Nehir Tınaz’ın yazdığı Simit Adası, 10-12 yaş arasındaki okurlara hitap eden bir macera romanı. 151 sayfadan oluşan kitabın pek çok sayfası Merve Özdoğan ve Esin Güler’in ortaklaşa çizdiği siyah beyaz resimlerle süslü. İlk kez 2015 yılında Erdem Yayınları tarafından yayımlanan kitap, 4’er kişilik iki gruba ayrılan 8 çocuğun bir adada yaşadıkları maceraları konu alır. Kitaptaki en önemli kahramanlar; Süleyman, Çağatay, Ayşe, Azra, Ali, Defne, Türkan ve Yağız’dır. Ayrıca Cihan Bey, Metin Bey ve isimsiz kötü adamlar da kitapta geçen karakterler arasındadır. Hem doğayla barışık yaşamanın güzelliğine hem de yardımlaşma ve dayanışmanın önemine vurgu yapan kitap, çeşitli bitkilerin faydalarından nasıl yoğurt mayalacağına kadar işe yarar pek çok bilgiyi de okurlarına sunar.
Kitabın en başında Simit Adasına ait bir kroki bulunur. Üzerinde Ali Baba’nın Şatosu, Süleyman’ın Sarayı, Tüten Kayalar, Elmas Göl, Su Kanalı, Büyük Liman, Kurdele Kumsalı, Ballıbayır, Balık Çiftliği, Saatli Meydan, Neşeli Meşelik, Kuş Köyü ve Bataklık gibi pek çok önemli noktanın yer aldığı bu kroki; okurların hikâyenin geçtiği adayı zihinlerinde canlandırmalarını kolaylaştırır. Kitaptaki resimler de hikâyeyi okurlar için çok daha eğlenceli hâle getirir. Kitabın adı ise hikâyenin sonlarında çocukların ellerinde kalan malzemelerle hazırladıkları hamur işini simite benzetmeleri ve adaya da bu ismi uygun görmelerinden kaynaklanır.
Simit Adası Özeti
Kitap, hikâyedeki gruplardan birinin başkanı olan Süleyman’ın kendilerini yarışmanın yapılacağı adaya götürecek gemiyi kaçırdığını rüyasında görmesiyle başlar. İki grubun yarışacağı ve kazanan grubun yurt dışında bir aylık tatil kazanacağı bu yarışmayı Süleyman da en az diğer çocuklar kadar çok önemser. Nihayet yarışma günü gelince pek çok çocuk arasından seçilerek yarışmaya katılmaya hak kazanan 8 izci çocuk kalacakları adaya bırakılır. 2’şer kız ve 2’şer erkekten oluşan gruplar, kurayla adanın hangi taraflarında kalacaklarını belirleyip hemen işe koyulurlar.
Bir aksilik çıkmaz ve taraflardan hiçbiri pes etmezse 3 ay sürecek olan yarışma, çocukların zorlu şartlar karşısında doğayla barışık olarak yaşamayı öğrenmelerini, takım olma ve sorunlara pratik çözümler bulma becerilerini geliştirmeyi amaçlar. Başlangıç için kendilerine bir miktar yiyecek ve az sayıda malzeme alma izni verilen çocuklar, yarışma boyunca barınma ve beslenme gibi tüm ihtiyaçlarını kendi çabalarıyla gidermek zorundadır. Yanlarında herhangi bir yetişkin bulunmayan çocukların ada dışındakilerle iletişim kurmalarının tek yolu ise grup başkanlarında duran ve ancak ortak kararla kullanabilme imkânları bulunan telefon ve SIM karttır.
Ali ile grup arkadaşları; Türkan, Yağız ve Defne barınak konusunda şanslıdırlar ancak suya ulaşma konusunda büyük zorluk yaşarlar. Süleyman ile grup arkadaşları Çağatay, Azra ve Ayşe ise Alilerin aksine suya daha kolay ulaşabilmelerine rağmen barınak bulma-yapma konusunda sıkıntı çekerler. İki gruptaki çocuklar da yarışmayı kazanan gruba verilecek tatil ödülünü elde etmeyi çok istemelerine rağmen birbirlerine yardım etmekten geri durmazlar. Böylece türlü zorlukları hem kendi grupları içindeki dayanışmayla hem de rakip olmalarına rağmen birbirlerine gösterdikleri yardımseverlikle aşarlar.
Çocuklar ada macerası boyunca hem zorlu doğa koşullarıyla mücadele ederler hem de ailelerine duydukları özleme ve karşılaştıkları garip olaylara rağmen yarışmayı bırakmamak için büyük çaba harcarlar. Çocuklardan birinin uçup kaybolan tişörtünün bulunup barınaklarına yakın bir yere bırakılması, Alilerin sahilde sarı ilaç kalıntılı bir şırınga bulması, Süleymanların bahçesindeki soğanların ve fesleğenlerin koparılıp yere atılması gibi olaylar çocukların adada tek başlarına olmadıklarını düşünerek endişelenmelerine yol açar. Tüm bu endişelerin ardından Süleyman’ın cesede benzer bir paket bulması ve arkadaşlarından gizli bir şekilde bu paketin gizemini çözmeye çalışırken ayağından rahatsızlanıp bir gece dışarıda kalması ise bardağı taşıran son damla olur.
Süleyman’ın ortadan kaybolması üzerine çok endişelenen takım arkadaşları, yarışmayı kaybetmek pahasına bu durumdan diğer grubu da haberdar eder. Böylece el ele vererek Süleyman’ı bulup kurtarırlar. Süleyman’ın kurtulmasının ardından da içerisinde ceset bulunduğunu düşündükleri paketi bildirmek için yarışma komitesiyle iletişime geçerler. Ancak paketi adaya getiren adamlar, komite üyelerinden önce gelerek çocukların korku dolu anlar yaşamalarına sebep olurlar. Neyse ki çocukların hiçbiri zarar görmeden komite üyeleri de adaya ulaşır ve çocukları kurtarır. Yabancı adamların tarihi eser kaçakçısı olduğu, paketin içinde ise bir heykel bulunduğu ortaya çıktıktan sonra çocuklar, komite üyesi Cihan Bey’i adada gezdirerek yaptıkları şeyleri ona gösterirler.
Kızların kalan son malzemelerle hazırladıkları ve Defne’nin simite benzettiği yiyeceği hep birlikte yiyip adayı Simit Adası olarak adlandırırlar. Daha sonra ise adadan ayrılıp sağ salim ailelerine kavuşurlar. Yarışma sonucunun açıklanacağı gün ise iki grup da kendilerine yaptıkları yardımlardan ötürü ödülün diğer tarafa verilmesini ister. Bunun üzerine yönetim kurulu kendi aralarında görüşüp iki grubu da galip ilan eder. Böylece 8 çocuğun hepsi de aylardır hayalini kurdukları yurt dışı tatilini kazanır ve tarihi eser kaçakçılarının yakalanmasını sağladıkları için de ekstra 1 haftalık bir tatille ödüllendirilir. Tüm çocuklar ekstra tatil haklarını Simit Adasında geçirmek istediklerini söylerler ve kitap da böylece sona erer.