Ömer Seyfettin bütün eserleri kitabından Harem, Ashab-ı Keyfimiz, İki Mebus, Kesik Bıyık, Bir Kayışın Tesiri, Fon Sadriştayn'ın Karısı, Fon Sadriştayn'ın Oğlu eserleri bulunmaktadır. Bunların bir kaçından bahsedelim:
Bu kitabın adı olan Harem'de;
Nazan ve Sermet aslında saadetleri ve aşklarıyla herkesin örnek gösterdiği bir çifttir. Fakat bundan bir hafta önce büyüleyen yuvaları bozulur. Bir hafta önce birbirlerini aşığı ile yakalarlar. Sermet'in yanındaki kadın, Nazan'la yakalananın karısıdır. Bu durum oldukça kafa karıştırıcıdır.
Ayrı geçen bir haftanın sonunda ikisi de eşyalarını almak için terk ettikleri eve döner. Yine birbirlerine ağır ithamlarda bulunurlar. Sonra ikisi de birbirine masum olduğunu söyler. Kanıtları ise günlüklerine yazdıklarıdır. İçeri geçip ikisi de günlüklerinden o günleri okumaya başlar. Aslında Nazan sosyete toplantılarını çok sevmektedir. Sermet ise bu toplantıları manasız bulur. Bir gün yine toplandıklarında Sermet hiç hoş olmayacak bir şey yapar. Bir anda gelerek Nazan'ı çağırır. Konuklar da rahatsız olarak dağılır. Aslında karısını Refi'den kıskanmıştır. Sermet'te günlüğünü okuduğunda asıl gerçek ortaya çıkar. Oyun olarak oynanan, herkesin bir kağıda isteklerini yazıp kelimelerden, cümle oluşan oyundur. Oradan Refi'nin Nazan'a karşı birşeyler hissettiğini duymuştur. Konuşurken görünce de kıskanır. Bu olaydan sonra Sermet ve Nazan harem usulüne döner. Erkekler ayrı, bayanlar ayrıdır. Başta hoşnut olsalar da, zamanla evlerine kimse uğramamaya başlar. Nazan giyinip kuşanacak bir sebep bulamaz.
Bir gün tek başına gezerken yanına birisi gelir. Başta korksa da gelen Refi'dir. Ona kocasından dolayı toplantı yapmadığını söyler. Buna karşılık Nazan; aslında kendisinin Sermet'i kıskandığını, aslında evine erkek davet ettiğini söyler. Pekala şaşıran Refi nasıl olduğunu öğrenmek ister. Nazan ona kadın kılığına girerek geldiklerini söyler. Bunun üstüne Refi'de kendine kadın kıyafeti alır. Aslında Nazan karısına haber vermek için oyun yapmaktadır. Yani bu sırada Refi'nin karısı ise Sermet'ten randevu istemektedir. Sonunda o da erkek kılığında Sermet'in yanına gelir ve karısının onu aldattığını söyler. Karısının haremine giren Sermet; Refi'yi görünce deliye döner. Adamı oracıkta döver. Meliha ise Nazan'ı getirdiği kırbaçla kırbaçlar.
Günlükler okununca aslında suçsuz oldukları ortaya çıkar. Aslında harem tüm kötülükleri gizleyen bir ortamdır. Nazan ve Sermet birbirine daha da bağlanarak birbirlerine sarılırlar.
Bir diğer hikaye ise Kesik Bıyık;
İnsanlar maymunlar gibi her şeyi taklit etmektedir. O da taklitçinin biridir. O zamanlar herkes bıyıklarını Amerikanvari kestirir. O da palabıyıklarını öyle kestirir. Kestirdikten sonra ise pişmanlık ile saklamaya çalışır. Evine gittiğinde ise asıl büyük kıyamet kopar. Evlatlık onu görünce hemen annesine yetiştirir. Annesi ise oldukça kızarak onun farmason olduğunu, onların böyle kestiğini söyler. Babası da gelince asıl olay olur. Babasını başta yalanla ikna etmeye çalışsa da babası dışardaki herkesin böyle kestirdiğinin farkındadır. Babası açtı ağzını yumdu gözünü... sonra oğlunu evden kovarak evlatlıktan reddeder. Ne yapacağını bilemez bir şekilde tramvaya biner. Orada biri onun bıyıklarından hoşnut olur. Onu sünnetli gördüğü için mutlu olmuştur.
Son olarak ise Bir Kayışın Tesiri'nden bahsedelim.
Bir zabit arkadaşı ile otururken; yanında ki masada iri, palabıyıklı, kocaman kalpaklı bir babayiğit, çetin bir Çerkez şivesiyle karşısında sıralanmış kalpaklılara bir şeyler anlatıyordur. Bunu görünce yollar açıldı diye sevinir. Ama arkadaşı o adamın Çerkez taklidi yaptığını söyler. Şaşırınca hikayesini anlatır: Bu sahte Çerkezin adı Mahmut Bey'dir. İdadi ikinci sınıfa kadar hiçbir milliyet iddiası yoktur. O sene Ramazan tatilinde bir arkadaşı kendisine Karamürsel'den gayet zarif bir Çerkez kayışı getirir. Gümüş savatlı tokaları ağır, kayışı siyaha yakın koyu laciverttir. Gümüşten üç büyük sarkıntısı vardır. Mahmut Bey kayışı beline taktıktan sonra Türklerle konuşmamaya, hep Çerkezlerle takılmaya başlar. Ertesi sene hiç tanıdığı olmadığı halde sahte tezkere ile Karamürsel'e gider. Harbiye’ye geçtikleri zaman Mahmut Bey, Türk şivesini kaybeder. Zabıt çıktıkları zaman ise Türkçeyi tamamen unutur. Sonra kendi vatanını bırakarak Kafkasya'ya kaçar. Orada bir Çerkez kızla evlenir. Tekrar yakını olup olmadığını sorar. Fakat hiç yakını yoktur. O Çerkez aşığıdır.
Ömer Seyfettin hikâyelerinden oluşan Harem kitabı, beni başta biraz sıksa da son hikayeler oldukça hoşuma gitti. Benim gibi hikaye okumayı sevenler için aslında güzel bir kitap. Özellikle Harem hikayesini tavsiye ederim.
Yazan: Nilay Alakuş
Harem Soruları ve Cevapları
Harem kimin eseri?
Ömer Seyfettin
Harem türü nedir?
Öykü/Hikaye
Harem kaç sayfa?
168
Harem Yorumları
öykülerin hepsi çok güzeldi
11-06-2017 22:07
ömer seyfettinin öykü kitaplarından bir tanesi çoğu güzel sadeli görebiliyorsunuz
18-07-2017 23:14
güzel bir kitap kısa kısa zevkle okuyabiliyorsunuz öykülerin bazıları çok güzel
06-06-2019 21:53
fon sadriştayn'ın karısı hikayesinin özetini neden eklemediniz?
02-04-2022 20:19
kesk bıyık özeti arıyordum eklemişsiniz allah sizden razı olsun