Aziz Nesin tarafından yazılan 1956 yılında ilk kez yayımlanan bir öykü kitabıdır. “Damda Deli Var” asıl öyküyü oluşturmakla birlikte içerisinde 26 tane kısa öyküler de içermektedir. İşlediği ana tema ise toplumsal sorunları alaylı bir şekilde abartılı tiplerle, ironik bir şekilde bizlere aktarmaktadır. Kullandığı dil oldukça sade ve anlaşılır. Hem eğlenceli bir tarafı var eserin hem de düşündürücü. Ayrıca Aziz Nesin’in yapıtlarının telif hakları da amacı yoksul ve eğitime muhtaç çocukları ilköğretimden başlatarak bir yüksekokul bitirinceye ya da meslek edininceye dek her türlü gereksinimlerini sağlayarak barındırmaktır. Gelirlerini bu vakfa bağışlamıştır. Birçok dalda eserler üreten bu yazarın bu öyküsü okunmaya değer. Keyifli okumalar dilerim.
• Damda Deli Var
Sokağa taşan insanlar damda deli var diye bağırmaktaydılar. Deliyi damdan indirmek için polis ,itfaiye ,delinin annesi herkes olay yerindeydi. Delinin istekleri vardı. Belediye Başkanı olmak, Bakan olmak gibi. Tamam seni Bakan yaptık in dediler. Fakat deli Bir deliyi Bakan yapanların arasına iner miyim ben dedi. İhtiyar bir adam polislere ben bu delileri bilirim hayatta inmezler. Boşuna uğraşmayın der. İhtiyar adam bırakın bana ben onu indiririm der. İmparator hazretleri altıncı kata inmezler mi? diye sorar. Böyle yapınca deli bir kat aşağıya iner. Öyle böyle derken deli sonunda çıktığı yerden iner. Meğerse onu indiren ihtiyar da delidir. Herkes nasıl başardın diye sorunca kolay değil, elli yıl politika içinde yoğrulduk. Şimdi bacaklarım ağrımasaydı ben dama çıkardım, hem beni kimse de aşağıya indiremezdi der.
• İşiniz Oldu Gayrı
Tanınmış politikacılar köy köy gezip halkın sorunlarına çözüm aramak isterler. Parti hatipleri ,kürsüye çıkıp kendi bildikleri gibi konuşmayacaklardı artık. Halkın sorduğu sorulara , onların anlayacağı dilde cevap verilecekti. Bunun için iktisat doktoru, bir hukuk profesörü, bir maliye uzmanı, bir yüksek ziraat mühendisi, bir de ihtisasını Amerika’da yapmış hekim, beş kişilik heyet kuruldu. Bunlar cevap vereceklerdi. Soruları sormak için de Nalbur Salih Çavuş ile Nuri Efendi seçildi. İlk soru çeltik ekimi ne olacak? diye sordular. İlk soruyu iktisat doktoru süslü cümleleriyle açıkladı. Halk yine anlamak istediğini anladı. İkinci soru ise buraya ortaokul yapılacak mı? Politikacı da gelen soruyu süslü cümlelerle açıkladı. Politikacılar alkışlarla otomobillerine binip gittiler.
• Otomobil Dövüşü
Çakır Yakup Bey ile Rıza Bey çok zenginler. Aynı zamanda bu ikisi düşmandırlar birbirlerine. Mesela Yakup Bey otel mi yaptırmış, Rıza Bey altta kalmamak için hem otel hem sinema yaptırır. Rıza Bey kasabada ilk Cadillac arabasını alır. Çakır Yakup Bey de yalnız oğullarına değil, damatlarına da birer Cadillac alır. Bir gün ikisi otomobil dövüştüreceklerini söylerler. Memleket ikiye ayrılır. Bir tarafta Cadillac’çılar,bir tarafta Buick’çiler. Çakır Yakup yarıştan önce Buick için Çilli Hoca’ya gidip muska yaptırmıştı.Şerefleri için yarışmaktalardı. İki araba da param parça olur. Birbirlerinin içine girmişti. Heriflerin şerefi parça parça olmuştu. Muskayı yırtıp içine bakınca bir gazete parçasını görür. Çilli Hoca’nın arkasından sövdükten sonra gazete de şunlar yazmaktaydı. ”Şehirde otobüs sıkıntısı son haddini buldu. Döviz olmadığı için belediye otobüs getirtemiyor.” Yazmaktaydı.
• Şakacı İnsanlar
İşi gücü olmayan bir adam. Serseri olduğu için değil gerçekten iş bulamadığı için çok zor durumdaydı. İki gündür suyla, havayla hayatta kalıyordu. Gazetedeki bir iş ilanını görünce hemen oraya gitti. Salonda sandalyeler ve koltuklar doluydu. Herkesle tek tek görüşüyorlardı. Adam da sırasını beklemekteydi. Odadan her çıkan içeridekilere namussuzlar, alçaklar, reziller diye bağırıyorlardı. Herkes içeride acaba ne sorular sorup ne tecrübe ediyorlar ki her çıkan böyle bağırıyordu. İş için gelenler daha korkarak beklemektelerdi. Sıra adama gelir. İçeride yaklaşık 10 tane göbekli, gerdanlı, şişman adam bulunmaktaydı. İlk soruları şakayı sever misin? Oldu. İşe girebilmek için evet dedi adam. Adamın önce oturduğu sandalyeyi alttan ısıttılar. Adam şaka yaptıklarını anlamadı. Sonra hıçkırık şakası. Hapşırma şakası derken. Bir sürü şakayı adamcağızın üzerinde denediler. Şişman adamlar sadece gülmektelerdi. Adam her şakayı atlattı. Sonunda adamlar biz bu şaka aletlerini Amerika’daki fabrikadan getirttik. Her ay yeni şaka aletlerini sizin üzerinizden deneyeceğiz dediler. Adamın çok zoruna gitmişti .Bir herifin suratına yumruk indirerek bende eşşek şakası yaptım dedi. Hemen evine gidip defterinin arasına “Hayat acı bir şakadır.” diye yazar.
• Alın Teri
Bir zamanlar iki dost olan arkadaşlar. Biri İstanbul’un karaborsa kralıymış. Sonra fakirleşmiş. Daha sonra ortak bir arkadaşları karaborsacının tekrar zengin olduğunu ona söyler. Bu arada uzun zamandan birbirlerinden haber alamıyorlardı. Eski günlerin hatırına Karaborsacının yanına gider. Yazıhanesi , evleri, hanları olmuştu. Hepsinin üzerinde alın teri yazmaktaydı. Adam merak eder. Zengin arkadaşına neden hepsinde alın teri yazmakta diye sorar. Çünkü alnımın teriyle buralara geldim der. Arkadaşı ise benim yalnız alnım değil, koltuk altım terliyor, imanım gevriyor; hala bir ev kirasını zamanında veremiyorum. Senin alnın, Karakulak suyunun kaynağı olsa, üç yılda bu kadar terlemez be dedi. Seninkisi alın teri değil sidik der.