Behice ve Perihan 22 yaşlarında iki arkadaştırlar ve Ankara’da oturmaktadırlar. Behice evli ve bir kız çocuğu sahibi olmasına rağmen Perihan hâlâ bekardır ve bir koca aramaktadır. Ne yazık ki hiç kimse Perihan’a alıcı gözle bakmaz. Perihan’ın çok sevdiği halası onun için Nüzhet adında bir doktor bulmuş olsa da bu adam bir süreliğine yurt dışına çıkmıştır. Behice’nin kocası Nihat de bir aday bulmuştur; ancak bu adayın evlenmeye pek gönülsüz olduğu kısa zamanda anlaşılır.
Perihan, artık gençlerden ümidini kesmiştir ve bunu kendince mantıksallaştırarak gençlerin epey toy olduğunu, genç biriyle evlenmenin çok zor olduğunu, kurulu düzene sahip, evi ve arabası olan, maaşı iyi, kişiliği oturmuş yaşlı biriyle evlenmenin en doğrusu olduğunu düşünür. Üstelik Perihan’ın kafasında böyle bir aday da vardır: Vassaf Bey.
Vassaf Bey yetmişli yaşlarda bir bürokrattır. İstanbul’da bir yalısı, Ankara’da güzeller güzeli bir evi vardır. Temiz giyinir, kibardır ve aklı başında bir ihtiyardır. Hiç evlenmemiştir. Babası siyasetçi olan Perihan’ın evine de bazen gider gelir. Bir toplantı sırasında Perihan’ın arkadaşları Vassaf Bey’den hayranlıkla bahsedince, 22 yaşında gencecik bir kız olan Perihan’ın aklına bu takılır ve Vassaf Bey ile evlenmek ister. Bu fikrini de en yakın arkadaşı Behice’ye açar. Behice Perihan’a “Sen delirdin mi? ondan koca olur mu hiç?” dese de Perihan onu dinlemez ve gidip Vassaf Bey’e açılır.
Vassaf Bey Perihan’ı beğendiğini; ancak yaşlı bir adam ile genç bir kızın evlenmesinin doğru olmayacağını söyler ve bu şekilde Perihan’ı reddeder. Perihan Vassaf Bey’e açıldığı için pişman olup üzülür, ne var ki birkaç gün içerisinde onu unutur. Artık Perihan’ın gözü, Güzide Hala’sının kendisine bulduğu doktordadır.
Perihan’ın ablası Neriman, babasının kızını vermek konusunda gönülsüz olmasına rağmen Bedri ile evlenir. Düğüne Güzide Hala’nın Perihan için bulduğu Doktor Nüzhet de katılır. Doktor Nüzhet sarışın, uzun boylu ve altın çerçeveli gözlüklü bir adamdır. Perihan ile Doktor Nüzhet dans ederler. Her ikisi de birbirini beğenmiştir. Doktor, Perihan’ın ailesi ile tanışmak ister. Perihan “Olur.” der. Doktoru birkaç gün içinde tekrar görmeyi ve evinde misafir etmeyi bekleyen Perihan, ondan uzun bir süre haber alamaz.
Bu arada emekliye ayrılıp İstanbul’a giden Vasaaf Bey’in ölüm haberi gelir. Perihan birkaç gün gözyaşı döker. Sonra Vassaf Bey’i gerçekten sevmediğini, onunla evlenmek fikrinin tam bir çılgınlık olduğunu düşünür.
Günlerden bir gün Perihan’ın evine sarışın, uzun boylu ve altın çerçeveli gözlüklü bir adam gelir. Perihan uyumaktadır. Kapıyı açan hizmetçi, gelen adamı geri çevirir ve daha sonra gelmesini söyler. Uykusundan uyanan Perihan, durumu hizmetçiden öğrenir ve gelenin Doktor Nüzhet olduğunu düşünür. Bir süre sonra adam tekrar gelir. Bu, Doktor Nüzhet değildir. Perihan’a bir kutu getirmiştir. Bu kutuyu ise Vassaf Bey göndermiştir. Kutu içerisinde iki pırlanta yüzük, birkaç gelin eşyası ve biri babasına biri de kendisine olmak üzere iki mektup vardır. Mektupları okudukları zaman Vassaf Bey’in, kutuyu getiren çocuğu yalnız bırakmamalarına dair bir dileği olduğunu görürler. Baba ve kız, Vassaf Bey’in bu genci Perihan ile evlenmek üzere Ankara’ya gönderdiklerini düşünürler.
Bir süre sonra genç yine çıkar ve Vassaf Bey’in Ankara’daki evi Perihan’a bıraktığını söyler. Perihan, bu gencin adının Tuğrul olduğunu ve makine mühendisliği okuduğunu öğrenir. Dedikodu çıkmasından korkan Perihan evi ve kendisine bir kutuda gelen hediyeleri reddeder. Behice’ye durumu anlatır. behice ise Tuğrul’un Doktor Nüzhet’ten daha yakışıklı olduğunu, bu genci kaçırmaması gerektiğini söyler. Oysa Perihan’ın gönlü hâlâ doktordadır. Ne var ki doktordan hiç ses soluk çıkmaz. Bir süre sonra Perihan, Doktor Nüzhet’in Ankara’ya bürokrat olarak geleceğini, ayrıca Mehmet Ali Paşa’nın kızı ile evlenme hazırlıkları içerisinde olduğunu öğrenir. Bunun üzerine Tuğrul ile buluşmaya karar verir.
Tuğrul ile buluşan Perihan, Vassaf Bey’in ona da bir mektup bıraktığını ve bu mektupta Tuğrul’un kendisi ile evlenmesini istediğini öğrenir. Tuğrul bu buluşmada Perihan’a evlenme teklifi eder. Perihan da bu teklifi kabul eder. Önce Güzide Hala’ya sonra da babasına damat adayını kabul ettirir. Çok geçmeden evlenirler. Ardından, Vassaf Bey’in İstanbul’daki yalısına taşınırlar.
Kitap, kısa cümlelerle ve oldukça sade bir şekilde yazılmıştır. Romandaki kadınların tek derdi evlenmektir ve dedikoduları da bu konu üzerindedir. Roman kişilerinin çoğu kadındır ve bu kadınlar orta ve üst sınıflardan oluşmaktadır. Bundan dolayı romanda geçim derdine, siyasete ya da Ankara’daki bürokratik ilişkilere pek rastlanmaz. Bir Yeşilçam filmi tadındaki bu roman, her ne kadar yüzeysel olsa da, okuyucuya sadeliğiyle keyif vermekte ve merak duygusunu diri tutmaktadır. Romanda zirve yoktur; bütün olaylar olabildiğince sıradan bir şekilde ilerler. Evlilik üzerine yazılmış bu romanda aşk da oldukça basit ve ilkeldir. Perihan’ın Tuğrul’u sevmesi bir an meselesidir ve hiçbir tutku, acı ya da kuvvetli duygu yoktur bu sevgide. Ancak Tuğrul’a söz verdikten sonra Perihan, aşktan ziyade, bir bağlılık hissetmiştir. Pek çok evliliğe değinilen romanda aşk ilişkisi varsa o da ancak Neriman ile Bedri arasındadır. Romanın bitişi de hayli sıradandır. Perihan’ın Behice’ye yazdığı mektuplardan bazı parçalar, Perihan’ın İstanbul’daki hayatını anlatması amacıyla romana eklenmiştir. Bu bitiş oldukça basit ve sıradandır. Perihan’ın evlenme hikayesini anlatan roman, evliliğin gerçekleşmesinden sonra kendiliğinden bitmiş görünmektedir. Perihan ile Tuğrul’un mutlu olduğunu öğrensek de yazar bize bu yeni evlilerin yaşamına ve aralarındaki ilişkiye dair pek az malumat vermektedir. Dolayısıyla romanın ana konusu da zayıf bırakılmıştır. Zaten yazar da romanda bazı eksiklikler görmüş olacak ki bu kitabı yeniden yazmaya kalkmış; ancak bitirememiştir. Yarım kalan bu metin de, yayınevi tarafından kitabın sonuna eklenmiştir.