Caroline, 2009 yılında Paris’in dar sokaklarında bir taraftan kendi iç savaşını verip bir taraftan bisikletini sürerken bir seçim yapmak zorundaydı. Ya soldaki küçük kızla annesine çarpacaktı ya da sağa dönüp kamyonete çarpacaktı. Sağa döndü…
Celine, 1943 yılında Rue de Cler’ de yedi yaşındaki küçük kızı Cosi ve babası ile yaşıyordu. Cosi karakter olarak bir çocuktan daha çok olgun bir genç kız edasındaydı. Cosi’nin babası Pierre trafik kazasında ölmüştü. Küçük bir çiçekçi dükkânı işletiyorlardı. Seçkin ve sürekli müşterilere sahiptiler. O sene şehirleri Nazi askerleri tarafından istila edilmişti. Nazi askerlerinin ne kadar zalim olduğu bilinse de henüz çocuklara zarar verdiği duyulmamıştı. Bu yüzden hala Cosi parkta oynayabiliyor, okuluna gidebiliyordu. Ancak ara ara baskınlar yapan askerler sonunda onların dükkânına da gelmişti ve Alman bir subay Celine’yi gözüne kestirdi. Fransız bir soy ismine sahip olsalar da babasının kökeninin Yahudi olduğu ortaya çıktığında dükkânı talan etmiş ve herkesin göreceği şekilde sarı yıldızla mimlemişlerdi. Zamanla tüm müşterilerini kaybettiler. Alman subay Reinhardt başlarda ufak tefek tehditkâr bakışlar ve sözlü tacizlerde bulunsa da sonunda Celine’ye kendisi ile yaşaması konusunda sıkıştırdı aksi takdirde babası ve kızıyla ilgili tehditte bulundu.
O sıralar Celine okul arkadaşı olan Luc’a aşıktı ve bu gizli aşkı, flörtöz akşam yemeklerini düşünerek sonunda açıklamaya karar vermişti. Neyse ki Luc da ona boş değildi en az Celine kadar aşıktı ona. Luc, Fransız polisinin yüksek rütbeli bir polisiydi ve şehirlerinde başlayan ıstırap çekenler artmaya başladıkça her ikisi de bu durumu derinden önemsiyorlardı. Luc’un annesi çocuklu ve dul kalan Celin’i kesinlikle istemiyordu. Başlangıçta her şey iyi gitse de Luc bir süre sonra görev için Paris’ten gönderiliyordu ve o arkasında bırakacağı Cosi, babası ve Celine için oldukça endişeleniyordu. Güvenliklerini sağlamak için yeni kimlik, para gibi her şeyi düşünüp, ayarlayıp ayrılmıştı ama Celine’in babası bir türlü gitmeyi kabul etmiyordu. Böyle yaparak onları ne kadar tehlikeye attığını sonunda fark etti. Kaçmaya karar verdikleri gün Reinhardt onları sokakta yakaladı. Babası ve Cosi’yi bir arabanın arkasında onlarca askerle yollarken Celine’yi kendi dairesine götürüyordu. Gözyaşları içinde çaresizce bu dev kaba adamın ardında sürüklenirken fark ettiği şeyle şok oldu. Evet, babası askerler tarafından götürülmüştü ama dedesinin yardımı ile Cosi kaçmayı başarmış ve annesini takip etmişti. Celine iki seçenekle baş başa kalmıştı ya kızını tek başına sokaklara her köşe başındaki Alman askerlerinden kaçmaya yollayacak ya da onu korumak için elinden gelen her şeyi yaparak daireye gizlice sokacaktı. Ve sonunda Cosi’yi o eve sokmayı başarmıştı.
Haftalar ilerlerken hayat iyice bir kâbusa dönmüştü. Alman subay kaçmaması için Celine’nin başına acımasız bir kadın kâhya dikmişti. Aylarca tecavüze ve işkenceye uğruyordu. Tüm bu zaman zarfı boyunca da Cosi annesinin gizlice getirdiği yemek ve suya muhtaç yaşıyordu. Bir gün yatağın altında ahşap bir parke ve gizli bölme keşfettiler aslında bunu keşfeden de Cosi’ydi. Güvende kalacağı tek yer orasıydı. Tecavüzler devam ederken Celine hamile olduğunu öğrendi kâhya kadından merhamet beklese de hiçbir belirti yoktu. Sonunda az da olsa içinde bir umut yeşermişti. Eski tanıdıklarından biri o eve sipariş için geldiğinde Celine’yi fark etti. Üzümlü keklerin içinde gizli mesajlarla haberleşme başladı. Bir gün sancısı çok şiddetlendi, acılar içinde Cosi’den saklamaya çalışırken eski komşularından bir hemşire ve aşkı Luc sonunda onu kurtarmaya geldi. Aşırı kan kaybediyordu ve biran önce gitmezse bebekte kendide ölecekti.
Celine hayal meyal aşkının kollarında kurtarılmaya götürülürken yalnızca Cosi’yi sayıklıyordu ama öyle bitkindi ki bu yalnızca fısıltı halinde çıkıyordu ve annesi giderken tek başına kapağı açmak için boyu yetmeyen küçük Cosi artık ardında kalmıştı…
Caroline geçirdiği kazayla hafızasını yitirmişti ve Rue de Cler’ de yaşadığı evine çok yabancıydı. Herkes onu tanıyor ama tek bir şey bile hatırlamıyordu. Restaurant sahibi Victor bu günlerde onun yanında olan en önemli kişilerden biriydi. Zamanla arkadaşlıkları aşka dönerken Caroline ufakta olsa parça parça bir şeyler hatırlıyordu yine de her şey çok eksikti. Nihayet bir gün her şey yerli yerine oturmuştu. Kimdi, ailesi, kocası, kızı… Her şeyi hatırladığında bir kere daha yıkıldı. Asıl sürpriz hikâye ise yaşadığı evle ilgili öğrendikleri ve şuanda bir kısmının hayatında oluşu idi.
Yazan: Pınar Çağlayan
Paris’ten Çiçeklerle Konusu
Özellikle Türk okurların büyük sevgisini kazanan Sarah Jio yeni kitabı Paris’ten Çiçeklerle bu kez hayranlarını Paris’te bir maceranın içine sokuyor.
Sarah Jio yeni kitabını yazmak için Paris’te bir süre zaman geçirir ve burada etkilendiği mekanları da kullanarak artık kendisine has olan geçmiş ile günümüz arasındaki köprü kurduğu macerasını tasarlar. Paris’ten Çiçeklerle roman da 1940larda Paris’in işgal altında olduğu zamanlarla ile birlikte günümüzde geçiyor ve iki zaman arasındaki karakterlerin çarpıcı bağlantısını sunuyor.
Paris’ten Çiçeklerle Soruları ve Cevapları
Paris’ten Çiçeklerle kimin eseri?
Sarah Jio
Paris’ten Çiçeklerle türü nedir?
Yabancı Romanlar
Paris’ten Çiçeklerle kaç sayfa?
344
Paris’ten Çiçeklerle Yorumları
bu kitap acayip ilgimi cekti guzel kitaba benziyor okumagi cok isterim
paristen çiçeklerle çok güzel bir kitap şiddetle tavsiye ediyorum
11-10-2018 21:38
bu kadının neden bu kadar turulduğunu pek anlamıyorum güzel diye bir türkiyede kitap satıyor hiçbir kitabı amerikada tutmadı bu kitabı ve bir önceki kitabı bir tek türkiyede çıktı amerikada tanıyan yok zengin de bir koca buldu daha geçen beleşe çalışacak türk stajyer arıyordu iyice yolmaya çalışıyor bizi uyanın artık
04-11-2018 20:52
önceki kitapları ile çok tekrar yapıyor önceden güzel geliyordu ama artık sıkmaya başladı otomatiğe bağlamış gibi kitap yazmasın lütfen kendisini çok seviyorum yeni şeyler denesin
13-11-2018 00:35
bu kitabın yazarını sevmemi sağlayan bir kitap oldu bu ve sizin de okumanızı tavsiye ederim
gerçekten çok tuhaf bir eser. beğenmedim desem içimdeki olumlu hislerime hakaret etmiş olacağım. ama beğendim desem olumsuz hislerim havada kalacak. yani size şöyle diyeyim:çerezlik kitaplardan. boş zamanınız varsa alın okuyun. ama daha güzel eserler de bulunmakta. benim puanım 5/10...🐯
bu kadin da hep ayni yaziyor bir zaman ve mekan degisiyor bir ara turkiyeden belese calistiracak birini ariyordu tutmadi simdi de zengin koca buldu hayatini yasiyor arada hayranlarin paylasimlarini paylasiyor bir tek turkiyeden var bizim sayemizde kadin amerikada hayatini yasiyor
28-05-2019 22:24
daha önceki kitaplarını okuyanlar tekrara düştüğünü söylüyorlar ve sanırım artık yazım tarzı biraz sıkmış okurları. benim okuduğum ilk kitabıydı. açıkcası yazı stilini ben beğendim. gerçekten orada yaşıyormuşçasına kitap sizi içine çekiyor. heyecan uyandırıyor. onun dışında kurgu artık sanırım biraz klişe olmaya başladı. romanların biraz daha gerçekçi yazılması gerek diye düşünüyorum. bu kurgu da fazla abartılmış geldi. onun dışında bence okunabilir bir kitap. özellikle 2. dünya savaşı edebiyatı meraklılarının seveceğini düşünüyorum.
06-11-2019 10:40
sarah jio çok farklı kitapları hala nasıl film yapmıyor anlamıyorum şu söze bakın "paristen ciceklerle: hayat, rüyasi ask olan uzun bir uykudur." bu bile yeter çok seviyorum kendisini
21-04-2022 20:51
bu kadının kitaplarında hep çiçekler var bilerek mi yapıyor