Kitap Ahmet Mithat Efendi’nin sade bir dille yazdığı ve iyi kötü çatışmasını anlattığı romanıdır. Hem yazıldığı dönemden izler taşıyor hem de içerisinde kendi yorumları bulunuyor. Okuyucunun okurken soracağı sorulara bir cevap niteliğinde olan yorumları hikayenin akışını bozmuyor aksine üslubu öyle güzel ki satırlar su gibi akıyor. Konusunda geçen karakterler üzerinden de mesajını başarılı bir şekilde veriyor. Beni okurken rahatsız eden tek şey bazı kısımların yersiz uzun olmasıydı. Onun dışında oldukça başarılı ve okunması gereken bir roman.
Şehlevend ve anası Hüsna Hanım çektikleri cefadan dolayı canlarına kıyarak kurtulmayı düşünürler. Bir gece vakti Kanlı Burç adı verilen yeniçerilerin uğradığı ve olayların yaşandığı yere giderler. Orada canlarına kıymaya hazırlanırlarken yeniçerilerin bir genci bıçakladıklarına şahit olurlar. Yeniçeriler gittikten sonra genci kurtararak evine taşırlar. O günden sonra cami önünde dilenmeye başlayan ana kızı bir köle taciri olan Laz Mehmet Ali Ağa görür. Şehlevend’e Mısır’a köle olarak gitmesi karşılığında anasına ev alıp cebine para koyacağı sözünü verir. Başka çaresi olmayan Şehlevend anasına Mısır’a gelin gidiyorum diyerek yalan söyler. Fakat Laz Mehmet Ali Ağa söz verdiği gibi Hüsna Hanım’a bakmaz. Ev alıp oturttuktan sonra bir daha uğrayıp para vermez. Çaresiz kadın aylar sonra kızını bulmak için Mısır’a giden bir gemiye biner ancak gemiyi korsanlar kaçırarak Hüsna Hanım’ı ve parası olmayan hacıları esir alır.
Şehlevend ise Cezayir’de bulunan Dayızade Ahmet Bey’in evinde cariye olarak yaşamaktadır. Kendisini dilsiz olarak göstermiş herkese inandırmıştır.
Ahmet Bey ve birkaç arkadaşı Arapları soyan para pula düşkün adamlardır. Her gece Ahmet Bey’in evinde toplanır bir sonraki soygunun planını yaparlar. Şehlenvend’i dilsiz bildikleri için şüphe etmezler. Daha sonraları eve bir uşak alınır. Genç bir delikanlıdır. Ahmet Bey’e hikayesinin anlattığında onun Şehlevend ve anasının Kanlı Burç’ta kurtardığı genç olduğu ortaya çıkar. İsmi Civelek Mustafa olan genç Şehlevend’in ona gerçeği anlatması ile iyiliğine karşılık tüm hizmetlerini yapacağını söyler. O sıralar Ahmet Bey ve arkadaşlarının hedefinde olan Hüseyin Fellah adında bir adam olduğunu öğrenirler. Dayızadeler önce kendi saflarına çekerek soyguncu yapmaya çalışırlar Hüseyin kabul etmeyince onu öldürmek için plan yapmaya girişirler. Ancak yaptıkları her plan Civelek ve Şehlevend’in Hüseyin’e haber vermesiyle başarısız olur. Hüseyin’i öldürmekten vazgeçen Ahmet Bey ve arkadaşları Kurdoğlu adında bir korsanın malına mülküne göz koyarlar. Civelek’i Kurdoğlu’nun evine casus olarak yollarlar ancak Civelek öğrendiği her şeyi Şehlevend’e anlatır. Kurdoğlu’nun gemilerden cariye topladığını içlerinde annesi Hüsna Hanım’da olduğunu söyler. Şehlevend hemen bir plan yapıp Ahmet Bey ve arkadaşlarını Kurdoğlu’nun evine saldırmaya göndertir. Civeleğin önceden haber verdiği Kurdoğlu hazırlıklı olunca Ahmet Bey ve tüm arkadaşları yakalanır. Şehlevend anasına kavuşarak Civelek ile birlikte Hüseyin’in evine Cuya köyüne gider. Hüseyin ise Şehlevend’in yardımına karşılık onun İstanbul’daki gemilerden birinde zincire vurulmuş olan sevdiği Ömer’i kurtarıp köye getirir. Hem Civelek hem de Hüseyin Şehlevend’e aşıktır ancak Hüseyin aşkından vazgeçip onun dostu sırdaşı olmayı seçer fakat Civelek aşkından vazgeçmez hatta Şehlevend’de üçünü de sevdiğini kardeşleri olmak istediğini ve hep birlikte yaşamak istediğini söyler ama Civelek kardeşi olmaya razı olmaz. Aklı başından giden Civelek bıçağını çıkararak kendi canına kıyar. Son sözlerinde kardeşin olarak yaşamaktansa aşık olarak ölmek daha tatlı gelir diyerek vefat eder. Şehlevend Civelek’in arkasından üç yıl yas tutar. Evin hemen yanına defnedilen Civelek’in her gün mezarında dua eder. Hikayenin sonunda Şehlevend Ömer ile Hüseyin ise bir zamanlar sevip de istediği ancak babasının vermediği Sabire ile evlenir boy boy da çocuklar olur.