Denizde geçirdikleri bir felaket sonucu yolunu kaybeden denizcilerin karşısına varlığından bir haber oldukları Banselam Adası (Yeni Atlantis) çıkar. Ada sakinleri tarafından fark edilen bu yabancılar daha adaya ayak basamadan halk tarafından karşılanır. Halk bu yabancıların kendileri için tehlike arz etmediklerine inandıkları ve Hristiyan olduklarını öğrendikten sonra adaya ayak basmalarına izin verirler. Ada halkı gemicilere oldukça barışçıl yaklaşmış ve onların hastalarını tedavi etmişler, ihtiyaçlarını karşılamışlar. Savaşa karşı olan ada halkı, barış içinde birlikte yaşamakta, komünal yaşamın gerektirdiği gibi ortaklaşa bir hayat sürmektedir. Ada halkından çok etkilenen gemicilere istedikleri kadar adada kalma hakkı verilir. Gemiciler hem adanın güvenliği için hem de rahat etmeleri için “yabancılar evi” adı verilen bir yatakhanede ağırlanır. Görevli bir Banselamlı sık sık onları ziyaret eder ve onlarla sohbet eder, adayı tanımalarına, uyum sağlamalarına yardımcı olmaya çalışır. Gördükleri şeylerden çok etkilenen gemiciler burada sonsuza kadar kalmak konusunda kafa karışıklığı bile yaşarlar.
Banselam halkında, bilge biri de vardır. Halk bu kişiye oldukça saygı gösterir. Hatta ona efendimiz diye hitap ederler. Bunun sebebi de bu kişinin çok zengin ya da çok güçlü olması değil; çok bilgili olmasıdır. Banselamlılar, dış dünyadan bilgi toplamaya da özen gösterirler fakat bunu gizli bir şekilde varlıklarını gizli tutarak yaparlar. Böylece kendi saflıkları bozulmadan, dış dünyanın nimetlerinden ve bilgilerinden de uzak kalmamış olmaktadırlar Görevlendirilen elçiler 12 yılda bir yabancı kılığında diğer ülke ve kıtalara gider; buralardan bir gemi dolusu eşyayla dönerler. Bunun yanında da öğrenebildikleri tüm bilgileri de ada halkına getirirler. Bu bilgilerin toplandığı ve işlediği yer ise Süleyman’ın Evi olarak adlandırılan bir çeşit bilim akademisidir. Akademide daha çok önem verilen çalışma alanı doğaya hâkim olmaktır. Böylece doğa insanın bir nesnesi haline gelecek ve insanoğlu daha üstün olacaktır.
Banselamlılar’ın bir diğer özelliği de aile kavramına yükledikleri değerdir. Kadınlar üstün haklarla donatılmasa da annelik kavramına çok fazla değer verilmiş ve tek eşlilik kavramı çok önemsenmiştir. Halk bütünlüğünü bu değerler sayesinde koruduklarına çok inanmaktadır.
Francis Bacon, Yeni Atlantis kitabını tamamlayamadan vefat etmiştir ve kitap böylece yarım kalmıştır. Ölümünden sonra, özel danışmanı ve sırdaşı Guillelmus Rawley, Bacon'ın İngilizce kaleme aldığı eserin ölümsüzlüğüne olan inancıyla ekleme ve değişiklik yaparak Latinceye çevirdiği Yeni Atlantis'i 1638 yılında yayımlamıştır.
DEĞERLENDİRME
Thomas More’un Ütopya’sı ve Campenella’nın Güneş ülkesi gibi Bacon’un da Yeni Atlantis’i (Nova Atlantis) ideal toplum düzenini anlatan bir ütopyadır. Bacon’un ütopyasının diğer ütopyalardan farkı ideal toplum düzenin kurulabilmesinin temeline bilimi almasıdır. Ona göre bilim sayesinde insanların refah düzeyi artacak, yaşam kolaylaşacak ve insanlar arası ilişkiler bu durumdan olumlu etkilenecektir. Bacon, bilimin önemini anlatırken insanların özgürleşmesine önem vermemiştir. Her şeyin kurallı ve katı olması gerektiğine inanmış ve ast-üst ilişkisini normal bulmuştur. Hatta kitapta “efendi” kavramı bile yer almaktadır.
Ahlak ve mutluluğun sırrı gibi konulara yeteri kadar değinmeyen Bacon çok eleştirilmiştir. Fakat değindiği bir konu vardır ki bu konu Bacon’un hayatında bir yara gibidir. Bacon, kitabında sürekli olarak rüşvet almamanın öneminden ve erdeminden bahsetmiştir. Bacon, devlet işlerinde çalışırken rüşvet almak ve adam kayırmak suçundan yargılanmış hatta hapse düşmüştür. Çıktıktan sonra da bir daha bu işlere dönememiş ve felsefeye yönelmiştir. Bacon, bu yaşantısının etkisiyle kitapta sık sık bu konuya değinmiştir.
Bacon’un, bilim konusundakini fikirlerinde haksız çıkmadığı ve engin bir öngörüye sahip olduğunu günümüzdeki gelişmelere bakarak anlayabiliriz. Bilimsel tarım uygulamaları ve ileri düzeyde teknolojik gelişmeleri 400 yıl önceden öngörmüştür. Ayrıca Bacon’un doğaya hâkim olma fikri ve kitabın sonlarına doğru ayrıntılı olarak anlattığı bilimsel çalışmalar yıllar boyu bilimsel çalışmalar için bir kılavuz görevi görmüştür.