Tarık Uslu namıdiğer Özkan Öze’nin yazdığı “Çarp Yoksa Ben Çarparım!”, her yaştan okurun matematiğe ilgi duymasını sağlayabilecek eğlenceli ve bilgi dolu bir eser. “Çarp Yoksa Ben Çarparım!” özellikle ilk ve ortaokul öğrencileri için biçilmiş kaftan olsa da 9 yaş ve üzeri tüm okurların keyifle okuyabileceği içeriğe sahip. Kitabın içeriği kadar kapak resmi ve iç tasarımının da ilgi çekici olduğunu söylemek mümkün.
Sevgi İçigen’in çizdiği siyah beyaz resimlerle süslenen kitap, sevimli illüstrasyonlarının yanı sıra anlatılan konuları pekiştirmeye yönelik faydalı çizimler de içerir. Ayrıca önemli kelimelerin ve anlatım sırasında dikkat çekilmek istenen rakamların kalın ya da italik biçimde verilmesi de kitabın iç tasarımını zenginleştirir. İlk kez 2015 yılında Uğurböceği Yayınları tarafından yayımlanan kitap, 155 sayfa ve 12 bölümden oluşur.
Benden ne olur, ne olmaz?
Okul yıllarında matematiği pek de iyi olmayan yazar, bir gün lisedeyken matematik dersinde sınıf arkadaşlarıyla birlikte ileride ne olacaklarına dair bir anket doldurur. Bir süre sonra anket sonuçları gelir ve yazarın tüm arkadaşları birbirinden önemli mesleklerin yer aldığı anket sonuçlarıyla havalara uçar. Yazar ise boş çıkan anket sonucuyla göz göze gelir ve hem arkadaşlarının hem matematik öğretmeni Muazzez Hanım’ın sözlerine aldırmamaya çalışarak ileride yazar olacağını söyler.
Çarp yoksa ben çarparım!
Yine bir matematik dersinde öğretmen, yazarı bir havuz problemini çözmesi için tahtaya kaldırır. Ancak yazar hem sıra dışı bakış açısı hem de yetersiz matematik bilgisi nedeniyle soruyu çözemez ve öğretmenin sözlü ve fiziksel şiddetine maruz kalır. Okul yılları pek çok açıdan hiç de iyi gitmeyen yazar, okulda kendisine sıkıcı bir şekilde anlatılan konuları yıllar sonra kendi isteğiyle araştırıp öğrenir ve böylece onlarca kitap yazar. Eğer görseydi yazarın lisedeki matematik öğretmenini hayrete düşürecek olan bu kitap da onlardan sadece biridir.
Koyunları saymak
Henüz sayıların bulunmadığı zamanlarda tarım ve hayvancılık yaparak hayatını sürdüren insanlar, sahip oldukları şeyleri önce parmak hesabıyla sayarlar, sonra ise çeşitli doğal malzemeler üzerine çentik atmak suretiyle hesap tutmaya çalışırlar.
Sayılara isim vermek
Çentiklerin sayısı arttıkça hesap tutmak zorlaştığı için zamanla sayılara ihtiyaç duyulur. Böylece şekil değiştiren çentikler sayılara dönüşür ve isimlendirilir.
Sıfırı bulan Hintli
Var olan şeyleri isimlendirdikten sonra bir de yokluğa yani hiçliğe isim bulmak gerekir. Böylece sıfır sayısı, Hintli Matematikçi Brahmagupta tarafından matematiğe kazandırılır.
Sıfırın maceraları
Hintlilerin bulduğu sıfır sayısı Müslümanlar tarafından da kullanılır ve geliştirilir. Müslümanlar Arap rakamlarını ve sıfır sayısını kullanarak matematikte ilerleme kaydederken Müslümanların geliştirdiği sayıyı kullanmayı reddeden Avrupalılar hâlâ abaküs kullanarak Roma rakamlarıyla hesap yapma mücadelesi verir.
Sıfıra sıfır, elde var sıfır
Sıfır, toplama ve çıkarmada etkisiz, çarpma da ise yutan elemandır. Bölmeye gelince ise işler epey karışır.
Saymanın alfabesi
Zamanla insanlar sayıların alfabesi olarak adlandırılabilecek sistemler geliştirir. Günlük hayatta sıkça kullanılan onluk (decimal) sistem, bilgisayarların dili olan ikili (binary) sistem ve rakamların yanı sıra harflerin de kullanıldığı hexadecimal sistem saymanın alfabelerine örnektir.
Mankafa Leonardo'nun Abaküs Kitabı
Neredeyse herkesin adını duyduğu İtalyan matematikçi Leonardo Fibonacci, Müslümanların matematikte kaydettikleri ilerlemeleri Liber Abaci yani Abaküs Kitabı adlı kitabıyla Avrupaya taşır. Ayrıca tavşan yavruları hesabıyla Fibonacci sayıları olarak adlandırılan özel bir sayı dizisini keşfeder.
Matematik var, tesadüf yok!/
Fibonacci’nin yavru tavşanları hesaplarken bulduğu özel sayı dizisi, ağaçların dallarında ve çeşitli bitkilerin yaprak diziliminde de karşımıza çıkar.
Divina Proportione ya da Altın Oran
Yunan matematikçi Öklid, bir doğruyu göze en hoş görünen şekilde bölme çabası sonucunda fi sayısıyla bağlantılı olan altın oranı bulur. Hâkim olduğu her şeyin insanların gözüne daha hoş görünmesini sağlayan altın oran, doğada pek çok örneğinin bulunmasının ve çağlar boyunca mimaride de kullanılmasının yanı sıra insan vücudunda parmak boğumları ve akciğerin dallanma biçiminde de kendini gösterir.
Eğri büğrü hudutlar
İki noktayı birleştirmenin en kısa yolu bir doğru çizmektir. Ancak iki noktayı birleştirmenin doğru dışında sonsuz sayıda yolu bulunur. Bu yollar eğri çizgilerle oluşturulur ve bu yolların göze en hoş görüneni, doğada da çokça örneği bulunan sarmallardır.