Kitap boyunca kahramanımızın ismi belirtilmiyor. Ona dair bildiklerimiz ise şöyle: Otuz dört yaşında, erkek ve kanser hastası. Eser, bir hastane odasında başlıyor. Doktor hastalığının epey ilerlediğini, artık yanında birilerinin ona refakat etmesi gerektiğini söyler. Ancak kahramanımız hastalığını ailesine bildirmemekte kararlıdır. Ailesinden ayrı yaşadığı için bu hastalığı saklamak ona zor gelmez.
Artık öleceğini bilmek, kahramanımıza doğup büyüdüğü, ailesinin hala yaşadığı mahalleye geri dönme arzusu uyandırır. Bunu çok ister ancak onu durduran bir şey vardır. Nihayet cesaretini toplayıp mahallesine dönmeye karar verdiğinde bizi de hikayesinin içine alır ve başlar anlatmaya.
İlkokul öğretmeni Remzi Hoca’yla, Aysel Hanım’ın kızı İlknur’dan bahseder. Bu hikayenin diğer kahramanı da İlknur’dur. İlknur iki yıllık yüksekokulu bitirmiş, bir diş hekiminin yanında teknisyen olarak çalışmaya başlamıştı. Kahramanımızın ailesi ve İlknur’un ailesi çok yakınlardı. Ama onlar İlknur’la aynı yakınlığı kurabilmiş değillerdi. Ancak hem aileler tarafından hem de mahalleli tarafından birbirlerine yakıştırılıyorlardı. Bir gün İlknur açık bir şekilde onu sevip sevmediğini, hatta onunla evlenip evlenmeyeceğini sorar. Kahramanımız bu sorular karşısında afallar elbette. Olaylar hızla gelişir ve aile arasında gerçekleşen bir törenle de nişanlanırlar.
İlknur’un evlenmek istemesinin altında ise bambaşka bir gerçek yatıyordu. Remzi Hoca’nın öğretmen arkadaşlarından birinin tacizine uğramıştı İlknur ve bu sonraki zamanlarda da devam eder olmuştu. Henüz çocuk yaşta olduğu için korkmuş ve kimseye bir şey söyleyememişti. Ama tacizler son bulacak gibi olmayınca bütün cesaretini toplamış ve annesine bildirmişti durumu. Aysel Hanım, bu durumu Remzi Hoca’dan saklamıştı. Çünkü adamı öldürür de cezaevine girer diye korkmuştu. Onun yerine bu durumdan haberdar olduğunu belli ederek adamı durdurmaya çalışmıştı. Ama İlknur’un yaraları sarılmamıştı. İlknur yabancı erkeklerin yüzünde hep o karanlık adamı görüyordu. O yüzden evlilik kaçınılmaz olduğunda yabancı biriyle evlenmektense, çocukluktan beri tanıdığı, bildiği kahramanımızı tercih etmişti.
Altı ay süren nişanlılığın ardından kahramanımız İlknur’dan ayrılmaya karar verir. İlknur’un dünyasında bir yer tutabilme çabası, ona babalık etmek, içinden çıkamayacağı bir durum haline gelir. Kahramanımız ilk olarak ayrılık meselesini annesiyle paylaşır. Ancak annesinden destek göremez. Annesi bütün millete rezil olacakları düşüncesindedir. Ancak kahramanımız kararlıdır. Nişanı bozup ayrıldıktan beş ay sonra İlknur bir sabah evden çıkar ve geri dönmez. Ailesi deliye döner. İlknur’dan hiç haber yoktur. Bir süre sonra annesini arayıp iyi olduğunu söylese de ona dair hiçbir ize rastlanmaz. Bu yükü kaldıramayan kahramanımız da ailesinin evinden ayrılır.
Cesaretini toplayıp mahallesine dönen kahramanımız burada İlknur’la karşılaşır. Bir kafede oturup çay içerler. Uzun uzun konuşurlar. İlaç gibi gelir bu konuşma kahramanımıza. İlknur’u sevdiğini itiraf eder kendine. Onunla birlikteyken hüzünlerin aceleyle dağıldığını hisseder.
Kahramanımız sonunda hasta olduğunu annesine söylemeye karar verir. Zor olsa da daha fazla saklamaya gerek görmez. Ancak tam o söyleyecekken annesi sabah doktorunun aradığını söyler. Ağlamaya başlamıştır annesi. İlknur’u gördüğünü, epeyce sohbet ettiklerini, birbirlerini çok özlediklerini anlatmaya çalışır kahramanımız.
Aslında İlknur gitmemişti de dönmemişti de. İlknur bu ayrılıktan sonra canına kıymıştı. Kahramanımız kendini sorumlu tutuyordu. Kendini kanser zannediyordu. İlknur’un intiharı onu öylesine derinden etkilemişti ki kendine eziyet ediyordu. Oysa ki ölümcül bir hastalığı yoktu. Yalnızca ruhu hastaydı.
Tarık Tufan’dan okuduğum ilk eser Hayal Meyal. Bu kitaptan sonra da bütün eserlerini okuma kararı aldım. Çok kısa bir kitap olmasına rağmen bu kadar sarsıcı bir hikaye yazabilmek gerçekten büyük bir başarı olmalı. Bölümlerin arasına yerleştirilen her bir şiir de ayrı güzeldi. Altını çizdiğim o kadar çok satır var ki tekrar tekrar okudum ve okuyacağım. Çok can yakıcı da bir ters köşe ile son buldu bu buruk hikaye. Ama çok da güzel mesajlar verdi, herkese tavsiye ederim.