Bizim Büyük Çaresizliğimiz

Bizim Büyük Çaresizliğimiz
Kitabın Yazarı:Barış Bıçakçı Kitap Türü:Yerli Romanlar Yayınevi:İletişim Yayıncılık Yayınlandığı Yıl:2004 Sayfa Sayısı:167 ISBN:9789750502639 Kitap Puanı:6.8 / 10 | Yorum: 8

Fiyat Listesi / Satın Al

YazarOkur:bedava al KitapYurdu:114,64 TL e-kitap,pdf,epub: *

6.8
Berbat Sıkıcı Ehh işte Güzel Harika
Ehh işte
Giriş Yap Üye Ol

Bizim Büyük Çaresizliğimiz - Barış Bıçakçı

Kitap Türü:Yerli Romanlar

Puan Tablosu

Arka Kapak Bilgisi

Bizim Büyük Çaresizliğimiz Özet

Barış Bıçakçı, 1966 Adana doğumlu yazar. Ocak 1994 ve Ekim 1997 tarihlerinde Hüseyin Kıyar ve Yavuz Sarıalioğlu ile birlikte şiir kitapları yayımlamıştır. İlk romanı Herkes Herkesle Dostmuş Gibi’yi 2000 yılında yayımlanmıştır. 2004 yılında ise Bizim Büyük Çaresizliğimiz isimli kitabı yayınlamıştır. Kitap Ender’in dilinden biricik dostu Çetin’e yazılmış 167 sayfalık bir mektuptur.

Ender ve Çetin, lise yıllarının yaklaştırdığı; bir daha yollar hariç hiçbir gücün ayıramadığı (ki kaçıp kaçıp birbirlerine koşmalarını saymazsak) biri kel biri göbekli iki dosttur. Kitap duygusal ve derin düşünceli kahramanımız Ender tarafından daha sığ ve çocuksu Çetin’e yazılmıştır.

Çetin ve Ender tam da yıllardır düşledikleri gibi iki kişilik dünyalarını kurmuşlardır; fakat bir gün beklenmedik bir şekilde dünyalarına Nihal dâhil olmuş ve kahramanlarımızı sürüncemeli bir durumun içine sokmuştur.

Beklenmedik olaylar silsilesinin getirdiği ilk olay olan Niyazi amca ve Melahat teyzenin geçirdikleri trafik kazası nedeniyle hayatlarını kaybetmesidir. Dolayısıyla çocukları Nihal ve Fikret annesiz, babasız kalmıştır. Amerika’da yaşayan Fikret üniversitede okuyan kardeşi Nihal’i yakın dostları olan Çetin ve Ender’e emanet etmiştir.

Nihal, Çetin ve Ender’le aynı evi paylaşsa da ilk başlarda onlarla paylaşımda bulunmuyor hatta suratsız ve kaba davranıyordu. Bir gün Nihal; Çetin ve Ender’e dâhil olmaya, ikili grubu üçlemeye karar vermiştir ama ne karar vermek! Nihal; Ender’in de tanımıyla “adeta pırıl pırıl bir su gibi akıyordu aralarında”. Günler böyle güzel, eğlenceli, dolu ve Nihal’li geçiyordu. Ender çevirmenlik işi ile uğraştığından evde Nihal ile bütün gününü paylaşıyordu, Çetin ise işten döndüğünde Ender’den arta kalan zamanda Nihal ile ev işlerini paylaşıyor, hayatın gündelik akışı içinde yaşıyorlardı. Ta ki büyük çaresizliklerini fark ettikleri ana kadar.

İşte aynı kadına Ender’in deyişiyle “küçük kızları Nihal’e” aşık olmuşlardı. Çetin ve Ender için sorgulamalar, acılar, mutluluklar, yüzleşmeler silsilesiyle akarken zaman Nihal için farklı akıyordu. Nihal aşık olmuştu hem de başka bir adama! Alıp koyuvermişti bu genç, yakışıklı adamı Ender’le Çetin’in karşısına. Başka bir çaresizlik daha.

Bizim Büyük Çaresizliğimiz kitabının sonunda, Nihal üniversiteden mezun olduktan sonra abisinin yanına Amerika’ya gitmiş ve kahramanlarımızı her şeyin başladığı ve değiştiği haliyle baş başa bırakmıştır.

Barış Bıçakçı, 1966 Adana doğumlu yazar. Ocak 1994 ve Ekim 1997 tarihlerinde Hüseyin Kıyar ve Yavuz Sarıalioğlu ile birlikte şiir kitapları yayımlamıştır. İlk romanı Herkes Herkesle Dostmuş Gibi’yi 2000 yılında yayımlanmıştır. 2004 yılında ise Bizim Büyük Çaresizliğimiz isimli kitabı yayınlamıştır. Kitap Ender’in dilinden biricik dostu Çetin’e yazılmış 167 sayfalık bir mektuptur.

Ender ve Çetin, lise yıllarının yaklaştırdığı; bir daha yollar hariç hiçbir gücün ayıramadığı (ki kaçıp kaçıp birbirlerine koşmalarını saymazsak) biri kel biri göbekli iki dosttur. Kitap duygusal ve derin düşünceli kahramanımız Ender tarafından daha sığ ve çocuksu Çetin’e yazılmıştır.

Çetin ve Ender tam da yıllardır düşledikleri gibi iki kişilik dünyalarını kurmuşlardır; fakat bir gün beklenmedik bir şekilde dünyalarına Nihal dâhil olmuş ve kahramanlarımızı sürüncemeli bir durumun içine sokmuştur.

Beklenmedik olaylar silsilesinin getirdiği ilk olay olan Niyazi amca ve Melahat teyzenin geçirdikleri trafik kazası nedeniyle hayatlarını kaybetmesidir. Dolayısıyla çocukları Nihal ve Fikret annesiz, babasız kalmıştır. Amerika’da yaşayan Fikret üniversitede okuyan kardeşi Nihal’i yakın dostları olan Çetin ve Ender’e emanet etmiştir.

Nihal, Çetin ve Ender’le aynı evi paylaşsa da ilk başlarda onlarla paylaşımda bulunmuyor hatta suratsız ve kaba davranıyordu. Bir gün Nihal; Çetin ve Ender’e dâhil olmaya, ikili grubu üçlemeye karar vermiştir ama ne karar vermek! Nihal; Ender’in de tanımıyla “adeta pırıl pırıl bir su gibi akıyordu aralarında”. Günler böyle güzel, eğlenceli, dolu ve Nihal’li geçiyordu. Ender çevirmenlik işi ile uğraştığından evde Nihal ile bütün gününü paylaşıyordu, Çetin ise işten döndüğünde Ender’den arta kalan zamanda Nihal ile ev işlerini paylaşıyor, hayatın gündelik akışı içinde yaşıyorlardı. Ta ki büyük çaresizliklerini fark ettikleri ana kadar.

İşte aynı kadına Ender’in deyişiyle “küçük kızları Nihal’e” aşık olmuşlardı. Çetin ve Ender için sorgulamalar, acılar, mutluluklar, yüzleşmeler silsilesiyle akarken zaman Nihal için farklı akıyordu. Nihal aşık olmuştu hem de başka bir adama! Alıp koyuvermişti bu genç, yakışıklı adamı Ender’le Çetin’in karşısına. Başka bir çaresizlik daha.

Kitabın sonunda, Nihal üniversiteden mezun olduktan sonra abisinin yanına Amerika’ya gitmiş ve kahramanlarımızı her şeyin başladığı ve değiştiği haliyle baş başa bırakmıştır.

BİZİM BÜYÜK ÇARESİZLİĞİMİZ DEĞERLENDİRME

Ender, Nihal, Çetin ve Büyük Çaresizlikleri...

Kitap, Ender’in Çetin’e içinde oldukları büyük çaresizliklerini anlatma çabası, ruhu ve zihni üzerine kurulmuştur. Bu anlatım Barış Bıçakçı’nın betimlemeleri ile denizleşmiş, okudukça ılık dalgalar halinde ayaklarınıza vurarak, içinizi hoş edecek cinsten cümleler içermektedir. İnsan okurken bu anlatım zenginliği içerisinde bocalamaya düşüyor(benim gibi altını çizmeye kıyamayanlar için konuşuyorum!). “Acaba bu cümleyi not mu alsam yoksa cümlelerin akışına kendimi bıraksam mı” diye. Ben bu işlemi kitap bitince yapmaya karar verdim, cümlelerin akışına kıyamadığımdan olsa gerek. Şunu da belirtmeliyim ki; bu anlatım sizi sıkmayacak ya da yormayacak cinsten. Hayatın akışını, gündelik olayları, gidenleri, kalanları yani sıradanlığından bunaldığınız her ne varsa bu cümleler ile içinizi okşayacak bir hale bürünmüştür.

Kitabın konusu pek çok insandan duyabileceğiniz gibi biraz klasik bir konu fakat yazarın işleyişi bu bilindik hikâyeyi başka bir boyuta taşımıştır. Takdir edersiniz ki, aynı malzemelerle yapılan her yemek aynı olmaz. Mutfakta tekabül eden bu kurallar edebiyat içinde geçerlidir elbet. Sonuçta edebiyatta; malzemesi insan olan bir mutfaktır. Bu mutfaktan çıkan Ender ve Çetin birbirine karışmış; müthiş bir tat vermektedir. Aslına bakarsanız bu karışıma biz okurlar Ender’in tarifinden bakmaktayız. Ben bir okur olarak Çetin’in tarifini de çok merak ediyorum. Çetin, Ender’in anlattığı kadar sığ, umursamaz bir insan mı? Ender, Çetin’in gözünde de duygusal ve derin bir insan mı? Ya da sadece “kırılgan olduğu konusunda insanların üzerinde baskı kuran, bencil” bir insan mı? Çetin, Nihal’i nasıl görmüştür? Nasıl sevmiştir; daha mı tutkulu yoksa daha mı sakin? İşte tüm bunlar bende Çetin ile ilgili havada kalan şeylerdir; fakat bilindiği üzere mektup Ender’in mektubudur ve bu mektupta Çetin’in özelliklerinden daha çok bahsetmesini istemek bencillik olacaktır. Çetin’inde kalemle barışmamış halini göze alırsak bu durumdan yakınmamız manasız olacaktır.

Başka bir ayrıntıda kitabın Ankara’da geçmesidir. Aslında bu bir ayrıntı değildir; çünkü kitap tam olarak bir Ankara kitabıdır. Dolaylı olarak Ankara’da yaşayanlara karşı duyulan hafif kıskançlık... Karakterlerin sokaklara her çıkışında onlara eşlik etmek isteyip de edemeyeceğiniz cinsten bir kıskançlık.

Nihal, karakteri zaman zaman sizi sinir ediyor fakat Ender’in anlatımıyla kendinizi Nihal’e hayran olmuşken buluyorsunuz. Ender’in zihni etrafında dönen olaylar sizi Nihal’e karşı kör ediyor bir bakıma. Onun çocuksu yapısı bir anda kadınlaşarak sizi şaşırtıyor. Aslında sizi değil Ender’i şaşırtıyor. Bir okur olarak bu ütopik dostluğun gölgesi olan Nihal’den kitabın başından beri rahatsız oldum. Onu sadece mutfakta turşu ve reçel yaparlarken sevdim. Nihal bu hikâyeye sadece orada yakıştı. Evin sadece o kısmında güzel durdu.

Kitabın sonunda ise kahramanlarımız daha büyümüş gibi gelecek size. Sonra gerçekten çok büyüdüklerinde ne yapacakları konusunda bir merak; “acaba Ender’in bahsettiği gibi bir hayatın içinde mi olacaklar? Yoksa hayat onlara bambaşka sürprizle mi gelecek?” bunu bilemeyecek olmanın üzüntüsü... Bu mektup bittiğinde içimde bir hüzün bir çaresizlik Ender’le, Çetin’le vedalaşmanın çaresizliği...

Kitapta yer alan Ender’in bir cümlesine bayılıyor ve çok içten bir şekilde katılıyorum; "...benden okumak için kitap önermemi isteyenlerin kalbimi de istediklerini sanıyordum.” İşte bu cümledeki gibi benden kitap önermemi istediklerinde; bu kitapta benden kalbimi istediklerini sanacağım türden bir kitap olarak kalacaktır.

Editör: Ceren Kozalıoğlu

Bizim Büyük Çaresizliğimiz Konusu

Barış Bıçakçı’nın beyazperdeye de uyarlanan romanı olan Bizim Büyük Çaresizliğimiz çok yakın iki dostun hayatlarında yaşadıkları ilginç bir değişikliği anlatıyor.

Ender ve Çetin çok uzun yıllardır dost olan iki arkadaştır. Tekrar Ankara’da bir araya gelmişler ve aynı evde kalmaya başlamışlardır. Bir gün hayatlarına yine yakın dostları olan Fikret girer. Fikret’in Almanya’ya gitmesi gerekmektedir fakat kız kardeşi Nihal halen Ankara’da üniversitede okumaktadır. Bunun üzerine Fikret, kız kardeşini çok güvendiği iki dostu olan Ender ve Çetin’e emanet ederek yola koyulur.

Nihal anne ve babasını kaybetmenin verdiği acı ile kimse ile kolay iletişim kuramaz. Evde iki erkek ile birlikte yaşamak durumundadır. Zamanla üçlü arasındaki ilişki de farklı yönlere doğru kaymaya başlar.

Barış Bıçakçı Bizim Büyük Çaresizliğimiz kitabı ile ilginç konuya el atıyor. Dostluk üzerine kurgulanmış olan kitap insan psikolojisi üzerine de güzel değerlendirmeler sunuyor.

Bizim Büyük Çaresizliğimiz Soruları ve Cevapları

Bizim Büyük Çaresizliğimiz kimin eseri?

Barış Bıçakçı

Bizim Büyük Çaresizliğimiz türü nedir?

Yerli Romanlar

Bizim Büyük Çaresizliğimiz kaç sayfa?

167

Bizim Büyük Çaresizliğimiz Yorumları

mükemmel bir kitap mükemmel bir dostluk normalde emanete hıyanet edilir bizde hazır kzı duygusal iken iki dost birbirine girer ilk fırsatta da kız ile birlikte olurdu ama burada türklerin eski saf dostluğu ve sevgisi anlatılmış çok güzeldi keşke hiç değişmeseydik ama artık bu hikaye mümkün değil

06-09-2015 21:45

gerçek türkiyeyi yansıtan bir kitap değil türkiyede olaylar böyle gelişmez bunu herkes biliyor bence yazar burada zıtlığı anlatmış

04-01-2016 08:09

okuduğum en berbat kitaplardan bir tanesi sanırım yazar hiç halkın arasına girmemiş hangi dünyadan bahsetmiş çok merak ediyorum adamlar kızla yatmıyor kız başkasından çocuk yapıyor sesleri çıkmıyor erkekler evlerine geliyor tık yok bir de anlamadığım hadi kızla yatmadılar dostlarının kardeşi diye kız kötü yola düştü ona da birşey yapmadılar o neden?

21-01-2016 01:42

konusu hakkında daha fazla bilgi verebilir misiniz

04-08-2019 14:46

yazar erkek kız ilişkisini çok iyi ele almış hiç bir erkek ile kızın dost olamayacağı bir arada kalamayacağını kalsa bile yaşanacakların kaçınılmaz olacağını göstermiş türk kültüründeki kız erkek bir arada olmaz söylemini doğrulamış

05-04-2022 16:42

bu kitabın filmi varmış izlemek istiyorum ama bulamadım

02-01-2023 22:13

bana fazla sıradan geldi

18-09-2023 22:41

okurken sıkıldım yarım bıraktım hikaye pek sarmıyor

15-06-2024 23:31