Hiçbir çile sünger avcılarınkinden daha korkunç, hiçbir çaba onlarınkinden daha zor değildi...
Sünger avcılığı bölgedeki pek çok insanın yegâne geçim kaynağı olmakla birlikte oldukça meşakkatli bir iştir.
Ateşoglu ve tayfası da üç beş kuruş kazanıp karınlarını doyurmak için bu işin ucundan tutmuşlardı tıpkı diğer insanlar gibi. Tabii bu işi yatarak paraya çeviren aklı sadece düzenbazlığa çalışan kimselerde yok değildi. Kendileri yatar fakir fukarayı zorla karın tokluğuna çalıştırırlardı bunlardan biri de Karakulak Tevfik, denizcileri kendine borçlu hale getirerek onları ölümüne çalıştırır. Para için yapmayacağı hiçbir şey yoktur.
Yine bir gün Ateşoğlu ve tayfası sefere çıktılar bu sefer rastgele değildir. Salih reisin bir gün balık tutmak için tutmak için denize açılıp balık tutarken uyuya kalınca balığın onu çekiştirdiğini fark eder ve olta onu sürüklemeye başlar. Etrafına bakınca buranın insan eli değmemiş bir sığ olduğunu görür, bu sığdan kimseye haber etmez. Ta ki bizim tayfa her zaman yaptıkları gibi seferden dönerken Salih Reis’in yanına uğrarlar ve ellerinin boş olduğundan dert yanar Salih reis onları gizli sığa götürür yanlarına da uğur getirsin diye Çakır Ayşe’yi de katarlar Çakır Ayşe yerinde durmayan bir kız çocuğudur. Annesi ve dayısı ile birlikte yaşar. Sahile yüzmeye gittiği bir gün Balıkçı Hasan ile tanışır ve birbirlerine aşık olurlar. Ayşe, Hasan ile evlenmek için evden kaçar ve evlenirler. Hasan’ın ölümü çoğu denizci gibi denizde olur. Çakır Ayşe, Hasan’dan sonra kimse ile evlenmez. Hasan’ın hayatta kalan tek akrabası olan Salih Reis’i babası yerine koyar. Tüm denizcileri ise evladı gibi görür. Bu yüzden denizcilerde Çakır Ayşe’yi anaları gibi severler. Bütün depoyu dolduracak kadar sünger avlarlar. Tayfa yine hiçbir yere bakmadan gizli sığa gitmeyi planlar. Fakat arkalarında paragöz karakulak vardır ve onları takibe başlar gizli sığı bulabilmek için. Karakulak Tevfik’in peşlerine takıldıklarını anladıklarında yollarını değiştirerek bir fırtınaya dalarlar ve fırtına sayesinde izlerini kaybettirirler. Ateşoğlu ve tayfası Karakulak Tevfik’ten tamamen kurtulabilmek için birkaç gün farklı yerlerde oyalanma kararı alır. Bu sırada tayfanın yenisi ve en genci olan Ali’ye suya dalış yapması için eğitimler verirler. Aliş denizi hep sevmiş, ona aşık olmuş küçük bir çocuktu. Babası ve dedesi denizde öldüğü için babaannesi Kara Hacer Aliş’i denizden uzak tutmaya çalışır. Ancak Alış deniz aşkıyla bir kez yanmıştı. Önce Karakulak Tevfik’in gemisine yardımcı olarak yazılacakken Aliş’in rahmetli babasının arkadaşları olan Ateşoğlu ve yanındakiler Aliş’i Karakulak Tevfik’in elinden kurtarmışlardı. Şimdi ise onu aşkına kavuşturmak için hazırlıyorlardı. Bu esnada ise tayfadakiler hayatın onlar için yazıp çizdiği ve başrole kondurduğu hikayeleri anlatıyorlardı. Karabatak’tan tutun Çağanoz’a kadar hepsinin kader denilen yolculukta bir durağı var hepsinin tek ortak noktası mavi bakışlı bu sevgiliye gönülleriyle birlikte ömürlerini de vermişlerdi.
Bir de Hırsız Selim vardır tayfa sonradan dahil olur. Bir insafsızdan kaçıp Ateşoğlu’nun tayfasına gelir. Küçüklükte başlar Selimin deniz hikayesi. Anasıyla babası ölmüş ardından ninesi de ölünce büsbütün denize ait olmuş. Ateşoğlu ve tayfasını ararken muhakkak Çakır Ayşe ile Salih dedenin yanına uğrarlar diye düşünüp onların yanına varmış ama ortada ne Salih Reis ne de Çakır Ayşe varmış. Çakır Ayşe’den geriye bir kuru iskelet kalmış. Onu da hırsız selim toprağa gömüp gitmiş.
Tayfayı bulunca Karakulak Tevfik’in peşlerini bırakıp Bodrum’a döndüğünü haber verir. Karakulak’ın bu hareketinden kuşkulansalar da bir anlam veremezler. Üst kademelerdeki bazı kişilerin Ege’de sünger avcılığı haklarının tamamını Yunanlılara Satması. Karakulak Tevfik’in Bodrum’a dönmesine sebep olur. Karakulak Tevfik bu anlaşmaya çomak sokacaklarını düşünerek Ateşoğlu ve tayfasını ortadan kaldırmanın planlarını yapar. Bu sırada Ateşoğlu ve tayfasının gemisi arızalanır ve arızalı parçanın tamir edilmesi için Ateşoğlu yola çıkar. Karakulak Tevfik, engel olarak gördüğü Ateşoğlu ve tayfasını ortadan kaldırmak için hazırladığı planı uygulamaya başlar. Yanına yandaşlarını alarak Ateşoğlu’nun gemisinin demir attığı yere varır. Gece karanlığından faydalanarak geminin altına bomba yerleştirir ve bu bombayı patlatarak gece uykuda olan bütün tayfayı öldürür. Geminin arızalanan parçası için yola çıkan Ateşoğlu bu sırada gelir. Geminin havaya uçtuğunu gören Ateşoğlu Karakulak Tevfik ile karşılaşınca her şeyi anlar. Karakulak’ın üzerine yürüdüğü sırada Karakulak’ın adamlarından biri Ateşoğlu’nun kafasına bir taşla vurarak onu etkisiz hale getirir. Ateşoğlu’nu öldü sanarak denizin dalgalarına bırakırlar. Dalgalar Ateşoğlu’nu bir kıyıya sürükler. Yaşamın, Ateşoğlu’nu bırakmaya gönlü yokmuşçasına onu hayata kayarken burada yaşayan köylüler Ateşoğlu’nu fark ederler ve iyileştirirler. Ancak Ateşoğlu kafasına aldığı darbe yüzünden hiçbir şeyi doğru düzgün hatırlamaz. Geri kalan ömrünü bir sandal ile balık tutarak geçirir. Yine denize açıldığı bir gün ölüm davetini arkadaşları vasıtası ile yapar. Ateşoğlu da arkadaşları gibi gökyüzü gemisine katılır ve ufuklarda kaybolur.
Yunanlıların yaptıklarına Latif isminde biri ısrarla karşı çıkar ve yer türlü yola başvurur nihayet halk haklarına kavuşur.
Romanda, toplumsal sıkıntılar ve geçim sorunlarına sıklıkla yer veriliyor. Bununla birlikte denizcilik hayatının getirileri ve ölümüne ekmek parası için gösterilen çabalarda yansıtılıyor. Her bölümde farklı bir insan hayatına değinilip kurguda büyük yer tutuyor. Anlatım açısından betimlemeler ve söz sanatlarına yer verilmiş eser okurken hissetmemizi sağlıyor.
Yazan: Beyza İlhan
Deniz Gurbetçileri Soruları ve Cevapları
Deniz Gurbetçileri kimin eseri?
Halikarnas Balıkçısı
Deniz Gurbetçileri türü nedir?
Yerli Romanlar
Deniz Gurbetçileri kaç sayfa?
280
Deniz Gurbetçileri Yorumları
aldığım kitapta hep yazım hataları vardı zor anladım bazı sözleri sakın ucuz diye kitap almayın pişman olursunuz ama pdfsini okudum güzeldi