Bir konuyu öne çıkarmanın yollarından birisi, onu zıddıyla karşılaştırıp aradaki farkların ortaya konmasıdır. Böylece mesele, tek başına ele alındığı hâlden daha belirgin bir şekilde apaçık belirir. Falih Rıfkı Atay’ın “Atatürk Ne İdi?” adlı eserde izlediği yöntem bundan ibarettir. Atatürk’ün ve Atatürkçülüğün değerini konu alan bu kitapta yazar, Cumhuriyet öncesine ve 1938 sonrasına ait olaylardan bahsederek Atatürk’ün değerini ve önemini ortaya koymaya çalışır. Atatürk; Osmanlı’nın yüzyıllar boyunca süren çöküşünü durduran bir devlet kurucusudur, inkılaplarıyla Türk milletini muasır medeniyetler seviyesine çıkarmaya çalışan bir önderdir. Türk tarihi içinde o, eşsiz bir zirvedir. Ne yazık ki böyle bir adamın mirasına sahip çıkılamamıştır. Onun ölümünden sonra, 1960’lara kadarki süreçte Atatürk’ün hedeflerinden sapılmış ve Türkiye’nin ilerlemesi büyük oranda durmuştur. Onun laik Türkiye ideali dini bir sömürü vasıtası olarak kullanan siyasetçiler tarafından bozulmuştur. Milliyetçilik hamasete indirgenmiş, diğer yanda ise Rusya ve Çin yanlısı komünistler ortaya çıkmıştır. Atatürk’ün partisi CHP ise ortanın soluna kayarak Kemalizm ile komünizmi sentezlemiştir. Böylece Kemalizm, Atatürk’ün ölümünden kısa bir süre sonra neredeyse ortadan kalkma seviyesine gelmiştir. Hem sağ hem de sol siyaseti eleştiren Falih Rıfkı Atay, Türkiye için tek çıkar yolun Kemalizm’den geçtiğini düşünmektedir. 1950’lerde sağ ve sol siyaset arasındaki rekabet Türkiye’yi yalnızca gelişimden alıkoymamakta, ayrıca Kemalizm’i de ortadan kaldırmaktadır. Bu nedenle Atay, 1960 darbesini bir kurtarıcı eylem olarak görür. Yine de Türkiye’de gerçek bir iyileşme yaşanmaz ve Atatürk’ün mirasına sahip çıkılmaz. Gelinen noktada din istismarı tekrar ayyuka çıkmıştır. Demokrasi, yığınları din ile aldatmaktan ibarettir. Çeşitli tarikatlar ve cemaatler tekrar hortlamış ve Türkiye’nin kaderini etkilemeye başlamıştır. Eğitim, Atatürk dönemindeki seviyenin oldukça aşağısına düşmüştür. Pozitif bilimler önem kaybetmiş, dini ilimler popüler olmuştur. Halk bir kez daha cehalet karanlığına düşmektedir. Bu durum, Osmanlı’nın çöküş dönemindeki durumla aynıdır. Arada hiçbir fark yoktur. Atay, özellikle Cevdet Tarihi’nden yaptığı alıntılarla düşüncesini somutlaştırır. Bu şekilde, Türkiye’nin tekrar çöküş dönemine girdiğini anlatmaya çalışır. Siyasette, toplumda, eğitimde ve dünya görüşünde bir yenilik yapılmadıkça; Atatürk düşüncesine geri dönüş yapılmadıkça Türkiye’nin batması kaçınılmazdır. O hâlde yapılacak ilk iş Kemalizm’e yönelmek, Türkiye’nin siyasetine buna göre yol vermektir. Bunun için de ilk olarak Kemalizm’in anlaşılması gerekir. Atatürk demokrasi yanlısıdır ancak onun demokrasiden anladığı, halk yığınlarının kandırılması sonucunda ülkenin istenildiği gibi yönetilmesi değildir. Halk eğitimli olmadıkça demokrasi tam manasıyla Türkiye’ye yerleşemeyecektir. Halkın eğitimli olması ise eğitimin iyileştirilmesine bağlıdır. Eğitimde pozitif bilimlere önem verilmelidir. Pozitif bilimler, dini ilimlerin gerisine atılmamalıdır. Ayrıca devlet tekrar laik düzene geçmelidir. Din, siyasete alet edilmemelidir. Türkiye’de din özgürdür. İsteyen, istediği gibi dinini yaşayabilir. Fakat din, siyasetten uzak tutulmalıdır. Atatürk’ün inkılaplarına sahip çıkılmalıdır. Kadın gelenek ve göreneklerin altında ezilmemeli, dişilikten kurtulup insan olarak kabul edilmelidir. Siyasette ise boş milliyetçilikten ve tehlikeli komünizmden uzak durulmalı, yalnızca Atatürkçülük izlenmelidir. Bu şekilde Türkiye için gelişmek, ilerlemek ve gerçek manada özgür bir ülke olmak mümkündür.
Yılmaz bir Atatürkçü olarak öne çıkan Falih Rıfkı Atay hemen hemen her kitabında bu düşüncenin savunuculuğunu yapmaktadır. Osmanlı’nın son yıllarına, Kurtuluş Savaşı’na, Atatürk dönemine ve Atatürk sonrası döneme şahitlik eden yazar tek çıkar yolun Kemalizm’de olduğunu düşünmektedir. Atay’ın hem bu eseri hem diğer kitapları, anekdotların zenginliğiyle öne çıkmaktadır. Böylece o, tarihçiler için vazgeçilmez bir kaynak olma vasfına sahiptir. Yazar, düşüncelerini hem muteber kaynaklara hem de bizzat yaşadığı olaylara dayandırmakta, bu şekilde savunduğu düşüncesini ispatlamaya çalışmaktadır. Onun tıpkı Çankaya, Zeytindağı, Ateş ve Güneş adlarındaki eserleri gibi Atatürk Ne İdi eseri de herkes tarafından okunmalıdır. Çünkü Atay’ın eserleri tarihi, siyasi ve edebi açıdan oldukça önemlidir.