Molıère, Fransız yazar ve oyuncudur. Onun döneminde Paris'te tiyatro, edebiyatın ta kendisi olmuştur. Tiyatro bu dönemde yüksek tabaka ve entelektüellerin ilgisini çeken klasik eserler ve kaba, komik üslubuyla, ucuz güldürmelere ve el yüz oyunlarından ibaret olan halkın sevdiği tiyatro olarak ikiye ayrılmıştır. Molıére bu iki tür tiyatroyu birleştirerek bir başarı yakalamıştır. Molıère güldürücüğünü kaybettirmeden düşündürmek, yüksek tabaka ve halk arasındaki yüksek uçurumu yok etmek, halkın kültür seviyesini yükseltmek gibi amaçlar edinmiştir. Bu başarısını zengin bir aileden gelmesi, yüksek tahsil görmesi ve sanatı sebebiyle köylülere varıncaya kadar herkesle tanışması sebebiyle hem zenginin hem fakirin sözcüsü olabilmesine, zaman zaman onlar olabilmesine borçludur. Her kesimden insana hitap edebilmiştir. Molıère'nin Cimri kitabı beş perdelik bir tiyatro eseridir. Eser dönemin Paris burjuvasını eleştirmiş, onların para hırsını, para kazanmak ve ellerinde tutmak için neler yapabileceklerini, düşebilecekleri durumları anlatan bir hicivdir.
Cimri kitabının en önemli kaynağı Plautus'un Aulularia yahut Çömlek adlı komedyasıdır. Bu komedyada yaşlı ve cimri Euklion, bahçesinde bir çömlek altın bulur, o günden sonra da altınları çalınacak korkusuyla yaşamaya başlar. Kızının sevgilisinin uşağı çömleği çalar ve Euklilon deliye döner, kızının sevgilisi çömleği ona geri verince hem kızını daha sonra da altınları ona vermeyi kabul eder. Cimri kitabının da ana karakteri çok cimri olan, kendi çocuklarının bile sevmediği Harpagon'dur. Harpagon'un Èlıse adında bir kızı ve Clèante adında bir oğlu vardır. Èlıse, bir gemi kazasında boğulduğu ama yıllar sonra ölmediğini öğrendiği babasını arayan ama daha sonra ona aşık olduğu için babasına uşaklık yapan Valère'ye , Clèante ise bir dulun kızı olan Marıane'ya aşıktır. Fakat babası da bu kıza aşık olmuş ve düzenbaz bir kadını onunla evlenmek için annesiyle konuşmaya göndermiştir. Harpagon kızını ise zengin komşusu Anselme'ye vermek ister. Adamı akşam yemeğine tanışmak için çağırır aynı gün Marıane'yi de akşam yemeğine çağırır. Kız istemeyerek Harpagon ile tanışmaya gelince aşık olduğu Clèante'yi görür. Clèante babasıyla tartışır ve kızı kendisinin sevdiğini ve babasının aralarından çekilmesi gerektiğini söyler o sırada uşağı babasının altın ile dolu çekmecesini çalar, Clèante daha sonra babasına sevdiği kızla kendisinin evlenmesi için şantaj yapar. Eğer onunla evlenmesine izin verirse çekmeceyi kendisine vereceğini söyler. İlk başta oğlunun çekmeceyi çaldığını bilmeyen Harpagon deli gibi feryatlar ederek komiser çağırır eve, ona göre herkes hain, hırsız ve şüphelidir. Evin hem aşcısı hem arabacısı olan Jacques Usta, Harpagon'un kızıyla evlenmek için ona dalkavukluk yapan Valére'den patron karşısında kendisini zor duruma düşürdüğü ve hiç iş yapmadığı için ondan nefret eder. Bu sebepten komiser ve Harpagon sorduğunda, çekmeceyi onun aldığını söyler. Harpagon güvendiği ve sevdiği Valère'den hesap sormaya gider ama durumdan haberi olmayan Valére sadece kızını sevdiğini ve onunla evlenmek istediğini söyler. Bu durumda Harpagon daha da sinirlenir. Kitap bu şekilde bir sürü tesadüf ve yanlış anlaşılmalar üzerinden devam eder.
Kitap oldukça kısa ve basit bir dille yazılmıştır. Diyaloglardan ibaret olduğu için herkese hitap etmeyebilir ama tiyatro türünde okumak isteyenler için başlangıç düzeyindedir. Kitap bana göre okuması keyifli bir eserdi. 104 sayfa olmasından ötürü hemen bitirdim. Okuması çok kolaydı. Çok fazla karakter olmadığı için aklımda tutmakta zorlanmadım. Harpogan karakteri beni güldürdü bazı olaylara verdiği tepkilerle, günlük yaşamımızda karşılaşabileceğimiz bir tip kendisi. Sonu oldukça şaşırtıcı bir şekilde bitti. Sanki olayları bağlamak için yazılmış gibiydi. Hoşuma gidip gitmediğinden pek emin değilim.
Harpagon oldukça zengin ama bir o kadar da cimri bir adamdır. Harpagon’un oğlu Cleante ve kızı Elise babalarının bu durumundan çok yakınmaktadırlar. Cleante Mariane adındaki bir kıza âşıktır. Onunla evlenmeyi düşünmektedir ama bunun için hiç parası yoktur. Babası Harpagon da oğluna para vermeye yanaşmaz. Üstelik onun bu evlilik fikrinden haberi bile yoktur. Harpagon’un niyeti oğlu Cleante’yi zengin bir kızla evlendirmek ve bu şekilde zenginliğine zenginlik katmaktır. Babasından para koparamayan Cleante bir simsar aracılığıyla bir tefeciden borç para almak ister. Simsar Cleante’ye borç para verecek bir tefeci bulur. Tefeci yalnızca yüzde altılık faizle borç para vermeyi kabul eder. Ancak tefeci, Cleante’ye borç para vermek için başkasından borç alacağını, bu borcun faizinin de yüzde yirmi olduğunu söyler. Dolayısıyla bu faizi de Cleante ödemelidir. Böylece borcun faizi yüzde yirmi altıya çıkar. Ayrıca tefeci, vereceği borcun bir kısmını eşya ile tamamlayacaktır. Yani Cleante, eğer borç almak istiyorsa, alacağı paranın bir kısmını hurda eşya olarak alacaktır. Böylece tefeci elindeki kullanışsız malzemeleri de Cleante’ye satmış olacaktır. Çaresiz Cleante tefecinin bütün şartlarına razı olur. Nihayet simsar Simon Efendi Cleante’yi tefeciyle tanışmaya götürür. Bu tefeci, Cleante’nin babası Harpagon çıkar. Oğlunu borç para almak üzere karşısında gören Harpagon onu bir güzel haşlar. Bir gün Cleante babasına Mariane ile evlenmeyi düşündüğünü söylemek ister. Tam söyleyeceği sırada babasının Mariane’de gözü olduğunu öğrenir. Bu durum Cleante’yi çok üzer ama onun yapacak hiçbir şeyi yoktur. Bir yolunu bulup kaçmayı düşünür. Harpagon’un kızı Elise Valere adındaki bir gence âşıktır. Harpagon ise kızını zengin ama yaşlı Anselme ile evlendirmeyi düşünmektedir. Kızına bunu söyler. Harpagon’u bu evliliğe teşvik eden en önemli husus, Anselme’nin Elise’yi çeyizsiz olarak kabul etmesidir. Harpagon’un cimriliği Elise ile Cleante’nin canına tak eder. Bunun üzerine iki kardeş babalarının hazinesini çalmaya karar verirler. Harpagon’un evin bahçesine gömdüğü on bin altını vardır. Bu altınlar çalınacak diye Harpagon diken üstünde yaşamaktadır. Bir gün Cleante’nin uşağı bu altınları bulur, Cleante’yle beraber bir yere saklarlar. Harpagon durumu fark edince komiser çağırır. Herkesi sorguya çektirir. Ona göre hırsızların cezası idam olmalıdır. Hırsız herkes olabilir, hatta Harpagon bile olabilir! Tam da altınların çalındığı gece Anselme Elise ile evlenmek üzere Harpagon2un evine gelecektir. Geldiğinde evi oldukça karışık bir hâlde bulur. Harpagon Anselme’ye Valere ile Elise’nin evlenmeyi düşündüklerini söyler. Bu durum Harpagon’u hayli utandırmaktadır. Harpagon’un aklına şeytani bir fikir gelir. Komisere altınların Valere tarafından çalındığını söyler. Valere ise kendisinin bir hırsız olmadığını, bütün Napoli’nin kendisinin nasıl bir soydan geldiğini bildiklerini ifade eder. Anselme de Napoli’yi çok iyi bildiğini söyler. Bu nedenle Valere’yi dosdoğru konuşması konusunda uyarır. Valere ise hiç kimseden korkmadığını, kendisinin Thomas d’Alburcy’nin oğlu olduğunu söyler. Bunu duyan Anselme oldukça şaşırır çünkü aslında Thomas d’Alburcy kendisinden başkası değildir. Yıllar evvel bir gemi kazası geçirmiş ve bütün ailesini kaybettiğini sanmıştır. Oysa işte karşısında oğlu bulunmaktadır. Bu konu daha da ilerledikçe Mairane’nin de Anselme’nin kızı olduğu ortaya çıkar. Mariane’nin annesi de hayattadır üstelik. Böylece Anselme, bütün ailesinin gemi kazasından sağ kurtulduğunu öğrenir ve Elise’le evlenmekten vazgeçer. Ardından Cleante ortaya çıkar ve babasına paranın kendisinde olduğunu, eğer Mariane ile evlenmelerine izin verirse paranın yerini söyleyeceğini bildirir. Harpagon çaresiz bu evliliğe de razı olur. Böylece Cleante ve Elise istedikleri kişilerle evlenebilir. Bu tiyatroda Moliere güldürü unsurlarını çok iyi kullanmakta, okuyuculara oldukça eğlenceli bir tiyatro sunmaktadır. Moliere’nin karakter analizleri olağanüstüdür. Cimri tipini, oldukça başarılı bir olay örgüsüyle ortaya koymaktadır. Bu şekilde cimriliği eleştirmekte, bu tipin sergilediği gülünç hâllerle okuyucuyu eğlendirmektedir. Bu güldürünün temelinde şüphesiz ki toplumsal bir eleştiri söz konusudur. Cimri adlı eser dünya çapında ünlüdür ve pek çok insan bir şekilde bu eserden haberdar olmuştur. Yine de böylesine olağanüstü bir başyapıtın farklı çeviriler üzerinden (mümkünse orijinal dilinden) okunması tavsiye edilir. Tiyatroyu izleyenlerin de eseri okumaları önemlidir çünkü tiyatro oyuncuları eser üzerinde bazı değişiklikler yapabilmektedir. Sonuç olarak Cimri defalarca izlenecek ve defalarca okunacak bir eser olma özelliğine sahiptir.