Kitap Türü:Tiyatro & Oyun, PolitikaOrjinal Adı:Das KapitalÇeviren:Erkin Özalp, Mehmet Selik
Puan Tablosu
Arka Kapak Bilgisi
Kapital 3. Cilt Özet
Kapital’in birinci ve ikinci cildinde sermayenin üretim ve dolaşım sürecini inceleyen Karl Marx üçüncü ve son ciltte kapitalist üretim sürecini bir bütün olarak ele alır. Daha önce anlattığı konuların genel hatlarıyla tekrar üzerinden geçtikten sonra kâr meselesi üzerine odaklanır. Kârın ortalama kâra dönüşmesi, kâr oranının düşme eğilimi yasası, faiz getiren sermaye, kârın bölünmesi ve toprak rantı gibi konular üzerine eğilen yazar kapitalistin proleteryayı nasıl sömürdüğünü ortaya koymak üzere tüm yeteneğini kullanır ve modern dünyanın acımasız manzarasını bütün çıplaklığıyla gözler önüne serer. Mevcut düzenin açıklarını görme konusunda eşine az rastlanır bir dikkate sahip olan Marx, bu iki sınıfın aslında birbirine düşman olduklarını ve diş bilediklerini fark eder. Marx, düşüncesini oluştururken Alman filozof Hegel’in diyalektiğini ters çevirip onu ayakları üstüne koyar ve diyalektik materyalizmi geliştirir. Diyalektik kuramına göre ise tez ve antitez olmak üzere iki zıt kutup bir mücadeleye girerek sentezi oluştutur. Zamanla senten yeniden tez hâline gelir ve kendi antitezini ortaya çıkarır. Böylece mücadele sürer gider. Marx, tez ile antitezi sömüren sınıf ve sömürülen sınıf olmak üzere ekonomik temelde tasarlar. Sanayi devrimi sonrasında birbiri ile mücadeleye girecek olan tez ile antitez, sömüren kapitalist ile sömürülen proleteryadan başkası değildir. Yani Marx, kapitalist düzenin bir gün son bulacağını öngörür. Bu öngörünün temeli, iki sınıf arasındaki uçurumun büyüyeceğine dair tahmine dayanır çünkü kapitalist, işçi sınıfını mevcut sistemin devamını sağlayacak biçimde tüketir. Kapitalist proleteryanın yalnızca emeğini sömürüp artık değerine el koymakla kalmaz, onun kapitalist toplumsal ilişkilerini de üretir. Ona ürettirdiği malı yine ona satarak işçiyi müşteri hâline getirir. İşçi, kendi ürettiği malı satın almak üzere daha çok çalışır ve kendini sömürtür hâle gelir. Kapitalist ise elde ettiği artık değeri daha fazla para kazanmak uğruna tekrar dolaşıma sokar ve böylece işçinin üzerindeki yük eskisinden daha sağlam ve büyük olur. Böylece işçi hem kendine, hem topluma hem de ürettiği ürüne yabancılaşır. Marx’ın tahminine göre zamanla proleterler tüm özel mülkiyetini kaybedecek, emeklerini ise sürekli olarak kapitalistlere kaptıracaklardır. Bunun sonucunda sürekli bir yoksullaşacaklar, kapitalist zenginler karşısında bir yoksullar ordusu hâline geleceklerdir. İki sınıf arasındaki uçurumun büyümesi ise proleterlerin devrimci sınıf bilincine ulaşmasını ve hakları için kapitalistlerle mücadele etmesini sağlayacaktır. Nihayetinde kapitalist düzen yıkılacak ve işçilerin önderliğinde kurulacak bir sosyalist devlet meydana gelecektir. Bu devlet zamanla devletin ne kadar gereksiz olduğunu kavrayacak, devlet ortadan kaldırılacak ve komünist döneme geri dönülecektir.
Marx’ın tahminleri tutmamış, böylece Marxist düşünürler günümüzün toplumunu incelemek ve açıklamak üzere yeni kavramlar üretmek zorunda kalmışlardır. Yine de Marx’ın teorilerinin güncelliğini yitirdiği söylenemez. O, mevcut düzeni en çıplak hâliyle bilimsel bir metotta incelemek ve açıklamak için elinden geleni yapmıştır. Onun düşüncesinin en önemli eserlerinden biri olarak kabul edilebilecek Kapital adlı üç ciltlik dev eser ise sermayenin açıklanmasına ve işçi sınıfı ile kapitalist arasındaki görünmez mücadeleye dikkat çekmek üzere hazırlanmıştır. Marx her ne kadar ciddi bir felsefeci, öncü bir sosyolog ve etkili bir ekonomist olsa da onun ideolojik tavrı göz ardı edilemez. O bir bilim adamıdır ama aynı zamanda toplumu harekete geçiren ilham verici bir düşünürdür. Marx, Kapital adlı eseri için “burjuvaların kafasına şimdiye dek fırlatılmış en korkunç gülle” demiştir. Engels ise Marx’ın eseri hakkında “Yeryüzünde kapitalistler ve işçiler bulunduğundan beri işçiler için bu kitap kadar önemli bir kitap çıkmadı.” Diyerek Kapital’in değerine ve önemine dikkat çekmiştir.