Kitap Türü:FelsefeOrjinal Adı:De Vita Beata De Brevitate VitaeÇeviren:C. Cengiz Çevik
Puan Tablosu
Arka Kapak Bilgisi
Mutlu Yaşam Üzerine Özet
Mutlu Yaşam Üzerine- Yaşamın Kısalığı Üzerine
Mevcut politik düzen karşısında, ilkelerinden asla taviz vermeyen, doğadaki düzeni örnek alan kusursuz erdemli toplum arayışı Stoa felsefesinin başlangıç dönemi öğretisine damga vurmuştur. Kişilerden beklenen toplum yaşamı içinde kendilerine düşen rol çerçevesinde erdemli davranmalarıdır. Maksat toplumsal düzeni yıkmak ya da değiştirmek değildir. Stoa felsefesini onun içinde ve onun kurallarına uygun yaşatmak esastır. Stoacı bilge toplumun içinde kalıp var olan kusur ve yanlışlardan sıyrılarak olabildiğince erdemli yaşamaya çalışır. Mutlu insanlar doğaya uyumlu yaşar. Doğaya aykırı yaşayan insan kısa ve eksik yaşadığını hisseder. Oysa yaşam doğru değerlendirildiğinde bireye yetecek kadar uzundur. Kusurlarımızla yüzleşip erdemli bir yaşma için knedimize dönmeliyiz. İyiyi ve kötüyü doğru bir muhakeme ile ölçüt alıp ölçüsüz hazları reddederek gerçek haz yani erdemin peşinden gidip ona göre yaşayan insan gerçekten mutlu atfedilir.
Mutlu yaşam üzerine Seneca’nın söylemlerine baktığımızda sağlıklı olmak için öncelikli adımın kendimizi kalabalıktan kurtarmaktan geçtiğini ifade etmektedir. Daha sonra da ebedi mutluluğa nasıl erişebileceğimizi araştırmak gerekmektedir. İnsanların mutluluk sandığı bakakaldığı parıldayan çoğu şey kendi içinde değersizdir. Aksine kendi doğasıyla uyumlu olan ve başka bir yolla elde edimeyen yaşam mutludur. Esrerde pek çok Stoa öğretisine yer verilmekle birlikte Stoa felsefesinin temel kavramlarından biri olan talih, evrenin oluşumunda rol oynamasa da insanın yaşamında sürekli karşılaştığı, kendisine ait olmayan ve dışarıdan lütuf olarak sunulan her şeyin sebebidir. Talih veridiğinden fazlasını almaz dolayısıyla onun sunduğu lütufları kabul etmeden onu küçümsemeli, armağanlarından faydalanıp onların kölesi olmamalıdır.
Mutluluk, Seneca’ya göre oldukça önemlidir. İnsan, istese de istemese de yaşamına daimi bir neşe ve kendi derinliğinden gelen soylu bir mutluluğun dahil olması bir zorunluluktur. İnsan ancak bu sayede kendinde bulunan şeylerden keyif duyar ve sahip olduklarından fazlasını istemez.
Haz konusuna bakış açısı ise oldukça serttir. İnsanların hazdan dolayı zavallı duruma düştüklerini ve erdemin hazdan yoksun olduğunu hazza asla ihtiyaç duymadığını söyler. Erdem önden giderse hazzımızın da olacağını ancak hazzın efendisi olacağımızı söyler. Liderliği hazza verirsek da hem erdemi yitireceğimizi hem de hazza sahip olamayacağımızı söyler. Aksine haz bize sahip olur ve yokluğu işkence gibi gelir, fazlalığı ise boğazımızı sıkar. Hazdan mahrum kalınınca zavallı, hazza boğulunca ise daha zavallı olunur.
Yaşamın kısalığı üzerine bölümünde ise zamanın önemi ve yaşamak- var olmak kavramları arasındaki farka değinilir. Reddedilen tüm hazlara rağmen aç gözlü olunması gereken tek şey zamandır. Hayat boyu planlar yapıyor ve ömrümüzü belli şeylere adıyoruz. Tüm planları ellince altmışıncı yaşlara kadar ertelemek ve az kişinin ulaştığı bir noktada yaşama bağlanmayı isteyerek ölümlülüğü unutmak ne büyük aptallık! Diyor Seneca. Zamanını kendisi için kullanan insan ise her gününü son günüymüş gibi düzenler, yarını arzulamaz ve yarından korkmaz.
Ve kitabın en sevdiğim cümlelerinden biri “Birisinin beyaz saçlarına bakıp uzun yaşadığını düşünmenin alemi yok, o uzun yaşamadı, sadece uzun süre var oldu.”
Yaşamda amacımızı iyi belirlemek ne kadar da önemli değil mi? Seneca, bütün bir yaşamın bize iyi geldiğine inandığımız dünyevi hazların peşinde geçmesine karşı çıkıyor. Ne kadar da tanıdık aslında. Her gün yüzlerce kez karşılaştığımız dayatmalar, sosyal medyada gördüğümüz sahte yaşamlar; hepsi bize çok çalışmayı, çok kazanmayı deli gibi spor yapıp her akşam sosyalleşmeyi, her fırsatta seyahat etmeyi, günde sayfalarca kitap okurken aynı zamanda mis gibi bir eve sahip olmayı normalleştirmiyor mu? Oysa biz muhteşem işleyişlere sahip olan robotlar mıyız? Yoksa insan mı? Bazen şu cümleyi kurmak iyidir: “Evet, yapabilirim ama yapmayı tercih etmiyorum.” Arzuladığımız bir davranışın altında yatan güdü ne? Kendimiz için mi bir şeyleri yapmayı başarmayı istiyoruz yoksa başkaları gibi dışsal sebepler için mi? İşte doğru soruları sorup doğru cevapları verdiğinde “göreceksin, vaktinden önce ölüyorsun.”