Selam Olsun Katalonya’ya (Katalonya'ya Selam) - George Orwell
16 Şubat 1936’da yapılan İspanya Genel Seçimlerini Cumhuriyetçi, Sosyalist ve Komünistlerden oluşan Halk Cephesinin kazanmasının ardından Genelkurmay Başkanlığından uzaklaştırılan Kralcı-Faşist General Franco, gönderildiği Tenerife’de 18 Temmuz günü radyo yoluyla cumhuriyetçi hükümete karşı ayaklanma başlattığını duyurur. Yeni hükümetin yaptığı kamulaştırma, eğitimin laikleştirilmesi, işçi haklarının iyileştirilmesi gibi girişimlerden rahatsız olan kilise ve tekelci sermaye sınıfı bu ayaklanmayı destekler. Ademi müdahale anlaşmasına rağmen gönderdikleri silah ve uçaklarla Hitler ile Mussolini, falanjistlerin yanında olduğunu göstermiştir. İngiltere ve ABD’nin Batı Akdeniz’deki stratejik çıkarları nedeniyle çıkan iç savaşa müdahale etmeme kararı da Franco ve taraftarlarının işine yarar. İlk olarak Fas’taki İspanyol ordusunun denetimini alan “Caudillo” Franco’nun askeri hedeflerinin başında Madrid’i almak vardır. San Sebastian ve Toledo’yu ele geçirmelerinin ardından Madrid’e yönelen isyancı güçler, “No Pasarán-Geçit Yok” sloganı eşliğinde var güçleriyle yaşadıkları kenti savunan antifaşistlerin direnişiyle karşılaşırlar. Bu direnişe 8 Kasım 1936’da çeşitli ülkelerden gelen gönüllüler birliği olan Uluslararası Tugaylar da katılırlar. Gönüllülerin arasında, yeni evlendiği eşi Eileen Maud O'Shaughnessy’nin cesaretlendirmesiyle İspanya’ya durum hakkında gazete makaleleri yazma amacıyla gitmek isteyen Eric Arthur Blair, namı diğer George Orwell de vardır. İspanya’ya gidebilmek için İngiltere’deki solcu örgütlerin birinden tavsiye belgesi alması gerektiğinden bu belgeyi ILP’den (Bağımsız İşçi Partisi) temin etmiş, bu nedenle de adı POUM (Marksist Birleşik İşçi Partisi) milisleri içinde yer almıştır. Partiler arası doktrin farklılıkları nedeniyle birçok yabancının aksine Uluslararası Tugaylar yerine İspanyol Troçkistler arasında yer alması da ileriki süreçte başını oldukça belaya sokacaktır.
Yol parası için aileden kalma gümüşleri rehin verdiği bilinen Orwell, 26 Aralık 1936’da yönetimi işçi sınıfında, anarşistlerin denetiminde olan Barcelona’ya ulaşır. İlk olarak cephe için askeri eğitim almak üzere bir haftalığına Gran Via üzerindeki Lenin Kışlasına gider. Daha önce süvari birliğinin olan bu kışlayı henüz ordu temelinde örgütlenememiş, çoğu Barcelona’nın arka sokaklarından gelen 16-17 yaşlarındaki milisler doldurmuştur. Bu milisler bol yiyecek, bol şarap, günde bir paket sigara, iki günde bir kibrit ve on pesota karşılığında anne- babaları tarafından getirilip askere yazdırılmış deneyimsiz genç oğlan topluluğundan başka bir şey değildir. İçlerinde sadece bir İngiliz (Robert Williams) olduğundan Orwell bu askerlerle iletişim kurmak amacıyla Hugo sözlüğünden yararlanmıştır. Yer aldığı cephelerin birinde gırtlağından yaralanacak kadar savaşın içinde yer alan Orwell, tutuğu günlükle savaşın değişen yüzünü tüm ayrıntılarıyla aktarmıştır. Çektiği fotoğraflar ise fotoğraf makinesiyle birlikte eli iltihap kaptığı için yattığı Manflorite’deki bir hastanede stajyerler tarafından çalınmıştır.
Birkaç defa bronşit nöbeti, dört zatürre vakası atlatmış, kronik öksürüğü olan, her kış mutlaka hasta olan Orwell’in en korktuğu şey soğuktur. Yakacak odun bulamamak, milislere verilen üniformaların soğukta bir işe yaramaması soğuk kış günlerini oldukça kaygılı geçirmesine neden olmuştur. Yaz mevsimi ise yerini başka bir derde bırakmıştır: Güneşten derisi soyulmuş omuzlarla yarı çıplak kum torbalarını taşımak. Orwell’in tek derdi mevsimler de değildir. Haftada 170 gram tütün içen gazeteci, İç Savaş öncesinden kalma stoklar tükenince İspanya’da tütünün tek yetiştiği yer olan Kanarya Adalarının Franco’nun elinde olması nedeniyle sigara bulmakta sıkıntı çekmiş, imdadına Barcelona’da bulunan eşi Eileen koşmuştur. Bitlenme, zamanla kişi başı çeyrek galona düşen süt kadar yoğun, berbat sular, kibrit ve mum sıkıntısı, SSCB’den gelen silahların Almanya’dan gelenlerle yarışamayacak derecedeki yetersizliği gibi sorunlara rağmen faşizmle girişilen mücadeleyi esas kaybettiren cephe gerisinde, sol kanatta yaşanan başka bir iç savaştır. Anti-Stalinist olan POUM’un SSCB’den gelen emirle Katalan Generalitat’ndan çıkarılması, Negrin’in görevden alınması, CNT (Ulusal İşçi Konfederasyonu) ve UGT’nin (Genel İşçi Birliği) hükümetten tasfiye edilmesi, ardından CNT’nin de Generalitat’tan atılması süreçlerinin ardından geriye sağ kanat sosyalistler, liberaller ve komünistler kalmış; bu durum da Franco’nun 36 yıl sürecek olan diktatörlüğü kazanmasına büyük katkı sağlamıştır.
Orwell’e göre insanı yazmaya iten dört büyük güdüden biri de siyasi emellerdir. İçinde bulunduğu koşullar onu “bir tür siyasi broşür yazarına dönüştürmüştür”. Burma’da Hint Emperyal Polisinde geçirdiği beş yıl, yoksulluk, otoriteye karşı duyulan nefret, Hitler’in iktidara gelişi ve İspanya İç Savaşı. Masum insanların haksız yere suçlanmasına duyduğu öfke ve hayal kırıklığı aslında savaşa Halk Cephesinde katılan tüm aydınların ortak noktada buluştuğu bir duygudur. Albert Camus bu durumu şu sözleriyle ifade eder: “İspanya’da dövüşen gönüllüler, bu savaşın anılarını yüreklerinde kötü bir yara gibi taşımışlardır. Çünkü insan, haklı olduğu halde yenilebileceğini, zorbalığın gayrete boyun eğdireceğini, kimi
zaman cesaretin mükafatının olmadığını İspanya’da öğrenmiştir”.
Orwell, SSCB ve Stalin’in İspanyol İç Savaşı’ndaki tavrını uzun süre unutmayacak, bu konudaki düşünceleri daha sonra yazacağı Hayvan Çiftliği ve 1984 gibi romanlarının çıkış noktasını oluşturacaktır.
kitabın gerçek adı katalonyaya selam yanlış yazmışsınız düzeltin lütfen
15-03-2022 12:20
can yayınları adına özür dileriz ve bunca zaman satılanları piyasadan toplamak üzere cia, mossad, mı6 nın tüm personelini göreve çağırırız
15-03-2022 14:10
kitap yorumlarına bakıyordum burada sadece iki tane var ama en güzelleri hayatımızda yeterinde dert yokmuş gibi milletin kafasına taktığı dertlere bak çok güldüm