Temel Reis, yıllarını denizlere vermiş, çok iyi bir kaptandı. Ancak yaşı artık çok ilerlemiş, romatizması da iyice azmıştı. Oğlu Sabri askerdeydi. Ülke savaş içindeydi ve eli silah tutabilen herkes genç yaşlı demeden askere alınmıştı. Temel Reis de gelini Halime ve torunu Memiş ile birlikte Cide'deki evlerindeydi. Hastalığı epey ilerlemişti ve denizlere gidemiyordu. Halime ise bütün gün ev işleri ve köy işleri ile uğraşmaktaydı. Tuz, şeker, çay, kahve ortalıktan çekilmişti. Ekmek bile vesikayla veriliyordu. Bu duruma daha fazla dayanamayan Temel Reis ayaklanır. Yanına aldığı birkaç gençle birlikte denize açılır. Yolda bir taka önlerini keser. Bunlar Kara Niko'nun adamlarıdır. Bir şekilde onlardan kurtulsalar da bu defa da yağmura tutulurlar. Temel Reis ateşlenir ve hastaneye yetiştirseler de oradan çıkamaz. Ne yazık ki bu onun son yolculuğu olur ve hayatını kaybeder. Bir gece askerdeki Sabri kapıya dayanır. Ancak Halime askerden kaçmasını kabullenemez ve onu eve almaz. Teslim olmasını ister. Sabri tekrar askere gider ve iyi bir asker olur.
Temel Reis ölmüştür ancak geride teknesini bırakmıştır. Halime işin ona düştüğünü anlar ve tekneyle açılır. O artık Halime değil Halim Kaptan’dır. Erkek rolü yapmaya başlar. Oğlu Memiş’i de sıkı sıkı tembihler. O yıllarda Karadeniz’de bir uçtan bir uca haydutlar ve korsanlar bulunuyordu. Bu haydutlar tarafından zorla Rusya’ya götürülürler. Halime Kaptan, kadın olduğunu belli etmemeye çalışır. Bu haydutlar Rusya’dan tuz getirmelerini isterler. Tuz getirip satmak yasak değildi ancak vergisi verilmeden satmak yasaktı. Çünkü tuz devletin tekelindeydi. Halime bunu kabul etmek zorunda kalır. Burada Temel Reis’in yakın arkadaşı Mehmet Efendi ile karşılaşırlar. Mehmet Efendi olanları anlasa da elinden bir şey gelmez. Göz göre göre zorla götürülür Halime Kaptan. Haydutların başı Harun Reis kayığa ve tayfaya el koymuştur. İki üç sefer tuz getirir Halime Kaptan. Sivastopol taraflarında küçük bir limanda iken karakola götürülürler. Bu sırada Harun Reis yakalanır. Halime Kaptan da kaçmayı başarır ve olan biteni muhtar Ali Efendi’ye anlatır. Getirdiği tuzların vergisini de ödemiştir Halime. Yani en başında yaptığı her iş namusludur.Tayfadaki Zeynel’in artık askere gitme zamanı geldiğinden onu köye getirir. Eğer Zeynel, Mustafa Kemal’e daha yararlı olacaksa vereyim gitsin diye düşünür. Ancak Zeynel denizde de çok işler başarmıştır. Yalnız tuz alıp satmamış, Kastamonu üzerinden Ankara’ya sandık sandık cephane taşımıştır. Bir zamanlar odun götürüp karşılığında tuz alırken şimdi cephane yüklenmeye başlamıştır. Zeynel yakalanır ve askere alınır. Ailesi Halime Kaptan’dan yardım ister. Ancak Halime Kaptan Zeynel’i anlı şanlı asker yapacaktır. Hem de deniz askeri.
Halime kaptan artık denizlere hükmetmeyi öğrenmiştir. Rüzgarın esintisine göre yelken doldurup boşaltan usta bir denizci olmuştur. Bu defa Milli Mücadele’yi desteklemek için cephane taşımaya başlar. O artık bir kahramandır. Binbaşı Haşim, Halime Kaptan’ı ayakta karşılar. O, Karadeniz’i her mevsim uçtan uca dolaşabilen, cephane, mavzer taşıyan kahraman Halime’dir artık. Onu uzaktan gören bunları yaptığına inanmakta zorlanırdı. Zira pazara giden kadınlardan görünüşte bir farkı yok gibiydi. Üstelik herkesin dikkatini çekecek bir güzelliğe sahipti. Binbaşı, Halime’yi tebrik eder. Kocasının onun sayesinde iyi bir asker olmak zorunda kaldığını da ekler. Kaptanlık artık Halime’nin siciline de geçirilir.
Rıfat Ilgaz, bu romanı Kurtuluş Savaşı zamanında Cide'ye erzak, İnebolu'ya cephane taşıyan Rahime Kaptan’dan esinlenerek yazmıştır. Dillere destan güzelliği ile bu zor işi üstlenen Rahime Kaptan adına Cide’de bir anıt mezar da yapılmıştır. Denizcilik terimlerine detaylıca yer verilmiş. Bu terimlere aşina değilseniz de alt satırlarda açıklamalar mevcut. 100 Temel Eser arasına girmiş olan Halime Kaptan, savaş yıllarındaki Anadolu’nun halini, halkın düşüncelerini, askerlikten kaçanları, mücadeleyi bırakmayanları ve kadın kahramanlarımızı ele alan önemli bir eserdir. Her bir sayfayı gururlanarak çevireceksiniz.
Rıfat Ilgaz’ın romanı, Kurtuluş Savaşı döneminde ve Karadeniz’de yaşayan babayiğit bir kadın olan Halime’nin hayatı üzerinden anlatılır. Hem savaşın yıkıcılığını hem de halkın gösterdiği direnmeyi anlatmaktadır. Roman, sadece bir kadının hikâyesi değil, aynı zamanda bir milletin onur mücadelesidir. Kadınların üstlendikleri hayat rolünü ve fedakârlıklarını gözler önüne seren bir eserdir.
Halime, Karadeniz köyünde yaşayan, sessiz, içine kapanık ama çalışkan bir kadındır. Kocası denizcidir ve bir defa kaybolmuş, yıllar sonra bile ondan haber alınamamıştır. Halime, bu yokluğa rağmen hayatı sırtlamış, iki çocuğuna hem anne hem baba olmuştur. Savaşın soğuk yüzü köyün kıyılarına vurduğunda, Halime’nin hayatı da değişmeye başlar. Anadolu’nun içlerine, cephedeki askerlere silah ve mühimmat taşınması gerekmektedir ve Karadeniz üzerinden yapılan bu yolculuk, tehlikelerle doludur. Bu görev için gönüllü olan Halime, bir kadının gücünü, yüreğini ve kararlılığını herkese kanıtlar.
Halime, bir tekneyle silah taşımaya başlar. Bu görev hem çok tehlikelidir hem de büyük sorumluluk ister. Denizde hem düşman gemilerine hem de kötü hava koşullarına karşı mücadele eder. Ancak Halime için bu yolculuk, sadece silah taşımak değil, aynı zamanda özgürlüğe ve onura hizmet etmektir. O artık sadece köyün Halime’si değildir; halkın gözünde bir kahraman, bir kaptan olmuştur. Böylece ona “Halime Kaptan” denmeye başlanır. Bu lakap, sadece bir unvan değildir. Onun kararlılığı ve cesareti halkın onu değerli bir yere koyduğunun göstergesidir.
Roman boyunca Halime’nin iç dünyası da detaylı şekilde işlenir. Oğlunu da savaşta kaybeden Halime, büyük bir acı yaşar ama bu acı onun savaşma azmini kırmaz. Aksine, daha da hırslanır, daha güçlü hale gelir. Yüreğindeki boşluğu, halkı için yaptığı hizmetlerle doldurmaya çalışır. Birçok kadın gibi o da cephede değil ama cephe gerisinde en az askerler kadar savaşır.
Rıfat Ilgaz, Halime karakteri üzerinden Anadolu kadınlarının gücünü, sabrını ve direnişini yüceltir. Halime’nin kadınlığı onun için bir engel değil, bir güçtür. Savaşta sadece erkeklerin değil, kadınların da canı yanar, kadınlar da evlat kaybeder, kadınlar da cephe gerisinde savaşın yükünü taşır. Halime bu kadınların simgesidir.
Romanın anlatımı yalındır ama duygusal yoğunluğu çok güçlüdür. Yazar, sade bir dille büyük bir karakter yaratır. Halime’nin gözünden savaşın anlamını, halkın yaşadığı yoklukları, çaresizlik içinde bile nasıl direnebildiklerini anlatmaktadır. Halime’nin denize açıldığı her sahnede bir gerilim, her limana yanaştığında bir umut vardır.
Halime’nin hikâyesi sadece bireysel bir kahramanlık değildir. Aynı zamanda halkın ortak hafızasında yer eden, sessiz ama etkili bir mücadelenin örneğidir. O, sesini yükseltmeden, bağırmadan, silah kullanmadan da nasıl savaşılabileceğini gösterir. Halime’nin kaptanlığı, fiziksel olarak tekne sürmesinden değildir. Moral, liderlik ve kararlılık göstermesindendir.
Romanda ayrıca köydeki diğer kadınların da Halime’den etkilendiği görülür. Onun cesareti, başka kadınlara da örnek olur. Birbirlerine destek olmaya başlarlar. Halime’nin önderliğinde, kadınlar erzak taşır, haber götürür, çocuklarını korur. Toplumun bütün yükü omuzlarına binse de yılmazlar. İşte bu, romanın en güçlü mesajlarından biridir: Toplumun sessiz kahramanları, çoğu zaman adı anılmayan kadınlardır.
Romanın sonlarına doğru Halime’nin içsel mücadelesi daha da belirginleşir. Fiziksel bir yorgunluğun yanında, ruhsal bir yorgunluk da vardır. Savaş bitmek bilmez, yoksulluk azalmaz, kayıplar çoğalır. Ama Halime’nin gözünde umut vardır; bu umudun sebebi; inancın, sabrın ve vatan sevgisinin ışığıdır. En son sefere çıktığında, yaşadığı tehlikelere rağmen yine geri dönmeyi başarır. Herkes onu ayakta alkışlar ama Halime tüm bu övgüleri alçakgönüllü bir şekilde kabul eder. Çünkü onun için yaptığı her şey, bir görevdir.
Değerlendirme
Halime Kaptan, sadece bir kahramanlık romanı değildir. Aynı zamanda tarihsel bir belgedir. Rıfat Ilgaz bu eseriyle, savaşın kadınlar üzerindeki etkisini, kadınların direncini ve toplumun temel direği olduklarını etkileyici bir şekilde ortaya koyar. Halime, savaşın ortasında ayakta kalan bir anadır, bir kaptandır, bir liderdir. Roman, geçmişe duyulan bir saygı ve bugünün kadınlarına yöneltilmiş bir selamdır. Halime gibi sessiz kahramanların sesi duyulsun diye bu roman yazılmıştır. Ve okuyan herkese, savaşın sadece silahla olmayacağını yürekle, inançla ve direnişle kazanılacağını hatırlatır.