On Beş Türk Masalı

On Beş Türk Masalı - Adnan Binyazar

Puan Tablosu

YazarOkur'lar (6.5)	Editör (9)
Kitapevi (10)	Sosyal Medya

Arka Kapak Bilgisi

On Beş Türk Masalı Özet

On Beş Türk Masalı kitabı on beş adet masal içermektedir. Kitap, dokuz yaşındaki ve bu yaşın üzerindeki çocuklara hitap eder. Kitabın içerisinde yer yer resimler de bulunur.

“Bir Serçecik Varmış… Göğsü Kınalanmış Gibi Kırmızı” adlı masal, gök gürlerken yere sırtüstü yatıp ayaklarını havaya diken, böylece göğün çökmesini önlemeye çalışan bir serçe hakkındadır. Bir gün bir yaban domuzu, gök gürlerken, serçeyi yere sırtüstü yatmış ve bacaklarını göğe doğru dikmiş bir halde görür. Bunun sebebini sorar. Serçe, göğün çökmesini engellemeye çalıştığını söyleyince yaban domuzu güler ve “Bu cüsseyle mi göğün çökmesini engelleyeceksin?” diye sorar. Bunun üzerine serçe “Üzerimize göğün yıkılıp yıkılmayacağı senin umurunda mı ki? Oysa benim, göğü tutacağım diye kırk kilo yağım eridi.” diye kızar. Yaban domuzu, bu sözlere daha da güler ve “Senin gramın ne ki kırk kilo yağın erisin?” diye serçeyle alay eder. Serçe ise “Herkesin gramı, kilosu kendine göre!” diye geçirir içinden. Yazar, bu masalın sonunda, kıssadan hisse çıkarır ve yaban domuzunu dünyayı dar bir görüşle algılamakla suçlar. O, basit bir budaladır, serçeyi anlayamamıştır.

“Kuzuları Aldatan Kurt” masalı, tahmin edileceği üzere, kuzulara musallat olan bir kurt ve kurttan korunmaya çalışan kuzular hakkındadır. Bir koyun, iki kuzu doğurur. Bu kuzulardan birine Kınalı, birine de Pamuk adı koyar. Koyun, her sabah evden çıkar ve otlamaya gider. Giderken de kuzularına şöyle tembihler: “Aman kuzularım, sakın yabancılara kapıyı açmayın. Ben geldiğimde size şu şarkıyı söyleyeceğim. Bu şarkıyı duyarsanız kapıyı açın: Kınalı kuzu, Pamuk kuzu / Memelerim dolu dolu / Annen geldi uyansana / Ağzını mememe dayasana!” O sırada bir kurt, anne koyun ile yavru kuzuların konuşmasına şahit olmuş. Koyun otlamaya gittikten sonra evin kapısına dayanmış, koyunun söylediği şarkıyı söylemiş ve kuzuların kapıyı açmalarını istemiş. Fakat kuzular, kurdu kalın sesinden tanımışlar ve kapıyı açmamışlar. Akşam, anneleri eve geldiğinde olanları anlatmışlar. Anneleri kuzulara “Aferin!” demiş. Ertesi gün kurt, koyun evden çıktıktan sonra yine kapıya dayanmış. Bu sefer, sesi ince çıksın diye yumurta içmiş. O ince sesiyle koyunun söylediği şarkıyı söylemiş. Ne var ki kuzular, sesi her ne kadar koyun kadar ince çıksa da, kurttan annelerinin kokusunu almamışlar ve yine kurdu tanımışlar. Bir sonraki gün de aynı şeyler yaşanmış. Bu sefer ise kuzular, kapıda şarkı okuyanın kurt mu yoksa anneleri mi olduğunu anlamak için, ondan, ayağını kapı altından göstermesini istemişler. Bu ayak, simsiyah bir kurt ayağı imiş. Bir sonraki gün kurt, ayağını una bulamış halde kapıya dayanmış. O ince sesiyle şarkıyı söylemiş. Kapı altından bembeyaz ayağını göstermiş. Kuzular, kurda kanarak kapıyı açmışlar. O anda kurt, kuzulara saldırmış ve onları yemiş. Koyun, akşam eve döndüğünde kuzuların kemikleriyle karşılaşmış ve çok üzülmüş. Bu işi kurdun yaptığını biliyormuş. Bu nedenle kurda bir tuzak kurmuş. Kurda gitmiş ve: “Kuzularım ölmüş. Çok üzülüyorum. Onların ruhu için yemek vereceğim. Teşrif eder misin?” diye sormuş. Kurt, tabi ki de bu teklifi kabul etmiş. Sonra kuzu, evinin önünde derin bir çukur kazmış. Çukurun altını samanla kaplamış. Üstünü ise çalılarla kapatmış. Çalıların üstüne minder koymuş. Kurt, yemeğe geldiğinde ona minderi göstermiş. Kurt mindere kurulunca hemen içine düşüvermiş. Bunun üzerine koyun, çukura ateş atmış. Çukurdaki samanlar alev almış ve kurt yanmaya başlamış. Böylece koyun, kurttan intikamını almış. Ertesi baharda koyunun iki kuzusu daha olmuş. Kyun ve kuzuları, kurt korkusu olmadan, mutlu bir şekilde yaşamışlar.

“Yarım Hasan” masalı, bir garip köylü ile ağa arasındaki anlaşmazlık hakkındadır. Yarım Hasan, nereden bulduğu bilinmez, bir gün elinde üç altın ile köy meydanında gezinir. Köyün ağası Yarım Hasan’dan üç altını borç olarak ister. Hasan da verir. Fakat ağa, günler ayları, aylar yılları kovaladıkça borcunu vermez. Ağanın uzak bir köyde konak yaptırdığı duyulur. Yarım Hasan, ağadan parasını almak için yola koyulur. Yolda ona bir tilki eşlik etmek ister. Yarım Hasan “Hayır!” diyemez. Bir müddet sonra tilki yorulur. Yarım Hasan tilkiyi cebine koyar ve yola devam eder. Bir süre sonra karşısına bir kurt çıkar ve Yarım Hasan’a eşlik etmek ister. Yarım Hasan “Hayır!” diyemez. Bir müddet yürürler ve kurt yorulur. Yarım Hasan kurdu diğer cebine koyar. Daha sonra, Yarım Hasan’ın karşısına bir ırmak çıkar. Irmak da Yarım Hasan’a eşlik etmek ister. Yarım Hasan ırmağı kıramaz ve onu da yanına alır. Irmak düz yolda gidebilir de yokuşu çıkamaz ki! Yokuşa geldiklerinde Yarım Hasan, ırmağı da cebine alır ve bu şekilde ağanın konağına gelir. Borcunu ister. Ağa, Yarım Hasan’ı kazların arasına attırır. Kazların, didikleye didikleye Yarım Hasan’ı öldürebileceklerini sanır. Ama, Yarım Hasan’ın cebindeki tilki, kazları mahveder. Yarım Hasan, kazlardan kurtulur. Bunun üzerine Yarım Hasan’ı eşeklerin olduğu yere kapatırlar. Kurt, Yarım Hasan’ın cebinden çıkıp hepsini telef eder. Yine kurtulan Yarım Hasan’ı bir tarlaya bırakırlar ve tarlayı ateşe verirler. Yarım Hasan’ın cebindeki ırmak Hasan’ı alevlerden korur. Ağa ise, konağı ile birlikte ateşlerin içerisinde kalarak yok olur. Bütün köylü, Yarım Hasan’a o uğursuz ağayı öldürdüğü için teşekkür ederler ve ona ağalık teklif ederler. Yarım Hasan ise “Ağa sizin neyinize gerek? Tarlanızı sürün, koyunlarınızı otlatın.” diye cevap verir.

Geri kalan on iki masal da, özetini verdiğimiz üç masalın tadında, eğlenceli ve oldukça orijinal görünüme sahip masallardır. “Nohut Oğlan”dan “Dev Baba”ya, “Altın Tas”tan “Yeşil Yağmur”a hepsi okuyucuya keyif veren anlatılardır. Bu masallar, çocuklara hitap ettiği gibi, çocuk edebiyatı ile ilgilenen yetişkinlere de hitap etmektedir.

Editör: Murat ASLAN

On Beş Türk Masalı Soruları ve Cevapları

On Beş Türk Masalı Yorumları