Sessizliğin İlk Sesi

Sessizliğin İlk Sesi
Kitabın Yazarı:Adalet Ağaoğlu Kitap Türü:Yerli Romanlar Yayınevi:Everest Yayınları Yayınlandığı Yıl:2015 Sayfa Sayısı:190 ISBN:9786051418452 Kitap Puanı:7 / 10 | Yorum: 3

Fiyat Listesi / Satın Al

YazarOkur:bedava al D&R:78,20 TL KitapYurdu:79,35 TL e-kitap,pdf,epub: *

7
Berbat Sıkıcı Ehh işte Güzel Harika
Ehh işte
Giriş Yap Üye Ol

Sessizliğin İlk Sesi - Adalet Ağaoğlu

Kitap Türü:Yerli Romanlar

Puan Tablosu

Arka Kapak Bilgisi

Sessizliğin İlk Sesi Özet

Altısı birinci bölümde altısı ikinci bölümde olmak üzere konusu bakımından birbirinden farklı toplam on iki hikâyeden oluşuyor bu kitap.

1-) Bir mahalle kuruldu. Oradakiler elektrik olmadığından gece ışığa ulaşamıyordu. Kilisedeki mumları kendi yararlarına kullanmaya karar verdiler. Papazdan gece ayinlerini çoğaltmasını istediler, ayin sırasında da gizlice işlerini yaptılar. İçlerinden biri yakalanmalarına sebep oldu. Kendini suçlu hissettiğinden kiliseden mum çalıp insanlara verdi. Sonra adını Büyük Işık Kumandanı koydular. Ölünce heykelleri yapıldı, meydanlara koyuldu. Eline de gazla çalışan bir meşale kondurdular. Orada yaşayanlar bu heykeli akşamları işlerini yapmak için kullanmaya başladılar.

2-) Baha Bey'in atandığı iş yerindeki iki yaşlı dikkatini çekti. Her gün birbirlerine kahveye gidiyorlardı. Baha Bey, tek başına sıkıldığından aralarına katıldı. Kısa süre sonraysa bu kararından pişman oldu. Bahaneler uydurarak işe gitmemeye başladı. Evdeyken apartmana giren bir muz satıcısını gördü. Bu yaptığının esnaflara hakaret olduğunu düşündü, onunla kavga etti. Muz dikkatini çekmeye başlayınca nasıl yetiştirildiğini araştırmaya başladı. Artık neredeyse tüm gününü muzları düşünerek geçiriyordu.

3-) İşe gitmeden önce ayakkabılarını tamire vermek istedi. Gittiğinde yıllardır hep açık olan dükkanın kapalı olduğunu gördü. Tek yaptığı ayakkabı tamir etmek olan ve her cümlesinin sonunda karşısındakine teşekkür eden bu adam, bugün neden gelmemişti? Yan dükkana bırakmak istedi ayakkabıları. Karşısında fazlasıyla kaba birini bulunca kendi ayakkabıcısının ne kadar iyi biri olduğunu anladı.

4-) Kitapçının sahibinin gelmesini beklerken bir adam girdi içeri. Öyle hızlı girmişti ki az kalsın onu düşürecekti. Bu yaptığı yetmezmiş gibi bir de ayağının dibine tükürmüştü. Adam, onunla kavga ettiği senaryolar kurmaya başladı. Gerçekse bunlardan hiçbirine benzemedi. Üstündeki kazak yüzünden düzgünce tutamamıştı bile. Diğer insanlar da araya girince adam elinden kaymıştı.

5-) Arkadaşıyla etrafı gezerken gözü kapının yanındaki bir kıza takıldı. Arkadaşının ilgilendiği şeyse çatılarda kullanılan kiremitlerdi. Onu, arkadaşına göstermek istese de vazgeçti. O kapının nasıl bir yere ait olduğunu biliyordu ve bunu arkadaşına söylediğinde inanmadı. Onu buranın büyükelçisi yaparak intikamını alabileceğini düşündü.

6-) Evladı gibi sevdiği Hasan, elektrik akımı yüzünden ölünce Sakine'nin kocası Kadir tutuklandı. Yıllardır yanlarına uğramayan Arif Bey gelince herkes onun iyi biri olduğunu düşündü. Gerçeği sadece Sakine ve Hasan gibi yıllardır baktığı ve evladı gibi sevdiği Sefer biliyordu. Sakine'nin Sefer'e destek olması ve iki çocuğuna sahip çıkması gerekiyordu Kadir gelene kadar.

7-) Kısacık hayatına çokça başarı sığdırdı. Kansere yakalanınca tedavi olmak için Londra'ya gitmek için yola çıktı. Kırk bir yaşında duvarına mavi bir kelebek asarak ortadan kayboldu.

8-) Otel odasına giriş yaptığında çoğu kişiyi arkasında bırakmıştı. A, B, C ve diğerleri geride kalmıştı. Zaten H'ye kadar tanıdığı vardı. Telefonu eline alıp onları aramak istedi ama aramadı. Sonunda sokağa çıkıp H'yi bulmaya karar verdi.

9-) Annesinin yaptığı börekleri alıp dedesinin yanına gitti. Yemek yemeye çalışarak bir yandan da onu dinliyordu. Aklıysa annesinin yaptığı börekleri dedesinin beğenip beğenmeyeceğindeydi. O gün şanslı gününde olmalı ki dedesi börekleri sevmişti. Yemekten sonra ona ud da çalmıştı. Ona göre ud demek akşamüstü demekti.

10-) Arkadaşının verdiği kulak tıkaçlarını kullanıyordu üç gündür. Bu sayede gece boyunca kesintisiz uyuyabiliyordu. Rüyasında kardeşinin çığlık attığını ama kendisinin onu duymadığını görünce uyanır uyanmaz tıkaçları çıkardı ve pencereden aşağı attı.

11-) Hastane hademesi, bir odanın kapısında durmuş içeriyi dinlerken ölümlerde artık o eski tadın olmadığını düşünüyordu. Yataktaki kanser olan o adamı görünce de içinden bu gece ya da en geç bu sabah ölmüş olacağını geçirdi. Bu tür hastaları çok görmüştü ve bu adamın durumu hiç iyi değildi. Sabah odanın önüne geldiğinde adamın kardeşiyle kahkahalarla güldüğünü görünce tekrar ölümlerde o eski tadın olmadığını düşündü.

12-) Yırtılan gömleği dikerken kardeşi, büyüyen karpuzun sesini duyması için onu yanına çağırdı. Hızla ayağa kalktı ama kardeşinin yanına gitmek yerine yıldızları izlemeye başladı. Kardeşi buna çok kırılmıştı ve bir daha kimseye karpuzdan bahsetmedi. Yıllar sonra büyük şehire gitti. Bir yıl sonra kardeşler buluştu ve evden ayrılan kardeş evin hâlâ çok sessiz olup olmadığını sordu. Her şeyin yıllar öncesiyle aynı olduğu cevabını aldı. Ardından ablasına şiirlerini okudu. Ablası şiirdeki anlamları düşünürken bir yandan da kardeşinin nabzına bakıyordu.

Editör: Melek Sıla GÜLER

Sessizliğin İlk Sesi Soruları ve Cevapları

Sessizliğin İlk Sesi kimin eseri?

Adalet Ağaoğlu

Sessizliğin İlk Sesi türü nedir?

Yerli Romanlar

Sessizliğin İlk Sesi kaç sayfa?

190

Sessizliğin İlk Sesi Yorumları

çok güzel bir kitaptı editör puanı neden bu kadar düşük?

19-09-2022 12:01

sessizliğin sesi kitabı ile karıştırmışım hoca kızdı :)

21-04-2023 17:21

sessizliğin sesi özeti yok mu aynı mı bu kitaplar

08-02-2024 21:43