Edebiyatın birçok alanında eserler vermiş ve eserleri birçok dile çevrilmiş yazar Ferit Edgü 1936 doğumludur. Özellikle öykü, deneme, roman ve şiir alanında önemli eserleri bulunmaktadır. İlk olarak 1976 yılında ‘Kimse’ romanını çıkaran yazar, çıkışını ise 1977 yılında kaleme aldığı ‘O/Hakkari’de Bir Mevsim’ romanı ile sağlamıştır.
Melih Cevdet Anday bir yazısında, “O/Hakkari’de Bir Mevsim, bir hata sonucu dünyadan koparılmışların dünyasına gelen birinin, dilini, kültürünü bilmediği bu insanlarla iletişime geçmesini ve yeni yaşam yolları denemesini anlatır. Yılların içinden geçtikçe kişi, yalınlaşmak dünyanın bütün karmaşıklığına sırtını dönüp, daha basite, en basite varmak ister. Kişi karmaşık olandan basite varmak için çabalar. Büyük, yaşamı topluca sırtlayan dertlerden sıyrılıp, daha çok bireyin yaşam içindeki yerine, onun var olma sebebine, küçük yaşamların ve ayrıntıların kalbine yürümeyi öğretir hayat. Edgü, edebiyat dışındaki bütün kaygıları bir tarafa bırakıp, yazıda kendini yok eden, kelimelerin gücüne ve kudretine yaslanan, paragrafları aşan cümleleri bir kenara bırakan az, daha az kelimelerle üreten bir kelime avcısıdır.” diyerek Edgü’nün kalem ustalığını över. Çehov’un “Vaktim olsaydı daha kısa yazardım.” Sözünü örnek veren yazar, Edgü’nün şiirsel yazımına ve ustalığına atıfta bulunur. Ki Edgü bu eserinde düz yazının yerine şiirsel anlatımı seçmiş ve kelime ustası olduğunu kanıtlamıştır.
Mekan Hakkari’nin Pirkanis köyü. Kitabın sonuna kadar neden orayı tercih ettiğini anlamadığımız başkarakterimiz öğretmen deniz kenarından kendini, karla kaplı dağlarda yer alan bir köyde bulur. Kitabın hiç bir yerinde öğretmenin adı geçmez. Bir nevi meçhul kişiliktir. Kitabın girişinde Yabancılar Arasında Bir Yabancı başlığı altında, “Söyledim değil mi, teknem kayalara çarpıp battı.” Diyerek kendinden bahsetmeye başlar. Öğretmen artık kızgın kumların üzerinde değil, karla kaplı kayaların üzerindedir. Denizden bahsetmek ister, ama çevresindeki insanlar denizi hiç görmemişlerdir. Denizle büyümüş bir insan için büyük bir trajedidir bu. Öğretmen ilk olarak bir kaç saatlik yolculuktan sonra-köyden araba yoktur- şehre gelir. İlk işi çocuklar için kitap ve defter gibi okul için gerekli eşyaları almak ister. Milli Eğitim Müdürlüğü’ne gider, kitapları ister. İlk izlenimleri çok iyi olmaz. Görevliler ilgisiz ve kayıtsızdırlar. Sonra gezinirken şehrin tek kitapçısı ile karşılaşır. Adam Süryani olduğunu söyler. Şehirdekilerin kitaba karşı ilgisizliğinden yakınır kitapçı. “Okumasını bilenler gittiler. Geri kalanlarsa kitaptan başka şeyler okuyorlar.” Der ihtiyar. Öğretmenle güzel bir muhabbete girer. Adam bir miktar kitap ayarlar, fakat adlarını söylemez. İçlerinde bir tane de harita vardır. Para kabul etmez. Kitapları okuduktan sonra getirmesini ister kitapçı. Fakat öğretmen parasını vermek için gittiğinde ise Süryaniyi bulamaz. Bir kitapçının başına gelebilecek en kötü şey gelmiştir başına çünkü. Köyde kış başlamıştır. Dersler de başlar. Öncelikle dil sorunu vardır. Çocuklar kendi dillerinde konuşuyor ve yazıyordur. Ortak sözcüklerini öğrenmeye çalışır öncelikle öğretmen. O sözcüklerle konuşmaya çalışır onlarla. O sözcüklere yenilerini ekler her gün. Öyle bir aşamaya gelir ki artık çocukları onların dilinden de anlayabiliyordur. Bu arada mektuplar gelir öğretmene. Şehre inenler getirir mektupları. Bazıları kendine yazılmış sevgiliden, akrabadan eşten dosttandır. Bazıları ise başkasına yazılmış ama onun zannedilip gönderilmiş mektuplardır. Hiç birine cevap yazmaz. Sadece son gün hepsine tek bir cevap yazar. Bu arada Halit girer hayatına. O da yabancıdır o köye. İki yabancı dost olurlar ve birbirlerine masallar anlatırlar doğru olduklarını söyleyerek. Köyde büyük bir sağlık problemi vardır. Her gün çocuklar ölüyordur vücutları şişerek. Günden güne ölü sayısı artar. Hiç bir tıbbi yardım gelmez. Çünkü köy öyle bir yerdedir ki ne araba ne de at o kardan sağ çıkabilir. Öğretmen bir kaç dilekçe yazarak birilerinden gönderir. Ulak bir kaç gün sonra gelse de ne cevap ne de yardım gelir. Çocuklar ölmeye devam eder. Sonra karlar erir, okul biter, hayat normale döner. Bu sırada müfettiş gelir. Öğretmen hakkında çok iyi dönütler aldığını ve çocukları çok iyi yetiştirdiğini söyler. Artık serbestsin, istediği zaman okulu kapatıp gidebileceğini söyler. Ve öğretmen son dersini yapar. Çok şey öğretmiştir çocuklara. Son gecesinde türküler söyleyerek ateş yakarak bir şenlik havasında uğurlanır. Ertesi gün atıyla yola çıkar yanında yarı yola kadar eşlik edecek olan Halit ile. Nereye gideceğini bilemese de öğretmen artık yepyeni bir yolculuğun eşiğindedir.
Ferid Edgü’nün güçlü ve etkileyici diliyle yazılmış gerçekçi bir romandır, “O/Hakkari’de Bir Mevsim”. Okurken kendinizi bir an aşılmayan sarp kayalara kurulmuş karlar altındaki köyde bulursunuz. Bir o kadar gerçekçi ve bir o kadar da acımasızdır kitap. Ferit Edgü’nün Hakkari’de geçirdiği yılları da baz alırsak bir nevi otobiyografi de diyebiliriz. 1983 yılında Onat Kutlar’ın senaryosu ile Erden Kıral romanı beyaz perdeye taşımış ve Berlin Film Festivali’nden ödülle dönmüştür. Hem kitap hem de film sanat dünyasının vazgeçilmezleri arasındadır.
Hakkari'de Bir Mevsim Soruları ve Cevapları
Hakkari'de Bir Mevsim kimin eseri?
Ferit Edgü
Hakkari'de Bir Mevsim türü nedir?
Yerli Romanlar
Hakkari'de Bir Mevsim kaç sayfa?
198
Hakkari'de Bir Mevsim Yorumları
ortaokul çocuğuna okutturulacak bir kitap değil keşke öğretmenlerimiz bize okumak için verdikleri kitapları kendileri de okumuş olsa
13-12-2015 03:19
uzun zaman önce okumuştum hatırlayabildiğim kadarı ile oldukça iyi bir kitaptı
06-01-2016 09:49
kitabın konusu çok güzel tüm ziyaretçiler düşük puan vermiş anlamış değilim
05-02-2016 00:59
benim köyümde yaşanmış olay :d
20-04-2016 20:37
dil anlatim için o ev verdi hoca kitabı bulamdim sipariş verdim aldım okudum o zetledim hocanın verdi puan 80 bu ne
02-05-2016 22:18
buradaki hakkari de bir mevsim roman tahlili çok güzel olmuş hazırlayanın eline sağlık
09-12-2019 16:50
hakkaride bir mevsim kitabının yazarı hakkında bilgi verir misiniz
08-04-2022 12:40
okuma değer güzel bir roman olmuş özellikle karakterler çok iyi ele alınmış yazanın eline sağlık