Züleyha Ersingün'ün yazdığı Kaygı Kuşu ZOÇKO, başarısız bir çocuk olduğunu düşünen Deniz'in hayatının bir bölümünü konu alır. Çok kaygılı bir çocuk olan Deniz, kaygılandığı anlarda aklına gelen düşünceleri kaygı kuşları olarak nitelendirir. ZOÇKO ise kitabın ilerleyen bölümlerinde geçen "Zor Durumdaki Çocukları Kurtarma Operasyonu"nun kısaltmasıdır. 8 bölüme ayrılmış 78 sayfadan oluşan kitap, ilk kez 2016 yılında FOM Kitap tarafından yayımlanır. Mavisu Demirağ'ın çizimleriyle renklenen kitabın kapak tasarımını Hüseyin Özkan yapar. Merak uyandırıcı bir kurguya sahip kitap, oldukça garip olaylar içerir ancak tüm olayların mantıklı bir açıklaması bulunur. Kitaba heyecan katan bu durum, hikâyenin gerçekçiliğine zarar vermemesi ve okurun anlamlandıramadığı belirsizlikler oluşturmaması bakımından önem taşır.
Kaygı Kuşu ZOÇKO Özeti
Hikâye, Deniz'in kendini tanıtması ve sıradan hayatı hakkında çeşitli bilgiler vermesiyle başlar. Hayatının değişmeye başladığı günün sabahıyla devam eder. O sabah Deniz, annesinin matematik sınavından düşük not aldığını ve fen laboratuvarında can sıkıcı olaylar yaşadığını öğrenmesiyle güne kötü bir başlangıç yapar ancak az sonra kapı çalar ve hiç beklenmedik bir olay gerçekleşir. Kapıyı çalan kişi kuryedir. Elinde ise Deniz Özer adına Japonya'dan gönderilen bir paket vardır. Deniz de annesi de Japonya'dan gelen bu pakete bir anlam veremez. Zaten okula geç kalmakta olan Deniz, paketi annesinin yanında açamaz ve paketi de yanına alarak okula gider. Çünkü paketi en yakın arkadaşı Arda ile açmak ister. Ama tüm gün boyunca buna fırsat bulamazlar. Böylece okul çıkışında Arda da Denizlere gider ve paketi evde açarlar. Paketten Japonca bir mektup, renkli kağıtlar ve bir kitap çıkar.
Japonya'dan gelen paketi, Finlandiya'dan gelen başka bir paket takip eder. Deniz, bu paketi de okula götürür ve Arda ile birlikte incelerler. Ama bu sırada sınıfın en başarılı öğrencilerinden biri olan Eylül de yanlarına gelir. Aslında yakın arkadaşları olmayan Eylül'e yakalanan ikili, onu da aralarına almak zorunda kalırlar. Böylece hiç ummadıkları bir anda üçlü bir ekip olurlar. Yeni ekip ertesi gün tüm paketleri incelemek için Eylüllerin evinde buluşmaya karar verir. Bu sırada Deniz'e bir de İspanya'dan paket gelir. Bu sayede ertesi gün inceleyecekleri paket sayısı üçe çıkar.
Ertesi gün okuldan sonra Eylüllerin evinde bir araya gelen üçlü, paketleri yeniden inceleyip mektupları okumaya karar verirler. Böylece tüm mektupların ilk cümlesini çevirerek işe başlarlar ve üç mektubun da "Sevgili Kaygı Kuşu" şeklinde başladığını görürler. Bu durum, kaygı kuşlarını en yakın arkadaşıyla bile paylaşmayan Deniz'i çok tedirgin eder ve bu sırrını iki arkadaşıyla da paylaşmak zorunda bırakır. Bu durumdan çok etkilenen Deniz, eve dönerken mektupları Eylül'e bırakır ve isterse mektupların tamamını Türkçeye çevirebileceğini söyler. Böylece Eylül, mektuplar üzerinde çalışmaya devam eder.
Sonraki gün okul çıkışında Denizlerin evinde toplanan ekip, Eylül'ün Türkçeye çevirdiği mektupları inceler. Çeşitli ülkelerden her biri farklı bir hikâyeye sahip çocukların yolladığı mektuplar, üç arkadaşa iyi bir fikir verir. Böylece zor durumdaki çocuklara mektup gönderme hareketi başlar. Mektup gönderme hareketinin ilk adımı için üç arkadaş ayrı ayrı zor durumdaki çocuklar hakkında bilgi edinmeye çalışır. Deniz, bu araştırmalar sırasında deneme amaçlı bazı mektuplar da yazar. Bir haftanın ardından bir araya geldiklerinde Eylül ve Arda, Deniz'in yazdığı mektupları ilgiyle okur. Sonunda üçü birlikte mektupların arasından birini seçer. Sahibine ulaşan mektup, dünya çapında yankı uyandırır ve mektubu yazan Kaygı Kuşu, dilden dile dolaşır. Ama kendisine gelen mektupların gizemini hâlâ çözemeyen Deniz; bu hareketi kendisinin değil, diğer üç çocuğun başlattığını düşünerek bundan rahatsız olur. Bu sırada ilk mektupları yollayan üç çocuk, Deniz'e yeni mektuplar gönderirler. Hem de onu tebrik etmek için… Bu mektupların ardından Deniz, tüm olayların gizemini çözen asıl mektuba ulaşır. Bu mektubu gönderen kişi, öğretmenidir.