Suyu Arayan Adam

Suyu Arayan Adam
Kitabın Yazarı:Şevket Süreyya Aydemir Kitap Türü:Günlük / Anı Yayınevi:Remzi Kitabevi Yayınlandığı Yıl:1959 Sayfa Sayısı:408 ISBN:9789751403812 Kitap Puanı:6.7 / 10 | Yorum: 10

Fiyat Listesi / Satın Al

YazarOkur:bedava al D&R:310,00 TL e-kitap,pdf,epub: *

6.7
Berbat Sıkıcı Ehh işte Güzel Harika
Ehh işte
Giriş Yap Üye Ol

Suyu Arayan Adam - Şevket Süreyya Aydemir

Kitap Türü:Günlük / Anı

Puan Tablosu

Arka Kapak Bilgisi

Suyu Arayan Adam Özet

“Çocuğum! Sen zavallı bir yolcusun. Ve yolculuğun, saptığın çölün kumları içinde, susuzluktan sona erecektir (s. 136)…”

“Bu kitap ne bir tarih ne bir vesika kitabıdır. Bu kitap bir hayat hikayesidir ki, onun kahramanı, hadiselerin içinde aslında dikkatli bir gencin ilgisiyle yaşamıştır. Bu itibarla, bu hadiseler üzerinde, yanlış bile olsa, kendine göre bazı hükümleri vardır (s. 171).”

Biyografi, yakın tarih anlatısı, belgesel, seyahatname… Suyu Arayan Adam bu türlerin hepsini karşılıyor. Osmanlıcılık, Turan Ülküsü, Devrimcilik, Komünizm, Sosyalizm ve Devletçilik, Atatürkçülük… Hayatı sorgulamaya çok küçük yaşta başlayan bir insanın tüm bu düşünceler arasında yaptığı geçişe yine bu kitapta şahit oluyoruz. .Suyu Arayan Adam’ın Edirne’den başlayıp, Anadolu şehir ve köylerine devam eden yolculuğu, Avrasya illerine seyahati ve sonunda Türkiye’ye yeniden dönmesi; suyu burada, emekli olduktan sonra toprağa yönelişiyle bulması şeklindeki macerası, günümüze etkin ideolojilerin kökenini anlamak açısından özel bir bilgi sunuyor.

Kitap MEB 100 Temel Eser içinde yer almaktadır.

Yazarın ismi vefatından sonra Ankara’da ikamet ettiği sokağa verilmiştir.

Kitabın Özeti

Babası varlıklı bir ailenin bahçıvanlığını yapan Şevket Süreyya Aydemir, Balkan Savaşlarının eşiğinde 1897 yılında Edirne’de dünyaya gelir. Çevresindeki herkes siyaset ve güncel olayları konuşmaktadır ve savaşlar, karışıklıklar hayatın bir parçası haline gelmiştir. Bu nedenle küçük yaşta siyasetle ilgilenmeye ve olayları yorumlamaya başlar. Çocukluk hayali ise asker olmaktır.

Kuleli Askeri Lisesi’ndeki eğitimi esnasında Osmanlı’nın geniş sınırları ile övünmektedir. Geçmişteki sınırlara ulaşılacağına inancı tamdır; ancak, toprak kayıplarının sürekli olması onu yeni bir arayışa sürükler. Dahası Meşrutiyet’in ilanı sonrası birbiriyle kucaklaşan halklar çok geçmeden ayrımcı düşüncelere dönmüştür. Osmanlıcılığın artık ortak payda olmadığı daha da belirgin hale gelmektedir.

Bu dönemde ortaya çıkan Turancılık akımı onun için bir çıkış yoludur ve bu düşünceye sıkı sıkı sarılır. Çünkü Osmanlı toprakları kaybediliyor olsa da Türk’ün bulunduğu her yerin vatan olduğu düşüncesiyle sınırlar bir anda hayalleri aşan genişliğe ulaşabilecektir. Bunun için Türk’lerin tüm vatanları tam bir dayanışma içinde olmalıdır.

Bu esnada Birinci Dünya Savaşı başlamıştır. Ağabeyinin birisi Balkan Savaşı’nda şehit olan Şevket Süreyya Aydemir’in diğer ağabeyi Sarıkamış’ta şehit olmuştur. Kendi de aynı yerde şehit olmak üzere Kafkas Cephesi’ne gitmeye gönüllü olur. İstanbul’dan Kars’a yolculuğu esnasında tanık olduğu Anadolu izlenimi tam bir hayal kırıklığıdır. O tarihte Anadolu, fakirlik, sefalet ve cahilliğin vücut bulmuş halidir. Anadolu insanı dinine de yabancıdır. Hangi dinden olduğunu, peygamberin kim olduğunu bilmeyecek haldedir. Kimine göre Hz. Peygamber sağdır, kimine göre vefat etmiştir, kimine göre İstanbul’da ikamet etmektedir…

Vatan savunmasıyla kendine her yönüyle yabancı bu toprakları savunmayı hayal etmemiş olan Aydemir uzun süre orada bulunma nedenini sorgular ve sonunda geri kalmışlığın Anadolu insanının suçu olmadığını, bu insanların kendinden ne istendiyse verdiğini, İmparatorluğun insan ve vergi kaynağı olduğunu; ancak, tarih boyu ihmal edildiğini ve şimdi Anadolu’ya olan borcun ödenmesi gerektiğini düşünür ve bu topraklar için hayatını seve seve feda etmenin bir vefa borcu olduğu sonucuna ulaşır.

Kafkasya Cephesinde başarılı sonuçlar alınır. Yöre halkı Türk askerine karşı oldukça ilgilidir. Aydemir Turancılık fikrini buradaki insanlara anlatmaya çalışır. Fakat savaşın kaybedildiği ve orduya çekilme emri verilmesi onu çok büyük hayal kırıklığına uğratır. İstanbul’a yeniden gelir. Bu şehir ona yabancılaşmıştır ve orada bulunduğu her dakika onu bunaltmaya başlar.

Bu sırada Azerbaycan Türk eğitimcileri talep etmektedir. Savaş öncesi öğretmenlik eğitimi almış olan Aydemir bunu bir fırsat olarak görür ve Türk birliğini sağlamak üzere derhal Azerbaycan’a gider, bir taşra ilinde eğitim vermeye başlar. Buradaki siyasi akımlara ilgisiz değildir. Enver Paşa ile burada karşılaşır ve hareketinin temelsiz olduğu izlenimini edinir. Bolşevik hareketinin Nuha’ya (bugünkü adıyla Şeki) ulaşmasıyla da Turancılık fikrinin gerçekçiliğini sorgulamaya başlar, çünkü komünizmin Nuha’daki temsilcisi de Türk kökenlidir.

Komünizmin yaygınlaşmaya başladığı topraklarda bu akıma kayıtsız kalamaz. Stalin, Troçki, Kamenev gibi hareketin önemli temsilcilerinin toplantılarına katılır. İttihat ve Terakki hareketini yönetenlerin iktidarı halkla paylaşmak yerinde sıkı bir istibdata yönelmesini eleştiren Aydemir, komünizmin de benzer yönlerini fark eder. Ona göre halkla paylaşılmayan iktidarların ismi farklı olsa da temelde hepsi aynıdır.

Cumhuriyet’in kurulmasıyla birlikte Türkiye’ye dönen Aydemir, komünizm içerikli yazıları ihtiva eden Aydınlık Dergisi’nde yazmaya başlar. Derginin kapatılmasının ardından İstiklal Mahkemelerinde yargılanır ve 10 yıl hapse mahkum edilir. Mahkum olmasına rağmen hükümete kırgın değildir. İki yıl sonra genel af ile hapishaneden çıkar. Sonrasında tekrar tutuklanır ancak beraat eder.

Beraatının ardından Ankara’ya gelen Aydemir, ilkokul öğretmenliği hayalini kurarken kendini bürokrasinin içinde bulur. Bürokrasi ise hiç tahmin ettiği gibi değildir. Dinamik ve ülkesinin kalkınması için gecesini gündüzüne katan kamu görevlileriyle birlikte çalışmaktadır. Yine bu sıralarda Kadro dergisinin çıkarılmasına ön ayak olur.

1923-1932 dönemi Türkiye Cumhuriyeti’nin liberal ekonomi anlayışını eleştiren Aydemir’e göre devletin ekonomi üzerindeki etkinliği artırılmalıdır. Ancak bu anlayışı yüzünden komünistlik ile suçlanır, fikirleri hayata geçmez. Ülke ekonomisinin Büyük Buhran’dan bu nedenle fazlaca etkilendiğini düşünen Aydemir, yaklaşmakta olan İkinci Dünya Savaşı’nı da büyük bir fırsat olarak görmektedir. Buna göre gelişmiş ülkelerin sanayi teçhizatları bu karışıklık esnasında Türkiye’ye çok az bir maliyetle getirtilebilecektir. Ancak kanunların küçük işletmeciyi koruması nedeniyle bu düşüncesi de hayata geçmez.

İkinci Dünya Savaşı’nı takip eden yıllarda Vekiller Heyeti kararı ile 1951 yılında emekli edilen Aydemir huzuru toprakta aramaya karar verir ve daha dingin bir hayat sürmeye başlar.

Değerlendirmeler

Kitapta, ideolojiler arasındaki geçişlerin altında yatan nedenler ayrıntısıyla ele alınmış ve genel olarak şu unsurlara bağlanmış: heyecan ve ülke için bir şeyler yapma ülküsü. Bu durum yazarın birçok görüşün hararetli savunucusu olup sonrasında bundan vazgeçmesine ilişkin bir açıklama çabası içinde olduğu izlenimi veriyor.

Enver Paşa oldukça fazla eleştirilmiş, Sarıkamış’ın stratejik bir facia olduğu ve neredeyse tüm askeri şehit olan ordunun yok olmasıyla diğer cephelerde de sorunlara yol açtığı, Orta Asya’daki girişimlerin başarısızlığa mahkûm olduğu özellikle vurgulanmış.

Kitabın birinci ağızdan döneme ilişkin önemli bilgiler vermesine ek olarak gerek kelime sayısı gerek tasvirler açısından edebi olarak zengin bir içeriğe sahiptir. Suyu Arayan Adam’la birlikte kendinizi olayların içinde buluyor, zorluğu ve heyecanı hissediyorsunuz.

“Otomat” bölümü (s. 301-307) kitabın özeti niteliğinde. Yazar bu bölümde başından geçen her şeyi bir kendini sorgulama çerçevesinde en başından anlatıyor. Vakti olmayanlar için bu bölümün okunması faydalı olabilir.

Suyu Arayan Adam, yakın tarihe ilgi duyan, günümüz Türkiye’sini bu çerçevede anlamaya çalışan kitapseverlerin okuma listesinde bulunmalıdır.

Yazan: Gökhan İPKİN

Suyu Arayan Adam Soruları ve Cevapları

Suyu Arayan Adam kimin eseri?

Şevket Süreyya Aydemir

Suyu Arayan Adam türü nedir?

Günlük / Anı

Suyu Arayan Adam kaç sayfa?

408

Suyu Arayan Adam Yorumları

konusu pek ilgimi çekmedi o yüzden okurken sıkıldım zevkine göre beğenisi değişir kitabın

29-08-2017 18:46

kitap çok eski bir konuyu anlatıyo o yüzden sıkılmak çok normal okurken ben de çok sıkıldım

07-09-2017 12:23

okurken sıkıldım güzel bir konuyu ele almış ama akıcı bir dil ile anlatamamış hikaye çok yavaş ilerliyor ve sıkıyor pek tavsiye etmem

23-07-2019 11:20

ne anlatıyor tam anlamadım özet çıkartmam lazım ama adam oradan oraya savruluyor gibi kısa özet yazmam lazım ama adam o kadar çok şey yaşadıki nasıl kısaltacağım anlamadım sizin özet de uzun olmuş bunun konusunu daha nasıl kısaltacağım bakalım

31-03-2022 22:02

kitabın tam türü nedir günlük mü anı mı kafam karıştı?

15-09-2022 20:06

felsefe kitabı gibi olmuş güzel sözler yerine daha çok bilgilendirici bilgiler olmasını tercih ederdim

27-11-2022 20:58

türü biyografi mi?

29-01-2023 13:34

kitap analizi de çıkartır mısınız bana gerekli

18-07-2023 21:35

pdf yada epub paylaşın okumam gerekiyor lütfen

22-01-2024 22:39

bende pdf arayan adamım parasızlık kadar kötü bir şey yok

06-08-2024 18:23