Kitap Türü:PsikolojiOrjinal Adı:Toward A Psychology of BeingÇeviren:Okhan Gündüz
Puan Tablosu
Arka Kapak Bilgisi
İnsan Olmanın Psikolojisi Özet
Kitabın yazarı Maslow; kendini gerçekleştirme ve ihtiyaçlar hiyerarşisi ile ünlenmiştir. Maslow’a göre temel ihtiyaçlardan kendini gerçekleştirmeye uzanan bir ihtiyaçlar piramidi söz konusudur. Nadir durumlar dışında temeldeki ihtiyaç doyurulmadan bir üst basamağa geçmek mümkün değildir. Eserde ise ihtiyaçlar hiyerarşisi temel alınarak insan olma hali aktarılmaktadır. Maslow, Hümanist (İnsancıl ya da Bütüncül Psikoloji ) Psikoloji’nin Rogers ile birlikte en bilinen iki isminden birisidir. Aynı zaman da bu kuramın kurucularındandır. Maslow, davranışçılık vb. kuramların göz ardı ettiği insani değerlere odaklanmaktadır: seçim yapmak, yakınlık kurmak, sorumluluk almak, kendini gerçekleştirmek vb.
Güdülenmiş davranışlar, amaçların peşinden koşmak, tamamlayıcı tepkiler, tümüyle rahatsızlıkların azaltılmasına yönelik yöntemlerdir. Nevroz ise belirli doyumlara ulaşamamaktan kaynaklanıyordu. Yaratıcı insan kendi yaratıcı itkilerini karşılar yetenekli insan bu yetenekleri kullanmaktan ve geliştirmekten haz duyar. Gelişim ile kast edilen yalnızca fizyolojik ihtiyaçlar değil yaratım, yetenek kapasite ve gizil güçler vb. unsurların da var olmasını içermektedir. Gelişimi olumsuz anlamda ele alan kuramlar bünyenin temel güdüsünün gereksinimi temel düzeye indirgemek ve hatta yok etmek olduğunu savunurlar. Oysa ağırlıklı olarak gelişime güdülenmiş kişileri ele aldığımızda, durağanlaşma kuramı tam anlamıyla işe yaramaz. Bu tip insanların gereksinimin azalması güdülenmenin azalmasına değil heyecanla birlikte artmasına yol açar. Kendi üzerlerine gelişirler ve gittikçe daha az değil, daha çoğunu isterler. Çünkü gelişim ödülü kendi içindedir. Eksiklik ve gereksinim gelişimlerinin kişilik üzerinde ayırt edici ve öznel etkileri olur. Eksikliklerin giderilmesi hastalığı önler, gelişim gereksiniminin doyurulması ise sağlığı besler.
Bu iki insan arasındaki farklardan biri de eksikliğe güdülenmiş insan gelişime güdülenmiş insana göre diğer insanlara çok daha fazla bağımlı ve tutkuludur. Psikoterapiye gereksinim duyan insanlar ise temel gereksinimlerin doyurulmasında geçmişte ya da şu anda bir eksiklik yaşamış-yaşıyor olmasıdır. Nevroza bir eksiklik hastalığı gözüyle bakılabilir. Tedavide amaç bu eksikliği sağlanması ya da danışanın sağlayabilmesi için yol gösterilmesidir. Gelişime güdülenmiş insanlar da zaman zaman yardım arar fakat asıl çözüm yolunu kendi içlerinde arama eğilimindedirler.
Özetle gelişim, kendini gerçekleştiren insanların davranışları dışarıdan edinilmemiş, öğrenilmemiş, tersine yaratılmış ve özgür bırakılmıştır. Başa çıkmaya çalışmaktan çok kendini ortaya koyar.
Bir şeyin bizim için doğru olup olmadığını anlamının yegane yolu, bunun herhangi bir seçeneğe kıyasla öznel olarak daha iyi olmasıdır. Yeni deneyim dış bir ölçütten bağımsız şekilde kendi kendini doğrular. Kendi kendini haklı kılar ve onaylar.
Sağlıklı gelişim sürecini, kişinin tüm yaşamı boyunca yaşadığı sonsuz özgür seçim koşulları olarak düşünebilir. Kişi güvenlik ile gelişim, bağımlılık ve bağımsızlık, gerileme ve ilerleme, olgun olmamak ile olgunluk arasında bir seçim yapmak zorundadır. Güvenlik kaygıyı da hazzı da birlikte getirir.
Kendini gerçekleştirme, insanın güçlerinin özellikle verimli ve yoğun bir hazla bir araya geldiği bir dönem ya da atılım olarak da tanımlayabiliriz. Kişi daha çok bütünleşmiştir ve bölünme azalmıştır. Deneyime daha açıktır. Daha kendine özgü kusursuz bir şekilde dışavurumcu ve kendiliğindendir. Kendini gerçekleştirmeyi sanıldığı gibi ya hep ya hiçlik olarak değil dönem dönem gerçekleşebilen ve önemli olanın sıklık olduğu bir şekilde ele almak yeterli olacaktır.
Kendini gerçekleştiren bireyler ortalama insanlara göre kendilerini daha çok benimsiyorlar. Kendi derin benliklerine yönelik bu onay ve benimseme de dünyanın gerçek doğasına daha yürekli bir şekilde kavramlarını ve davranışlarında daha kendiliğinden olmalarını sağlıyordu. Şapşalca, gülünç ya da çılgınca davrandıklarında kendi düşüncelerinden korkmuyorlardı. Kendilerine gülünmesinden ya da onaylanmamaktan daha az korkuyorlardı. Kendilerini duyguların akışına bırakabiliyorlardı. Oysa öze dönük, ortalama ve nevrotik insanlardaki korku kişinin önüne duvar örer. Böyle insanlar denetimci, kuralcı davranır, benliğini bastırır ve engeller. Kendi derin benliğini onaylamaz ve başkalarından da aynı tutumu sergilemesini bekler.
Kitapta bahsedilen önemli bir kavram da “doruk deneyim” kavramıdır. Bu kavram en üst basamak olan kendini gerçekleştirme basamağı için anlaşılması gereken bir kavramdır. Doruk deneyim, kendi iç değerini taşıyan bir kendini onaylama, kendini doğrulama şeklinde duyumsanır. Yani, araç-deneyimi olarak değil erek-deneyimi olarak adlandırabileceğimiz bir kendi-içinde-erekliliktir. Öylesine değerli bir deneyim, bir açığa vurma olarak duyumsanır ki, bu deneyimi geçerli kılmaya çalışmak bile saygınlığından ve değerinden bir şeyler alıp götürür.
Eser 6 bölümden oluşmaktadır. Bölümler, psikolojide daha engin bir yaklaşım, gelişim ve güdülenme, gelişim ve bilişim, yaratıcılık, değerler ve gelecekteki görevlerimiz şeklindedir. Okumak için alandan olmak veya alanla ilgilenmeyi seviyor olmak yeterli olacaktır. Akıcı ve anlaşılır bir dili mevcuttur. Keyifli okumalar diliyorum.