Üç Kız Kardeş, havanın soğukluğu yahut insanların soğukluğunda üşüyorsanız içinizi ısıtacak sımsıcak bir kitap. Güzel günler, acılı vakitler, hastalıklar, sırlar, hayaller, aşklar, ihanet, sevgi, iyilikler, merhamet, dostluk, kardeşlik… Kısacası İclal Aydın’ın Üç Kız Kardeş kitabı hayatın içinde var olan her duyguyu harmanlayan Ayvalık’ta başlayıp ve Ayvalık’ta sona eren samimi bir hikâyenin sunuyor.
Defne’nin New York’a geleceği gün, teyzesi Dönüş’ün uçağa binmeden sırt çantasına bir defter sıkıştırmasıyla birçok gerçeğe, bambaşka hayatlara şahit olmasına olanak verir. O defterle tüm o hayatlar artık Defne’ye emanettir.
En büyükleri olan Türkan, ortancaları Dönüş ve en küçük kardeşleri Derya’nın hikâyesidir bu. Anneleri ilkokul öğretmeni babaları Sadık Bey de PTT Müdürüdür. İlk çocuk olan Türkan oyuncak bebek edasıyla büyütülürken o dönem Eskişehir’dedirler. Babalarını n tayini Ayvalık’a çıkınca annesinin tayinini de oraya aldırmak biraz zaman alır. Asıl bilmedikleri ise anneleri hamiledir. Kocasından kızından uzak ve zor bir hamilelik süreci geçirirken Dönüş dünyaya gelir fakat doğumundaki doktor yaşamasına fazla ihtimal vermez. Ayvalıkta ki çocuk doktoru Metin Bey aracılığı ile Ankara’ya başka bir doktora götürülür ve kısa bir süre sonra her şey yoluna girer. Nihayet ikinci kızları ile Nesrin Hanım da Ayvalık’a eşinin yanına yerleşir. Sonrasında Metin Bey haftalarca ilgilenir Dönüş’le. Onun da oğlu Serdar o dönem yeni doğmuştur.
Bir süre sonra üçüncü kız kardeş Derya dünyaya gelir. Liseden mezun olur olmaz İstanbullu zengin bir aile Türkan’a talip olur. Rüçhan Hanım gelini Türkan’ın zarifliğine, güzelliğine, iş bilmesine gittikçe hayran olmuştur. Oğlu Avrupa’ya gitmiş tahsilini İngiltere’ de bitirmiş ve İstanbul da yaşamaya karar vermiştir fakat iş dolayısıyla sürekli yurt dışındadır. Oysa böyle olmadığı yıllar sonra Türkan’ın itiraflarıyla ortaya çıkar. Nihayetinde sadece düğün gününde gördükleri damatları aslında ailesini hep tedirgin ediyordur. Defne Türkan’ın kızıdır. Dünyaya geldiğinde hastane ziyaretini yaptıktan bir gün sonra anneleri Nermin Hanım vefat eder. Bununla ilgili büyük sırda daha doğrusu Türkan’ın vicdan azabı bir takım gerçekleri yine gün yüzüne çıkarır.
Daha çok bir erkek çocuğu edasında, korkusuz, başına buyruk olan Derya İstanbul’da Mimarlık Fakültesi’ni kazanıp üniversiteye gider. Dönüş çocukluk aşkı olan Serdar’a aşıktır. Serdar Ankara’da tıp okur ve Dönüş’ün en büyük korkusu onu kaybetmektir. Birkaç sene sınavlara girmesine rağmen panik atak halleri yüzünden o çok istediği Edebiyat Fakültesi’ni bir türlü kazanamaz. Aslında Serdar da Dönüş’e aşıktır, yıllarca ona mektuplar yazar ama ne haber alır ne de karşılaşabilir. Bu gizli aşk yıllarca birbirlerinden habersiz kimseye söyleyemeden geçer gider.
Bu güzel ailenin içinde bir de Mesut vardır. Mesut, kimsesiz Ayvalık’ta dolanırken Sait Bey zamanla onu himayesine alır ve o da artık ailenin bir ferdidir. Sait Bey’in ona sırtındaki paltoyu hediye etmesi ile Mesut ölene kadar o paltoyla gezer. “Baba” dediği Sait Bey onun için hayattaki en değerli kişidir. Yaş olarak büyük olsa da zekâ olarak gelişemeyen bir birey olan Mesut bir gün tomarla para yakar sobada. Hava soğuktur düşünür ki Sait Babası üşümesin. Ama Mesut’un yaktığı aslında onların evi, barkı tüm geleceğidir. Beş parasız kalan Sait ve Dönüş mecburen İstanbul’da ki halalarının yanına yerleşir.
Derya’da üniversitede tanıştığı Erdem ile evlenir ve onunda bir kızı olur. Kız kurusu olarak gördüğü, kardeşi Derya’nın kızının bakıcısı Dönüş için halası bin bir çeşit kısmetler bulup Dönüş’ü zorla yollar ama hepsinden boş döner Dönüş çünkü onun aklıda kalbide Serdar’la doludur.
Nihayet sonunda halası kısmetini bulur. Dönüş için bu sefer davet ettiği kişi Serdar’dır ve yıllardır içlerinde yaşattıkları aşkları gün yüzündedir. Serdar ve Dönüş’te aile arasında sade bir törenle evlenir. Türkan kocası Somer’in yıllarca çilesini, yokluğunu, çapkınlığını, ihanetlerini, kaynanası Rüçhan’ın hakaretlerini, dayaklarını yaşadıktan sonra kızı Defne’yi alır ve boşanır. Yıllar sonra karşısına çıkan kendi hayat mücadelesini verdiği şirketin sahibi ve patronu aşık olur ve hayatını onunla yeniden birleştirir. O kadar mutludur ki hayatında hiç olmadığı kadar güzel günler artık onlarındır.
Derya tüm hırsını, ilgisini, enerjisini iş hayatına yöneltip kızını ve kocasını ihmal edince onun evliliğinde de çatırtılar başlar. Kocası Erdem boşanmak istediğini hatta onu tanıdıkları olan bir kadınla aldattığını söyler. Oysa attığı bu yalana kendi bile utanırken tek isteği Derya’nın dikkatini kendisinde toplamaktır. Eniştelerinin araya girmesiyle Derya da hatasını anlar ve evlilikleri devam eder.
Hayatı kitaplar, şiir olan, kendi halinde naif ruhlu Dönüş çocukluk aşkına kavuştuktan sonra Can adında bir oğulları olur her şey güzel giderken Dönüş’ün kanser olduğu ortaya çıkar. Ama büyük destek öyle güzel bir ailenin içindedir ki o günleri atlatır.
Sırlarıyla hatıralarıyla, bildikleri, sonradan öğrendikleri ile hastalık döneminde yazmaya başladığı defter bir gün Derya’nın eline geçer ve bu ortaklığa Türkan da girer. İşte bilinmeyenler de o dönem ortaya çıkar ve onlarda bu deftere kayıt edilir. Dönüş’ün yeğeni Defne’ye eğitim için giderken gizlice tutuşturduğu hayat hikâyeleri artık ona emanettir.
Yazan: Pınar Çağlayan
Üç Kız Kardeş Kitap Özeti
Birbirlerine benzemeyen farklı karakterleri olan fakat buna rağmen bir araya geldiklerinde sanki tek bir bedende yaşayan üç kız kardeşin hikayesi. Kişiliklerindeki zıtlıklar onlar bir araya geldiğinde kaybolurdu. O zıtlıklarla birbirlerini tamamlar. Bir bütün olurlardı. Ayvalık’ın denize uzanan taş sokaklarından, zeytin ağaçlarından, hayatın kaynağından akan suyundan, eski evlerinden doğmuş bir aile hikayesi. Ayvalık’ta başlayan çocukluğun İstanbul kıyılarına vuran hüznü… İyileşmenin yolculuğu…
Türkan ailenin en büyük kızı, ortanca kızı Dönüş ve en küçükleri Derya adında üç tane kızları varmış, Nesrin hanım ve Sadık Bey’in. Nesrin hanım ilkokul öğretmeni, babaları ise PTT de çalışan bir devlet memuru. Hikaye Türkan’ın kızı olan Defne’nin uçağa binmeden önceki aile fertleriyle vedalaşmasıyla başlıyor. O zor kazanılan ve çok istediği bir eğitimi New York’ta kazandığı için oraya altı aylığına eğitime gidiyor. Vedalaşma sırasında hikayemizi başlatan sona anlatan ortanca çocuk Dönüş teyzesi hayatlarını, acılarını, sevinçlerini kaleme aldığı günlük tarzındaki defteri Defne’nin sırt çantasına atıyor. Artık tüm geçmişi Defne’ye emanet ediyor. Nesrin Hanım ve Sadık Bey başlangıçta Eskişehir de yaşamlarını sürdürüyorlardı. İlk çocuk olan Türkan Eskişehir de doğmuştur. Yedi yılın sonunda tayini Ayvalık’a çıkan Sadık Bey işi gereği Ayvalık’a Türkan’ı da alıp gitti. Karısını da birkaç ay daha Eskişehir’de kalması gerekiyordu mesleğinden dolayı. O sırada Nesrin Hanım bir öğretmen arkadaşının evinde kalıyordu. İkinci çocuğa hamile olan Nesrin Hanım bunu bilmiyordu. Kocasından ve kızından bir süre ayrı kalan Nesrin Hanım yaşadığı bunalımlar ve üzüntüler sonucu Dönüş, yedi aylıkken erken doğumla dünyaya gelmiş. Hemen Ankara ‘ya sevk edilen Nesrin Hanım, doktorların Dönüş bebeğin kurtulmasının bir mucize olduğunu söylemiş .Eşi Sadık Bey, Nesrin Hanımı ve kızını da alıp Ayvalık‘ta ki çocuk hekimi olan Metin Bey haftalarca Dönüş’le ilgilenir. Metin Bey evlidir ve o dönemde onunda Serdar adında bir oğlu olmuştur. Metin Bey, Dönüş bebeği o kadar çok sevmiş ki belki ileride gelin alırız demiştir. Artık iki katlı evlerinde Komşuları olan İsmet Bey ve Emel Hanım’ın yardımlarıyla bahçesinde bin bir çeşit çiçek olan, Cunda adasına bakan o güzel evde yaşamaya başlamışlar. Çok zaman geçmeden üçüncü çocuk olan aksi ve açık sözlülüğüyle meşhur Derya’yı kucaklarına almışlardır. Türkan daha çok annesine benzemektedir. Annesi Nesrin Hanım ona çok düşkündür. Dönüş ve Derya ise daha çok babalarına benzemektedir. Nesrin hanım Dönüş ve Derya’ya sinirlendiğinde bunlar hep halaları olan Nezahat’e çekti derdi. Güzelliğiyle ön planda olan büyük kız Türkan, annesiyle Cumhuriyet törenine gittiği bir günde Rüçhan Hanım adında İstanbullu zengin bir aile Türkan’a talip olur. Somer adındaki oğlu hayatının çoğu kısmını Avrupa da özellikle İngiltere de geçirmiştir. Rüçhan Hanım’ın kocası Özer Bey çok güvenilmez eşini aldatan bir adamdı. Nesrin Hanım da oğulları olan Somer’in babasına çekmesinden korkuyordu. Bir yandan da zengin aileye gideceği için kızı bunları düşünmemeye çalışıyordu. Evin yemekleri ve temizliğiyle ilgilenen Zekiye Hanım da İngiltere de okumuş bir insanın bu gibi çapkınlıklarla ilgilenmeyeceğini söyleyip Nesrin Hanım’ın içini rahatlatıyordu. Çok geçmeden Türkan’ı istemeye geldiler. Somer gelmemişti. Rüçhan hanım çok çalışıyor, yurt dışında işi çıktı gelemedi bahaneleriyle aileyi avutuyordu. Sürekli Paris’ten hediyeler getirtiyordu. Somer’in aslında babasına çektiğini yıllar sonra Türkan’ın itiraflarıyla ortaya çıkacaktı. Sadece düğün günü Türkan, Somer’i gördü. Hikayenin başında da dediğim gibi Defne adında bir kızları oldu. Doğduktan sonra Nesrin Hanım vefat etti. Derya ise sayısalı iyi olduğu için çok istediği mimarlık fakültesini kazanıp üniversiteye gider. Dönüş ise edebiyat okumak istemektedir. Ve çok sevdiği çocukluk aşkı Metin Bey’in oğlu Serdar’a aşıktır. Serdar Ankara da tıp okumaktadır. En büyük hayali de Doğu Anadolu’ya gidip orda ki insanları iyileştirmektir. Dönüş’te onunla evlenip öğretmen olmak istemektedir. Dönüş panik atak hayalleri yüzünden o çok sevdiği Edebiyat Fakültesi’ni kazanamaz. Serdar da Dönüş’ü sevmektedir ama bu aşklarını uzun yıllar birbirlerinden gizli yaşamışlardır. Bu ailenin bir de evlatlığı olan Mesut vardır. Mesut kimi kimsesi olmayan Ayvalık’ta yaşayan biraz zeka geriliği olan bir çocuktur. Sadık Bey onu himayesi altına alır. Mesut zarf toplamayı severmiş. Bir gün sattıkları evlerinin parasını Sadık Bey büyük bir zarfa koyar. Mesut bu zarfı görünce ev ısınır diye sobaya atıp yakar. Bu olayı Dönüş ileride kendi oğlunu uyutmak için sürekli anlatacaktır. Derya ise üniversitede tanıştığı Erdem adındaki bir oğlanla evlenir onunda bir kızı olur. Dönüş’e çok talip gelmesine rağmen o kimseyi beğenmez aklı hala çocukluk aşkı olan Serdar’dadır. Serdar nihayetinde Dönüş’ü istemeye gelir. Aile arasında bir törenle evlenirler. Türkan ise yıllardır çilesini, ihanetini, acılarını çektiği kocası Somer’den boşanmaya karar verir. Kaynanası Rüçhan Hanım da ona eziyet etmekteydi. Kızını da alıp boşanır. Yıllar sonra Türkan bir şirketin patronuna aşık olur ve evlenir. Hayatında hiç olmadığı kadar mutludur. Yaşadığı hatalı evlilikten sonra artık güzel günler Türkan’ı beklemektedir. Derya ise kocası Erdem ile evliliklerindeki ilk çatırtıları baş göstermeye başlamıştı. Derya tüm ilgi ve alakasını işine verince evliliğini ihmal etmişti. Erdem, Derya’dan boşanmak istiyordu. Çünkü artık eskisi gibi ne kızıyla ne eşiyle ilgileniyordu. Bunun üzerine Erdem tanıdıkları biriyle seni aldatıyorum yalanını Derya’ya söylemiştir. Aslında kendisi de bu yalana inanmıyordu. Ailesinin araya girmesiyle özellikle eniştelerinin Derya hatasını anlayıp evliliğini sürdürmeye devam etmiştir. Hayatı tutkusu kitaplar olan Dönüş ise çocukluk aşkına kavuştuktan sonra Can adında bir oğlu olur. Çok geçmeden kansere yakalandığını öğrenen Dönüş de samimi ailesinin desteğiyle ve özellikle ablası ve kız kardeşinin destekleriyle kanseri yener. Sırlarını, hatıralarını, sevinçlerini, üzüntülerinin yazdığı defteri Derya ve Türkan’ında eline geçer. Bilinmeyenlerde o dönemde çıkar ve kayıt edilir. Dönüş defteri eğitim için yurt dışına giden yeğeni Defne’ye emanet eder. Artık o da annesinin ve teyzelerinin tüm yaşantısının ortak bir parçası olmuştur. Tüm yaşanılanlar bir defterde saklı Defne’ye emanet edildi.
kitabın kurgusu, anlatım dili çok başarılı. sürprizler, bir ileri bir geri gidip gelmesi beni çok etkiledi. gerçekten son zamanlarda okuduğum en iyi romandı. biraz feminen bir roman olmasına rağmen bir erkek olarak çok eğlendim okurken. eleştireceğim tek yönü ise kitap 4 bölümdense daha çok bölümlere ayrılabilirdi. bu yönü okumayı zorlaştırıyor bence. herkese tavsiye ederim.
24-05-2019 16:14
ilk kez iclal aydın okudum ve hayran kalmış üç kız kardeş mükemmel bir roman olmuş elimden bırakmakta zorlandım. sanırım devamını da yazıyormuş. merakla bekliyorum
bu kitabı birkaç günde bitirmiştim. kardeşlerin hayatları sanki tanıdığımız bizden biri gibi samimi bir şekilde anlatılmış. okurken hüzünlendiğim zamanlar da oldu sevindiğim zamanlarda oldu birden fazla duyguyu tattım bu kitabı okurken.. herkese tavsiye ederim.
iclal aydindan yine şahane bir kitap gelmiş okurken çok keyif aldigim kitaplardan hem sürükleyici hem sıkmadan anlatılmış bir kitap kalemine sağlık diyorum ve devamını bekliyorum bugün bir haber aldım devamı ekim ayında gelecekmiş beni çok çok sevindirdi merakla beklediğim bir kitap 😍😍😍
03-08-2019 01:51
bence harika bir kitap çok güzel olmuş
13-10-2020 23:52
bizde üç kardeşiz o yüzden bu kitabı çok sevdim
05-02-2022 13:08
hikayesi çok güzel dizisini izledim meraktan şimdi kitabını okuyacağım
02-06-2022 11:57
dizi olmasa romandan haberim bile olmayacaktı umarım dizi kitabın da okunmasını arttırır harika bir konusu var özellikle de kız kardeşiniz varsa umarım devamı gelir
13-10-2022 20:18
kitabın sonu ile dizisinki aynı mı okuyup okumama arasında kaldım
29-12-2022 17:27
kitabın sonunda ne oluyor
30-03-2023 21:41
kitabın sonunda dört kız kardeş oluyorlar
27-06-2023 14:23
güzel fakat kitabın dili çok sade
25-09-2023 18:46
türkan’ın nedir çektiği
09-12-2023 15:14
50 sayfalık kitap var mı roman
09-12-2023 17:03
dizisini izleyin
30-12-2023 01:36
kitap çok güzel fakat güzel kitapları da dizilerini yaparak mahvediyorlar.
26-01-2024 14:56
iclal aydın'ın güçlü kalemi, işlediği konu, yaptığı ters köşeler... hepsi birleşmiş ve ortaya güzel bir eser çıkmış.mutlaka okunmalı.