Roman, Tekila Leyla’nın on dakika otuz sekiz saniye Tekila Leyla’nın geçmişi üzerinde şekillenir. Ve geçmişe doğru götürür.
Tekila Leyla, hayat kadınıdır. Bir çöp kutusuna öldürülüp atılmıştır. Tekila Leyla’nın henüz yeni ölmüştür ve bilinci kapanmak üzeredir. Tekila Leyla’nın yanına ölü haldeyken dört ergen yaklaşır. Bu ergenler çöp karıştırıp geçimlerini sağlarlar. Tekila Leyla’yı görür içlerinden birisi. Tekila Leyla’nın boğazındaki kolyeyi alırlar. Tekila Leyla, geçmişte yaşadığı şeyleri düşünmeye başlar.
Tekila Leyla, Vanlı bir ailenin ilk çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Babası Harun zıtlıklarla dolu bir adamdır. Hem dinden bahseder. Hem de içki içer. İlk eşi Suzan’ın çocuğu olmayınca Binnaz adında bir genç kız ile evlenir. Harun, dört erkek çocuk olmasını istemektedir. İsimlerini bile kafasında belirlemiş ve isimlerini Tarkan, Tolga, Tufan, Tarık koymak istemektedir. İki eşiyle beraber yaşamaktadır. Çocuğun kız olduğunu öğrenince Binnaz’a fazla tepki göstermez ama bu çocuk adanmış çocuk der. Yeni doğan çocuk ağlamamakta kararlıdır. Ebe kadın onu tuz ile yıkar. Babası Harun kızının ismini Leyla Afife Kâmile koyar. Harun, Binnaz’a bu çocuğu Suzan’a ver. Senle biz daha çok çocuk yaparız o da anası olsun, der. Binnaz ne kadar istemezse kabullenir ve yenildiğini anlar. Tekila Leyla, Suzan’ı annesi bilerek büyümektedir. Binnaz’a ise teyze demektedir. Tekila Leyla’nın babası terci işleriyle uğraşmaktadır.
Tekila Leyla, dans etmeyi sevmektedir. İlerde kendini dansçı olarak hayat etmektedir. Tekila Leyla’nın anne olarak bildiği kadın Suzan kızının göbeğini okulun damına atmıştır. Babası Harun, kız kısmının okumasına karşıdır. Tekila Leyla, annesi ve arkadaşlarının ağda günü sohbetlerine katılır. Kadınların açık giyimleri, açık konuşmaları dikkatini çeker. Sanki buradaki kadınların imamın sohbetlerini dinleyen kadın olmadıklarını düşünür. Binnaz, kadınların ağda gününde Tekila Leyla’ya onun annesi olduğunu söyler. Tekila Leyla’ya çocukluktan beri teyzesinin ruh halinin iyi olmadığını bilir ve önemsemez.
Binnaz, kardeşinin Kore Savaşından dönüşünü beklemektedir. Tekila Leyla, ölümünün üçüncü dakikasında Eylül 1967 yılını hatırlar. On yedi yaşında köyünden cebindeki beş kuruşla kaçıp İstanbul’a sığınmıştır. İstanbul’da bir genelevde çalışmaktadır. Bir hayat kadını için şehrin zorluğu üzerine çöreklenmiştir. Tekila Leyla, daha önce de bir genelevde çalışmış ama anlaşamamıştır. Yan taraftaki genel evine kaçmış ve oradaki Şeker Ana adındaki kadın onu kabul etmiştir. Şeker Ana’nın arkasından Beter Ana diye bahsedilmektedir.
Bir gün bir müşteri ile on dokuzuncu yüzyılda burası açıldı diyerek tartışırlar. Tekila Leyla, cuma günü penceresinden dışarıyı seyrederken güzel bir türkü duyar. Bu türküyü seslendiren Tekila Leyla’ya ismini sorar. Tekila Leyla da bu genç adamın adını merak eder. Genç adam söylemek istemez, isminden rahatsızlık duyduğunu belirtir ve Hiç diyebilirsin bana der. Ondan sonraki cuma günleri Tekila Leyla hiç karşılaşmaz.
Bir gün polis baskını olur. Tekila Leyla tutuklanır. Bir hücreyi uzun boylu bir kadınla paylaşır. Bu kadın bir türkü mırıldanır. Tekila Leyla, hemen anlar. Uzun boylu kadının Hiç olduğunu anlar. Konuşurlar isminin Nalan olduğunu öğrenirler. Tekila Leyla’nın ilk İstanbul’daki arkadaşı Nostalji Nalan’dır. Nostalji Nalan aslında bir erkektir. İsmi Osman olan bu genç çok uysal biridir. Çevresindeki baskılardan, törelerden kaçıp İstanbul’a sığınmıştır. İstanbul’da tuvalet temizlemiş ve hamamda çalışmıştır. Buradan sonraki hayatını Nalan olarak yaşamaya karar vermiştir.
Tekila Leyla, ölümünün dördüncü dakikasında 1953 yazını hatırına getirir. Ailecek Akdeniz’e tatile gitmişlerdir. Binnaz’ın kardeşi de Kore Savaşından dönmüştür. On iki kişi ailecek tatildedirler. Amcası bir gece Tekila Leyla’nın yatağına yaklaşır. Leyla şaşırır. Amca Tolga’yı mı aradın der. Amcasının niyeti bellidir. Tekila Leyla, o gece tecavüze uğrar. Eve döndüklerinde ateşli bir hastalığa düşer. Eczacı Hanım olarak bilin bir kadın oğlu Sinan ile Tekila Leyla’ya iğne yaparlar. Tekila Leyla, yatakta amca söylemeyeceğim söz diyerek sayıklar. Sinan, Tekila Leyla’nın beş kadim dostundan ikincisidir. Sinan, yalnız bir çocuktur. Babasını geçen baharda kaybetmiştir. Arkadaşları okulda yumurta kokuyor diye dalga geçmektedir. Babası batıcı bir adamdır. Ailelerinin kalabalık olmaması Sinan’ı üzmektedir. Sinan’ın annesi yaşayan insanlara daha katıdır. Sinan ise yaşayan insanlara daha yumuşak davranılmasını düşünür.
Ölümünün beşinci dakikasında Tekila Leyla’nın Tarkan adında erkek kardeşi olduğu hatırına gelir. Teyze olarak bildiği kadından olan bu çocuğu çok sever. Babası ve annesi çocuk için gelecekte hangi mesleği yapmasını istediklerinden bahsederler. Babası belediye başkanı olmasını ister. Göbeğini Belediye binasının bahçesine gömecektir. Tarkan çok sık hastalanır. Doktorlar Mongoloit hastalığı var bu bebekte derler. Bu olaydan sonra babası Harun, tüm bu yaşananları üzerine alınır. Allah’ın ona ceza verdiğini düşünür. Şeyhine danışır. Tövbe eder.
13 Nisan 1963 yılında Tekila Leyla gündemdeki haberleri okur. Harun, şeyhi öldüğü için farklı bir grup arayışına girmiştir. Tekila Leyla, ergenliğe girmiştir. Koltuk altı tüylenmeye, göğüsleri belirginleşmeye başlamıştır. Tekila Leyla, battı müziğini özellikle Elvis Presley’i sevmektedir. Batı müziğini takip etmek kolay olmamakta önüne gelirse dinlemektedir. Babası müziğin haram olduğunu söylemektedir. Leyla’nın okuldaki tek arkadaşı Sinan’dır. Sinan ona dergi, kitap ne varsa kimse görmeden ona ulaştırır. Leyla ise onun sayesinde dünyadan haber olmaktadır. Sinan, Tekila Leyla’ya senin sabotaj radyonum der. Leyla İstanbul’a kaçtıktan sonra da Sinan onun peşinden İstanbul’a gidecektir. Tekila Leyla’nın kalbi durduktan altı dakika sonra amcasının oğlunun düğünü hatırına gelir. Düğün lüks bir otelde olur. Babası Harun kardeşine çok düşkün olduğu için dans etmelerine ses çıkarmaz. Tekila Leyla, gerdek gecesi bakire çıkmayan kızlar hakkında çok şey duymuştur. Her hatırına geldiğinde etini sıkıyordur. Kimsenin göremediği yerlerini meyve bıçağıyla kesiyordur.
Düğün bittikten sonra amcası herkese çay ısmarlar. Garsonun getirdiği çayı bir türlü sevmez. Garsonun üçüncü çayı getirişinde bu sefer Leyla çayın tadına bakar ve çok güzel olmuş der garsona. Amcası ve babası Leyla’yı suç işlemiş gibi azarlarlar. Babası Harun bir tartışmada sürekli amcasının arkasındadır. Amcası Tekila Leyla’ya eski yaşadığı o geceyi hatırlatır. Leyla, tecavüze uğramasına rağmen suçluluk duyar. Sürekli kendisini değersiz ve suçlu görür. Bu durum ölü bulunduğu çöp kutusunun içinde bile onu bırakmayacaktır.
Yedinci dakikada Tekila Leyla’nın ağzına toprak kokusu gelir. On yaşındadır. Annesi ile çarşıdan dönmektedir. Kısa bir tartışma yaşar annesiyle. Bir grup genç yaşlı adamı kovalamaktadırlar. Gençler yakalayıp yaşlı adamın etrafına çember çizerler. Annesine Leyla ne yaptıklarını sorar. Annesi onlar yezit der. Onları Allah lanetledi der. Leyla, kendi yarattığını neden lanetliyor diye sorar. Annesi tekrar tersler. Arkadaşı Sinan Hulahup getirir. Tekila Leyla, dudağına ruj sürmüş ve bu çemberi çevirmektedir. Babası onu bu şekilde görünce ona küfreder. Bu küfür ne ilk ne son olacaktır. Babası Harun, şeyhine danışır. Leyla’yı okula göndermemeye karar verir. Sinan da Leyla okula gitmediği için okula gitmemekle kararlıdır. Leyla’nın toprak yediğini teyzesi fark eder. Leyla, teyzesine sen bir kadından bahsetmiştin belki ben de onun gibi hamileyimdir der. Ne zaman hasta olduğunu anlattığında düşük olduğunu anlarlar. Teyzesi bunun için bir erkek olmasını söyler. Leyla, amcam erkek değil mi deyince teyzesi bu durumu kocasına der. Babası, amcasının böyle bir şey yapacağına inanmamaktadır. Kızını amcasının oğlu Tolga ile evlendirmeye kalkar. Tarkan, birdenbire hastalanır ve ölür. Tolga ve Leyla’nın evlenme planları askıya alınır. Tarkan’ın öldüğü gün Leyla evi terk eder. Leyla, İstanbul’da kötü insanların eline düşer. Kadın ticareti yapan bir delikanlı onu cırtlak sesli bir kadının yanına götürür. Jameelah diğer adıyla Cemile bu kadınla tanışır ilk İstanbul’a geldiğinde. Leyla’ya bir adam sülfürik asit döker. Güç bela kendini kurtarır.
Zeynep122 adında bir arkadaş daha edinmiştir. Dokuzuncu dakikada D/Ali adında bir genç genelev kapısına dayanır. Bir şeylerden kaçıyor gibi bir hali vardır. Geneleve sığınmak zorunda kalır. Leyla ile tanışırlar. D/Ali devrimci bir gençtir. Leyla ile sık sık bir araya gelip sohbet ederler. Leyla bu adama aşık olmuştur. Çünkü kendisini fahişe olarak görmüyordur. Onuncu dakikada Tekila Leyla, çok sevdiği midye lezzetini duyumsar. Bu dakikada Ali ona aşkını itiraf eder. Hollywood Hümeyra , Tekila Leyla’nın beş kadim dostundan biridir. Hollywood Hümeyra, Mardin’de doğmuş ve Tekila Leyla gibi evden kaçmıştır. Tekila Leyla’nın beyin fonksiyonlarının durmasına saniyeler kala Ali’nin yüksek bir meblağ ödeyerek genelevden onu telli duvaklı çıkardığı aklına geldi. Ali ile Leyla bir yürüyüşe katılırlar. Ali sır bir şekilde ortadan kaybolur. Öldüğünü duyan Leyla tüm hastaneleri arar ama ona ulaşamaz. Morga getirilir. Kâmil Efendi adında hastanenin demirbaşı vardır. Doktor ile tartışmaya giren bu adam bu kadının ne günahı var ki öyle öldürülmüş der. Doktor fahişe işte der. Hayatı günah dolu der. Tekila Leyla’nın beş kadim dostu da hastaneye gelirler. Fakat içeri alınmazlar. Leyla’nın evine Çapkın Çarli adında yaşlı kedisi döner. Artık Leyla yoktur. Kimsesizler Mezarlığında sonsuzluğa yatmaktadır. Beş kadim dost arkadaşlarının mezarını ararlar ve bulurlar. El arabasına cesedi koyup götürürler. Ceset hafif kokuyordur. Kamyonete bindiklerinde polise yakalanırlar. Ama kaçmayı başarırlar. Leyla’nın cesedini polislere yakalatırlar. Arkadaşlarının amacı Leyla’nın cesedinin Kimsesizler Mezarlığına gömülmemesidir. Arkadaşı Sabotaj Sinan eski günleri hatırlar. Ona keşke evlenme teklifi etseydim bunlar yaşanmazdı der. Bir an dikkat ile Leyla’nın cesedini bariyerlerin üstünden denize doğru iter. Omzundan bir mermi saplanır. Gökyüzüne bakar. Sonsuz ve affedici maviliklere dalar gözleri.
DEĞERLENDİRME
Elif Şafak On Dakika Otuz Sekiz Saniye romanında benzersiz bir kurguyla ilgiyi üzerinde toplamayı başarmıştır. Roman, kadınların konumuna dikkat çekmektedir. Tekila Leyla, hayat kadınıdır bunların güçlükleriyle baş etmeye çalışır. Annesi Binnaz Hanım, kendi halinde bir kadın olmasına rağmen onu da hayat güçsüzlüklerin eşiğinde bırakmıştır. Romanda, çokça hurafelerden de bahsediliyor. Binnaz’ın çocuğunun gamzeli olması için her gün bir ayva yemesi, kocasının ayakkabısından nar suyu içmesi, çocuğu tüylü olmasın diye şeftali yememesi, Binnaz’ın, Suzan’ın tarakta kalan saçlarını yakması bunun gibi birçok hurafelerden bahseder. Roman, zıtlıklardan beslenmiştir. Harun’un hem alkol kullanıp hem de dindar davranması, Harun’un kızına Leyla Afife Kamile ismi vermesi fakat kızının son iki ismi taşıyamaması bunlara örnektir. Romanın dili; akıcı, okuyucuyu sıkmayan bir dil ile yazılmıştır. Araya çok az bilinmeyen kelimeler serpiştirilmiş bu da romanın dilini çekici hale getirmiştir. Romanda, her kesimden insan profili olması romanı inandırıcı kılmıştır.
Yazan: B. Öğretmen
On Dakika Otuz Sekiz Saniye Soruları ve Cevapları
On Dakika Otuz Sekiz Saniye kimin eseri?
Elif Şafak
On Dakika Otuz Sekiz Saniye türü nedir?
Yerli Romanlar
On Dakika Otuz Sekiz Saniye kaç sayfa?
392
On Dakika Otuz Sekiz Saniye Yorumları
pek tavsiye etmem paranıza yazık zaten pahalı bir kitap verdiğiniz paraya değmiyor
08-11-2019 17:01
çok başarılı
04-12-2019 18:03
güzel bir çalışma olmuş 😊
04-12-2019 19:10
romanın anlatımından daha akıcı ve güzel olmuş yorumunuz emeğinize sağlık:)
04-12-2019 19:20
yine begüm hocamın keskin kaleminden harika bir degerlendirme
04-12-2019 22:23
özeti okumama yetti.😊
06-12-2019 10:33
çok başarılı 🥰
07-12-2019 14:28
aradım taradım sadece siteniz de buldum bu özeti . teşekkürler yazarokur ailesi
08-12-2019 02:30
o kadar sitede aramama rağmen bulamadim odev calismamdi eline sağlık harika olmuş 😊
kitap müge anlı programı izler gibi başlıyor. kimisi klişe buluyor bunu ve tipik anadolu hikayesi diyor. ama elif safak'ı ben severim ve kolay okunan bir yazar. dolayısıyla beni itmedi bu durum. hatta 10dk 38sn bitene kadar keyifle okudum. fakat kitabın sonu bence olmamıştı. yeterince calışılmamıştı. bir kere ayrıntılar önemli ve ben ayrıntılara fena halde takık biriyim. birincisi bir polis tayin olduğunda anadolu'nun ücra bir köyüne tayin olamaz. çünkü kırsala jandarma bakar. burada mantık hatası var. ikincisi aids hastası diye bir şey kalmadı pek günümuzde. çünkü hiv tedavi edilebilen bir kronik rahatsızlıktır. neyse,kitabın sonu da ağır çekim atv dizileri gibiydi. kötü bir türk dizisi tadindaydi. dolayısıyla kitaba olan puanım düştü. yine de elif şafak okumayı seviyorum.
01-04-2021 15:15
klask elif şafak kitabı 10 dk 38 sn de hayatın anlamsızlığını anlatmış