Kaplumbağalar

Kaplumbağalar
Kitabın Yazarı:Fakir Baykurt Kitap Türü:Yerli Romanlar Yayınevi:Literatür Yayıncılık Yayınlandığı Yıl:1980 Sayfa Sayısı:368 ISBN:9789750403910 Kitap Puanı:8.9 / 10 | Yorum: 9

Fiyat Listesi / Satın Al

YazarOkur:bedava al KitapYurdu:176,40 TL D&R:178,85 TL e-kitap,pdf,epub: *

8.9
Berbat Sıkıcı Ehh işte Güzel Harika
Harika
Giriş Yap Üye Ol

Kaplumbağalar - Fakir Baykurt

Kitap Türü:Yerli Romanlar

Puan Tablosu

Arka Kapak Bilgisi

Kaplumbağalar Özet

Tozak, Ankara’ya 100 km uzaklıkta, 60 haneli, imkansızlıklarla boğuşan, kıraç bir Alevi köyüdür. Tek geçim kaynaklarının verimini tam alamadıkları buğday tarlaları olması, gölgesinde serinleyebilecekleri, hayvanlarını otlatabilecekleri yeşillik alanın olmaması, suyu sadece tek bir kuyudan elde etmeleri nedeniyle köy, Baykurt’un ifadesiyle “bin yamalı bir yoksul yorganı”dır. Geleneklerinin ayrılmaz bir parçası olan düğünlerde konuklara şarap sunma, bağları olmayan köylüye büyük sıkıntı yaşatmaktadır. Yakın köylerdeki Sünni halk şarabı günah saydığından Tozaklılara üzüm satma konusunda sıkıntı çıkarmaktadır. Pat Ali de oğlu Durmuş’un düğünü için aldığı dört küfe üzüm için bin dereden su getirmek zorunda kalmıştır. Köye üzüm ve kil satmak için gelen gezicinin de köylüyle alay edercesine çığırtkanlık yapmasıyla Eğitmen Rıza ile Kır Abbas derin düşüncelere dalar.

Eğitmen Rıza, Gezici Hamdi Beyin desteğiyle askerlikten sonra Mahmudiye Köy Enstitüsünde altı ay eğitim görüp köyüne öğretmen olmuştur. Rıza’nın, hocası Rauf’tan öğrendiği kirizma yöntemini kullanarak Purluk adını verdikleri araziyi bağcılık için uygun bir hale getirebileceklerini fark etmesiyle Kır Abbas kolları sıvar ve tüm köy halkını bu konuda ikna eder. Canlarına dişlerine takarak pur taşlarını temizleyen, toprağı bellerine kadar kazıp alt üst eden köylüler devletten bağ çubuğu alamayınca onu da kendi çabalarıyla komşu köylerden edinirler. Kır Abbas bağın bakımını, bekçiliğini hiçbir karşılık gözetmeksizin üstlenir.

Kır Abbas’ın yaşından beklenmeyecek şekilde canına dişine takarak çalışmasında bağ fikrinin ortaya atıldığı zamanlarda annesinin rahmine düşen torunu Yeşer’in de büyük etkisi vardır. Umudu ve yaşama amacını bulan 70 yaşındaki adam, 5 yaz boyunca bağı beklemeyi bir gün bile aksatmamıştır.

5 yılın ardından bağlar meyvesini vermeye başlar, etrafına kuyular açılır. Bütün köylü, çoluk çocuk asma yapraklarının, keleğin tadını öğrenir. Bağ bozumu geldiğinde yaşlı adam köylülere sürpriz yaparak bir tören düzenler. Mutluluk içindeki köylüler neşe içinde, maniler eşliğinde üzümleri toplarlar. Saçı kılmak geleneğini yaşatmak için sepetlere doldurdukları üzümleri şaşkın bakışlar altında Ankara yolundan geçen yolculara ücretsiz dağıtırlar.

Bir akşam üstü köye meteoroloji rasat cihazı düşer. Köylü bu olayı kötüye yorumlar. Hakikatten de birkaç gün sonra köye 5 kişiden oluşan ekibiyle 14 Numaralı Kadastro Komisyonu gelir. Komisyonun hazırladığı raporda Ovacık Yolu Mevkiindeki Purluk adlı 120 dönümlük bağın hazine arazisine ait olduğu belirtilir. Bilirkişi olarak seçilen Kır Abbas, Pat Ali ve Kel Bektaş bu rapora parmak bassalar da bu raporun ne demek olduğunu anlayamamışlar, çabalarını birbirlerinin sözünü keserek gururla anlatmayı sürdürmüşlerdir.

Bir yılın sonunda köye Mal Müdürü Camgöz Ömer gelir ve rapora itiraz sürelerinin bittiğini belirtir. Köylüler ya bağı satın alacak ya da hükümet bağlardan elde edilen ürünü satarak hazineye gelir sağlayacaktır. Ankara’ya gitmeleri, yazdıkları dilekçeler hiçbir işe yaramaz. Devletin tüm kapıları bu azimli ama cahil köylülerin yüzüne kapanmıştır adeta.

Çabaları sonuçsuz kalan Kır Abbas uzun bir suskunluğun ardından bir sabah erkenden tüm köylüye bağa toplar. Mal müdürü gelmeden önce tüm mahsul toplanır. Bağ bozumunun tamamlanmasının ardından köyün sürüsünü kalanları yemesi için Purluk’a salar. Her şey bittiğinde geride bağ namına hiçbir şey kalmamıştır. Mal Müdürü olanları görünce tehditler savurarak oradan uzaklaşır. Artık tüm köy eski hayatına geri dönmüş, çabalarının neticesini almalarına kimsenin izin vermeyeceğini görmüştür.

Fakir Baykurt’un Çorum’a bağlı Elmapınar adlı köyde öğretmenlik yapan Rıza Dikenoğlu’nun anlattıklarından esinlenerek kaleme aldığı Kaplumbağalar, 1950’ler Türkiye’sini her yönüyle ele alan çok katmanlı bir eserdir. Kır Abbas’ın Teknisyen Emin Sağlamer’e söyledikleri günümüzde bile hala devam eden köylü-kentli çatışmasının nedenini oldukça açık bir şekilde ortaya dökmektedir.

Editör: Pınar Tufanlı

Kaplumbağalar Kitap Özeti

Roman, Tozak’ta bir Alevi köyünün yaşantısını, gelenekleri, sorunlarını ele alan sosyal gerçekçi bir romandır.

1.Bölüm

Kır Abbas adında yoksul bir çiftçi vardır. Eşi Cennet, oğlu Yusuf ve gelini Senem ile birlikte hasat kaldırırlar. Kır Abbas, romanın başında tembel, tahammülsüz bir adamdır. Sonuna doğru bu adam çalışkan bir adama dönüşür. Sıcağa dayanamayıp kavga çıkarır. “Gölge isterim” diye tutturur. Yolda giderken kaplumbağa görür. Onu ters çevirip köye indiğinde ağaç dibine yatar. Yatar yatmasına ama orası güneşten daha sıcaktır. Kuyunun dibine inince biraz rahatlar. Daha sonra eğitimci Rıza ile karşılaşır. Rıza, köyün öğretmenidir. Döne adında eşi vardır. Eşi Rıza’ya çok düşkündür. Kır Abbas, Rıza’ya kaplumbağayı ters çevirdiğini ve onu düzeltmeye gittiğini söyler. Tekrar ailesinin yanına döner. Onlar ile birlikte eve döner. Banyo, yemek, çamaşır için pınarlardan eve su getirilmektedir. Cennet, çamaşır için su kaynatır. Kır Abbas bol su ile banyo etmek istediğini söyler. Cennet, suyu Senem’in getirdiğini çok su ile yıkanmak istiyorsa kendisinin su getirmesini söyler. Köylülere kil ve üzüm satan seyyar bir satıcı vardır. Köylü buna buğday verip kil veya üzüm almaktadır. Bir süre sonra Kır Abbas’ın kardeşi Par Ali gelir. Par Ali oğlunu evlendirecektir. Bunun için Alevilerde şarap ikramı önemlidir. Üzüm alıp şarap yapacaktır. Paraya ihtiyacı vardır. Kır Abbas’ın yanına ödünç para için gelir. Kır Abbas parasının olmadığını söyler. Par Ali eşeğini ister. Eşeği verirler. Gidip bir köyden üzüm getirir. Üzümü şarap için aldığını öğrenen bir köylü ona üzüm satmak istemez. Ama o bir şekilde başka birinden almıştır. Par Ali, oğlunu evlendirir. Düğüne Muhtar Hamdi Bey, Rıza, Kır Abbas, büyük küçük herkes gelir. Köylüler eğitimci Rıza’nın da önerisi ile toplanıp üzüm bağı yapmaya kadar verirler. Gece gündüz bu üzüm bağı için çalışırlarsa üzüm suyuna kavuşup şarap yapabileceklerdir. Senem gelin gebe kalır. Esme denilen bir kadın misafir gelir. O da eşi Durmuş’tan gebedir. Esme, doğum yapma konusunda endişelidir. Senem onu rahatlatır. Köy su sıkıntısı çekmektedir. Purluk’ta üzüm yetiştirmek bu yüzden hayli zordur. Kır Abbas eve gelir. Yarın asmalara su taşınacağını söyler. Bütün köy halkı dişini tırnağına takarak çalışır. Senem’in kız bebeği olur. Bu bebek bağlar yeşerince doğar. Kır Abbas bebeği kucağına alır. Cennet Kadın ona isim vereceğini anlar. Bağlar yeşerince doğduğu için bu bebeğe Yeşer adını verirler. Cennet kadın Yusuf’un ekmeğini hazır edip torunu Haydar ile Yusuf’a azık yollarlar. Kır Abbas da tarlaya çalışmaya gider.

2. Bölüm

Bağ yeşerdiğinde kaplumbağalar gölgelik için akın eder. Kır Abbas’ın kaplumbağaya yaptığı eziyet aklını meşgul etmektedir. O yüzden onların gölgelikten faydalanmasını sağlar. Köyde şenlikler verilir. Bu bağ sayesinde üzüm, şarap sorunu ortadan kalkar. O kadar çok üzüm mahsulü olur ki yoldan geçenlere para talep etmeden dağıtırlar. Üzümün tadına bakanlar beğenir. Ama Tozak köyünün üzümü olduğunu öğrenen hayret içinde kalır. Yoldan geçen turistler, gezginler resimlerini çekerler. Hamdi Bey’in bu kadınlar dikkatini çeker. Öyle hanım alacaksın ki hem köye hem de şehire uyacak diye eleştirir. Koç katımı zamanı gelir. Sürüye erkek koçları katarlar. Doğan kuzunun dişi olması için dualar ederler. Tam bu sırada Tekağaç’a doğru gökten sarı bir şey düşer. Etraftaki herkes şaşkınlıkla gökten düştüğüne emin olmaya çalışırlar. Bu sarı şeyi görenlerden birisi de Abbas’ın Yusuf’udur. Anaların, bacıların gözü yuvasından fırlayacak gibi olur. Çünkü insanlar görmediği şeyin yabancısıdırlar. Kır Abbas nasıl olsa ben kocamış bir herifim diyerek düşen yere doğru gider. Adamcağız bunu fitilli bir bomba sanar. Ama bu meteoroloji gözlem aracından başkası değildir. Ardından halkta incelemeye gelir. Ama Kır Abbas gibi cesaret edemezler. Kır Abbas aracın kenarından tutup getirir. Herkes onu soru yağmuruna tutar. Her kafadan farklı ses çıkar. Kimisi hükümetten bir haber, kimisi Allahtan bir haber olduğunu düşünür. Kır Abbas’ın da fikriyle okula bu sarı aracı kapatırlar. Halk bu aracı kara kara düşünür. Bir gün bir cip köye gelir. Halk bunları ağırlar. Kim olduklarını Kır Abbas sorarak öğrenir. 14 Numaralı Kadastro Komisyonu’dur bu kişiler. Yazım, ölçüm işleri için gelmişlerdir. Bu komisyon bir süre köyde kalıp tapu işlerini halledeceklerdir. Bu memurlar şehirli oldukları için köylüleri hor görürler. Şişko memur ayağını uzatmadan oturamadığı ve kan dolaşımı için koltuğun vazgeçilmez olduğunu anlatır. Bu memurların isimleri Emin Sağlamer, ölçüm işlerine bakan Demir Bey, Nazmi Bey, Rıza Bey’dir. Abbas gökten düşen sarı kutuyu anlatır. Memurlar bu kutuya bakarlar. Meteoroloji rasat cihazı olduğunu söylerler. Köylü patlayıp patlamayacağını sorar. Onlarda patlayan bir madde olmadığını söyler. Emin Bey, sabun ister. Köylünün sabunu yoktur. Ama müfettiş için bir tane aldırmışlardır. O sabunu getirip Emin Bey’e verirler. Emin Bey de içinden görmemiş insanlar diye geçirir. Tapusuz olan evlere ve arsalara tapular vereceklerdir. Tapu memurları canla başla çalışıp yaptıkları bağa devletin derler. Bilgisiz, yol yordam bilmeyen köylüler haklarını savunmazlar. Haklarını savunamamaları sadece bilgisizlikleri değildir. Devletin memurları onları küçümser. Gittikleri yerde onlara yardımcı olmazlar. Köylüyü kimse adam yerine koymaz. Köylüler dişini tırnağına takarak yaptıkları üzüm cennetini hep beraber dağıtırlar. Yine eskisi gibi dümdüz bir arsa olarak kalır. Purluk’un süsü ve nakışı sayılan kaplumbağalar, sıcaktan üzüm bağına sığınarak soluklanırlar. Kısa sürede asma yapraklarını yuva bilmişlerdir. Yeşilliklerin de yok olması ile kaplumbağalar köyü terk eder. Tozak köyü eski içine kapanmışlığı ile yaşamaya devam eder.

Değerlendirme

Türk Edebiyatının değerli isimlerinden Fakir Baykurt, Kaplumbağalar romanını 1980 yılında yazmıştır. Toplumcu gerçekçi anlayışla yazdığı bu eseri köylü kesimin yaşantısını, sorunlarını mercek altına alıyor.

Romanın dili samimi ve kahramanlar şiveleri ile konuşturulmuştur. Karakterler kanlı canlı, olaylar gerçeğe yakındır. Kitaptaki asıl problem köylülerin bilgisiz, görmemiş olması değil devletin memurlarının köylüleri ezmeye çalışması ve onları adam yerine koymamalarıdır. Bilgili insan, bilgisiz insanı aydınlatır. Romandaki memurlarda bilgiyi paylaşma gibi bir anlayış yoktur. Köylü bilgisizlikle değil böyle insanlar yüzünden hakkını arayamamıştır.

Yazan: B. Öğretmen

Kaplumbağalar Soruları ve Cevapları

Kaplumbağalar kimin eseri?

Fakir Baykurt

Kaplumbağalar türü nedir?

Yerli Romanlar

Kaplumbağalar kaç sayfa?

368

Kaplumbağalar Yorumları

fakir baykurttan mükemmel bir eser daha kitapları bu kadar güzel olup da bu kadar az tanınması üzücü

31-03-2020 17:45

konusu harika adeta kendi yetiştiğim köyü gördüm adam daha o zaman yazmış bire bir hala yaşanıyor bizimkiler daha o takatı yemedi ama merak ediyorum ne zaman yiyecekler okunması gereken özellikle köylülere okutulması gereken bir eser

31-03-2022 23:29

kır abbas karakterini anlatır mısınız

02-05-2022 18:54

kaplumbağalar kimin eseri diye hoca yazarı tanıtmamızı istiyor ismini vermemizi değil

29-07-2022 18:37

eğitmen rıza hangi romanda yer alıyor sorusu çıktı doğru yazmışım özetlerinizin faydası oluyor çok teşekkürler

10-10-2022 22:43

bulmacaları da google ile mi çözüyorsunuz yazarı kim karakter kim bu romanda mı vs saçma saçma yorumlar insan bulmacada da kopya çeker mi?

12-12-2022 21:27

sınav sorularınıda yazacak var mı

24-02-2023 21:59

özet ile birlikte kitabın karakterleri de lazım

03-08-2023 21:19

kimse kitabı merak edip bu sayfaya gelmemiş herkes ödev derdinde yorumlar soru dolu özette çoğunun cevabı var ama onu bile okumuyorlar öğretmenler sanki buradan ayptıklarını bilmiyor öğretmeni kandırmıyorsunuz ama kendinizi geleceğinizi kandırıyorsunuz

29-01-2024 22:51

Eşekli Kütüphaneci Tırpan Amerikan Sargısı Efendilik Savaşı Onuncu Köy On Binlerce Kağnı Kaplumbağalar Yandım Ali Yılanların Öcü en iyi kitaplar yeni çıkan kitaplar en çok satan kitaplar okunması gereken kitaplar en çok okunan kitaplar 100 temel eser bedava kitap editör ol kitap bağışı Gün Olur Asra Bedel Tutunamayanlar Acımak Camdaki Kız 1984 Hayvan Çiftliği Sokrates'in Savunması Uzun Hikaye Alice Harikalar Diyarında Haritada Kaybolmak Kraliçeyi Kurtarmak İçimdeki Müzik Çalıkuşu Çocuk Kalbi Küçük Kara Balık İntibah Bülbülü Öldürmek Beyaz Zambaklar Ülkesinde Don Kişot Sineklerin Tanrısı Toprak Ana İnce Memed Satranç İki Şehrin Hikayesi Vadideki Zambak İçimizdeki Şeytan Sergüzeşt Beyaz Gemi Araba Sevdası Yaban İnsan Ne İle Yaşar Küçük Prens Dönüşüm Beyaz Diş Saatleri Ayarlama Enstitüsü Fareler ve İnsanlar Sol Ayağım Suç ve Ceza Sefiller Simyacı Şeker Portakalı Kürk Mantolu Madonna Pembe İncili Kaftan Esir Şehrin İnsanları Üç Anadolu Efsanesi Köroğlu, Karacaoğlan, Alageyik Yeraltından Notlar Sait Faik Seçme Hikayeler Rüzgarı Dizginleyen Çocuk Sabahattin Ali Bütün Öyküleri Sadako ve Kağıttan Bin Turna Kuşu Ahmet Ümit Ahmet Batman Ayşe Kulin İskender Pala Canan Tan Dostoyevski Elif Şafak Jojo Moyes Kahraman Tazeoğlu Memduh Şevket Esendal Orhan Kemal Peyami Safa Sabahattin Ali Sarah Jio Tarık Buğra Victor Hugo Zülfü Livaneli