Aziz Nesin’in “Koltuk” adlı hikâye kitabı ilk olarak 1957’de basılmıştır ve içerisinde toplam 23 hikâye yer almaktadır. Kitabın sonunda “Yankılar” başlığı altında bu esere dair dönemin önemli yazılarından birkaçı ek olarak bulunmaktadır. Kitapta yer alan öykülerin genel olarak mizah yoluyla toplumsal ve siyasi eleştiriler içerdiği söylenebilir.
Kitabın ilk hikâyesi olan ve kitaba da adını veren “Koltuk”, emeklilik hayalleri kuran Beybaba’nın öyküsüdür. Beybaba 39 yıllık bir memurdur ve bulunduğu dairenin de amiridir. Emekliliğine sayılı günler kalan Beybaba’nın türlü türlü hayalleri vardır. Daireye gitmeden, özgür bir şekilde geçecek olan emeklilik günlerinde toprağı ekip biçmeyi, tarımla uğraşmayı, marangozluğa el atmayı ve bunun gibi daha pek çok şeyi düşünür. Düşündükçe de emekli olması için kalan birkaç gün, onun gözünde yıllarca uzunluktaymış gibi olur. Mesai arkadaşlarına sık sık çay ve kahve ısmarlayan Beybaba sohbet aralarında onlara “Allah sizi de kurtarsın.” gibi öğütler verir. Böylece meslek hayatının, dar çerçevede ise memurluğun Beybaba tarafından bir mahkûmiyet hayatı gibi anlaşıldığı görülür. Gün gelir, Beybaba emekli olur. Sevinç içinde evinin yolunu tutan Beybaba, sabah olunca, daha emekliliğinin ilk gününde toprakla uğraşmaya başlar. O günü delice çalışarak geçiren yaşlı adamın ertesi günü tüm vücudu tutulur. Ev halkının, kendisine gülmemeleri ve onu işinden alıkoymamaları için ilk zamanlarda durumu sezdirmemeye uğraşan Beybaba sonunda tarım işlerinden yavaş yavaş uzaklaşır ve hayvancılığa merak salar. Ne var ki bu işte de pek başarılı olamaz. Bir gün evdeki tüm mobilyaları elden geçirmeyi, tamir ihtiyacı olan mobilyaları da tamir etmeyi kafasına koyar. Elini kesince oğlu ve diğer ev halkı tarafından bu işten de alıkonulur. Aslında bu durum Beybaba’nın hoşuna gider çünkü ne bahçe, ne hayvan ne de marangozluk işleri ona göre değildir.
Bir gün Beybaba emekli olduğu dairede neler olup bittiğini görmek üzere eski iş yerine uğrar. Çok iyi karşılanır, hürmet görür. Hatta iş ile ilgili bir konuda memurlara yardımcı olur. Orada bir süre oturup kalktıktan sonra eski iş arkadaşları tarafından kapıya dek uğurlanır. Bu durum Beybaba’nın gururunu okşamıştır. Aradan bir süre geçtikten sonra Beybaba ziyareti tekrarlar. İş arkadaşlarının eski ilgisi azalsa da Beybaba daireye yaptığı ziyaretleri alışkanlık hâline getirir. Eski iş arkadaşları Beybaba’nın bilgisinden istifade ederler. Beybaba ise emekliliğin sıkıcı günlerinden daireye sığınır. Çift taraflı bu çıkar ilişkisi sebebiyle bir memur Beybaba’ya eski, ikinci el bir koltuk hediye etme fikrini ortaya atar. Bu fikir kabul edilir, koltuk alınır ve Beybaba’ya hediye edilir. Böylece Beybaba, o çok beklediği, mahkûmiyet gibi gördüğü memurluktan özgürleşeceği emeklilik günlerini 39 yıl boyunca çalıştığı dairede geçirmeye başlar. Üstelik bundan keyif de alır.
Aziz Nesin’in hikâyeleri ya bir tahlil içerir ya da siyasi ve kültürel bir eleştiriyi amaçlar. “Koltuk” adlı eserde bu iki tür hikâyeye de rastlanılabilir. “Koltuk” hikâyesinde memuriyet hayatına alışan yaşlı bir adamın emeklilikten sıkılışı emekli memur tipinin bir tahlilinden başka bir şey değildir. “Sporcu İnsanlarız Vesselam” adlı hikâye ise sporla bireysel olarak uğraşmayıp da futbol için kavga eden Türk insanını konu alır ve böylece kültürel bir eleştiri yapar. “Ya Kadın Olsaydım” adlı öykü, bir işçinin birden fazla pozisyonda az bir maaşla çalıştırıldığını gündeme getirerek kapitalist sömürüyü gözler önüne serer. “Kuyruk” ise reklamların, tüketicinin ilgisini ihtiyaç duyulmayan ürünlere çektiğine dair bir öyküdür. “İlk ve Son Radyo” radyo tamircilerinin ne kadar üçkâğıtçı olduğunu anlatır. “Adamı Zorla Deli Ederler” belediye başkanlığını gönülsüzce kabul eden akıl sahibi bir adamın, etrafı tarafından nasıl delirtildiği konu edinilir.
Başta da ifade edildiği gibi Aziz Nesin mizah yoluyla toplumsal, kültürel ve siyasi hicivler yapar. Bu kitapta yer alan hikâyeler sanatlı bir söyleyişi amaçlamazlar çünkü yazar tüm halka bir şeyler söylemek, tüm halk tarafından okunmak ister. Bundan dolayı eser basit ve sade bir üslupla kaleme alınmıştır. Dönemine ayna tutan ve Türk mizahının bir örneğini sergileyen “Koltuk” adlı hikâye kitabı, okunmaya değer bir eserdir.