Sahip olduğumuz şeylerin kıymetini anlamamız için her zaman onları kaybetme noktasına gelmemiz gerekiyor galiba.
Irene sekiz yıllık bir evlilikten doğan iki çocuk ve muhteşem bir kocaya sahipti. Maddi durumları oldukça iyi, hatta çocukları yetiştiren mürebbiyeler evi temizleyecek hizmetçilere sahipti. Kendisi ise her gün, her akşam düzenlenen balolarda; tiyatrolarda, vakıf toplantılarında dolaşıyordu.
Hayatı aynı monotonlukta devam ettiği için elde ettiği her şeyden sıkılan ve sahip olduklarının kıymetini bilmeyen bir kadına dönüşmüştü. Bir akşam yine katıldığı bir davet de hünerlerini gösteren bir piyanistle tanışan Irene, piyanist olan Eduard ile görüşmeye başlar. Samimilikleri ilerleyip, evliliğine ihanet eden Irene, bir süre sonra suçluluk duygusu duymaya başlar.
Yine bir gün aşığı olan Eduard’ın evininin apartmanından çıkacağı sırada bir kadınla karşılaşır. Kadın, sevgilisini ne cüretle ayarttığı hakkında sorular sormaya başlar. Irene ise yüzünü örten kalın bir duvak sayesinde tanınmadığını zannederek kadını bir anda başından savıp susması için eline para verir ve hızla oradan uzaklaşır.
Irene yaptığı bu ihanet yüzünden zaten hep suçluluk duymaktadır. Birde bu kadın karşısına çıktığında daha kötü olmuştur. Bir daha aşığı Eduard ile görüşmemeye karar verir ve bunu aşığına mektup ile bildirir. Son bir görüşme için pastane de buluşmak adına sözleştikten sonra o kadın ile bir daha karşılaşır ve kadın artık Irene’ye tamamen şantaj yapmaya başlar.
Belirli zaman aralıklarında Irene’nin evine bir adam yollayıp istediği miktarı bir kağıda yazıp, parayı da mektubu getiren adama vermesini söyler.
Irene ilk başta kadına karşı koyma fikirleri ve yöntemleri düşünmüştü ama kadınla yüz yüze gelinde hissettiği korku yüzünden telaşlanır ve işler sarpa sarar.
Irene sadece hayatında macera istiyordu. Yaşadığı hissetmek. Ne o aşığına aşıktı ne de başka bir şeye… İstediği tek şey içinde ki duyguları hissetmekti ama bu kadar acı verici bir şey olmasını istemiyordu.
Şantajcı kadından sonra evde durmaya başlayan Irene başta kocası olmak üzere herkesin dikkatini üzerine çekmeyi başarmıştı. Yaşadıkları şehrin en iyi avukatlarından biri olan Fritz, – Irene’nin kocası – Irene’ye göre sanki her şeyi biliyormuş ve konuşmalarıyla gerek samimiyetle gerek de gözleriyle kadına itiraf etmesi için oynuyormuş gibi davranıyormuş.
Tabi hala Irene’ye o mektuplar gelmeye devam eder. Irene paraları verebildiği yere kadar verdi. En sonunda parası kalmadığında nişan yüzüğünü rehin olarak kadına verir. Ama hissettiği duygular onu artık boğumlamakla tehdit etme raddesine gelir. Nişan yüzüğünü almak için kadını aramaya çalıştığında ise bulamamıştı. Kadın sanki toz olup uçmuştu.
Artık intihar etmeye karar veren Irene son bir kez daha kadını aramaya çalışıp, daha sonra da eczaneye uğrayıp gerekli ilaçları aldıktan sonra intihar edecekti.
Hissettiği suçluluk duygusunu ve rüyalarında gördüğü o azapların haddi hesabı yoktu. Ve bu olaydan sonra her şeyin kıymetini kavrayabilmişti. Sekiz yıllık eşinin kitap okurken verdiği huzuru, çocuklarının şen kahkahalarını, evinde duran biblolarının güzelliğini… Her şeyin farkına varabilmişti ama uçurumun kenarındayken…
Ve kadını bulamamıştı. Aşığına gidip kadının yerini öğrenmek istediğinde ise Eduard, hiçbir zaman öyle bir kadınla birlikte olmadığını, öyle birini tanımadığını söylemişti. Irene artık tamamen intiharı kafasına koymuştur ve eczaneye gidip ilaçları alacağı sırada kocası ile karşılaşır. Ya da kocasının onu takip ettiğini mi söylemeliyim?
Stefan Zweig Korku romanı tamamen psikolojik gerilim kitabıydı. Irene’nin yaptığı ihanetten sonraki sululuk duygusu ve Fritz’in, Irene ile olan şüpheci konuşmaları üzerime tamamen sinmiş durumda. Kısa bir hikaye olsa da devamının olmasını isterdim. Ama beni etkileyen en önemli özelliği ise karakterlerin yaşadığı psikolojiyi olduğu gibi bize aktarıp hissettirebilmesiydi. Her ne olursa olsun Stefan Zweig, Korku kitabının sonuna da güzel bir sürpriz bırakmıştı bizim için.
Yazan: Selin Gürcüoğlu
Korku Soruları ve Cevapları
Korku kimin eseri?
Stefan Zweig
Korku türü nedir?
Yabancı Romanlar, Gizem, Gerilim
Korku kaç sayfa?
80
Korku Yorumları
klask bir konuyu farklı duygular ile çok güzel anlatmış
27-01-2017 18:57
bir kerede okudum çok sürükleyici ve merak uyandırıcı
07-02-2017 19:11
okurken çok gerildim tam ismi gibi
13-02-2018 04:12
stefan zweig çok zeki kitaplar yazıyor ama bu kitap insanın korkularını sorgulamasını sağlıyor. okudukça içine girdiğiniz bir kitap ve kesinlikle okunmasını tavsiye ederim.
yine bir zweig hikayesi, yine bir şaheser. korku kitabını okurken korkuyu her zerremde hissettim. yazarın da yazımında beni etkileyen en büyük şey bu. kurgu veya yazım diliyle değil hissettirdiği duygularla sizi kitaba bağlıyor. korku kitabında da zweig, kocasını aldatan bir kadının avukat kocası tarafından gerçeğin öğrenebileceği korkusu ele alınmış. yazarın sadece bu hikayesini değil; satranç, bilinmeyen bir kadının mektubu, bir kadının yaşamından 24 saat, mürebbiye hikayelerini de tavsiye ederim.
aslında ödev için okumamız istendiğinde klask bir şantaj romanı diye düşündüm fakat stefan zweig konuları çok farklı ele alan bir yazar korku romanı da bunu net bir kez daha kanıtlıyor aldatmayı pişmanlığı şantajı öyle bir açıdan ele almış ki aslında bu kadar basit bir konudan klask bir eser çıkarmış
01-04-2022 18:05
kitaptaki yer ve zaman ne
11-10-2022 14:23
çok güzel bir özet karakterler de yolsa 10 numara olacakmış
30-03-2023 19:01
kitabın karakterleri hakkında bilgi arıyorum ama bulamadım
02-09-2023 21:28
adam detaylı özet yazmış millet beğenmiyor emek veren hep hor görülür