Pembe Fili Düşünme

Pembe Fili Düşünme - Zeynep Selvili Çarmıklı

Puan Tablosu

YazarOkur'lar (6.8)	Editör
Kitapevi (8)	Sosyal Medya

Arka Kapak Bilgisi

Pembe Fili Düşünme Özet

“İlk panik atağımı 28 Kasım 2006’da Miami’de üniversite ikinci sınıftayken geçirdim.”

Pembe Fili Düşünme kitabı bu cümle ile başlıyor. Zeynep Selvili Çarmıklı ilk panik atak geçirdiği andan, psikolog olduğu ana kadar geçirdiği süreci bu kitapla okurlarıyla paylaşıyor. Beş bölümden oluşan kitabın her bir bölümü hem yazardan örnekler hem de konularla ilgili deneylerden oluşuyor. Yazarın kendi deyişi ile “bu bir kişisel gelişim kitabı değil, kişisel kabul kitabı.”

İlk panik atağını geçirdiği andan itibaren, onun bir kalp krizi değil de panik atak olduğunu öğrendiği andan itibaren, kaçmış. Kendini eve kapatmış ki dışarıda başına bir şey gelmesin, ne olursa evde olsun. Ona panik atak yaşatacak her şeyden, tüm dünyadan soyutlamış kendini. Okulunu bırakma derecesine gelecek kadar hayatını etkilemiş bu panik atak. Ve sonunda duygularını bastırmanın, onlardan kaçmanın nasıl yanlış bir şey olduğunu öğrenmiş. İşte bu deneyiminden yola çıkarak acısını, mutsuzluğunu, korkularını bastıran insanlara yol arkadaşı olmayı hedeflemiş bu kitapla. Zihnimize yer etmiş, sürekli derinlere attığımız tüm o acıları, duygu ve hatıraları gün yüzüne çıkarıp yüzleşmemiz gerektiği söylüyor. Çünkü insanı insan yapan sadece acıları, mutsuz anları değil mutlu, keyifli ve pozitif zamanlarıdır da diyor.

Sürekli bir şeyleri düşünmemek üzerine kendimizi şartlandırırsak muhakkak ki düşündüğümüz tek şey o olmaya başlar. Kitabın adı da oradan geliyor. İlk bölümde yer alan kısımlardan birin de, Pembe Fili Düşünme! Komutunun aslında yalnızca onu düşünmeye yaradığını ve bundan nasıl kaçınacağımızı açıklayıcı örneklerle anlatıyor.

Bilinçli farkındalık, Öz-şefkat, Kabul ve Kararlılık…

Kitabın ana teması bu üç kavram üzerine kurulu. Korkularımızın farkına varmalı, onları kabullenmeli ve onlardan kaçmayarak onları yenmeliyiz diyen Çarmıklı, kitabın ikinci bölümünde üzerimize yapışan etiketlerden bahsediyor. Hepimizin yaşadığımız süre boyunca birileri tarafından ve kendi tarafımızdan oluşturulmuş etiketlerimiz var; çirkin, güzel, akıllı, aptal, cesur, korkak… Bu etiketler bizim hayatımızın neresinde ve bizi nasıl etkiliyor? Üzerimize aldığımız bu etiketler aslında bizim için iyi bir yol arkadaşı mı? Kitabın ikinci bölümünde de yine bu konuda yazarın hayatından deneyimlerini okuyoruz. Bize katıldığı bir seminerde başından geçen etkileyici bir olayı anlatıyor ve etiketlerin hayatımızdaki rolünü anlamamızı kolaylaştırıyor. Aynı zamanda örnek olaylara bağlı olarak bizden de kısa bir süre kitabı kenara bırakıp, deneyler yapmamızı öneriyor. Bu sayede sanki bir terapide gibi hissedebiliyorsunuz kendinizi.

Dünyadaki en acımasız ses, bizi sorgulayan, hatalarımızda bize “sen ne yaptın” diyen iç sesimizdir diyor. Bu ses bizi her hatada kendimizi sorgulamaya sürükler ve bir şeyleri yapmaya çalışırken korkuyla yaklaşmamıza sebep olur. O iç sesi, çevrenizde sizi sorgulayanları nasıl susturacaksınız çocukluğunda annesiyle olan anılarıyla örnekliyor. Yazar bize bu kitabın her bölümünde tam anlamıyla “şefkatli bir dost eli” uzatıyor. Çünkü yaşananlar ortak, acılar benzer. Ve onun çocukken yaşadığı şeyleri okuduğunuzda kendi anılarınız canlanıyor gözünüzde ve üzerinizde bıraktığı etkileri sanki psikolog ile birlikte çözüme kavuşturuyorsunuz. Hayatımızda bizi çıkmaza sokan, takılıp düşmemize neden olan her türlü zorluğun üstesinden gelmemiz için adeta rehberlik ediyor kitap bizlere. Ama bilinenin aksine yönlendirmeden, “onu şöyle yaparsan böyle olur” gibi emir kipleriyle değil, yol gösterici gibi.

Çirkin ya da güzel, başarılı ya da başarısız, çalışkan ya da tembel her ne isek kendimizi kabul yoluna giriyoruz bu kitap ile. Bu zamana kadar beğenmediğimiz her yönümüzü kucaklayıp seviyoruz. Bunu okuyunca ister istemez yapıyoruz çünkü satırlar arasında kendimizi buluyoruz. Mükemmel değiliz, olamayız bunu anlatıyor bize. Mükemmel değiliz ama kendimizi her koşulda seversek yaptığımızın en iyisini çıkarırız. Tüm bunları kendi eğitimlerinden, katıldığı hocalarının seminerlerinden örneklerle bize aktarması da kendimizi kolaylıkla kabullenmemizi sağlıyor. Hayatımızın zor bir evresinden geçiyorsak eğer Öz-şefkat bize iyi gelecek olan tek şey diyor Zeynep Selvili Çarmıklı. İçinize dönün, kendinizi motive din, öz-şefkate sarılın diyor. Bizim en büyük destekçimiz, başarı sebebimiz şefkat ve onu hayatınızdan eksik etmeyin diyor.

Ve kitabın son bölümünde en önemlisi değerlerimizden bahsediyor. En çok da hedeflerle karıştırdığımız değerlerimizden. Değerlerimiz bizim iskeletimizdir diyor ve ekliyor; “Değerlerimiz hep bizime kalır ve yol gösterir. Hedeflerimiz ise daha ziyade gelecek odaklı ve bir yandan gözlerimizi gelecekteki belirli bir noktaya dikip ilerlerken diğer yandan da gündelik yaşantımızda değerlerimizi yaşayabilmemize yardımcı olur.”

Kısacası her açıdan, başucu yapabileceğiniz bir kitap. Kendi içinizde sorunlarınız varsa ve çözemiyorsanız, boğulacak ve kaybolacak gibi oluyorsanız sizin için rehber niteliğinde bir kitap yazmış Zeynep Selvili Çarmıklı. Bölümler halinde yazılmış olması, tekrar tekrar açıp, istediğiniz, ihtiyaç duyduğunuz konuyu rahatlıkla bulup okumanızı sağlayacak. Eğer şu an zor bir süreçten geçiyorsanız ve kendinize çözüm önerisi olan bir sohbet arkadaşı arıyorsanız Pembe Fili Düşünme’yi bir deneyin derim. Yolunuzu bulmanıza yardım edecektir.

Yazan: Seda Gökçe KAYA

Pembe Fili Düşünme Soruları ve Cevapları

Pembe Fili Düşünme Yorumları