Kör Baykuş

Kör Baykuş
Kitabın Yazarı:Sadık Hidayet Kitap Türü:Yabancı Romanlar Yayınevi:Yapı Kredi Yayınları Yayınlandığı Yıl:1937 Sayfa Sayısı:95 ISBN:9789750803024 Kitap Puanı:7 / 10 | Yorum: 7

Fiyat Listesi / Satın Al

YazarOkur:bedava al D&R:30,00 TL BKM:32,50 TL KitapYurdu:34,38 TL e-kitap,pdf,epub: *

7
Berbat Sıkıcı Ehh işte Güzel Harika
Güzel
Giriş Yap Üye Ol

Kör Baykuş - Sadık Hidayet

Kitap Türü:Yabancı Romanlar Orjinal Adı:Buf-i KurÇeviren:Behçet Necatigil

Puan Tablosu

Arka Kapak Bilgisi

Kör Baykuş Özet

Kör Baykuş kitabını elinize ilk aldığınızdan itibaren yoğun ruh bunaltıları ile karşı karşıya kalıyorsunuz. Çeşitli imgelere başvurarak ruh halini yansıtmaya çalışan karakterimizin bunalımlarının ardından uyuşturucu ve alkol ile bağlantısından bahsetmektedir.

İçerisinde ki can alıcı cümleler ile sizi kitaba bağlayabilmeyi yazarımız başarabilmiştir. Kitapta yaratılan karakterimizin yazma serüveni ise artık susması gerektiğini anlaması ile düşüncelerini kaleme alarak gölgesine kendini tanıtmak isteği olarak tanımlamaktadır. Lambanın duvara yansıttığı gölgesine kendisini anlatma isteği karakterin bir acının pençesinde olduğunu vurgulayarak rahatlatmaya çalıştığını göstermektedir.

Çok sevdiği ona türlü özellikler yüklediği insandan bahsetmeye başlarken sizi saran sıcak anlatımın duygusuna kapılmamak imkânsızlaşarak onu görmeyişinin bile günlerini sayan bir insan olarak karşınıza çıkar. Unutmak için afyon ve şaraba sığındığı geçici unutmalardan sonra hızla onu hatırlamasının ne kadar kötü olduğundan bahsederken sanki bir kitap okuyormuş gibi değil de karşınızda duran bir insanı dinliyormuş havası yaratmayı başarabilmiş ve sizlerin idinizi rahatlatacak bir kitap yaratılmıştır.

Günlük rutin eylemleri haline gelen kalemdanların üzerine resim yapmak, şarap içmek ve afyon çekmeye vermiştir. Bunları yapmasının temel sebebi ise uyuşmak ve zaman öldürmek amaçlı yaptığı bir iş olarak gören karakterimizin yaşadığı yer ise sessiz, sakin ve karmaşadan uzak bir evde yaşıyor olması da insanlardan kaçtığını ve sessizliği sevdiğini göstermektedir.

Resimlerine baktığında ise garip olan hep aynı resmi çizdiğinden bahsetmeye başlar. Tüm şekiller bir önce ki resim ile birebir aynıdır.

“Bir selvi çiziyordum hep, onun altında da kambur bir ihtiyar bağdaş kurmuş oturuyordu. Hint fakirlerine benzeyen bu adam, abasına bürünmüş, başına bir şal dolamıştı. Sol elinin işaret parmağı ağzındaydı ve şaşkınlık içindeydi. Karşısında ise siyah elbiseli genç bir eğilmiş nilüfer çiçeği uzatıyordu ona. İkisinin arasından bir dere akıyordu.” devamlı bu resmi çiziyordu karakter. Kendisinin nerede gördüğünü veya düşünde kurduğu herhangi bir yer olup olmadığı konusunda bir fikri yoktu.

Bu düşünsel içeriklerden sonra ki evre ise Nevruz’un on üçüne doğru yol almaya başlıyor. Kendi içerisinde çatıştığı duygularına geçmiş ve şuandan izler ile bilgi vermeye çalışmıştır.
Kitabın sayfalarında ki bilmeceler ile size yeni şeyler öğretmeye çalışmaktadır. Örneğin “adamotu” ile ilgili bilmediğimiz bilgiyi bizlere sunmaya yardımcı oluyor.

O çok sevdiği insanın bir gün karşısında görmüştü. Şaşkınlık içerisinde bakıyordu. İnsanüstü gücünün olduğunu düşünürken ellerinin titrediğini fark ediyordu. Onun güzel gözlerinde ki acıyı acı dolu anılarını görmek mümkündü. Oldukça bitkin bir yüzünün olduğunu düşünmeye başladı. Sanki ölümü görmüş gibi hissiyatı vardı. Sonra içeriye girince yatağa uzanıp uyuyakalmıştı. Kahramanımız ise saçlarına dokunmak için yanına yanaşmıştı. Hayati belirtileri olmadığını fark ettiğinde ise soğuk bedenine baka kalmıştı. Vücudunun sıcaklığını vererek ölümün soğukluğunu almaya çalıştı. Bütün çabalarının boşuna olduğunu fark ederek hayal kırıklığına uğramıştı. Oda da hissiz bir ölüyle beraber kalmıştı. Bedeninin soğukluğu karakterin düşüncelerini de soğutmaya yetiyordu. Gözlerini kâğıda çizmeye çalıştı. Bir türlü olmuyordu. Hayati tepki vermeyen gözleri çizmek oldukça zordu. Her çizim yaptığı kâğıdı buruşturup atarken bir anda canlanarak gözlerine bakmıştı. Bu sayede o canlı gözleri çizmeye başarmıştı. Ama bakışı çok kısa sürmüştü. Dirildiğini düşünürken ölü olduğunu fark etmesini sağlayacak ceset kokusu alıyordu.

Ölüyle ne yapmalıyım diye düşünürken, kimsenin bakışları ile onu kirletmesine izin vermemeliyim düşüncesine kapılıp durmuştu. Onun bedenini parçalayarak bavula koyup gömmeye karar vermişti.

Karakterimizin genel inancı hiçbir düşünce veya hiçbir hayalin olağan dışı gelmediğine inanarak yaşaması ile kendi yarattığı dünyasında okurları beklemektedir. Kişinin kendi ruh bunalımından yaşadığı olağan dışı her olayı normal karşılayan sürrealist bir kitap yaratmayı başarmıştı. Sorunsalların farklı bir boyutlara geçiş yaptığı kitabın zihninizle küçük bir oyun ile olayları birbirine bağladığı, aslında her yorumunuzun doğru olabileceği bir yapıt oluşturulmuştur.

Yazan: Eda Yılmaz

Kör Baykuş Konusu

Kör Baykuş İran edebiyatında modern öykücülüğün kurucularından sayılan Sâdık Hidâyet'in başyapıtı olarak görülüyor. Romanın ilk baskısı Hindistan'da yapılmış ve İran'da satışı yasaklanmıştır. Yazarın kitapları birçok dile çevrilmiş ve çeşitli yazar ve edebiyatları etkilemiştir.

Bûf-i kûr yani Kör Baykuş'ta öyle bölümler var ki okuduğunuzun gerçek mi yoksa bir hayal mi olduğunu ayırt edemiyorsunuz. Gerçek ve hayalin iç içe geçtiği romanda sürrealizm akımının etkisini görebilirsiniz. Bunda başkarakterin içsel bunalımlarının ve gerçeklikten kopmak için afyon ve şarap içmesinin etkili olduğu kanısına varabiliriz.

Başkarakterimiz kendini gölgesine tanıtma ihtiyacıyla anlatmaya başlar. Kendini toplumdan soyutlamış bir adamdır. Bütün gün kalemdanlar yapmaktadır. Bir gün evine kendini amcası olarak tanıtan bir ihtiyar gelir. İhtiyar kambur, başına Hind şalı sarmış ve üzerine eski sarı bir aba almıştır. Bu ihtiyar tasvirini kitap boyunca farklı karakterler olarak görmeye devam edeceğiz. Yeri geldiğinde servinin gündüzsefası uzattığı biri yeri geldiğinde bir arabacı. Hikaye geri dönecek olursak ihtiyar eve gelir ve bir köşeye oturur. Baş karakterimiz onu iyi ağırlamak istediği için evinde kalan tek şeyi yani raftaki eski şarabı almaya gider. Tam şarabı aldığında pencerenin ötesinde siyah entarili bir servi görür. Servi yerde oturan kambur bir ihtiyara mavi bir gündüzsefası uzatmaktadır. Bu sahne onun ruhunda büyük bir değişikliğe neden olur. Kendine geldiğinde amcası olan ihtiyar gitmiştir. Şişeyi yerine koymak için karakterimiz yine rafa geldiğinde bu sefer pencereyi kaybolmuş olarak görür. Sanki hiç var olmamış gibidir. Sanki zihni ona oyunlar oynuyordur. Bir gün akşam yürüyüşünden sonra eve geldiğinde siyah elbiseli o kızı karyolasına uzanmış olarak bulur. Gidip kızın nefes alıp almadığına bakar. Kız ölmüştür. Onun güzelliğini resmetmek ister. Çizmeye başlar ama bir şey eksiktir. Kızın gözlerini de resmetmesi gerekiyordur o anda kızın gözleri bir anlığına açılır. Bu belki de karakterin zihninin ona oynadığı bir oyundur. Gözlerine kısa bir saniye onu kağıda aktarmasına yeterlidir. Kız gelip ona ruhunu ve tenini teslim etmiştir bu yüzden onun mezarını kimsenin görmesine izin veremezdir. Onu parçalara ayırır ve bir bavula koyar. Dışarı çıktığında ihtiyar kambur bir adam ona yardım edebileceğini söyler. Onu ıssız mavi gündüzsefalarıyla dolu bir yere getirip bir mezar kazar. Karakterimiz bavulu gömüp üstünü kimse bulamayacağı şekilde kapar ve evine döner.

Kitabın kalan kısmında ise karısından, geçirdiği hastalıktan onu saran ölüm korkusundan ve boşluk hissinden bahsediyor.

Kitap genel olarak karakterin bunalımları ve acılarıyla dolu. Ama bunlar sizi sıkmıyor bunun nedeni de kitabın kısa olmasına rağmen dolu bir anlatışı olmasıdır. Kitabın asıl şaşırtıcı kısmı kitaptaki ihtiyar da hurdacı da arabacı da aslında kendisidir. Hepsi onun bir yansımasıdır. Belki de kendinin bile bilmediği bir parçası. Aynı zamanda kitaptaki karısı ve servi de aynı kişidir. Kitabı okuyanlar genelde kitap hakkında bir rüya gibiydi derler daha doğrusu bir kabus. Bunun çok doğru olduğunu düşünüyorum. Sanki bir kitap okumadım da bir adamın kabusunu okumuş gibiydim. Sabah olunca terler içinde kalkacağı bir kabus gibiydi.

Kitap Yapı Kredi Yayınları'nın ölmeden önce okunacak kitaplar arasında ama bence bu kitabı herkes tamamıyla kavrayamaz ben bile tam anlamıyla kavrayabildiğimi düşünmüyorum. Eğer birinin muzdarip olduğu acılar ve bunalımlarla ilgili değişik bir kitap okumak istiyorsanız bu kitap tam size göre.

Sultan Sarıal

Kör Baykuş Soruları ve Cevapları

Kör Baykuş kimin eseri?

Sadık Hidayet

Kör Baykuş türü nedir?

Yabancı Romanlar

Kör Baykuş kaç sayfa?

95

Kör Baykuş Yorumları

öğretmen özet yazmamız için okuttu ama pek birşey anlamadım oldukça sıkıcı bir kitaptı yazr tam olarak ne anlatmaya çalışmış ya da kitabın konusu ne anlamadım

03-10-2016 17:22

çok güzel bir konusu var okuduğum en güzel romanlardan bir tanesi

07-11-2016 21:55

çok güzel bir kitap çok beyendim

27-11-2017 21:16

kör baykuş konusu ile çok sıkıcı bir kitaptı kısa bir kita olmasa okunmaz kısa olmasına rağmen zor bitirdim diyebilirim

15-12-2019 16:20

kör baykuş kitap analizi gerekiyor buradaki özet ile aynı mı yoksa farklı mı oluyor?

08-04-2022 14:47

tam bir başyapıt mutlaka okuyun okutun

13-01-2023 19:24

iran edebiyatının en değerli eseridir edebiyat okuyan herkesin okuması gerek

30-09-2023 23:18