmediğin şeyler var, anlatamıyorum. Ama merak etme yakın çevremden birileri anlatacak sana’’ der. Üç günün ardından telefon gelir, annesinin Oktay’la görüşmek istediğini söyler. Annesi Merve’nin MS (multiple skleroz) hastası olduğunu söyler. Böyle iki yıl geçer. İki yılın içinde bir buluşma olmaz. Üçüncü yıllarına girerken kardeşi Nilay’da bu durumdan rahatsızdır. Oktay ise kör kütük aşık olmuştur, kimseyi dinlemez. Yine Merve’yle telefonda konuşurken bir sürprizinin olduğundan bahseder ve apartmanın güvenliğine poğaça bıraktığını, onu almasını söyler. Nilay bu durumu fırsat bilerek verilen adresteki apartmana gider, güvenlikle oradan daire alacakmış gibi konuşur. Güvenliğe Kalyoncuları, Merve’yi sorunca burada öyle birileri oturmuyor cevabını alır. Oktay’ın dayanağı kalmamıştır. Asıl haber ise Oktay’ın eski nişanlısının annesinin aracılığıyla gelir. Sosyal yardım derneğinin üst düzey yöneticisi hanımefendiler toplanırlar, asıl konular konuşulduktan sonra dedikodu kısmına gelir iş. Meltem Hanım’dan son macerasını anlatmasını isterler. Anlatmaya başlar, Oktay Sözen ismi geçince Nurten Hanım ‘‘kızımın eski nişanlısı o’’ diye söze atılır. Yani Merve aslında Meltem’dir. 57 yaşında, evli ve Küçükyalı’da oturuyordur. Kocasının ihanetinden sonra psikolojik tedavi görmüş, hıncını da böyle genç erkeklerden çıkaran bir kadındır.

En Büyük Ödül

Nilüfer Bursa’da büyük bir kitapevinde çalışan bir kadındır. Şive adında bir kızı vardır. Şive üç yaşındayken eşinden ayrılmıştır. İşten çıktığı bir gün arkadaşı Emel’in ısrarıyla internet kafeye gider. ‘‘Bizim Alem’’ adlı bir arkadaşlık sitesine üye olur. Mehmet adında Aydın’da yaşayan emekli bir öğretmenle tanışır. Kamera açarlar, telefon numaralarını alırlar. Nilüfer sonraki günlerde toplama bir bilgisayar alır kendine. Üç ayın sonunda Mehmet Kuşadası’na davet eder. Nilüfer üç günlük bir fırsat bulur ve yanına gider. Çok güzel bir üç gün geçirirler. Mehmet son akşam yemeğinde nişan yüzüğü takar. İki hafta sonra Mehmet Bursa’ya gelir. Şive’yle ve arkadaşlarıyla tanışırlar. Şive Mehmet’i çok sever. Aralarında bir baba kız ilişkisi oluşur. Artık geriye evlenmek kalır ve bir şekilde evlenirler. Fakat Mehmet’in Aydın’da, Nilüfer’in ise Bursa’da olmasına çözüm getiremezler bir süre. Ortak yaşadıkları bir evleri yoktur. Evliliklerinin birinci yılını ayrı evlerde tamamlarlar. Daha sonra kitap fuarlarından birinde Bursa yerine İzmir’e yerleşme kararı alırlar. İzmir Karşıyaka’da küçük bir ev tutar Mehmet. Nilüfer annesini beyin kanamasından kaybetmiştir. Kendisinde de kalıtsal olabileceğinden MR çektirmeye karar verir. Testler, tahliller derken anevrizma çıkar. Ameliyata girer fakat ameliyat başarısız geçer. Üç ay yoğun bakımda kalır. Mehmet bir an bile ayrılmaz yanından. Nilüfer zamanla iyileşir. Üç güzel insan yaşamlarını bir kıyı kasabasında sürdürürler. Birbirlerine gelmiş bir ödüldürler.

Değerlendirme: Kitap adından da anlaşılacağı üzerine aşkın sanal ortamdaki hallerini anlatıyor. Gerçekten internet üzerinden aşk olur mu? Hiç dokunmadan, birbirini hiç görmeden. Kitabı okurken bu soruları sıkça soruyorum kendime. Buluşma uğruna saatlerce bekletilmek, bir erkekle konuşurken bu kişinin kadın çıkması, sevgili olup kandırılmak. Çevremizde de bu hikayeleri görebiliyoruz aslında. Günümüzü bir hayli anlatan bir kitap. Kitapta olumsuz, sonu hüsranla biten hikayelerin dışında insanın içini ısıtacak sıcaklıkta, umut verici, güzel hikayelerde mevcut. Sosyal medyayı bilinçli kullanmak gerekiyor. Kitap çok akıcı, yalın bir dille anlatışmış bir solukta bitiveriyor. Zaman geçirmek için okunabilir.

Yazan: Berfu Damla Halhallı

Aşkın Sanal Halleri Soruları ve Cevapları

Aşkın Sanal Halleri kimin eseri?

Canan Tan

Aşkın Sanal Halleri türü nedir?

Öykü/Hikaye

Aşkın Sanal Halleri kaç sayfa?

208

Aşkın Sanal Halleri Yorumları

canan tana yakıştıramadığım bir kitap verdiğiniz paraya değmiyor

12-10-2021 19:10

yorumlara bakmak istedim ama yok özet yazmışsınız roman kadar var pek yardımcı olmadı

10-11-2022 17:13

canan tanın kötü kitabını görmedim bunu okumamıştım alıp okuyacağım

22-02-2024 15:58