Jean-Louis Fournier yeni bir aile anlatısı ile karşımıza çıkıyor. Babasından, çocuklarının annesinden, çocuklarından ve kendisini dul bırakıp giden ikinci eşinden kitaplarında bahsetmesine rağmen annesiyle ilgili bir şeyler yazması zaman almıştı. Fournier’e göre artık yaşlanmıştı. Gangsterler son vurgunlarının ardından daima annelerine sığınırdı.
Annesini mesafeli ve ketum olarak tanımlamaktadır. Hatta kitabın ismini “annem soğuktur” koyacağını fakat annesinin bundan daha fazlasını hak ettiğini düşündüğü için ismi “Kuzeyli Annem” olarak değiştirdiğini belirtmektedir.
Annesi Marie-Therese’nin çocukluğu tıpkı hayatının geri kalanı gibi zorluklarla geçmiştir. Sert, neşeden yana fakir, dine çok sıkı bağlı ve baskıcı anneannenin tabi ki bunda etkisi mevcuttu. Marie sanattan, hayata karışmaktan ve öğrenmekten çok hoşlanırdı. Chopin seviyor, tiyatroya gidiyor ve kitaplar okuyordu. Marie zor geçen çocukluğunun ardından karşılaştığı genç ve yakışıklı doktordan oldukça etkilenmiş ve hızlı bir evlilik yapmıştır. Başlarda her şey güzel gitse de doktorun bir alkolik olduğu gerçeği Marie’nin hayatını alt üst etmiştir. Alkolik kocası gece eve geç saatlerde gelmekte ve her akşam herkeste “Bu gece nasıl?” kaygısı uyandırmaktadır. Bazı geceler eve alınmadığı olsa da Marie daha fazla dayanamayıp yelkenleri suya indirmektedir. Kocası yüzünden sosyalleşememekte ve dostlarıyla görüşememektedir. Çünkü kocasının ne yapacağı ve kendilerini nasıl rezil edeceği hep belirsizdir.
Alkolikliği yüzünden işleri yolunda gitmeyen ve fakirleşen aile pek de sevimli olmayan “Arras’lı cici annenin” evine taşınmak zorunda kalırlar. Marie büyük umutlarla ayrıldığı bu eve şimdi daha kötü halde dönmüştür. Mutsuz bir eş olarak, alkolik bir kocaya sahip olarak ve üç erkek çocuğun annesi olarak. Evin alt katı muayenehaneye çevirilmiş ve kocası ayık olduğu zamanlarda burada hasta bakmaktadır. Marie artan giderler ile mücadele edemeyince ders çalışmış ve memur olarak belediyede işe girmeyi başarmıştır. Bu durum ne kocası ne de çevresi tarafından iyi karşılanmamıştır. Marie herkese rağmen bu işi sürdürmüş ve buradan emekli olmuştur. Marie, bir gün kızı Catherine’e hamile kaldı. Kocası onu da pek göremedi çünkü neredeyse artık her an içiyordu. Bir ara tedavi olmayı denese ve herkesi boş yere umutlandırsa da öldüğü güne kadar alkol içmeyi hiç bırakmadı. Bir gün okula gelen telefonla babalarının beyin kanamasından öldüğünü öğrendiler. Üzücü olan ölmesi değil, onun asla içkiyi kesmeyecek olduğunu düşünmeleriydi. Tanrı’dan Noel’de küçük İsa’ya yazarak, Tanrı’ya seslenerek ve manastıra gidip ayinlere katılarak çeşitli aile bireyleri tarafından alkolü bırakması istenmişti ama görünen o ki, Tanrı’nın yapacak başka işleri vardı. Babaları hayatının sonuna kadar içerek hem kendi hayatını hem de ailesinin hayatını mahvedecek kızının büyüdüğünü göremeyecekti.
Babanın ölümünün ardından aynı evde yaşamaya devam ettiler. Daha sonra da Arras’lı cici anne vefat etti. Erkekler kendi hayatlarını yaşamk için o evden ayrıldığında anne ve Catherine La Paix sokağındaki evde kendilerini on beş kanlı haçla birlikte yapayalnız buldurlar. Catherine de evlenmek için evden ayrıldığında anne yatağının karşısına 4 çocuğu ve torunlarının aynı fotorafta olduğu bir tablo astırdı. Hayatının son anına kadar sanatla iç içe olmaya ve öğrenmeye devam etti. Parmakları izin verdiği sürece gitar bile çaldı. Hayatının sonbir haftası Jean-Louis ile geçti. Son sözleri de “benim ne iyi çocuklarım var.” oldu.
Kitabı pek çok açıdan oldukça sarsıcı bulduğumu söyleyebilirim. Anne konusu sanırım dünyanın her yerinde aynı yaraya yol açıp aynı duygularda bizleri birleştiriyor. Bir şekilde annelerimizle ilgili yüreğimize dokunan bir anı bir hatıramız vardır. Belki de binlerce vardır. İşte bu kitabı okurken şimdi kendisi de oldukça yaşlanmış bir adamın bile hala ilk günki gibi bu anıları içinde sakladığını ve etkisinden hiçbir şey kaybetmediğini görüyoruz. Bu bir anma şekli ya da biyografiden ziyade bir aşk mektubu, bir özlemin somutlaştırılmış hali. Jean-Louis Fournier şiirsel bir dil ve akıcı bir anlatım ile yine harikalar yaratmış.