Kitap Türü:Psikoloji, FelsefeOrjinal Adı:TransparenzgesellschaftÇeviren:Haluk Barışcan
Puan Tablosu
Arka Kapak Bilgisi
Şeffaflık Toplumu Özet
Her yerde karlımıza çıkan ve kavramın fetişleştirilmesine totaliter bir görünüm kazanmasına varan şeffaflık talebi büyük bir paradigma değişimine dayanır. Şeffaflık toplumu kendini öncelikle bir olumluluk toplumu olarak gösterir. Olumluluk toplumu içinde hiçbir olayın kalmamış olduğu bir yapıdaki enformasyonun şeffaflığı ve müstehcenliğinin hakimiyeti altındadır. Şeffaflık zorlaması bizzat insanı sistemin işlevsel bir ögesi düzeyine indirir. Şeffaflığın şiddeti buradadır. İnsan ruhu, ötekinin bakışından uzak, kendi başına kalabileceği alanlara ihtiyaç duyar. Geçirgenlikten yoksun olma gibi bir özelliği vardır. Bütünüyle ışıklandırılması yanmasına ve bir tür ruhsal tükenişe yol açacaktır. Hayatı hayat yapan kendiliğindenlik, olay doluluk ve özgürlük şeffaflığa izin vermez. İnsan ruhunda egonun kendisiyle uzlaşma içinde olmasını engelleyen bir yarık mevcuttur. Bu temel yarık kendine şeffaflığı imkânsız hale sokar. İnsanlar arasında bir yarık bulunur. Bu yüzden de kişiler arası bir şeffaflık oluşturmak mümkün değildir. Ötekinin şeffaf olmayışı ilişkiyi canlı tutan. Ayrıca şeffaf bir ilişki her tür çekicilikten, canlılıktan yoksun ölü bir ilişkidir.
Olumluluk toplumu hiçbir olumsuz duyguya izin vermez. İnsanlar eziyet ve acıyla başa çıkma, buna biçim verme becerisini yitirirler. Nietzsche’ye göre insanın ruhu derinliğini büyüklüğünü ve gücünü tam da olumsuzlukta oyalanmaya borçludur.
Teşhircilik toplumunda ise her özne kendi reklam nesnesidir. Her şey sergi değeriyle ölçülür. Toplum pornografik bir toplumdur. Teşhir etmenin aşırılığı her şeyi tüm sırlarından arınmış olarak derhal tüketilmeye açık bir meta haline getirir. Kapitalist ekonomi her şeyi sergilenme mecburiyetine tabi kılar. Sadece sergilemeye yarayan sahnelemedir değer yaratan, şeylerin her türlü kendine özgülülüğü feda edilmiştir. Şeyler aşırı ışık altında kaybolmaktadır. Örneğin sosyal medya insanın ihtiyacı olan huzuru teşhircilik ile taciz eder. Huzur yerini performans gösterme zorlantısına bırakır. Şeffaflık mecburiyeti görünürlüğe tabi olmayan her şeyi şüpheli bulur. Şiddeti buradadır.
Apaçıklık toplumunda haz mümkün değildir. Şeffaflık her şeyden cazibeyi alır ve hayal gücüne, fanteziye, imkanlarını örme iznini vermez; bu da hiçbir gerçekliğin telafi edemeyeceği bir kayıptır çünkü hayal uzun vadede, elde etme ve keyfini çıkarmayla yeri doldurulamayacak bir kendilik etkinliğidir.
Porno toplumu güzelin ortamı değildir. Örtülü olan, sadece örtünün altında kendiyle özdeş olarak kalır. Örtünün açılması yok olmasına yol açar. Yani çıplak güzellik yoktur. Pornografik çıplaklığın asıl kurbanı zarafettir. Sergi değeriyle patlayacak kadar dolmuş face pornografiktir. Pornografik fotoğraflar da tekdüzedir. Pürüzsüz, şeffaf, herhangi bir kırılma içermeyen fotoğraflardır bunlar. Halbuki erotik olanı belirleyen çatlaklar ve içsel kırılmalardır.
Günümüzde zamana ilişkin kriz ivmeden değil zamansa dağınıklık ve bağlantısızlıktan kaynaklanır. Zamanlama bozukluğu zamanın yönsüz bir şekilde vızlayıp geçmesine ve parçalanıp salt nokta, atom halindeki şimdiler dizisi haline gelmesine yol açar. Böylece zaman anlatısallıktan arınır. Yavaşlama kendi başına boşluğa düşmekten kurtarmaz.
Teklifsizlik toplumu kısmında ise yazar, günümüz dünyasının eylem ve duyguların temsil edildiği ve yorumlandığı bir tiyatro değil, mahremiyetlerin sergilendiği, satıldığı ve tüketildiği bir pazar olduğunu ifade ediyor. On sekizinci yüzyıl tiyatral bir şekilde ruhun yükünü azaltıyordu. Ruh ve beden dokunmadan temas edebiliyordu. Fakat günümüzde tiyatral temsil yerini pornografik sergiye, teşhire bırakır. İnsanların kendi dış görünüşleriyle oynama ve bunlara duygu yükleme yetileri ellerinden alınmıştır. Teklifsizlik şeffaflığın psikolojik halidir. Toplumsal ilişkiler bireyin iç, psişik ihtiyaçlarına ne denli yaklaşırsa o denli gerçek, hakiki, güvenilir ve otantik hale gelir.,
Enformasyon ve resim yığını, içinde boşluğun kendini hala gösterdiği bir bolluktur. Enformasyon ve iletişimin artması kendi başına dünyaya aydınlık getirmez. Enformasyon yığını hakikat oluşturmaz. Ne kadar çok enformasyon serbest kalırsa dünya o kadar karmaşıklaşır.
İfşa toplumu günümüze oldukça ışık tutmaktadır. Bütün bilgi, eylem ve düşüncelerimiz sosyal ağlarda bu denli yayılırken şeffaflık toplumun içinden geçer. Beden giydirilmesi, süslenmesi, işaret ve anlamlarla bezenmesi gereken ruhsuz bir taşbebekti. Ancak şeffaflığın ortamı niteliği taşıyan dijital ağ hiçbir ahlaki buyruğa tabi değildir.
Talep edilen karşılıklı olarak aydınlatmadır. Sadece aşağısı yukarısı tarafından değil, yukarısı da aşağısı tarafından gözetlenecektir. Bugün gözetleme, genelde sanıldığı gibi özgürlüğe saldırı şeklinde gerçekleşmiyor. İnsanlar kendilerini daha ziyade gönüllü olarak teslim ediyor.
Yetmiş iki sayfalık bir kitap nasıl olur da günümüzü bu kadar güzel özetleyebilir? Bilgiye bu kadar kolay erişmek hepimizi tembel yaptı, araştırmaya ve bilgi üretmeye dönük merakımızı perçinledi. Hatta öyle bir hal aldı ki bunun eksikliğini bile hissetmemeye başladık. Hele sosyal medyada kendimizi teşhir edişimiz. Üstten alta yarattığımız şeffaflık. Arama motorlarında tıkladığımız her şeyin bir algoritmasının yaratılıyor oluşu faşist bir eylem değil de nedir? Farklılıklardan uzaklaşmamız yalnızca kendimiz gibi olanı dinlememiz, izlememiz, okumamız. Diğerleri olarak tanımladıklarımızdan bizi her gün biraz daha uzaklaştıran bu platformlar nasıl da hayatımızın merkezine oturuverdi? Kitapta üzerinde düşünülecek çok şey var. Dili pek akıcı denemez hatta okuması, anlaması biraz güç gelebilir ama kesinlikle kitabı bitirdiğinizde emeğinize değdiğini göreceksiniz.