Yürümek, burjuva sınıfına mensup iki çocuğun, Ela ve Memet’in, ilkokul sıralarındaki yaşantısıyla başlar. TBMM’nin açılması ve genç cumhuriyetin merkezi olmasından sonra büyük bir hızla gelişen başkentte, Samanpazarı ve Çankaya arasındaki Yenişehir, Ankara’nın modern bir yüzü olmuştur. Amerikan kültürü ile Türk kültürü arasında sıkışan halk kendi yöntemleriyle sosyal sınıfın en üst basamağına çıkmaya çabalamaktadır. Hulusi Şevket Bey’in kızı Elâ da hem okuduğu Yenişehir Mimar Kemal Okulu’nda hem de semtten arkadaşlarıyla iletişiminde tanışır bu ikilemle. Ergenliğin getirdiği değişimleri, cinselliği vücudu herkesten önce gelişen ve erkek yaşıtları tarafından kıskaca alınan Şükran’dan, popüler bir sinema dergisinde gördüğü kadın prototiplerini taklit eden Şenel’den gözleyerek öğrenen küçük, sıska Ela’nın zihninde annesinin kuralcı, baskıcı, sivri dili de hiç durmadan yankılanmaktadır.
Tirebolu Köprüsünün müteahhitliğini yapan Mühendis Necip Bey’in oğlu Memet’in ise henüz Dumlupınar İlkokulu’nda okurken büyüklük taslamak için öğretmenin oğlu Rıfat’a geneleve gittiğini söylemesi sonucu ailesinden yediği dayak, İstanbul’da yatılı olarak okuduğu Fransız Lisesi’ndeki arkadaşlarına da aynı yalanı söylemesini engellemez. Yalanının gerçeğe dönüşmesi için yaptığı hamle başarısız olunca imdadına komşusu Serpil yetişir ancak arkadaşlarına anlattıklarının tersine onda etkisi hissizlikten başka bir şey olmaz.
Ela’nın bir erkekle ilk yakınlaşması ise Büyükada, Maden’de babasının görüşmesini yasakladığı, yengesi Paşa kızı Sabiha Hanım’ın “iyi bir kısmet” olmadığı gerekçesiyle küçümsediği, babası meyhanelerde akordiyon çalan Rum oğlan Aleko’yla öpüşmesiyle gerçekleşir. Eve döndüğünde babası Hulusi Şevket Bey’in öldüğünü öğrenen genç kız, bu ölümü yasaklanan bir şeyi yapmasından kaynaklı bir ceza olarak görür. Bu düşüncesine rağmen görüşmeye devam ettiği genç adamdan uzaklaşmasına sebep olan şey ise Aleko’nun yemek yerken ağzını şapırdatmasıdır. Yemek yemeyi bilmeyen bir erkekle çocuk yapma düşüncesi onu rahatsız etmiştir. İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü’nden Bülent de daha sonra tanışıp evleneceği Avukat Hakkı kadar yeterli değildir. Ancak duygusuz evliliği Bülent’le sırf yapmak için yaptığı kaçamağın duyulması üzerine biter. “Çocuklu ev yıkılmaz”, “Çocuk analı babalı büyümeli” telkinlerinden kaçmıştır bir şekilde. Bir arife günü iş yerinde okuduğu gazetede Şenel’in Amerikalı bir çavuş tarafından öldürüldüğünü okuyunca birilerini aramak için girdiği postanede tanışırlar birbirleriyle Ela ve Memet. İlk günlerin heyecanının ardından yaşadığı ilişkiyi sorgulayan Ela biraz da arkadaşları Tekin ve Güler’in üstü kapalı imalarından kaçmak için İmroz’a gitmek ister. Bu kısa tatil ilişkilerinde soluk almalarına izin verse de adaya çıkartma gemisinin gelmesiyle Ela’nın sorgulamaları yeniden hortlar.
Toplumun belirlediği kurallar çerçevesinde geliştirilen cinsel kimliğin kişilerde yarattığı tramvayı hem kadın hem de erkek üzerinde irdeleyen Soysal, Yürümek romanıyla TRT Sanat Ödülleri Yarışması Başarı Ödülü’nü kazanmışsa da kitap ona müstehcenlik gerekçesiyle kısa bir süre tutukluluk sürecinden sonra program uzmanı olarak çalıştığı TRT’deki görevinden ayrılmasına mal olmuştur.