Kitap Türü:DenemeOrjinal Adı:Ways of SeeingÇeviren:Yurdanur Salman
Puan Tablosu
Arka Kapak Bilgisi
Görme Biçimleri Özet
Eser hem yazar hem sanat eleştirmeni hem de ressam olan John Berger tarafından oluşturulmuştur. Görsellik, imgeleri görme biçimleri, toplumsal cinsiyet algıları, Avrupa’da resim sanatı, yağlı boyanın gelişimi ve kendi içindeki çelişkileri, reklamcılığın sanattan beslenişiyle bireyleri etkisine alması üzerine denemelerden oluşmaktadır.
Görme kavramı üzerinde durulmuş ve düşündüklerimiz ile inandıklarımızın nesneleri görüşümüzü etkilediğinden bahsedilmiştir. “Bir şeyi gördükten hemen sonra aynı zamanda kendimizin de görülebileceğini de fark ederiz, karşımızdakinin gözleri bizimkilerle birleşerek görünenler dünyasının bir parçası olduğumuza bütünüyle inandırır bizi.” ifadesi kullanılmıştır.
Fotoğraf makinesinin ortaya çıkmasıyla anlık görünümler birbirinden ayrıldığı, imgelerin zamana bağlı olmadıkları fikrinin ortadan kalktığına değinilmiştir. Bunun da resmin fotoğrafının çekilerek imgesinin taşıdığı biricikliği ortadan kaldırdığına bunun sonucunda da resmin anlamının değiştiğini ifade edilmiştir.
Kopyaları olsa da asıl resim hala aslolan konumunda olduğu için değerli görülmektedir. Özgün sanat yapıtlarını çevreleyen ve aslında onların satış değerlerine bağlı olan bu yalancı dinsellik havası fotoğraf makinesinin resmi yeniden canlandırabilir kılmasından sonra yitirdiği şeyin yerini almıştır. İmge artık biricik olmasa bile sanat eseri olan şey gizemlilik katılarak biricik kalmaya devam etmelidir. Yine de özgün resmin hala koruduğu bir “sessizlik ve dinginlik” mevcuttur. Bu da sessizlik ve dinginliğin asıl maddeye boyaya sinmesinden kaynaklanır. İnsan boyada ressamın resmi yaparken hareketlerinin izlerini görebilir. Bunun resmin boyanmasıyla insanın ona bakmanı arasındaki zaman aralığını kapatmak gibi bir etkisi vardır. Bu özel anlamla da tüm resimlerin çağdaş olduğu fikrine varılabilir.
Eserin üçüncü bölümünde kadın olarak doğmanın bir erkeğin mülkiyetinde olan özel ve çevrelenmiş bir yerde doğmak anlamına geldiği bunun da kadınların böylesine sınırlı ve koşullandırılmış bir alanda yaşamlarını sürdürebilmelerinin kadınların öz varlığını ikiye bölmesi pahasına olmuştur. Kadın hiç durmadan kendisini seyretmek durumundadır. Hemen hemen her zaman kendi imgesiyle dolaşır. Böylece kadının kişiliği gözlenen ve gözleyen şeklinde ikiye ayrılmıştır. Her kadının varlığı kendi içinde nelere izin verilip nelere verilemeyeceğini düzenler. Sonuç olarak esere göre erkekler davrandıkları gibi kadınlar ise göründükleri gibidir. Erkekler kadınları seyrederler; kadınlara seyredilişlerini seyrederler. Kadının içindeki gözlemci erkek gözlenen ise kadındır.
Resim sanatında farklı konulara yönelme ile birlikte çıplaklık da oldukça fazla kullanılmaya başlanmıştır. Çıplaklık kadının duygularının bir dışavurumu değildir, burada çıplaklık sahibinin (hem resmin hem de kadının sahibinin) duygularına ve isteklerine boyun eğme belirtisidir. Nü ise başkalarına çıplak görünmektir yani çıplak vücudun nü olabilmesi için başkalarına bir nesne gibi görünmesi gerekir. Sıradan Avrupa nü resimlerinde asıl kahraman hiçbir zaman resimde görünmez. O, resmin önündeki seyircidir ve erkek olarak kabul edilir. Her şey ona göre yapılmıştır. Kadın resimde sevgilisi olsa dahi başını hep seyirciye yani erkeğe çevirmiştir.
Resmi satın alırken o resimde gördüğümüz nesnelerin de görünüşünü satın almış oluyoruz. On yedinci yüzyıldan sonra resimlerde bir siniklik ortaya çıkmaya başladı. Şişirilivermiş resimler beceriksizlikten ya da taşralılıktan değil pazarın isteklerinin, sanatın isteklerine ağır basmasından dolayı öyle yapılıyordu. Böyle resimlerde amaç seyirci-sahipleri yeni yaşantılara götürmek değil zaten sahip olunanları, yaşananları süsleyip püsleyip yeniden onlara göstermekti.
Yağlıboya resim her şeyden önce özel mülke sahip olmanın sevincini yansıtıyordu. Bir sanat türü olarak yağlıboya resim, neyin varsa osun ilkesinden yola çıkmıştı. Reklam da özünde özlem uyandıran bir şeydir. Geçmişi geleceğe satmaktır görevi. İçinde bulunulan durumdan bir şekilde memnun olmadığı duygusunu kamçılamaktır. Toplumda değil kendi öznel yaşamında eksiklik buldurmaktır. Reklamlar huzursuzluk duygusunu işler. Tıpkı resmin cinselliğe yaptığı vurgu gibi satın alabilecek durumda olmak cinsel bakımdan istenir olmakla eşdeğerdir.
Ressam gerçekten olsun, imgeleminden olsun, önünde olanları resmediyordu. Geçici olan reklam imgesindeyse yalnızca gelecek zaman kullanılır.
Sanata reklamcılığa ve daha pek çok görme biçimlerine ilgisi olan okurların mutlaka edinmesi gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum. Okuması oldukça keyifli ve kişiye farklı bakış açıları kazandıran bir kaynak niteliğinde. Görsel olarak da desteklenmesi eseri ayrıca keyifli hale getiriyor.
ders kitabı mı?? siz derste okuyorsunuz diye ders kitabı mı oluyor. berger 21. yüzyılın en büyük entelektüellerinden biridir. bu sitede yer verilmesine sevineceğinize yaptığınız yoruma bakın. pes yani.