Yukarı Mahalle, beş parasız aylak takımının ilginç dostluk hikâyesini konu alıyor. Danny’nin, Danny’nin dostlarının ve Danny’nin evinin sımsıcak öyküsünü okuyoruz. Danny askerden döndüğünde büyükbabasının öldüğünü ve iki tane evin kendisine kaldığını öğrenir. Ardından son derece zeki olan dostu Pilon ile karşılaşır ve bir eve kendisi yerleşir diğerini ise Pilon’a kiraya verir. Kirayı ödemeyeceğini ikisi de bilse de üzerinde durulmaz. Pilon, aylak takımının diğer bir üyesi olan içlerinde en vurdumduymaz Pablo ile karşılaşır ve Danny’den kiralamış olduğu evde beraber yaşamayı teklif eder, böylelikle her ne kadar kirayı ödemeyeceğini bilse de omzundan büyük bir yük kalkar. Ardından Pilon ve Pablo eski arkadaşları olan Jesus Maria yaptığı hırsızlık sonucu kapılarına dayanır. Her zaman dostluğu ön planda tutan Danny ona da kucak açar. Sarhoş oldukları gece ihmalleri yüzünden kaldıkları evi yakıp küle çevirirler. Maddi şeylerin gelip geçici şeyler olduğunu ve dostluğa daha önem verdiği için Danny, onları kendi evine alır.
Her gün odun kırıp ve çıra satan, karnını ise lokantaları dolaşarak doyuran hayvansever ve köpekleri olan Korsan’ın kenarda bayağı birikmişi olabileceğini söyleyen kurnaz Pilon, Korsan’ın peşine düşer. Korsan’ın kaldığı minicik kulübeye gider ve parasını kullanabilmek için kendisini beraber yaşamaya davet eder. Ev artık beş erkek ve beş köpekle epey kabalık olmuştur. Korsan arkadaşlarının lokantadan topladığı torbalarla karınlarını doyuruyorlardı. Geceleri köpeklerini de alıp çıkıp giden Korsan’ın peşine Pilon takılır fakat paralarını gömdüğü yeri bulamaz. Ardından dostları parasını gömen ve çalınan kişiler hakkında bir şeyler anlatmaya başlayınca Korsan bütün parasını getirir ve adak adadığını bu paranın dostlarının daha iyi bakacağını söyleyerek Danny’nin yastığının altına koyma kararını alırlar. Paradan beklentiyi kesen arkadaşları bu duruma üzülür. Aziz Andrew Arife gününde diğer dostları olan Koca Joe ile karşılaşan Danny bu gece bütün arkadaşlarının Danny için define aramaya çıktığını söyler ve her ne kadar sonunda bir şey bulamamış olsalar da beraber işe koyulurlar.
Günler sürüp giderken bir onbaşıyı evlerine alıp bebeğine yardım etmişlerdir bir kadının ise çocuklarının ihtiyaçlarını giderip yemek bulmuşlardır. Aylak takımının hikâyesi böyle devam ederken Danny her günün birbiriyle aynı olduğunu, evinin kendisine bir yük olduğunu düşünerek özgür hissetmez, bunalmıştır. Eve gelmez olmuş, sürekli suç işleyip kaçıyor ve polis onu arıyordur. Tembelliklerinden sıyrılan dostları Danny’yi aramaya koyulmuşlardır ama nafile Danny bulunamamıştır. Ardından bir gün çıkıp gelir fakat tek kelime etmiyor, neşesini kaybetmiş bir şekilde hep bir köşede oturuyordur. Dostları Danny için dillere destan bir parti düzenlemek adına çalışmalara başlarlar. Haberi duyan mahalleli de ellerinden geleni yapar. Alkolü kaçıran Danny şiddetle koşarken yere yıkılır ve sonrası sessizliktir. Danny, askeri cenaze töreni şeklinde Yukarı Mahalle’de kaldırılan ilk cenazeydi. Komşuları şık bir şekilde cenazeye katılırken arkadaşları giyecek yeni kıyafetleri olmadığından cenaze törenine katılamamışlardır. Dostlarının cenazesinin çalılar arasından seyrettiler ve ardından eve döndüler. Purosunu yaktığı kibrit çöpünün, duvarın dibindeki bir gazete kâğıdına dokunmasıyla Danny ve dostlarının kaldığı ev yanar. Evin yanıp kül olduğunu gören Danny’nin dostları arkalarına dönüp, her biri ayrı ayrı uzaklaşırlar.
Gelecek kaygısı olmayan ve yalnızca içinde bulundukları günü kurtaran yoksulluk ve işsizlik içinde, küçük şeylerden mutlu olabilen, dostları ve hayvanlar için yaptıkları fedakârlıklar, kötü bir olay sonrasında kendilerince çıkardıkları derslerle kendilerine renkli dünya kuran Danny ve dostlarının öyküsünü gözler önüne seriyor John Steinbeck.