Sırça Köşk Sabahattin Ali’nin en fazla ses getiren öykülerinden bir tanesidir.
Boş gezmeyi iş yapmaktan çok seven üç uyanık arkadaş bir şehre gelirler ve şehrin yerlilerine sırça köşkün nerede olduğunu soralar. Daha önce sırça köşkün ne olduğunu duymayan halk adamlara bunu sorar fakat adamlar sırça köşkün olmadığı bir yerde kesinlikle durmayacaklarını söyleyerek şehri terk etmek ister. Merak artınca halk gitmelerine izin vermez ve sırça köşkün ne olduğunu gerekirse yapabileceklerini söylerler. Bunun üzerine halktan para toplanır ve bir sırça köşk yapılır. Üç arkadaş sırça köşke yerleşir ve halka bunun tam olmadığını ama şimdilik idare edeceğini artık sırça köşke hizmet etmek gerektiğini bilidir. Bunun üzerine halk yediğinden içtiğinden keser ve sırça köşkün büyümesi için daha fazla para toplar. Sırça köşk git gide büyür ve içindeki hizmetçi sayısı da artar. Fakat sırça köşkün gözü doymak bilmez ve büyüdükçe büyümek ister. Hep daha fazlasını ister, karşı çıkanları tehdit etmeye başlar, köşkün çok sağlam olduğu, asla yıkılamayacağı ve halkın ona muhtaç olduğunu anlatarak halktan para toplamaya devam eder.
Bir gün halktan son koyunları toplanır ve halka mesaj vermek için aslında sırça köşktekilerin yediklerinden fedakarlık yaparak koyların kafalarının halka dağıtılacağı söylenir. Kafaları alan halkın kafası iyice karışır. Çünkü kafaların içinden beyin alınmıştır. Elebaşı beyne ihtiyaçlarının olmadığını söyler. Biri de dilin olmadığını söyler. Elebaşı yine dile lüzum olmadığını söyler. Biri de gözlerin olmadığını söyler. Elebaşı yine ona da gerek yok der. İçlerinden biri dayanamaz ve ben böyle kafaya da gerek yok deyip kafayı sırça köşke fırlatır. Yıkılmaz denilen sırça köşk kafanın dokunması ise kırılır. Bunu gören halk birden kendine gelir ve herkes kafaları sırça köşke fırlatarak onu yerle bir eder. Bir daha da başlarına böyle tepelerine sırça köşk kurmamak için akıllanır.
Sırça Köşk Konusu
Sırça Köşk, Sabahattin Ali'nin birbirinden güzel, anlamlı, yer yer manidar öykülerinin yer aldığı muhteşem eseridir. Yazarın daha çok kendi hayatından esinlendiği, bazen de tamamen kendi anılarını anlattığı öyküleri ve yönetime, düzene gönderme yaptığı başkaldırı niteliğindeki masallarından oluşan kitapta, Sabahattin Ali adeta tüm çıplaklığı ve gerçekliğiyle okura kendini gösteriyor. Belirtmeliyim ki öyküleri ve özellikle masalları ise oldukça manidar.
Benim en beğendiğim, açıkçası sonunda ağlatan Cankurtaran adlı öyküsünde yazar, kaderine boyun eğmiş bir kadının hikayesini anlatıyor: Bir akşam üzeri Anadolu köylerinden birindeki küçücük bir kulübeden canhıraş çığlıklar yükselmektedir. Doğumunu bir türlü gerçekleştiremeyen Asiye, ikindiden beri deyim yerindeyse ölümden beter doğum sancıları çekmektedir. Köyün ebesi bir çare bulamamış, komşu köyün ebesini de çağırtmıştır. Asiye'nin kocası İbrahim ise, çaresizliğin verdiği ağırbaşlılıkla, evin kapısı önüne çökmüş, bir haber beklemektedir. Komşu köyün ebesi içeri girdiğinden belli ise kızın çığlıkları iyice artmıştır. Sonunda iki ebe birden dışarı çıkar ve İbrahim'e doğumu gerçekleştiremediklerini, kızı şehire götürmesi gerektiğini, yoksa bebeğin de anasının da öleceğini söylerler. İbrahim de çaresiz öküz arabasının arkasına attığı döşek ve yorganın üstüne gencecik karısını da koyar ve yollara düşer. Sabaha karşı hastaneye vardığında ise ümidi iyice kırılmıştır. Çünkü alanı olmadığı halde birçok ameliyat yaptığı için daha önceden şehirdeki özel muayenehanenin sahibi, Doktor Mutena Cankurtaran tarafından şikayet edildiğinden, ameliyat yapamayacağını söyler. Ne kadar yalvarıp yakarsa, oraya verecek parası olmadığını söylese de, doktoru ikna edemez. Bunun üzerine Asiye'yi aldığı gibi Mutena Cankurtaran'a götürür. Fakat bu doktor da çok para istemektedir. Doktorla bir kağıt imzalayarak Asiye'yi hemen ameliyata almalarını, öküzlerden birini satıp döneceğini söyler.
Döndüğünde bebeğinin öldüğünü, karısının ise iyi olduğunu öğrenir. Fakat doktor ölü bebeği çıkardığı için de ayrıca para istemektedir. İbrahim diğer öküzü, arabayı ve hatta içindeki yatak yorganı da satar ama parayı denkleştiremez. Nitekim Doktor Mutena Cankurtaran da Asiye'yi İbrahim'e vermez. Asiye hasta haliyle muayenehanede çalışmaya, geceleri ise pis bir döşekte yerde yatmaya başlar. İbrahim sürekli gidip gelmekte, karısını almak için elinden geleni yapmaktadır. Fakat doktor nuh der peygamber demez. Sonunda bir gün canına tak eden İbrahim doktorun karşısına çıkar ve Asiye'nin hayrını görmesini, köyde başka kadın mı olmadığını söyler. Sinirle kapıyı çeker ve çıkıp gider. O sırada doktorun kapısına sinmiş ağlayan Asiye'yi görmemiştir bile. Asiye, gece yarısı ağlayarak hastaneden kaçar ve yalınayak köyün uzun yolunu tutar. Bir yandan ağlayıp, bir yandan İbrahim'in sözlerini tekrar etmektedir: “Bana köyde karı yok, a!" Bu sırada açılan yarasından oluk oluk kan akmaktadır. Sabaha karşı köylüler onu bulduğunda, çoktan ölmüştür.
Sabahattin Ali'nin üstün öykü yeteneğini bir kez daha kanıtladığı kitabında, okuyucuya Anadolu'nun kapılarını açıyor. Mutlaka okunması gereken bir kitap olduğunu söyleyebilirim.
Sırça Köşk Soruları ve Cevapları
sırça köşk kimin eseri?
Sırça Köşk Sabahattin Ali'nin bir eseridir.
Sırça Köşk Yorumları
mükemmel bir kitap çok beğendim
15-04-2015 21:29
çok güzel bu kadar geç okumuş olmak utandırıyor
22-05-2015 19:34
diğer eserleri gibi buda çok güzel .
12-07-2015 00:19
harbiden guzel ve bu kadar aci olmasada benzeri yasanilmis hadiseler vardir
04-01-2016 23:57
arkadaşlar bana portakal bölümünün özetini yazarmısınız
14-01-2016 12:36
çok kötü bir kitap keşke okumasaydım sırça köşk kitap özeti lazım olmasa okumazdım zorla kitap okutmayın lütfen bizlere bırakında sevdiğimiz türde kitapları okuyalım
14-04-2016 14:44
çok güzel bir eser tıpkı diğer eserleri gibi muhteşem
20-04-2016 14:54
gerçekten anlatılmaz yaşanır süper bir hikaye
31-07-2016 09:24
gerçekten cankurtaran romanı insanı çok duygulandiriyor okunacak bir eser mimari
31-07-2016 09:32
hocamız bu kitap ile ilgili sınav yabacak sorulardan bazıları sırça köşk nedir, kitabın kısa konusu, ana fikri ve üç karakter ismi, bana yardımcı olabilir misiniz
16-11-2016 14:07
bazı arkadaşlar güzel değil diyorlar.
23-10-2017 10:58
çok güzel bir kitap okumanizi tavsiye ederim
01-12-2017 21:49
bu kitap çok degerli bir paylasim
03-02-2018 15:20
sırça köşk konusu hakkında daha fazla bilgi verebilir misiniz kimin eseri karakter analizleri vs lazım bana uzun özet lazım yani yardımcı olun
06-06-2019 17:59
arkadaşlar hoca sınavda sırça köşk kimin eseri diye sordu ben de sabahattin ali diye yazdım doğru mu acaba bir yerde farklı bir isim geçiyordu umarım doğrudur
14-12-2019 11:06
yazarın kısa öykülerinden oluşan ve kitaba adınıda veren sırça köşk, üç uyanık arkadaşın kendilerine bir saray yaptırıp yine halka kendilerini baktırmasını konu alan,etkileyici bir öykü.